© Copyright 2018 Mag Medya
blank
Başa Dön

LOST’un Merak Edilenleri ve Emrah Güler

LOST’un Merak Edilenleri ve Emrah Güler

YAYINA GİRDİĞİ İLK GÜNDEN BU YANA DÜNYAYI KASIP KAVURAN DİZİ HAKKINDA YAZDIĞI LOST BAŞUCU KİTABI’YLA GÜNDEME GELEN EMRAH GÜLER İLE LOST’A KISA BİR YOLCULUĞA NE DERSİNİZ?

Sizi tanıyabilir miyiz?
Emrah Güler: 1970 doğumluyum. Liseyi Robert Kolej’de, üniversite lisans eğitimimi ODTÜ İşletme’de tamamladım. İşletme bölümünün bana uygun olmadığını anladığımda üniversite eğitimimi bitirmiştim. ODTÜ’de Kadın Çalışmaları mastır programına başladım. Toplumsal cinsiyet ve popüler kültür üzerine çalıştım. Bu dönemde Turkish Daily News’de kültür sanat yazıları yazmaya başladım. Daha sonra gazetecilik, editörlük, metin yazarlığı ve gençlik projeleri koordinatörlüğü yaptım. Yaklaşık üç yıl önce ofis hayatını bıraktım. Şu anda serbest olarak çeşitli dergi ve gazetelere sinema, televizyon ve popüler kültür yazıları yazıyorum.

Lost’la ilgili bir kitap fikri nasıl ortaya çıktı? Nasıl bir okuyucu kitlesi hedeflediniz?

E.G: Bir sene kadar önce, iki yıl içerisinde çeşitli yerlere Lost üzerine yirmi kadar yazı yazmış olduğumu ve Lost konusunda çevremdekilere ciddi bir şekilde danışmanlık hizmeti yaptığımı fark ettim. Lost, birbirinden tamamen farklı izleyici kitlesine, çok farklı deneyimler yaşatan, izleme deneyimi sonsuz şekilde değişebilen bir dizi. Haftada bir bölüm izleyip karakterlerin arasındaki iletişimle yetinen izleyiciden, saatlerini internette geçiren fanatiğe kadar her türlü izleyiciyi kendine çekmeyi başarıyor. Lost izleme deneyimi her yeni bölümde yepyeni parametrelerle tamamen başka bir yöne kayabiliyor. Bu deneyimden maksimum zevki almak için de, geçmiş öykülere, tohumu atılan gizemlere, çetrefilli karakter ilişkilerine hakim olmak ya da gerektiğinde bu bilgilere rahatça ulaşabilmek gerekiyor. Ben Lost yazıları yazarken uzun bir süre web sitelerinde kaybolup, doğru bilgiyi yakalayabilmek için daha da büyük çıkmazlara girdiğimi hatırladım. Ve dizinin herhangi bir aşamasında olan her tipteki izleyiciye yardımcı olabilecek bir rehber kitap hazırlayabileceğimi düşündüm. Kitap, bir bölümde neler olduğunu, bir karakterle ilgili bir ayrıntıyı, adadaki bir mekanı hatırlamak isteyen izleyiciden daha büyük temaları merak eden, dizideki kitap, film referanslarının büyük hikaye içinde önemini merak eden dikkatli izleyiciye kadar tüm Lost izleyicilerini hedefliyor.

Kitabın içeriğini nasıl belirlediniz? Kitapta Lost’un bitişine yönelik teoriler de bulunuyor mu?

E.G:
İçeriği belirlerken, kendimin ve çevremdekilerin merak ettiği ve kafasının karıştığı tüm soruları genelleyerek, kitaba dahil etmeye çalıştım.

Bitiş teorilerini eklemekten özellikle kaçındım. 1. sezonun ortalarında olan, 3. sezonu izleyen ya da tüm bölümleri düzenli takip eden izleyicinin bildikleri ve dizide olanları algılayışı birbirlerinden o kadar farklı ki. Dolayısıyla da Lost teorileri organik bir şekilde sürekli değişip, büyüyor ve de çürüyor. Benim için ‘Lost’un sonunda ne olacak?’ sorusundan çok daha önemli olan ‘Lost’un anlatımı nasıl bir şeye dönüşecek?’ ya da ‘Tüm algıladığımız gerçeklikler nasıl değişecek?’ Lost, göründüğü gibi sona odaklı bir dizi değil aslında. İzleyiciye sürekli yeni okumalar sunan zengin bir izleme deneyimi.

Nasıl bir Lost izleyicisisiniz?

E.G: Bir tür ruh hastasına dönüşmeden Lost’tan maksimum keyfi almaya çalışıyorum. Her bölümden sonra mutlaka birkaç saat internette dolaşıyorum, kendi teorilerimle ilgili notlarımı tazeliyorum ve bir sonraki bölümden önce arkadaşlarımla tartışıyorum. Hem ayrıntılardan keyif alıp hem de dışarıdan bakarak Lost’un neler yapabildiğini ilgiyle izliyorum.

Kitabın hazırlık sürecinden söz edebilir misiniz?

E.G: Zaten düzenli takip ettiğim web siteleri ve Lost yazarları vardı. Kitabın içeriğini belirledikten sonra bir ay genel bir araştırma yapıp neyi, nerede bulabileceğimi belirledim. Diziyi farklı bir gözle yeniden en baştan izlemeye başladım. Bu arada da Lost, televizyon, Lost’taki temalarla ilgili kitaplar okudum. Kitap kabaca oluştuğunda, birçok sahneyi bir kez daha izledim. En sonunda da popüler kültür referanslarıyla ilgili bölümler için adı geçen kitapların kimine göz atıp, kimini yeniden okudum. Bu yazma süreci altı-yedi ay sürdü.

Televizyonun toplum üzerine etkisiyle ilgili neler düşünüyorsunuz?

E.G: Küçüklüğümden beri popüler kültürün toplum üzerindeki gücüne ilgi duyuyorum. Popüler kültürün toplumsal değişimi hem çok iyi bir şekilde yansıttığını hem de doğrudan etkilediğini düşünüyorum. Televizyon ise popüler kültürün dolayısıyla da toplumsal değişimin önemli yapıtaşlarından birisi. Örneğin, yalnız başına çocuğunu büyütmeye çalışan, boşanmış bir kadının toplumda kabul görmesini, mahalle baskısının yok olmasını akademik çalışmalarla ya da sivil toplum hareketiyle çok uzun sürede başarabilirsiniz ya da sıfıra yakın bir etkiniz olabilir. Ama Şehnaz Tango ya da Gilmore Girls gibi bir dizi algıyı çok çabuk değiştirip, kabullenişi hızlandırma gücüne sahiptir. Tabi ki, bunun bir de öteki yüzü var. Kurtlar Vadisi gibi bir dizi ya da evlilik programları da farklı bir etki yaratma gücüne sahip olacaktır.

Başka bir yerde yazı yazıyor musunuz?

E.G: Şu anda Turkish Daily News gazetesine düzenli yazıyor, Akşam gazetesi ekleri ve Digiturk dergiye de katkıda bulunuyorum.

Yayın hayatı iki yıldan az süren Total Film dergisine de düzenli televizyon yazıları yazıyordum. Kendi web siteme ve bloguma eski ve yeni yazılarımı ekliyorum.

Yazar Hakkında /

Yazarımız hakkında kısa özgeçmişi çok yakında sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.