© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Diyarbakır’dan Michael Jackson’a Muzaffer Çaha

Diyarbakır’dan Michael Jackson’a Muzaffer Çaha

Diyarbakır’da başlayan yaşam yolculuğundan İtalya’da devam eden eğitim sürecine ve oradan hep en yukarılara tırmanan yerli ve uluslararası başarılarıyla Muzaffer Çaha’nın muhteşem hayat hikâyesini okuyacaksınız bu ay köşemde.

Zeki Müren’in tüm kostümleri, uzaya giden ilk Türk bayrağı, 1992’de Florida’da Houston Cape Canaveral’da kanser makineleri karşılığı yaptığı defile, Türk kadınını tanıtan Atlantik Okyanusu ötesi defilesi, güzellik yarışmalarındaki ulusal tasarımları, Michael Jackson’ın Pepsi reklamlarında giydiği ceketi, Savarona defileleri ve daha niceleri…

Kendisi gördüğünüz görmediğiniz en kibar, en nazik, en tatlı kişiliklerden ve zehir gibi bakan gözleriyle “O olmaz, çıkarın, bunu deneyin.” dediğinde, her dediğinin tam oturduğu bir zekâsı ve bakışı var. Özel bir davet için James Bond gibi olmam gerektiğinde onun mükemmel ellerine teslim ettim kendimi. Her görenin bayıldığı bir sonuca ulaştık birlikte.

 

Tüm bilgisini çocuklarına aktarmış ve ailece çalışıyorlar. Müdavimleri yarım asırlık beğenileriyle ondan hiç vazgeçmeyen asil bir kitle. Her şeyin ötesinde, bunca uluslararası başarısına rağmen sonsuz alçak gönüllülüğü, her anda sınırsızca gülümseyen neşeli yüzü, çevresindekilere yaydığı sevgi frekansıyla unutulmaz bir karakter ve başarı öyküsü. Tanıdığıma çok mutlu olduğum nefis insanlardan Sayın Muzaffer Çaha ile başlıyoruz sohbetimize…

 

Mesleğinize nasıl ve ne zaman başladınız? Çocukluk hayaliniz miydi işiniz?

Diyarbakır’da daha on üç ya da on dört yaşlarındayken bile arkadaşlarımdan farklı giyinirdim ve İstanbul’a gelme isteği, geceleri hayallerimi süslerdi. Annemin tüm karşı çıkmalarına rağmen, babam İstanbul’a göç kararı aldı ve İstanbul’a gelince terzi yakınımız ile ortak olarak bir dükkân tuttu. Benim aklım hep sanattaydı. Tasarım ve giyim merakımdan hiç vazgeçmiyordum. Gündüzleri, tüccar terzi olan akrabamıza yardım ederek öğrenebileceğim ne varsa öğreniyor, geri kalan zamanlarda ise dönemin en önemli terzilerinden mesleğin inceliklerini kapmaya çalışıyordum. İpekli kumaşları kullanma isteğim her geçen gün artıyordu. Terzi ortağımız ile yollarımızı ayırdıktan sonra da mesleğimde farklı şeyler yapabilmek adına, erkek giyimde yüksek terziliğin merkezi İtalya’ya giderek kalıpçılık ve moda eğitimi aldım.

Ne kadar zamandır bu meslektesiniz ve kimlerle çalıştınız?

Yarım asırdır bu meslekle geçen süre zarfında başta sanata ve sanatçıya değer veren Zeki Müren olmak üzere dönemlerinin en gözde sanatçıları Nuri Sesigüzel, Erol Büyükburç, Barış Manço, Ertan Anapa, Bedri Ayseli, Fedon, Ferdi Özbeğen, Coşkun Sabah, Hayko, Nejat Alp, Hakan Peker, Küçük Emrah, İbrahim Tatlıses, Yılmaz Morgül, Galatasaray Spor Kulübü ve futbolcuları, Türkiye’de ekonomiye yön veren iş adamları ve siyasetçiler…

Giyinmek sizin için ne ifade ediyor?

Giyinmek; konuma, mevkiye göre değişiklik ister. Her elbiseyi her yerde giyemezsiniz. Lokasyona göre farklılık gerektiren bir kültürdür giyinmek…

Modanın insanları birleştirici özelliği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Moda bir kültürdür. Moda, değişik donanımlı bir anlayış isteyen kavramdır. Aslında insanın giyimi ile duruşu kalitesini belirler. Tıpkı İngilizlerin dediği gibi; kişi önce giyim ve kuşamı ile karşılanır, sonra fikirleri ile uğurlanır. Moda bu yüzden insan şahsında önemli bir vurgudur.

 

Eski dönemlere nazaran neler değişti ve bu sizce pozitif yönde bir değişim mi oldu?

Trend denen bir kavram var. Bu kavramda inkâr edildiği nispette klasik giyim yozlaştırılmıştır, çünkü klasik giyim değişmez bir esastır. Simetrikleri, modelleri değişebilir ama değişmeyen tek unsurdur.

Türkiye’de istediğiniz tüm kumaş ve aksesuarları bulabiliyor musunuz?

Bulunabilirlik artık çok daha fazla olmasına rağmen ben kumaş ve aksesuar seçimlerimi genelde yurt dışından yapmayı tercih ediyorum.

 

Yurt içinde ve dışında yaptığınız defilelerden bahsedelim lütfen…

Müsaadenizle ben bu soruyu “Yarınlara neler bıraktım?” başlığı altında cevaplamak istiyorum:

  • Zeki Müren kostümleri,
  • Astronotun fezaya gidişinde Türk bayraklı kıyafet dikmem,
  • Amerika’da Türk kadınını tanıtım defilem,
  • Güzellik yarışmalarında ülkemizi tanıtan güzellerin ulusal kıyafetlerini hazırlamam,
  • Michael Jackson’ın televizyonlarda Pepsi reklamında ceketlerimi giymesi,
  • Türkiye Cumhuriyeti’nin başkan hanımları ile beraber Savarona gemisindeki defilem,
  • Ve ömrüm vefa ettiği sürece bağlılık, tutku, neşe ile hayal gücü, yaratıcılık ve enerji üretmeye devam edebilmek…

Benim için, bir erkeği mükemmel gösteren şey olan smokin, sizin için ne ifade ediyor?

Gerçek bir smokin kendi kurallarından şaşmaz. Bu yüzden iyi bir smokin seçmek için doğru adreslere gitmek gerekir. Herkes smokin yapamaz. Dikkat edilmesi gereken unsurlar; kumaş seçimi, dikim kalitesi ve modelidir. Anlamak için üzerinize, oturuşunuza ve malzemelerin kalitesine bakmanız gerekir.

Atatürk’ün şıklık rekorunu kırmak mümkün değil. Sizce onu örnek almak, bir erkeği iş ve sosyal yaşamında hangi seviyeye taşır? Giysi bu kadar önemli mi?

Çok önemlidir; ama Atatürk denince herkes haddini bilmelidir. Biz sanatçılar, o olmasaydı ne özgür irade ile sanatımızı ne hür görüşlerle tasarımlarımızı ne de uluslararası kulvarlarda defilelerimizi gerçekleştirebilirdik.

Mesleğinizin sırlarını ve inceliklerini çocuklarınıza aktardığınızı gözlemledim. Bu mesleği öğrenmek isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz?

Her şeyden önce dürüst bir üslubunuz olsun. Aldığınız eğitim ve bilginiz ile olayları harmanlayın. Ekip çalışmasına önem verin. Kendisi ve çevresiyle barışık, hayatı seven, aktüel olarak dolu bir insan olun. Bu meslek dostluk ister, çevre ister, insan ilişkileri ister. Bir tasarımcının kalitesini, yapmış olduğu modeller ve seçmiş olduğu kumaşlar belirler. Tasarımcı pratik bir zekâya sahip değilse, anında doğru kararlar alamıyorsa, zor anlarda bile gülümsemeyi bilmiyorsa maçı baştan kaybetmiş demektir.

Mutlu musunuz?

Hayır mutlu değilim, çünkü mutluluğu hep bir çiçeğe benzetirim. Eksek de yetişir, ekmesek de… Benim kendime ait bir dünyam var ve ben kendimi hiçbir yere ait hissedemiyorum.

 

Hayaliniz var mı henüz gerçekleştirmediğiniz? En büyük hayaliniz nedir?

Zaman zaman kendi içimde, kendi kendime sorgulayıp hayalini kurmaya çalıştığım bir şey var: Acaba yıllar önce babam göç istikametini İstanbul yerine yurt dışına çevirmiş olsaydı nasıl olurdu? Yurt dışında yapmış olduğum birçok defile sonrası gelen teklifler ile bu topraklarda üretmek yerine kendime başka bir yön çizseydim, bugün nerelerde olurdum? Bir de yakında çıkmak üzere olan kitabım, son yıllardır hayalini kurduğum bir heyecan…Öyle ki, virgülde kalıyorum, bir türlü noktayı koyamıyorum, çünkü daha o kadar çok şey kalmış ki…

Yazar Hakkında /

Ankara doğumlu olan Sinem Yıldırım; ilk, orta ve lise eğitimini İzmir'de tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunudur. Çeşitli dizi ve yapımlarda yer almıştır. İki kız çocuğu annesidir.

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.