Indhira Taşpınar
Karayipler’de enfes bir ada olan Dominik Cumhuriyeti’nde doğan, 2004 yılında İstanbul’a gelen, El Beso’nun sahibesi ve DJ’i Indhira Taşpınar ile sıcak çikolata tadında bir çekim yaptık. El Beso’nun muhteşem atmosferinde sımsıcak gülümsemesiyle karşıladı bizi… Alaçatı’nın gözdesi ve eşi Adnan Taşpınar ile kurdukları El Beso’da “bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır” dedik, birer kahve içtik önce… Tatlı olarak da sırrını İtalya’dan alan, tarifi onlara özel dondurmalarından ikram ettiler bize…
İnanılmaz neşeli, sıcakkanlı ve enerjik bir yapısı var Indhira’nın… Kendine güveni tam… Gerçekten “renkli” bir insan… Bazen içindeki çocuk dışarı çıkıyor… Eğlenmeyi de çok seviyor… Gün boyunca kendisi de bizim gibi oldukça keyif aldı çekimden. Aslında her karede farklı ve eğlenceli bir hikaye yaşandı. İşte bu özel günden sayfalarımıza yansıyanlar…
Türkiye’ye gelmeye nasıl karar verdiniz?
2004 yılında İstanbul’a geldiğimde kocam Adnan ile tanıştım. Büyük bir aşk yaşamaya başladık ve bana buraya gelmemi, onunla birlikte yaşamamı teklif etti. Hikayenin geri kalanını biliyorsunuz. Evlendik ve Milla adında çok güzel bir kızımız oldu.
El Beso’lar çok tatlı oldu. El Beso kelime anlamı “öpücük”…
Nereden çıktı bu fikir?
Adnan yeni restoranımız için bir isim bulmamı istedi. Annemin ana dili İspanyolca olduğu için ben de İspanyolca bir isim olsun istedim. Ancak bunun Türkler için kolay anlaşılır ve akılda kalıcı olacağından emin olamadım. Bir anda aklıma, kolay telaffuz edilebilir ve çok güzel bir anlamı olan “El Beso” geldi. Emin değildim ancak Adnan ve kızları başından itibaren bu isme bayıldı.
El Beso’nun tüm yemekleri gerçekten çok değişik ve özel ama sizin dondurmalarınız da bir başka güzel… Bunlardan bahseder misiniz?
Doğru… İtalyan şef arkadaşım, bizi İtalya’nın güneyinde yer alan Calabria’da dört hafta geçirmek için davet etti. Vicenso ailesi 30 yılı aşkın süredir dondurma yapıyor. Onlarla bir aydan fazla çalıştım. Bana tarifleri verdiler ve İtalyan dondurması nasıl yapılır orada öğrettiler. Bu harika ve unutulmaz bir deneyimdi.
El Beso olarak tüm cemiyeti hem Çeşme’de hem de İstanbul’da ağırlıyorsunuz, zor olmuyor mu?
Bu gerçekten zor bir şey ancak işimizi seviyoruz. En iyi hizmet ve kaliteyi müşterilerimize sunmaya çalışıyoruz.
Sırada yeni El Beso’lar var mı?
Yeni El Beso açmak gibi bir planımız şu an yok ancak çok ilginç ve bizi heyecanlandıran başka bir projeden bahsedebilirim. Beyoğlu’nda Popoganda adında bir lounge club açmayı düşünüyoruz.
Arkadaşlarınızla keyifli vakit geçirebileceğiniz, eğlenceli, lezzetli tatları bir arada bulabileceğiniz, dans edebileceğiniz ve iyi müziklerin bulanacağı bir mekan olacak burası. Bohem titreşimlerinin yayıldığı şık bir yer planlıyoruz.
Bir de DJ yönünüz var? Ne zamandır DJ’lik yapıyorsunuz?
DJ olmak şu hayatta en sevdiğim şeylerden biri. Müzik hayatımın önemli bir bölümünü oluşturuyor ve bu konuda çok tutkuluyum. Dominik Cumhuriyeti’nde bir radyoda DJ’dim ve bu hayatımdaki en güzel işti. Çok küçük yaştan itibaren müzik ile ilgili çok şey öğrendim. Ancak profesyonel olarak 3 yıldır DJ’lik yapıyorum ve her anından büyük keyif alıyorum. Müzik yaparken insanlarla aramda bir bağlantı kurduğumu, onlara bir hikaye anlattığımı ve hislerimi paylaştığımı hissediyorum. Çünkü müzik her türlü insanı bir araya getirebilecek çok güçlü bir şey.
Ne tarz müzikler çalmaktan hoşlanıyorsunuz?
Nu Disco, House, Deep House Tech çalmayı seviyorum.
El Beso’da çok yoğun çalışıyorsunuz tatil yapmaya fırsatınız oluyor mu? Siz tatil için nereleri seviyorsunuz?
Yaz aylarında bu bizim için biraz zor. Çok yoğun bir tempoda, sıkı bir şekilde çalışıyoruz. Ancak rahatlamak, deniz kenarına gitmek ya da ülke dışı seyahatler için kendimize vakit yaratmaya çalışıyoruz. Örneğin geçen yıl Capri’de ailemi ziyaret ettim. Bu yıl Barcelona’ya gittim. Bu biten pillerimizi şarj edip Alaçatı’ya dönünce verimli ve yoğun bir tempoda çalışmamıza yardımcı oluyor.
Alaçatı’da gitmekten en çok hoşlandığınız yerler nereler?
Öğleden sonra, gün batımına doğru Alaçatı sokaklarında dolaşmaya bayılıyorum. Antika dükkanlarıyla dolu, bir çok güzel parça bulabileceğiniz bir sokak var. Ayrıca Lisa Corti, İpekçe ve Isla Bonita gibi yerleri de seviyorum. Köşe Kahve’de kahvemi yudumlamayı ya da çok şık bir mekan olan ve güzel yemekler yapan Asma Yaprağı’na gitmekten çok hoşlanırım. Elbette El Beso sevdiğim yerlerin başında geliyor.
O kadar samimi, o kadar içtensiniz ki yani kırk yıldır tanışıyormuşuz gibi hissettik, tüm ekip olarak. Bu pozitifliğinizi, cana yakınlığınızı neye bağlıyorsunuz?
Hayatın her anından tat alıyorum. Sahip olduğum bu güzel şeyler için mutluyum ve şükrediyorum. Pozitif ve odaklı kalmaya çalışıyorum. Hayat kısa!
Muhteşem bir fiziğiniz var. Peki, bunu neye borçlusunuz?
Formunuz korumak için uyguladığınız bir formül var mı?
Bu yıl çok sıkı jimnastik yaptım. İnanılmaz bir antrenör buldum ve sırt problemlerimi çözmeme yardımcı oldu. Şimdi kendimi daha güçlü ve sağlıklı hissediyorum. Ayrıca bu yaz, Çeşme’deki Bobou Beach’in içinde yer alan Eda Boot Camp Studio’yu açtığında onunla çalışacağımız için çok heyecanlıyım.
Moda deyince aklınıza neler geliyor? Türkiye ve dünyada takip ettiğiniz modacılar var mı?
Moda çok hızlı değişen ve hiç durmayan bir şey. Türk tasarımcılardan Arzu Kaprol’ü beğeniyorum. Dünyadan Yohji Yamamoto’yu çok beğeniyorum, bence parçaları zamanın ötesinde… Rick Owens ve Alexander Wang’i de sayabilirim.
Hayatta vazgeçemedeceğiniz şey…
Kızımı öpmeden bir gün bile geçiremem.
