© Copyright 2018 Mag Medya
blank
Başa Dön

“Lüks, Sevginin Eyleme Dönüşmüş Halidir” Bechara M. Sader

“Lüks, Sevginin Eyleme Dönüşmüş Halidir” Bechara M. Sader

Shangri-La Bosphorus, Istanbul Genel Müdürü Bechara M. Sader, kariyer yolculuğundan başlayarak sektördeki deneyimini, yeni pozisyonunun kendisine hissettirdiklerini ve otele dair hedeflerini MAG Okurlarıyla paylaşıyor.

Kariyer yolculuğunuzu paylaşır mısınız?

Turizm sektöründeki yolculuğum, memleketim Beyrut’ta hafta sonları banket işlerinde çalışarak başladı ve yiyecek ve içecek sektörüne olan tutkumu besledi. Bu tutku beni önce Avustralya’daki Blue Mountains Otelcilik Okuluna, sonra da Palazzo Versace Hotel’in seçkin Fine Dining Vanitas restoranına yönlendirdi. Kariyerim, Dubai’deki Essque Hotels ve One&Only Royal Mirage gibi prestijli mekânlarda edindiğim deneyimlerle daha da zenginleşti.

Shangri-La ile geçirdiğim dolu dolu sekiz yıl ise adeta kariyerimin dönüm noktası oldu. Malezya ve Çin’de çeşitli görevler alarak Şanghay’daki en büyük amiral gemisi otelimizde “executive assistant manager” pozisyonuna yükseldim. Ardından Langham Grubunda  ve Banyan Tree Shanghai on the Bund’da genel müdür olarak çalıştım. Şimdi de, Shangri-La’nın ünlü Asya misafirperverliğini Türkiye’nin zengin yerel kültürüyle harmanlayan, eşsiz Boğaz manzarasına sahip  Shangri-La Bosphorus, Istanbul’un genel müdürü olarak bu otantik ve zamansız mülkte misafirlerimize unutulmaz anlar yaşatma heyecanı içindeyim.

İstanbul ile ilgili izlenimleriniz neler?

İstanbul’un tarihi ve canlı kültürünün muhteşem karışımı beni büyülüyor. Bu şehrin mimarisi ve iki kıtayı birleştiren eşsiz Boğaz manzarası, Shangri-La Bosphorus, Istanbul’daki yeni görevimde ilham kaynağım. Şehrin dinamik enerjisi ve kozmopolit yapısı, İstanbul’un zaten etkileyici olan dokusuna ekstra bir derinlik katıyor. Özellikle Türk halkının sıcak misafirperverliği, her karşılaşmayı unutulmaz kılıyor. Bu çerçevede, otelimizin -şehrin kalbinin attığı noktada, önünde ikonik Beşiktaş iskelesi ile- konumu bu büyülü şehri hissetmek için büyük ayrıcalık sağlıyor.

Shangri-La’nın misafirperverlik anlayışından biraz bahsedebilir misiniz; burayı özel ve farklı kılan nedir?

Shangri-La’nın felsefesinde, Asya misafirperverliği ve lüks anlayışı ile hizmet vermek var. Shangri-La Bosphorus, Istanbul ise, Doğu ile Batı’nın birleştiği noktada, eşsiz Boğaz manzarasına nazır konumu ve üstün hizmet kalitesi ile zincirin öne çıkan otellerinden. Ayrıca, şehrin dokusuyla uyumlu mimarisi ve hem Türk hem de Asya kültürünü yaşatan dekorasyonu ile dikkat çekiyor. Shangri-La Bosphorus, Istanbul’da, bir yandan Boğaz’ın kalbinde olduğunuzu, bir yandan da Asya kültürünün ilhamını hissediyorsunuz. Ünlü Türk sanatçıların tabloları, İstanbul Boğazı’nın renkleri, terapileri ve mekân dizaynı yaşam enerjisinin ilhamı ile dizayn edilen Chi, The Spa, Türk motifleri ve ödüllü konsepti ile şehrin en iyi Çin-Kanton mutfağı; Shang Palace… Shangri-La Bosphorus, Istanbul A’dan Z’ye özgün ve otantik bir deneyim yaşatıyor. Bu da misafirlerimizin beklentilerinin ötesine geçerek, onlara otelden ayrıldıktan sonra bile uzun süre hatırlanacak anlar bırakıyor.

Geçmiş yıllarda da çeşitli pozisyonlarda Shangri-La ile çalıştığınızı belirttiniz. Peki, genel müdür olarak Shangri-La Bosphorus, Istanbul’da başlamak size neler hissettirdi?

Shangri-La Bosphorus, Istanbul’da Genel Müdür olarak görev almak, Shangri-La Ailesi içindeki kariyer yolculuğumun zirvesi diyebilirim. Bu görevi üstlenmek hem büyük bir onur hem de heyecan verici bir fırsat. Markanın kalpten gelen misafirperverlik anlayışı ve kültürel çeşitliliğe olan bağlılığını bizzat deneyimlemiş biri olarak, ekibimle birlikte eşsiz deneyimler sunma yolunda ilerlemek, benim için büyük bir mutluluk ve önemli bir sorumluluk. Bu ikonik mülkün mirasına katkıda bulunmak, beni hem tevazu sahibi yapıyor hem de enerji veriyor. Açıkçası gerçekten misafirperverlik DNA’mla tam uyumlu olan Shangri-La markasına geri dönmemin kaçınılmaz olduğunu her zaman hissettim. Bu durum benim için bir sürpriz değil; adeta kaderin çizdiği bir yol gibi hissediyorum.

Shangri-La Bosphorus, Istanbul için yeni dönem planlarınız neler?

Öncelikle, dünyanın en iyileri arasında yer alan bir oteli ve tutkuyla çalışan bir ekibi devralmanın benim için büyük bir onur olduğunu söylemeliyim. Yeni dönemde, otelimizin yiyecek ve içecek bölümünde dinamizmimizi artırarak, misafirlerimize canlı mutfak deneyimleri ve kişiye özel konaklamalarla yeni unutulmaz anlar yaratmayı hedefliyoruz. Amacımız; beklentileri aşmak, daha fazla ödül kazanmak ve misafirlerimiz, iş ortaklarımız ve olağanüstü ekibimizin mutluluğunu sağlamak. Bu doğrultuda, misafirlerimize çağdaş trendler eşliğinde lüks bir deneyim sunabilmek için otelimizin ortak alanlarında stratejik iyileştirmeler ve zarif yenilikler planlıyoruz. Bu yaklaşımımız, sadece bir strateji değil, lüks otelcilik alanındaki lider konumumuzu koruma konusunda net bir taahhüdümüzü gösteriyor.

Yirmi beş yılı aşkın süredir sektörde yer alıyorsunuz. İş hayatınızın size kattığı en önemli değer nedir?

Hiç tereddüt etmeden söyleyebilirim ki, yıllar içerisinde değişen koşullara etkili bir şekilde uyum sağlama konusunda derin bir anlayış ve takdir geliştirdim. Otelcilik dinamik bir sektör ve çeşitli roller ile karşılaşılan zorluklar, esnek, yenilikçi olmanın ve değişime açık kalmak gerektiğinin önemini bana öğretti. Bu adaptasyon yeteneği, sadece liderlik tarzımı şekillendirmekle kalmayıp, aynı zamanda direnç, yaratıcılık ve gelişen misafirperverlik dünyasında olağanüstü deneyimler sunma konusundaki sürekli taahhüdümü de güçlendirdi.

İş hayatında lüksü tanımlayan biri olarak sizin için lüks seyahat deneyimi nasıl olmalı?

Lüks bir seyahat deneyimi benim gözümde, estetik ve konforun ötesine geçer; bir ruha ihtiyaç duyar. Birçok otel güzel ve etkileyici olabilir ancak, olağanüstü olanları ayıran şey, misafirlerle kurduğu duygusal bağdır. Burada önemli olan, çalışanların kalpten gelen misafirperverlik anlayışları ile, fiziksel ortamın ötesine geçen bir atmosfer yaratma becerileridir. Ruhu olan bir otel, gerçek lüksün sadece gösterişli detayların toplamı olmadığını, her etkileşimle örüldüğünü ve misafirlerle derin bir duygusal bağ yarattığını bilir. İhtiyaçları öngörmekten kişiselleştirilmiş deneyimlere kadar, bir konaklamayı sadece lüks değil gerçekten unutulmaz kılan insani dokunuştur.  Ünlü Türk ve Asya misafirperverliklerinin mükemmel bir birleşimi olan otelimiz, markaya anlamını veren “saklı cennet” kavramını yaşatmayı, misafirlerimizin kendi Shangri-La’larını -kendi cennetlerini- bulmalarına yardımcı olmayı amaçlıyor.

İşten geriye kalan zamanlarda neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?

İş dışında, boş zamanlarımı eşimle İstanbul’u keşfederek harika bir şekilde geçiriyorum. O, bu canlı şehrin her köşesini keşfetmeye çok hevesli. Tatil günlerimiz genellikle Boğaz boyunca uzun yürüyüşler yaparak, parkları keşfederek ve İstanbul’un büyüsünün tadını çıkararak geçiyor. Yürüyüşlerimize ve maceralarımıza neşe katan iki sevimli Fransız bulldogumuz da bize eşlik ediyor. Bunun ötesinde, özellikle yiyecek ve içecek alanında otelcilik sektöründeki son trendleri takip etmeye büyük bir tutkuyla bağlıyım. Şarap ve yemek deneyimleri benim için keyifli bir tutkuya dönüştü, rekabeti takip ederken aynı zamanda mutfak sunumlarının tadını çıkarıyorum. Ayrıca, moda ve tasarıma olan sevgim beni antika ve lüks butiklere çekiyor, burada pazarın gelişen ihtiyaçlarına uyum sağlayacak şekil ve trendler için ilham arıyorum ve bu da günlük işlerime yön veriyor.

Turizm okuyan, bu alanda kendini geliştirmek isteyen gençlere tavsiyeleriniz neler olur?

Genç arkadaşlarıma önerim, öğrenme ve kendini geliştirme yolunda karşılarına çıkan her fırsatı değerlendirmeleri yönündedir. Konaklama ve turizm sektörü çok dinamiktir, bu yüzden her zaman meraklı ve esnek olun. Staj yapın, profesyonel ağlarınızı genişletin ve farklı rolleri deneyimleyerek sektörün çeşitliliğini keşfedin. Güçlü iletişim becerileri geliştirin, çünkü bunlar olağanüstü misafir deneyimleri sunmanın temelini oluşturur. Farklı kültürlere ve bakış açılarına karşı tutkulu olun; bu anlayış, işinizde derinlik yaratacaktır. Ayrıca, sektördeki ilişkilerin ve bağlantıların gücünü asla küçümsemeyin, bunlar yeni kapılar açabilir ve değerli iç görüler sunabilir. Unutmayın ki bu alandaki başarı; bilgi, esneklik ve başkalarına unutulmaz deneyimler sunma konusundaki samimi tutkunuzun bir araya gelmesiyle şekillenir.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.