© Copyright 2018 Mag Medya
blank
Başa Dön

Judith Malika Liberman Masalların Şifa Gücü

Judith Malika Liberman Masalların Şifa Gücü

Masalların gücünün yalnızca hikâyelerde değil, onları anlatırken yaratılan topluluk ve zamansız atmosferde saklı olduğunu vurgulayan Fransız hikâye anlatıcısı, yazar ve sanat terapisti Judith Malika Liberman, masalların insanlara nasıl yardımcı olabileceğini, insanları nasıl olgunlaştırabileceğini anlatıyor.

Hikâye anlatıcılığına nasıl başlamıştınız? Bir masalın gücüne sizi en çok inandıran anlatı hangisiydi? Bu alanda sizi en çok etkileyen anınız neydi?

Bir anı geliyor aklıma. 21 Aralık günü, on yaşındayım, annemin yakın bir arkadaşıyla kurduğu masal derneğinin düzenlediği bir etkinlikteyim. Fransa’da ormanın ortasında, bir zamanlar Fransız krallarından biri tarafından av köşkü olarak kullanılan yüksek tavanlı ve kalın taş duvarlı bir salondayız. Gün dönümünü kutlamak için ormanda bir yürüyüş yaptık, yürüyüş sırasında ormanda bizi bekleyen dört hikâye anlatıcısıyla tanıştık ve bize hikâyeler anlattılar. Sonra geri döndük ve hep birlikte herkesin getirdiği yiyeceklerden oluşan bir ziyafete oturduk ve şimdi ateşin önündeyiz, birileri bir hikâye, bir anı, bir fikir, bir şiir veya bir şarkı anlatıyor. O akşam ilk kez bir topluluğa bir peri masalı anlattım. Beni masalların gücüne inandıran, belirli bir masal ya da hikâye değil. Masalların yaratabileceği ortamlardır. Masalları bir kitaptan okursanız, etkileri çok sınırlıdır. Masal anlatmak belli bir ortam yaratır, o ortamla birlikte etkili olurlar. Bence bu ortamın tanımı şu: Bir topluluk, ekransız bir odak, zamanın normal akışından koptuğumuz zamansız bir alan.

Topluluk dediğimde illa büyük bir kalabalık olması gerekmiyor ama sözlü bir sanat olduğu için en az bir anlatıcı ve bir dinleyici gerekli, yani insan ilişkisi şart. Eskiden kahvehanelerde, hamamlarda, akşam ateş başında, imece yaparken ya da sınıfta olabiliyordu; ancak, günümüzde bir araya gelip zamanı durdurduğumuz anlar giderek azalıyor. Masalların en büyük şifası bu anlardan doğuyor. Masalların şifasını deneyimlemek için onları geri getirmek mühim.

Bugün, neden eski masallar gibi, Pamuk Prenses veya Külkedisi kadar kalıcı ve etkili masallar ortaya çıkmıyor? Sizce bu durum, değişen kültürel değerlerle mi yoksa masal anlatıcılığı geleneğindeki bir eksiklikle mi ilgili?

Günümüzde elbette pek çok yeni kurgu üretiliyor; romanlar, TV dizileri, hatta bilgisayar oyunları bile kurgu sunuyor. Bunların birçoğu çok etkili. Masallardan farkı, masalların bir toplulukla birlikte ve hafif bir trans halinde sözlü olarak yaratılmaları. Hani ateşe bakarken biraz yumuşarsınız ve söyleyeceklerinizin, çok da planlamadan ağzınızdan çıkmasına izin verirsiniz. Masallar, ateşin etrafında toplanan insanlardan doğduğu için çoğu yazılı kurgunun aksine, bireysel bir çabayla değil, kolektif bir doğaçlamaya izin vererek yaratıldılar. Bu nedenle içlerindeki imgeler bilinçaltından yükselir. Onları iyileştirici kılan da budur.

Sizin masal kahramanlarınız kimlerdi?

Sheherazade’nin hayranıydım ve hâlâ hayranıyım. Sadece anlattığı hikâyelerle, canavara dönüşmüş bir adamın kalbini iyileştirebildi ve sözlerinin gücüyle birçok hayat kurtardı. Bana hikâyelerin ve hayal gücünün iyileştirici gücünü öğretti; ama aynı zamanda da alışılagelmiş güç imajına bir alternatif sundu. Onunla birlikte gücün her zaman kılıçlı bir adam gibi görünmediğini gördüm. Güç, yatak odasında çılgın hikâyeler anlatan ve bu hikâyelerle psikopat kocasının beynindeki sinir yollarını yeniden düzenleyen bir kadın olabilir.

Çocukken, her yıl Mardi Gras karnavalı için annem bana yeni bir Sheherazade kostümü dikerdi. İşte onu bu kadar çok sevdim. Elbette, çocukken en ünlü masalcı gibi giyindikten sonra benim de bir masalcı olmamın ve “Masal Terapi” gibi kitaplarla hep masalların bizi nasıl iyileştirebileceğine odaklanmamın güzel bir tesadüf olduğunu görebiliyorum. Belki de neyi hayal ederseniz o olursunuz; ya da belki çocukken kostüm olarak seçtiğiniz şeyin kim olduğunuz üzerinde bir etkisi vardır.

“Masal Terapi” tam bir başucu kitabı. Burada, masalların gücünü kullanarak kişisel gelişimi teşvik ediyorsunuz. Masalların bireyler ve toplumlar üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Özellikle çocukluk döneminde masallar, karakter gelişimimizde nasıl bir rol oynuyor sizce?

Tüm kurgular ruhun gıdasıdır. Peri masalları özellikle önemli bir kurgu türüdür, çünkü bilinçaltımızdan gelen dinamikleri seslendirmemize ve anlatmamıza yardımcı olan pek çok arketipsel ve sembolik unsur içerirler; ancak, bazen masalların faydalarına o kadar çok odaklanıyoruz ki, onları fazla ciddiye alıyor ve çocuklara bir tür eğlence olarak değil, bir kaşık balık yağı verir gibi veriyoruz. Hikâyelerin ruh için bir tür vitamin olarak görülmesini istemiyorum. Ebeveynlerin çocuklarına masal anlatmasını istiyorum, çünkü ebeveynler masalları seviyor ve paylaşmak istiyorlar; masal anlatmak birlikte iyi vakit geçirmenin harika bir yoludur. Masallar çocuklara keyifle aktarılmazsa etkileri çok daha düşük olur. Bu yüzden bence insanlar sadece kendilerini derinden etkileyen hikâyeleri anlatmalılar ki onları hemen burada, hemen şimdi anlatmaya çağrıldıklarını hissetsinler. Hikâye anlatmaya yönelik bu tutku, masalların faydalarını harekete geçiren enerjidir.

Masallar, yetişkin bireylerin günümüz dünyasının zorluklarından uzaklaşmasına yardımcı olabilir mi?

Hikâyeleri bir kaçış olarak görmüyorum. Ben onları insan deneyiminin, tüm yönleriyle, metaforik anlatımı olarak görüyorum. Masallar bize bilgi vermiyor. Hayatımız boyunca kaçınmaya çalıştığımız zor duyguları deneyimlememiz için bizi transa geçiriyorlar. Bu yüzden masallar bizi kıskançlık, korku, terk edilme, farklı olma, reddedilme gibi deneyimlere götürür. Bazı hikâyelerde kahraman, ülkesine bir hazine getirmek için cehennemden geçer, ancak başkaları onu ondan çalar ve tüm zaferi toplar. Onlar gibi büyülü bir diyarda yaşamıyor olabiliriz ama eminim hepimiz hayatımızın bir noktasında sıkı çalışmamızın karşılığında hak ettiğimiz takdiri görememenin acısını yaşamışızdır. Belki de gerçek hayatlarımızdan gerçek meseleleri ele alıyormuş gibi hissetmediğimiz için, kendimize, empati kurma ve duyguları hissetme, hikâye aracılığıyla deneyimi yaşama izni veriyoruz. Bunun aslında üzerimizde iyileştirici bir etkisi vardır. Dolayısıyla, hikâyeler günlük hayatımızla ve gerçekliğimizle tamamen alakasız şeylerden bahsediyor gibi görünse de; gerçek koşullarımızla değil, gerçek duygularımızla bağlantılıdır. Bizi duygusal olarak daha olgunlaştırdıklarına ve dolayısıyla gerçek hayatımızdaki zorluklarla daha iyi yüzleşmemizi sağladıklarına inanıyorum.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.