© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

“Benim Olan Bana Gelir”

“Benim Olan Bana Gelir”

Kariyeri boyunca çok çeşitli yapımlarda rol alan Ece İrtem, şimdilerde “Sandık Kokusu” dizisindeki Hande karakteriyle öne çıkıyor. Opera Şan Ana Sanat Dalı mezunu olan başarılı oyuncu hobilerinden de bahsederek hayat felsefesini paylaşıyor.

 

Yayımlandığı dönemlerde popüler olmuş, adını duyurmuş birçok dizide rol aldınız. Sizin için en anlamlısı, hayatınızda iz bırakan proje hangisiydi?

İlk sete çıktığım proje olan “Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam”, çünkü ben gözümü Yeşilçam’la açtım diyebilirim. Memur ailede bir oraya bir buraya tayin derken imkânsızlıklarla büyüdüğümü ancak ilk büyük şehre taşındığımızda anladım. Liseyi İzmir’de kazanınca ancak sinemaya, tiyatroya, operaya, hayalimde olan imkânlara kavuştum. O zamana kadar da, izleyebildiğim kadar Yeşilçam filmi izledim. Dolayısıyla Gülşen Bubikoğlu, Türkan Şoray ve birçok üstat en büyük idollerim oldu. Ben ilk işimde, çok büyük hayranı olduğum Türkan Şoray’la tanıştım. O gerçekten anlatılmaz yaşanır dediğimiz türden bir insan. Onunla bir an geçirince, gerçek ve samimi nezaketi bir saniyeden bile kısa anda çözüyor(muş)sunuz. Kamera önü, arkası ayırt etmeden hayatımda gördüğüm en naif insanlardan biri. İlk işimde böylesine büyük bir şansa sahip olduğum için çok mutluyum.

 

“Sandık Kokusu” dizisinde Hande karakterine hayat veriyorsunuz. Bilmeyenler için Hande hakkında bilgiler verir misiniz?

Hande benim için; her bölüm daha da yoğun keşfetmeye fırsat bulduğum bir karakter. Kabaca özetlemem gerekirse; içsel eksikliklerini dışsal ilişkilerle telafi etme yanılgısının içinde olan bir karakter. Korkarsak empati kuramayacağımız, gerçekten “kötü” deyip kolaylıkla hayatımızdan kovabileceğimiz bir karakter. Anın paniğiyle, travmalarıyla, cehaletiyle yolunu şaşırıp tekrar her şeyi yoluna sokmanın kendince yollarını deneyen bir kadın. Umarım bir gün iç yolculuğunda kendini bulma cesaretini gösterebilecek. Eminim bu sadece benim değil, hepimizin ortak nokta bulabileceği bir empati konusu.

 

Kariyeriniz boyunca değişik türlerdeki projelerde yer aldınız ama yine de “İlerde şunu da denemek istiyorum.” dediğiniz bir kategori var mı?

Evet, birçok farklı türden projede oynama şansı buldum. Sanırım şu dönemde, biraz daha gerçekçi, hayatın içinden drama işlerinde oynamak istiyorum; ama komedi işlerini de çok seviyorum. Yani komediyi de bırakabileceğimi zannetmiyorum.

 

Gülşen Bubikoğlu’na olan hayranlığınızdan bahsetmiştiniz. Onun hayatını canlandırmak ister miydiniz?

Gülşen Bubikoğlu’nun tüm filmlerini izledim diyebilirim. Hayranlığım hem oyunculuğuna hem hayattaki duruşuna. Onun için tabii ki büyük bir zevkle, şevkle, heyecanla ve aşkla hayatını oynamayı çok isterim.

 

Opera Şan Ana Sanat Dalı mezunusunuz. Hedefleriniz arasında bu bölümle alakalı bir projede de yer almak var mı? Yakın zamanda sizi görebilecek miyiz?

Opera eserlerinde oynamam biraz zor. Bu kadar ara verdikten sonra birden alacağım bir kararla pat diye hazırlanıp “oynayacağım” diyebileceğiniz bir iş değil opera. Çok disiplin isteyen, hatta hayatınızın genelini ona göre şekillendirmeniz gereken bir dal; ama kesinlikle bir resital verme planım var. Hatta mümkün olduğunca çabuk gerçekleştirmek istiyorum bunu. İsteğim Zarzuela ya da Barok resitali olacak. Ayrıca müzikli oyunlarda oynamayı tabii çok istiyorum. Hatta dahil olduğum işlerde de mümkün olduğunca, o işin uygunluğuna göre şarkı söyleme fikrimi hep belirtiyorum.

 

Daha önce kabul etmediğiniz ama sonradan “Keşke etseymişim!” dediğiniz projeler oldu mu?

Önceleri böyle keşkelerim oluyordu; ama artık “kısmet” demeyi çok iyi becerebiliyorum. Hayat kısa ve keşkelere daldığınız zaman elinizde olanlardan da keyif alamaz hale geliyorsunuz. Bir de benim gerçekten mottomdur; “Benim olan bana gelir.”, gelmeyende de vardır bir hayır.

 

Müzik ve at binmek dışındaki hobileriniz neler?

Yemek yapmayı çok seviyorum. Değişik mutfaklardan denediğim lezzetleri bir de kendi yorumumla hazırlamaya bayılıyorum. Aynı şekilde sağlıklı, detoks içeceklere de meraklıyım. Küçükken 1500 metre lisanslı profesyonel koşucuydum, hatta 3.46 rekorum var, kimse bilmez. Koşmayı ve köpeğimle yürüyüş yapmayı da çok seviyorum.

 

Geçmişte belirttiğiniz üzere yurt dışında yaşamayı istiyordunuz. Hâlâ aynı fikirde misiniz?

Yurt dışında yaşamayı, oraya yerleşmek olarak istemiyordum. Bir süre vakit geçirip kültürünü deneyimlemek hâlâ çok heyecan verici geliyor. Yaşamak istediğim birçok ülke var.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.