© Copyright 2018 Mag Medya
blank
Başa Dön

Dr. Estelle Dinh ile Lüks Üzerine

Dr. Estelle Dinh ile Lüks Üzerine

International University of Monaco’da lüks konaklama, varlık yönetimi, özel bankacılık, lüks tutum ve görgü kuralları üzerine dersler veren, Attixs Global Collection S.A. CEO’su Dr. Estelle Dinh, geçtiğimiz yıl “Monaco Forbes 40 Under 40” listesindeki en genç kişi olarak öne çıkmıştı. Kariyerinden başlayarak, çalışmalarını ve ailesinin iş stratejilerine olan etkilerini anlatan Dr. Dinh, lüksün ve lüks tüketicisinin tanımını MAG Okurları için yaptı…

 

Monaco Forbes 40 Under 40 listesindeki başarılı isimlerden biri olarak tanınıyorsunuz. Buradaki en genç kişi olarak öncelikle eğitiminizden, çalışmalarınızdan ve kariyer gelişim sürecinizden bahsedebilir misiniz?

“Monaco Forbes 40 Under 40” listesinde yer alışım çok yönlü bir yolculukla oldu. Her şey, Monaco’da “lüks yönetimi ve pazarlama” alanındaki doktora kararımla başladı. Paris veya Londra yerine Monaco’yu tercih ettim, çünkü Monaco, sıcaklığı ve samimiyetiyle hep kalbime yakın bir yerde duruyordu. Burası benim, memleketim Cenevre’den sonraki ikinci evim. International University of Monaco’da (IUM- Uluslararası Monaco Üniversitesi) lüks endüstrisine dair sağlam bilgi ve beceriler edindim. Hem burada hem İsviçre’deki Glion Institute of Higher Education’da ders veriyorum.

Profesyonelliğe adım attığımda, çeşitli pozisyonlar aracılığıyla çok değerli deneyimler kazandım. Her fırsat, uzmanlığımı geliştirmemi ve lüks sektörünün inceliklerini anlamamı sağladı. Şu anda Attixs Global Collection S.A. CEO’suyum. Sağlıklı yaşamı ve sürdürülebilir lüks turistik şehirleri vurgulayarak destinasyonlar için marka stratejilerini yenilemeye, canlandırmaya ve ilerletmeye kendini adamış üst düzey bir ekibe liderlik ediyorum. Turistik şehirler için lüks eğitim programları oluşturuyoruz ve hükûmetlere lüks turizm stratejileri konusunda danışmanlık veriyoruz. Yüksek değerli teklifler oluşturmak inancıyla kariyerimi, gelecekteki pazar ihtiyaçlarını anlayarak müşterilere kusursuz deneyimler sunmak üzerine kurdum.

Yolculuğum sadece bilgi ve deneyim edinmek değil, aynı zamanda sürekli büyümek ve gelişmekle de ilgiliydi. Ne kadar çok öğrenirsem, o kadar çok verebilirim. İleri seviyede kurslar ve mentorluk programları aracılığıyla, ağ ve sektör içinde anlamlı bağlantılar kuruyorum; yeni iş birliklerine ve iç görülere kapılar açtığım uygulamalı projelerdeki deneyimlerle aktif olarak daha fazla öğrenme fırsatları arıyorum. Sonuç olarak, kararlılığım, eğitimim, deneyimim, sürekli öğrenme ve ağ kurma hedefim beni bugünlere getirdi. Bu süreçte mentorlarımın, meslektaşlarımın, sevdiklerimin desteği ve rehberliği için derin bir minnettarlık duyuyorum. İş dünyasını olumlu yönde etkilemeye devam etmeyi dört gözle bekliyorum.

 

Aile içinde öğrendiğiniz değerler liderlik ve iş stratejilerinize nasıl yansıyor?

Aile değerleri; kişisel ve profesyonel hayatımın her zaman temel taşlarını oluşturur ve bu da liderlik tarzım ile iş stratejilerimi önemli ölçüde şekillendirmiştir. Dedemden babama kadar iş insanlarından oluşan bir ailede büyümek, genç yaşta bir iş zihniyeti ile tanışmamı sağladı. Dürüstlük, empati ve dayanıklılık gibi değerlerle donatıldım ve bu değerler, yaptığım her şeyde beni yönlendiren temel prensipler haline geldi. Babamın iş seyahatlerinde onunla birlikte olmak; beni farklı kültürleri tanımak, hayatımı ve işimi düzenlemek ve verimli olmak gibi birçok yönden zenginleştirdi. Dürüstlük, yaşamımın temelini oluşturur; tüm iş ilişkilerimde şeffaflık ve etik davranışı savunurum. Bu dürüstlük taahhüdü, ekibim içinde güven oluşturur ve müşteriler, ortaklar ve paydaşlarla ilişkileri güçlendirir. Empati, daha derin bir düzeyde bağlantı kurmamı, pozitif bir iş kültürü oluşturmamı ve ekibimizin, ortaklarımızın ve arkadaşlarımızın refahını önceliklendiren kararlar almamı sağlar.

Aile değerlerim, prestijli Automobile Club of Monaco’ya (Monaco Otomobil Kulübü) katılmama olanak sağladı. Ayrıca, Women’s Commission (Kadınlar Komitesi) aracılığıyla motorlu sporlarda cinsiyet çeşitliliğini savunuyor ve Prens Albert II’nin himayesi altındaki Classic Car Commission (Klasik Araba Komitesi) ile otomotiv mirasını korumaya çalışıyorum. Önemli bir topluluk olan Gustavia Yacht Club in St. Barths’ın kurucu üyelerinden biriyim ve hizmetten öte, anlamlı bağlantılar için alanlar yaratıyorum. Ayrıca, Monaco Delegation of the Junior Economic Chamber (Monaco Genç Ekonomi Odası Delegasyonu) üyelerinden biri olarak, Monaco’da girişimciliği ve ekonomik büyümeyi teşvik ediyorum.

Ailemin bana kazandırdığı sağlam altyapı, iş dünyasındaki zorluklarla başa çıkmak ve engelleri aşmak için gereken kararlılıkla donattı beni. Engelleri; büyüme ve öğrenme fırsatları olarak görüyor, her zaman bir yol olduğunu ve daha fazlasının mümkün olduğunu biliyorum. Ailemden öğrendiğim değerler her gün; liderlik etme, ilham verme ve iş yapışımı şekillendiren yol gösterici prensipler olarak bana geri dönüyor. Aile mirasımı taşıyor olmaktan gurur duyuyorum.

 

Tipik bir gününüz nasıl geçiyor?

Tipik bir gün; verimlilik, düşünme ve kişisel iyi oluşun dikkatlice dengelendiği bir planlama gerektirir. Genellikle, hafif esneme veya hızlı bir egzersizle vücudumu ve zihnimi canlandırmak için erken kalkarak güne başlarım. Ardından hafif bir kahvaltı ve sonra da günün programını gözden geçiririm. Uzaktan çalışıyor olup olmadığıma bağlı olarak, ya işe gitmek için yolculuk yaparım ya da günün görevlerine başlamak için çalışma alanımı düzenlerim.

Sabahları, gelecek projeler için strateji geliştirme, çeşitli çevrimiçi “masterclass”lar verme, ekip toplantıları yapma veya acil konulara çözüm bulma gibi en önemli görevlere zaman ayırırım. Kısa molalar, dikkat ve verimliliğimi korumama yardımcı olurken yeniden enerji kazanmamı ve odaklanmamı sağlar. Öğlen civarı, yemek için bir mola veririm. Bu zamanı iş arkadaşlarımla sosyalleşmek veya sektör haberlerine göz atmak için de kullanmayı severim. Öğleden sonra, planları uygulamaya odaklanır ve planlanmış toplantılara katılırım. Bu zaman dilimini özel kılan şeylerden biri de, çok değerli ve nadir Çin yeşil çayından bir fincan içmek. Bu çay, Çinli dostlarımız tarafından aileme her yıl gönderilen, paha biçilemez bir hediye. Gün sona ererken, ilerlememi gözden geçirir, nelerin iyi gittiğini düşünür, geliştirmek için anlar belirlerim. Bu düşünme süreci, deneyimlerden öğrenmeme ve gelecek için stratejilerimi optimize etmeme yardımcı olur. Akşam, geriye kalan görevlerimi tamamlar, bir sonraki gün için hazırlıklar yaparım; önceliklerimi belirlerim. Ardından, okuma ya da yürüyüş gibi aktivitelerle gevşemeye zaman ayırırım. Özel bazı kulüplerin kurucu üyesi olmam ve farklı kraliyet aileleri himayesindeki uluslararası komitelerde pozisyonlarımın olması sebebiyle, buralarda gerçekleştirilen etkinliklere onurla katılıyorum. Günümü, müteşekkir olduğum şeyleri defterime yazdıktan sonra rahatlatıcı bir uyku ile sonlandırıyorum.

 

Yıllar geçtikçe “lüks”ün tanımı değişti. Lüks nasıl tanımlanıyordu ve genç nesiller için lüks artık ne anlama geliyor?

Yıllar içinde “lüks” kavramı önemli ölçüde evrim geçirdi ve değişen toplumsal değerleri, kültürel normları yansıttı. Geçmişte lüks, sıklıkla maddi zenginlik ve mal varlığıyla, örneğin pahalı arabalar, tasarım kıyafetler ve gösterişli evler gibi statü simgeleriyle eş değer tutulurdu. Günümüz dünyasında ise lüksün tanımı, maddi varlıkların daha ötesine geçti. Özellikle genç nesiller lüksü; deneyimleri, otantikliği ve sürdürülebilirliği önceliklendirerek yeniden tanımladı. Onlar için lüks; yaşam kalitesi, kişisel gelişim, dünyaya olumlu etki yapmak, anlamlı bağlantılar kurmak, kişisel tatmin ve amaca yönelik yaşam tarzları aramakla ilgili. İçsel ve dışsal huzur en önemlisi.

Y kuşağı olarak; benim jenerasyonumun hayatlarımızı zenginleştiren, kalıcı anılar yaratan ve kişisel gelişimimize, refahımıza katkıda bulunan benzersiz, unutulmaz deneyimler aradığını söyleyebilirim. Genç nesiller, tükettikleri ürünlerde ve destekledikleri şirketlerde etik ve sürdürülebilir uygulamalara gitgide daha fazla önem veriyor. Bilinçli tüketim ve daha tatmin edici yaşam tarzları arzusu, lüks endüstrisini bu değişen tercihlere uyum sağlamaya ve karşılamaya, deneyimsel teklifleri ve sürdürülebilir uygulamaları vurgulamaya yönlendiriyor.

 

Lüksün tüketicisi değişti mi?

Lüksün tanımı, özellikle genç nesiller arasında evrim geçirdi. Modern lüks; geleneksel mal varlığına ve özel mülkiyete dayalı lüksten ziyade deneyimleri, otantikliği ve sürdürülebilirliği kapsar hâle geldi. Baby boomer kuşağından teknoloji meraklısı Y ve Z kuşağına kadar genç tüketiciler, pahalı ürünlere sahip olmak yerine yaşam kalitesini, kişisel tatmini ve anlamlı deneyimleri tercih ediyor. Değerleri, tercihleri ve hedefleriyle örtüşen deneyimler (Instagram’a uygun anlar) arıyorlar. Etik kaynaklı ürünlere ve çevre dostu uygulamalara yönelik artan talebin yanı sıra kişisel kimliklerini yansıtan deneyimlerin peşinde koşuyorlar. Bu artık “sahip olmak”la değil, daha çok “var olmak”la ilgili.

Bu dönüşüm, lüks markaları; sürekli değişen müşteri beklentilerine uyum sağlamaya, stratejilerini yeniden ayarlamaya ve yeniliğe daha fazla önem vermeye zorladı. Lüks markaların, geleneksel pazarlama taktiklerinin ötesine geçmesi ve anlamlı bağlantılar geliştirmesi gerekiyor artık. Bunların günümüzdeki başarısı, tüketicilerle gerçek bağlantılar kurma, topluluk ve aidiyet duygusunu geliştirme ve daha derin düzeyde yankı uyandıran deneyimler sunma becerisine dayanıyor.

 

Lüks sektörü açısından sizce Türkiye nasıl bir yerde? Uluslararası lüks markalar Türkiye hakkında ne düşünüyor?

Kültürel mirası ile modernliği harmanlayan Türkiye, lüks sektöründe eşsiz bir pozisyonda bulunuyor. Artan zenginlik ve orta sınıfın büyümesi, ülkenin lüks pazarında önemli bir artışa yol açtı. Türk tüketiciler, üst düzey moda ve aksesuarlardan lüks konaklama ve gurme yemeklerine kadar uzanan lüks ürünlere ve deneyimlere karşı güçlü bir iştah besliyor.

Lüks bir merkez olarak İstanbul, yerel ve uluslararası tüketicilerin ilgisini çekiyor. Stratejik konumu, Nişantaşı ve İstinye Park gibi varlıklı alışverişçilerin ve turistlerin ilgisini çeken prestijli alışveriş bölgeleri, lüks markalar için burayı cazip kılıyor. Ekonomik dalgalanmalar gibi zorluklara rağmen Türkiye’nin dinamik lüks pazarı, değişen tüketici tercihlerine hitap eden uluslararası markalar için büyüme fırsatları sunuyor.

Türkiye’nin Avrupa, Orta Doğu ve Asya arasındaki stratejik konumu, kendisini lüks turizm açısından da cazip bir destinasyon haline getiriyor ve bu da, uluslararası lüks markaların ilgisini daha da arttırıyor. Ekonomik dalgalanmalar, jeopolitik gerilimler ve mevzuatla ilgili sorunlar ülkenin lüks sektörünün büyümesini etkileyebilir. Yine de Türkiye, onun artan zenginliğinden ve tüketici talebinden yararlanmak isteyen lüks markalar için önemli bir pazar olmaya devam ediyor.

Otelcilik geliştirme, markalaşma ve pazarlamayla ilgili lüks gayrimenkul alanında Türkiye’deki şirketlerle iş birliği yapmayı sabırsızlıkla bekliyorum. Grubumuz, Swiss-Attixs Hospitality Group (SAHG), yakın zamanda Vietnam Nha Trang’da çok boyutlu bir kültür, perakende, lüks yemek, sağlıklı yaşam, eğlence ve konaklama kompleksi olan Vega City’nin ilk aşamasının tamamlandığını duyurdu. Gran Meliá tarafından yönetilen beş yıldızlı bir tatil köyü olan Vega City’deki Gran Meliá Villa Resort, modernlik ve rahatlamanın kusursuz bir şekilde harmanlandığı, deniz kenarında lüks konaklamalar ve eşsiz bir deneyim sunuyor.

 

Yüzlerce ülkeyi ziyaret ettiniz. Bu seyahatlerinizden ve farklı kültürel etkileşimlerden edindiğiniz öğretiler neler oldu?

Pek çok ülkeyi ziyaret ederken, eğitimlerimde de farklı kültür ve toplumlarla tanışarak çeşitlilik, saygı, uyum ve iletişim hakkında değerli dersler öğrendim. Çeşitliliği benimsemek; anlayışı, empatiyi ve takdiri besleyerek insan deneyimini zenginleştirir. Uyum sağlamak ve açık fikirli olmak, kültürel sınırları aşarak daha düzgün iletişim ve iş birliğine olanak tanır.

Etkili iletişim, dilin ötesindedir. Bu konuda, beni yaz kamplarına katılmaya ve farklı diller öğrenmeye teşvik eden aileme minnettarım. Birden fazla dilde iletişim kurabilmek ve öğretim verebilmek beni mutlu ediyor. Seyahatlerim sırasında insanlarla bağlantı kurmak ve onların ülkeleri, hayatları ve deneyimleri hakkında bir şeyler öğrenmek hoşuma gidiyor.

Şu anda pek çok ülke, okul ve organizasyonda; katılımcıların, diğer ülkelere seyahat ederken ya da küresel müşterilerle anlaşırken iş ve kültürlerarası hassasiyetleri anlamaları ve garip, rahatsız edici durumlara düşmemeleri için uluslararası kültür ve yerel protokoller hakkında bilgilerini iyileştirmek amacıyla “uluslararası sosyal ve iş adabı ile Avrupa fine dining adabı” konusunda ders veriyorum. Amacım, kendiniz olmanız ve hayatın karşınıza çıkardığı şeylere uyum sağlamanız.

Sözlü olmayan kurallar, jestler ve kültürel bağlam, mesajları doğru bir şekilde iletmede ve uyum oluşturmada çok önemlidir. Alçakgönüllülük, başkalarından bir şeyler öğrenme konusunda yüreklendirir. Etkileşimlere alçakgönüllülük ve dinleme isteğiyle yaklaşmak, karşılıklı saygıyı geliştirir ve bilgi alışverişini kolaylaştırır. Kültürel farklılıklara rağmen hepimiz temelde insanız; ortak duygulara, arzulara, özlemlere sahibiz. İnsan olarak ortak paylaşımlarımızın olduğunu bilmek, bağlantılarımızı besler ve kültürel ayrımlar arasında köprü kurar. Bu dersler, kültürel etkileşimleri yönlendirmek ve karşılıklı anlayışı iyileştirmek açısından hayati öneme sahiptir.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.