© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Murat Ünalmış-Babalar Günü

Murat Ünalmış-Babalar Günü

Baba olduktan sonraki dönüşümünü paylaşan ünlü oyuncu Murat Ünalmış, evlat sevgisinin hayatına kattığı anlamı ve çocuğuna olan bağlılığını ilk kez, MAG Okurları için anlattı…

 

Baba olduğunuzda hissettiğiniz ilk şey neydi?

Tarifi imkânsız bir duygu elbette. Gönülden dilediğim bu mucizeye tanık olmanın vermiş olduğu mutluluk ve şükür duygusu diyebilirim.

 

Baba kavramını tek bir cümleyle tanımlayabilir misiniz?

Kimileri için talih, kimileri için talihsizlik olan rol model, ata.

 

Genelde birçok erkek, baba olmadan önce baba olmaktan korkar. Sizin çekinceleriniz var mıydı? Baba olmadan önce keşke bilseydim dediğiniz şey neydi?

Baba olmaya dair bir korku yaşamadım, aksine tam bana göre olduğunu düşündüm hep. Çekincelerim, baba olmaktan ziyade “Çocuğumu istediğim ve inandığım aile ortamında yetiştirebilecek miyim?” sorusunun cevabı ile ilgiliydi. Baba olmadan önce evlat duygusunun bu kadar güzel ve anlamlı olduğunu bilseydim daha istekli ve erken davranabilirdim belki; ama hiçbir zaman “keşke” değil benim için, çünkü her şeyin tam zamanında ve olması gerektiği gibi olduğuna yürekten inanıyorum.

 

Kendi babanızın size davranışlarıyla sizin çocuğunuza karşı davranışlarınızı kıyasladığınızda gördüğünüz en büyük fark nedir?

Babamın bizleri büyüttüğü zaman ve şartları düşündüğümde şimdilerde daha çok imkân ve bilgi olduğunu görüyorum. Babam kendinde, doğasında olan babacanlığı, şefkati ve sevgiyi herhangi bir plana ve bilince bağlı kalmaksızın tüm çıplaklığıyla bize yaşattı. Şimdi ben de çocuğuma bu duygularla yaklaşsam da daha farkında ve bilinçli bir eğitim programı da izliyorum. İnsan ve psikoloji alanında fazlaca düşünen biri olarak; farkındalık ve bilgi diyebilirim.

 

Baba olduktan sonra hayatınızda neler değişti? Baba olmak sizi nasıl geliştirdi?

En başta önceliklerim değişti. Hayatın merkezinde ben varken, şimdi her şeyi çocuğumla birlikte ve çoğunlukla onun için değerlendiriyorum. Kararlarımı bu şekilde veriyorum. Her zaman özgürlüğüme ve özgünlüğüme düşkün bir insanım. Bu değişmedi elbette; fakat şimdilerde kendimi daha bağlı ve adanmış hissediyorum. Bu halimden de memnunum.

Çocuğuma baktığımda şunu görüyorum: O küçücük bebeklik hallerinden sonra gitgide gözleri açılıp dünyayı algılamaya, tanımaya başlaması, her şeyi keşfetme isteği, yaratılışında ona yüklenmiş olan kimyası, fıtratı, bizden ona geçmiş olan izler ve birçok güzellik; kendimi, annemi, babamı daha iyi anlamamı ve her şeyden önemlisi varoluşun muhteşem dizaynını görmemi sağlıyor. Neşet Ertaş’ın “Yolcu” türküsünde olduğu gibi: “Bir anadan dünyaya gelen yolcu, görünce dünyaya gönül verdin mi? Kimi büyük, kimi böcek, kimi kul; merak edip hiçbirini sordun mu? Bunlar neden, nedenini sordun mu?” Bunları evladın üzerinden sorgulamak müthiş bir duygu bence. Dolayısıyla babalık duygusu hem dünyaya bakışımı hem de ruhsal yolculuğumu daha da geliştirdi.

 

Çocuğunuzun ismine nasıl karar vermiştiniz?

Ben bahar çocuğuyum. 23 Nisan doğumluyum. Yağmuru çok severim; özellikle nisan yağmurlarını, çünkü nisan ayında yağan yağmur nebati yağmurdur, toprağa can verir, rahmettir, hayatı başlatır bir nevi. Doktorumuz, doğumun nisan ayına denk geldiğini söylediğinde çok heyecanlandım ve benim gibi bir nisan çocuğu geleceği için çok mutlu oldum. Yirmili yaşlarımdan beri, Farsçada “yağmur” anlamına gelen “Baran” ismini çok severim. Hatta “Bir çocuğum olursa, adını Baran koyacağım” demişliğim de vardır! Bir yandan da babamın adını yaşatmak istiyordum. Eşimle de fikrimi paylaştığımda bu ismi çok beğendi ve sonunda “Selim Baran” olmasında karar kıldık. Anlamı da çok güzel oldu. Selim’in ve Baran’ın manaları ayrı ayrı çok güzel zaten. Birleşince de bambaşka oldu. Adıyla müsemma olsun, sağlam bir yağmur gibi, girdiği her yere hayat katsın diye gönlümden diledim.

 

Selim Baran ile, o biraz daha büyüdüğünde ilk yapmak istediğiniz şey nedir?

Birçok şey var tabii… Birlikte klarnet çalıp müzik yapmak diyebilirim.

 

Çocuğunuzun geleceğini düşündüğünüzde sizi en çok heyecanlandıran ve kaygılandıran şey nedir?

Sanata çok yatkın, duygusal bir çocuk. El becerileri gayet iyi. Şu an çok küçük olmasına rağmen müziğe inanılmaz tutkun. Onun büyüyüp yeteneklerini nasıl geliştireceğini düşünmek ve bu anlara şahit olabilmek beni fazlaca heyecanlandırıyor. Onunla geçireceğim tüm anlar benim için şükür sebebi tabii ki. Kaygılandıran şeyler de yaşadığımız çağ ile ilgili sanırım. Bizim zamanımıza göre şu yaşadığımız zaman dilimi çok daha zor her anlamda. Hâliyle duygusal insanların işi zor gibi görünüyor. Yine de her ne kadar tersi gibi görünse de, geleceğin, iyi insanlar için güzel olacağına inanıyorum. Hak gerçekleşecek, su akıp yolunu bulacaktır hiç şüphesiz. O yüzden iyi insan yetiştirebilmeye odaklanıyorum. Umarım güzel günlerini görmek kısmet olur.

 

Selim Baran’ı her kucağınıza alışınızda içinizden geçen en güçlü duygu ne oluyor?

Tarifsiz. Şükür. Çokça şükür…

 

Gece uykularınız ve çocuk bakımı aktiviteleriniz nasıl gidiyor?

Gece uykularımız çok iyi. Oğlum en geç akşam sekiz gibi uyuyor. Sabah çok erkenciyiz hâliyle. Geceleri bir ya da iki defa uyanıyor ve annesini istiyor yanında tabii. Sakin bir yapısı var keyfimiz yerinde şu ana kadar. Yaklaşık iki yıldır dizi de yapmadığım için eşimle birlikte birebir ben ilgileniyorum. Hatta üç dört aylık olana kadar tüm banyolarını ben yaptırdım diyebilirim. Bu da aramızdaki bağı inanılmaz güçlendiriyor. Doğayı çok seviyoruz. Ağaçları, kuşları, gökyüzünü. Her şeyi fazlaca inceliyor. Spor ve basketbolu çok seviyor. Eşim de ben de eski basketbolcuyuz. Daha önce dediğim gibi müziğin aşığıyız; şu an enstrümanları tanıma döneminde ama tutkusu klarnet oldu. Onsuz yapamıyor!

 

Çocuğunuzla geçirdiğiniz ilk unutulmaz anı paylaşır mısın?

İki kelimeyi arka arkaya ilk kez söylediği an mutfaktan çıkıyordum. Annesinin kucağındaydı. Baba gel dedi. Dönüp ona baktığımda ilk kez konuşabilmenin ve onu anlamış olmamın sevincini öyle büyük yaşadı ki yumruklarını havaya kaldırıp çığlık attı. Gözyaşlarımı tutamadım. Benim için de mucizevi, asla unutulmayacak bir anıydı.

 

Çocuğunuzu büyütürken en çok dikkat ettiğiniz şey nedir?

Her şeye dikkat ediyorsunuz ister istemez; ama en çok dikkat ettiğim, kendi davranışlarım diyebilirim. A’dan Z’ye… çünkü sadece bana odaklanmış durumda ve her yaptığım davranışın yansımasını anbean görüyorum onda.

 

Babalar Günü için iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Babalığın da annelik kadar kutsal bir vazife olduğunun bilincinde olan tüm babaların Babalar Günü’nü kutluyorum.

 

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.