© Copyright 2018 Mag Medya
blank
Başa Dön

Bir Keşfediş Hikâyesi Pelin Ermiş

Bir Keşfediş Hikâyesi Pelin Ermiş

Döneminin efsane dizisi Aşk-ı Memnu’nun Cemile karakterine hayat veren Pelin Ermiş, son zamanlarda hem güzelliğiyle hem de “Bir İhtimal Daha Var” adlı muhteşem oyunla adından söz ettiriyor. Mesleğine olan aşkının nasıl başladığını paylaşan Pelin Ermiş, anılarını ve ilgi alanlarını MAG Okurları için anlatıyor.

Bu günlerde neler yapıyorsunuz? Üzerinde çalıştığınız projelerden biraz bahseder misiniz?

Mevsimin güzelliğini yaşıyorum öncelikle. En güzel mevsim, yapılacak bir sürü güzel şey var. Doğa harika, insana başka hissettiriyor. DasDas’ta “Bir İhtimal Daha Var” diye harika bir oyunumuz var, onu oynuyoruz. Metin çarpıcı, özellikle bu dönem için çokça manidar… İşsizlikle mücadele eden, Boğaziçi Üniversitesinden mezun, son derece entelektüel iki kızın hikâyesini kara mizah ile seve seve oynuyoruz. Yakın zamanda dijital platforma, TOD’da “Sarmaşık Zamanı” adlı iki sezon bir dizi çektik. Çekimleri benim için çok keyifliydi. Birbiriyle uyumlu, eğlenceli bir ekiple güzel bir iş çıkardık. Umarım siz de severek izlersiniz.

 

Oyuncu olmaya en başında nasıl karar vermiştiniz?

İnsanın içi biliyormuş. Ben daha bilmeden, içimde oluşanlar beni başka alemlere götürüyordu. Sanki lunapark gibiydi hissettiklerim. Coşkulu, yoğun, sevgi dolu, heyecanlı, cana yakın, masal gibi hissediyordum. Romantik bahsediyorum farkındayım. Tam da hissettiklerimin karşılığı bunlar… Ne mutlu… Ortaokulda öğretmen taklitleri yaparak başladığım keşif beni aşırı mutlu ediyordu. Arkadaşlarımın eğlenmesi, beraber eğlenmemiz, filtresiz, hesapsız, kendiliğinden oluşan bu mutluluk çok değerliydi, çok güzeldi. Aslında düşününce daha öncesi var ki; ilkokuldayken ilk izlediğim tiyatro beni benden almıştı. Eve kocaman gülümsememle, yüreğim hop hop koşarak gitmiştim. Yepyeni bir boyuta geçmiş gibiydim. Rüyalarıma girdi oyun, devamlı oyundan kareler görüyordum rüyada değilken de. Kız kardeşim Gülin doğunca sokakta öyle koşmuştum en son. Yüreğim ağzımda “Benim kardeşim oldu!” diye koşuyordum. Bu anlar azdır, nadidedir. Sonra, lisede yazmaya başladım. Hayali karakterler devamlı konuşuyordu kafamın içinde; meğer kendi çapımda senaryolar yazıyormuşum da haberim yokmuş. Lisede oluşan ergenlik beni de bir dağıttı. Gönlüm bu kadar oyunculuktayken, çok sevmekten dolayı korktum mu ya da neyse adı, gidip üniversitede başka bölüm okudum. Tabii ki devam edemedim, bıraktım okulu kısa sürede ve yetenek sınavlarına hazırlanmaya başladım. Oyunculuk okumaya karar vermiştim, içim avaz avaz bağırıyordu. Bu sesleri duymazlıktan gelmem mümkün değildi, şükürler olsun ki…

 

Bir dönemin efsane dizisi Aşk-ı Memnu sizde neler bıraktı? Nasıl geçmişti o zamanlar? Şimdiyle kıyaslayınca farklar görüyor musunuz kendinizde ve yapımlarda?

Aşk-ı Memnu ne diziydi ama! Okuldan mezun olduktan sonraki ilk profesyonel işimdi. Okurken de oynadığım birkaç dizi olmuştu. Onlar fragmanmış tabii… Oldukça öğreticiydi o zamanlar. Set, kamera, bir sahneyi bir sürü açıdan oynamak, devamlılık, gerçek mekân, karakterler, hikâye, evin içi yangın yeri gibi, çatışmalı bir sürü sahne; harika bir deneyimdi!

Bir sürü şey öğrenmiştim, kendimi keşfediyordum yeniden ve başka şekillerde.

 

Hilal Saral, sahiciliği çok iyi yaşatan bir yönetmendi. Hep beraber yaşıyorduk keyifle, pek güzel kıymetli günlerdi. Şimdiyle kıyaslayınca tabii ki farklar görüyorum. Bir kere o zaman, Instagram, Twitter yok daha. Olsa neler olurdu kim bilir? Bana bu dönem daha karışık geliyor; o dönem yalındı, süssüzdü.

 

Sosyal medya hesaplarınızdan kısa kısa edebi, felsefi ve psikolojik paylaşımlar yapıyorsunuz. Bu alanlara ilginiz var mıydı?

“Senin canın içinde bir can var, o canı ara!”

Bir ben varım deme, “Bir ben vardır bende, benden içeri”, onu ara…

Ne güzel demiş Yunus Emre. Bu soruyu görünce aklıma ilk bu sözler geldi. İnsanın içi, düşünceleri, durmuyor ki… Durmasın da. Edebiyata, felsefeye, psikolojiye her dalda hep çok ihtiyaçlıyız. Oyuncu olmasam da bu böyledir bence naçizane. Bu evren, insan, başlı başına derya deniz. Doğumumuzla başlayan bir sürü kimliklerle devam ediyoruz yaşama. Ruh ve düşünce sanki birbirinin içine giriyor; yeri geliyor savaşıyor, yeri geliyor kaçıyor, yeri geliyor kucaklaşıyor.

İnsanın kendini gerçekleştirmesi, kendi sorumluluğunu üstlenmesi, kendini yaşamayı göze alabilecek yürekliliği göstermesi ve tam da bu akışta öğrenmek, kendini tanımak, çoğalmak, insan olmak, potansiyel, bütünleşmek, birey olmak, özgürlük, yaratıcılık, cesaret, denemek; bunlar çok özel, değerli konular. O yüzden sanat, psikoloji, bilim, felsefe, edebiyat işte! Sanatın, yaratıcılığın, samimiyetin her dalı çok ilgimi çekiyor. Hepsi birbiriyle çok iç içe hissettiriyor bana.

 

Muhteşem bir fiziğiniz ve güzelliğiniz var. Bunun sırrı nedir? Rutinleriniz var mı?

Çok teşekkür ederim. Böyle sorular utandırıyor beni açıkçası. En kısa cevabım bu olur muhtemelen. Uzun süredir de spor yapmıyorum. Yürümeyi çok severim ve dans etmeyi; ama bu da rutinim değil, özellikle son aylarda. Rutinim akışmış. Tabii ki hareket, spor çok güzel. Her anlamda hafifletiyor insanı. Yeniden eyleme geçirmeyi diliyorum en yakın zamanda.

 

Hayatta öğrendiğiniz en büyük ders ve bilgi nedir?

Güzel ve pek boyutlu bir soru. Yaşamda süregelen bir sürü ders ve deneyim oluyor. Değişim ve gelişim için, insanın potansiyelini anlaması için iyi ki de bu tecrübeler oluyor; ama “en” sözü burada bir heyecan yaptırıyor. En büyük ders; insanın sevdiği şeyleri yapması. Aklıma ilk bu geldi. İnsan sevdiği şeyleri yapınca başka güzel oluyor. Sevdiği rolü oynayınca, sevdiği havayı koklayınca, sevdiği müzikleri, filmleri, kitapları okuyunca. En çok da kendini sevince… Oscar Wilde ne güzel demiş: “İnsanın kendini sevmesi ömür boyu sürecek bir romantizmin başlangıcıdır.”

 

En büyük bilgi de “Şimdi!” sözü benim için. Yıllardır telefonumun fonunda yazıyor, hatta dövmesini de yaptırmayı düşünüyorum. “Şimdi”, çünkü o kadar umutlu, akan, büyüyen, sürprizli, capcanlı, çok da çocuk ruhu olan bir söz ki… Yaşadığımı hissettiriyor hep anda. Oyunculuk açısından da çok önemli bir şey. Şimdide olmak, yaşamak.

 

Hayatınızın “dönüm noktası” dediğiniz anı nedir?

İzmirliyim ben. İstanbul’da okumak çok istedim. İstanbul’a karşı hep bir özel ilgim vardı. Kaotik, mistik, büyülü geliyordu bana İstanbul. “Süper Baba” dizisi, İstanbul, kızın oyunculuk okuma sevdası beni çok etkilemişti. Gözlerim dolu dolu izliyordum. O yüzden İstanbul’a gelmek, burada okumak çok istemiştim. Müjdat Gezen Konservatuarını kazanmak, hayatımın dönüm noktasıydı. O tatlı köşkte, çocukluğumdan beri beni çeken İstanbul’da oyunculuk okumak paha biçilmezdi. Ne mutlu.

 

Gün içerisinde “Yapmazsam olmaz.” dediğiniz bir şey var mı?

Kahve içmek, müzik dinlemek ve duş almak. Bu üçlüye hastayım.

 

Sizde en çok etki bırakan ülke ya da şehir hangisi?

İstanbul ve Birleşik Krallık. Çocukluğumdan beri İstanbul’a beni çeken manyetik bir enerji vardı. Tarihi, bilmeden hissettiklerim her şey olabilir bu… Hâlâ çok seviyorum burayı. Birkaç hafta uzak kalınca hemen özlüyorum. Aşırı zengin bir şehir, beslendiğim çok şey var. Bir sürü kültürü yutmuş, içine almış yaşıyor şimdi de. İngiltere ise; ağzım açık, seve seve gezdiğim yer. Al başka bir zenginlik… İskoçya’nın dağları, tepeleri, Londra’nın çok yönlülüğü, parkları, özgürlük, tarih yapısı, hâlâ tarihini korumaları, sahip çıkmaları, değer bilmeleri, gezdiğim katedraller, orda izlediğim oyunlar, müzikaller, müzeler, sanat galerileri, festivaller, medeniyet her şey müthişti. Şunu da eklemek isterim; bu güzel sorular için çok teşekkür ederim. Bana bir sürü güzel anları hatırlattı yeniden.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.