© Copyright 2018 Mag Medya
blank
Başa Dön

Duru, Samimi ve Yetenekli

Duru, Samimi ve Yetenekli

Reyting rekorları kıran İkizler Memo – Can dizisinde Melek’i oynayan Nehir Erdoğan ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik… Duru güzelliğiyle büyüleyen; samimiyeti, hayata bakışı ve yeteneğiyle farkını ortaya koyan oyucu, çekimlerdeki yüksek enerjisiyle ve verdiği içten cevaplarla kendine hayran bırakıyor…

Henüz lise yıllarında tiyatro sahnesi ile tanıştınız. Nasıl başladı oyunculuk tutkunuz?

Lisede bir edebiyat öğretmenimiz vardı, Gülşen Demirel; anlatmamızı isterdi. Şimdi bakınca, oyunculuk tutkusundan çok “kendini anlatma derdi” imiş.

2001’de ekranlar ile tanıştınız. Canlı yayınlanan bir programın sunucusuydunuz? Nasıl bir deneyimdi?

TRT’nin çok önemli bir klasiği içinde, öğrenciyken bulundum. Hıncal Uluç, Ünal Özüak danışmanlığında, Ali Kocatepe’yle sunuculuğu paylaşmak; kültür, sanat ve sporun her dalına odaklanmış bir programın içeriğinin hazırlanmasına katkıda bulunmak; her hafta beş saat canlı yayın… Tam anlamıyla bir okuldu. Bir ekolü ucundan da olsa yakalamış oldum.

Bir dönemin gençliğinin hafızalarına kazınan usta isimlerinin de olduğu “Koçum Benim” projesinde yer aldınız. Tarık Akan ile oynama fırsatınız oldu. Biraz o yıllara dönsek, Ozan Güven, Sarp Leventoğlu, Yasemin Özilhan yıldızlar takımı… Unutulmaz bir projeydi… İlk diziniz olarak sizdeki yeri nedir?

Hem ustalar, hem genç ve yetenekli bilinçlerle, Serdar Akar yönetiminde, Ekrem Çatay yapımcılığında, profesyonel oyunculuk hayatına başlamış olmak muhakkak ki büyük bir şanstı. Bugün Tarık Akan’la basılı fotoğrafımıza hüzünlü bir sevinç ve özlemle bakıyorum.

Oyuncu olmasaydım başka bir mesleği yapardım dediğiniz oldu mu?

Biraz önce de söylediğim gibi biz derdimizi anlatmak için oyunculuğu aracı kılmışız. Oyuncu olmasaydım da kendimi anlatabilmek için başka bir yol bulurdum herhalde. Hepimiz yolcuyuz.

Sizce sinema ve televizyon sektöründe birden popüler olup tanınmak mı, yoksa yavaş yavaş, sindire sindire bir yerlere gelmek mi kalıcılık sağlıyor?

Sezen Aksu “herkes payına düşeni yaşar” der ya? Öyle bence. Ayrıca başarının “sürdürülebilir” bir kavram olduğu malum.

Beraber oynamaktan en çok keyif aldığınız oyuncu kimdi?

Çok kıymetli oyuncularla çalışma fırsatım oldu, bu zamana kadar. Şu anda da Özgürcan Çevik’le oynamaya bayılıyorum.

Oyunculukta ilham aldığınız isimler…

Ben hayattan ilham alıyorum.

Seyircinin Nehir Erdoğan’ı tam olarak tanıdığı proje “Yabancı Damat”tı. Bu projenin sizin için önemi neydi?

Yayınlandığı tarihte Yunanistan’da milli maç reytinglerini geçmiş, Yunanistan ile Türkiye arasında köprü olmuş, etkisi üniversitelerde okutulmuş bir diziydi Yabancı Damat. Tabi ki çok önemliydi. Bugün hala insanların hatıralarında olması da bunu kanıtlıyor.

Şu anda reyting rekorları kıran “İkizler Memo-Can” dizisinde bambaşka bir Nehir Erdoğan ile “Melek” karakterine can veriyorsunuz. Teklif nasıl geldi? Karaktere nasıl hazırlandınız?

Bu iş benim için Erler Film ve ekibiyle, güvendiğim insanlarla evimde olmak gibi.. İyi kalpli insanlar bir aradayız. Senaristimiz Ahmet Yurdakul, eskide kalmış naiflikleri hatırlatıyor.

Sizce bu projenin kısa zamanda bu kadar sevilmesinin nedeni nedir?

Senaryo yazarı, yapımcı, yönetmen tüm ekibe bakınız. Yaptıklarına bakınız. Bence şifre bu. Bu üretimi iyi bilen

insanlar…

Oyunculuk stresli ve uzun mesai gerektiren bir iş. Baskı altında hissettiğinizde stresle gizli bir başa çıkma yönteminiz var mı?

Müzik. Bazen de gözlerimi kapatıp uzak durmak, mola vermek.

Türk – Amerikan ortak yapımı Broken Angel (Meleğin Sırları) filminde yer aldınız. Sizin için nasıl bir deneyimdi?

Yurtdışında, yabancı bir ekiple çalışmayı deneyimlemek açışından oldukça heyecanlı ve eğlenceliydi.

Size gelen teklifleri hangi kriterlere göre değerlendiriyorsunuz? Hayali bir süzgeciniz var mı yoksa duygularınıza göre hareket edenlerden misiniz?

Teklife ve teklif sahibine bakıyorsunuz. Güveniniz, tecrübeniz, daha içiniz; sizi doğruya yönlendiriyor

İnternet dizilerine nasıl bakıyorsunuz? Sizce internet, televizyonun tahtını elinden alabilir mi?

Gidişat, bir gün olacak gibi gösteriyor. Televizyonlar yok olacak demiyorum tabi ki, onlar da çağa ayak uyduracaklar bir şekilde.

İçinde bulunduğunuz bu yoğun tempoda kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?

Bir dakika bile koca bir zaman olabiliyor, 160 dakika yetiştirirken. Kurtarılmış zamanlarda, dinlediğin müziklerle, ettiğin sohbetlerle olduğun evrenden kaçamak çıkışlar yaratıyorsun tabi ki kendine. Bence önemli olan şu; sen mesleğe değil, meslek sana ait olmalı.

Bir huyunuzu değiştirmek için bir sihirli değnek versek size… Hangisi olurdu?

Sigarayı bırakmak isterim.

Setten arta kalan zamanlarda yapmayı en sevdiğiniz aktiviteler neler? Mesela, kendinizi nelerle motive edersiniz?

Uyuyarak.

Setlerde her şey çok hızlı ilerliyor ve tüketiliyor. Bu tempoda sağlıklı yaşama özen gösteriyor musunuz?

Özen göstermeye çalışıyoruz diyelim. Ama şükrettiğim bir metabolizmam var.

Sağlıklı yaşam demişken… Güzellik sırlarınızdan bahseder misiniz?

Gerçekten hiçbir şey yapmıyorum. Boya, manikür gibi mecburi bakımlar dışında özel bir uygulama yapmıyorum. Yalnız nemlendiricimi ihmal etmiyorum.

Hayat tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Mottonuz var mı?

Olduğum yerde yaşamaya gayret gösteren biriyim.

Bir oyuncunun en güçlü yanı nedir sizce?

Duyguları.

Geçmişe baktığınızda hayatınızın dönüm noktalarını net olarak görebiliyor musunuz?

Geçmişe baktığımda bazı virajların daha sert olduğunu görebiliyorum, evet.

Size ilham veren bir şehir var mı?

Birçok şehir var tabiki. İzmir, Paris, İstanbul, Mardin, Ankara.

“Keşke ekrana taşınsa da bir karakterini canlandırma şansım olsa!” dediğiniz bir kitap var mı?

Hayır. Ben kitapları kitap olarak daha çok seviyorum. Kendi halleriyle…

Son olarak aşkı sorsak… Sizin için aşk nedir?

Nasıl tanımlarsınız?

Aşk her yerde. Bazen onu görmeyi seçiyoruz, bazen de duymuyoruz acı çekiyoruz. 

Olmazsa olmaz makyaj malzemesi…

Kırmızı ruj. Dudağıma ve yanağıma ortak kullanım.

Sadece ben değil, arkadaşlarım da çantalarında bulundurur.

Tolga Bayraklı’ya selam olsun…

Zaafınız olan yemek…

İzmir’deki küçük midye dolmadan bir tepsi götürebilirim.

Siyah – beyaz mı, rengarenk mi?

Hepsi ve çarşı.

Dinlemek mi, konuşmak mı?

İkisi de.

Asla giymem dediğiniz kıyafet…

Oyuncuyum.

Kamp yapmak mı, 5 yıldızlı otel mi?

Kamp yapmak ve konforlu otel.

Yaz mı, kış mı?

Dört mevsim, tüm hava koşulları. n

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.