Ralli Sezonunda Tozlu ve Mutlu Son
Ağaçları ve altında geçirdiğiniz o huzurlu anları düşünün. Ormanın tertemiz havası, kuşların ve böceklerin sesleri arasında tadına doyamayacağınız berrak suyu yudumladığınızı. Nasıl? Güzel bir düş değil mi? Tam bu sırada yerin sarsıldığını ve bir Evo9’un toprak yolda yanlarken, egzozundan alevler atarak virajı döndüğünü de ekleyin. Eh, aşağı yukarı 2009 Türkiye Ralli Şampiyonası’nın kısa bir özetini yapmış oldunuz. Çünkü bizim için sezon aynı bu hayaldeki gibi geçti.
1970’lerin başından günümüze aralıksız olarak düzenlenen Türkiye Ralli Şampiyonası, nice hikâyelere, dilden dile dolaşan efsanelere ama en önemlisi otomobil teknolojisinin tüm gelişimine sahne oldu. Yıllar yılları kovalarken, hepinizin en az birkaçını duymuş olabileceği nice isimler geldi, geçti. Artık neredeyse üçüncü kuşak pilotlar ve kopilotlar etaplarda boy gösteriyor. Hatta bu sezon bir unvan el değiştirdi. Buna biraz sonra değineceğiz ama önce sezona bir göz atalım.
Türkiye Ralli Şampiyonası bu yıl da yine 6 yarıştan oluştu. Sezon açılışı, Türkiye Otomobil ve Motorsporları Federasyonu (TOSFED) tarafından organize edilen “Istanbul Rally” ile yapıldı. Neden İngilizce diye soranlara hemen açıklayalım. Bu yıl otuz sekizinci kez düzenlenen ve sırasıyla Günaydın, Türkiye, Fiat ve İstanbul Rallisi isimlerini alan ülkemizin en eski organizasyonu, yine Avrupa Şampiyonasına 20 katsayı (daha yükseği yok) üzerinden puan vererek, birçok yabancı ekibi misafir etti. Bu uluslar arası sıfatı nedeniyle de adı Istanbul Rally olarak kaldı. Sezon açılışında podyumun en üst basamağına çıkan isim Polonyalı milyarder iş adamı Michal Solowow olsa da, Parkur Racing adına yarışan genç Yağız Avcı ikinci olarak, tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. En büyük rakibi Burak Çukurova mekanik arıza nedeniyle yarışı tamamlayamazken, sezonu takip etmeyeceğini açıklayan Dağhan Ünlüdoğan üçüncü oldu. Bunlar, Yağız ve kopilotu Ersan Alkır’ın ilk ayak sesleri oldu.
İzmir’in dağlarında çiçekler açarken ekipler, köy yakınlarındaki altın madenine karşı efelenen Efemçukuru Köyü’nden geçerek Ege Rallisini tamamladılar. Yine asfalt etaplarda gerçekleşen bu yarışı Yağız – Ersan ikilisi kazanmayı başardı. Haziran ayında dinlenen ekipler temmuz sıcaklarında İstanbul’a geri döndü ve Pendik Feribot İskelesinde düzenlenen seyirci etabını da içeren İstanbul Rallisini tamamladı. Yağız yine podyumun zirvesindeydi ve ona yetişebilecek isimler artık havlu atmak üzereydi. Yetersiz güvenlik önlemleri nedeniyle etapların bir kısmının iptal edildiği Yeşil Bursa Rallisi, eski günlerini aratır haldeydi. Her yarış insan seli arasında gitmek zorunda kalan pilotlar, bu efsane Bursa seyircisini arar hale geldi. Rallinin tek tesellisi genç pilot Serhat Öztemir’in İnci Akü Nano Gold renklerinde etaplara dönmesi oldu. Bursa’da bunlar yaşanırken, Ankara’nın bağrından kopan Hitit Rallisi en sonunda kendine akacak mecrayı buldu. 1970’lerde kullanılan Bolu Aladağlardaki efsane etaplar, Hitit Rallisi’nin yeni evi oldu ve hem yarışanlar, hem de izleyenler son derece zevkli anlar yaşadı. Yağız’ın her ikisini de kazandığını söylememize gerek var mı?
Sezon finali yine Kocaeli Rallisi’yle oldu. Tam adıyla Ford Otosan 50.yıl Kocaeli Rallisi. Uzun yıllardır desteğini esirgemeyen firma, bu yıl 50. kuruluş yıldönümü kutlamalarını Ralliyle birleştirince ortaya doyumsuz görüntüler çıktı. Özellikle Büyükşehir Belediyesi Interteks Fuar alanı otoparkında cumartesi akşamı düzenlenen seyirci etabı binlerce ralliseverin akınına uğradı. Dağhan Ünlüdoğan, sezonu açtıktan sonra diğer rallilerde görülmedi ama “Açtığım gibi kapatmasını da bilirim” demiş olacak ki, Toksport’tan kiraladığı EVO9 ile etaplara döndü. İşte beklenen rekabet derken, Yağız daha ilk etapta egzoz manifoldunu kırınca, bekleyenlerin hevesi kursağında kaldı. Dağhan, tüm yazı binek arabasında tam bir aile babası formatında geçirip, üstüne Kocaeli Rallisini kazanınca tüm bahisler şaştı.
1997 yılında Avrupa Ralli Şampiyonası F2 (O zamanlar iki çeker otomobillerin grubu) birincisi olan Nejat Avcı’nın oğlu olan Yağız, babasının çok isteyip de bir türlü kavuşamadığı Türkiye Şampiyonluğuna 2009 sezonunda ulaştı. 1984 doğumlu olan Yağız, henüz 25 yaşında bu ünvana sahip olarak, Türk Ralli tarihinin en genç Şampiyonu olma başarısını da gösterdi. Yeri gelmişken hem Yağız Avcı’yı hem de kopilotu Ersan Alkır’ı buradan tebrik edelim.
2005 yılında bu şampiyonada 7 tane WRC (World Rally Car Dünya Şampiyonasında yarışan ralli otomobillerine verilen isim) yeri göğü inletip, yüreklere heyecan salardı. Arkalarından gelen nice iki ve dört çeker otomobil kendi sınıflarında bir saniye için ter dökerken, nasıl oldu da koca şampiyona sadece 4 yıl sonra seyircisiz, rekabetten uzak, katılımı düşük ve maalesef destekten yoksun bir hal aldı bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz bir şey varsa o da bu ülkede rallinin inanılmaz derecede fazla sayıda ateşli taraftarı var. Hem dergiye hem de hazırladığımız televizyon programlarına gelen e-postalar bunun en güzel göstergesi.
TOSFED 2010 yılında Türkiye Rallisi’ini, –Dünya Ralli Şampiyonası ayağı olarak iki yılda bir organize edilir- İstanbul’da yapma kararı aldı. Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, Formula 1’in yanı sıra Dünya Ralli Şampiyonası ayağına da ev sahipliği yapacak. Bu, aslında on küsur milyonluk şehirde ralli sporunun tanıtımı için büyük fırsat. Düşünsenize, Formula 1’de değil pilotların yanına yaklaşmak, tel örgülere iki adım gelseniz güvenlik üstünüze çullanır. Ama rallide, Loeb, Hirvonen ya da Solberg’i etap öncesi yakalayıp istediğiniz gibi sohbet edebilirsiniz. Ne de olsa Rallide biraz Dağ Kanunları işler. Rallicilerin mekânı dağlardır ve bırakın bir araba hazırlayıp yarışmayı, seyretmesi bile büyük emek ve sabır ister. Antrenmanlarında bile ölüm tehlikesi olup, adrenalini sürahiden kana kana içmenizi sağlayan yegane spordur ve daha da önemlisi, bir disiplindir. Otomotiv sektörünün en önemli test alanı ve sizin o konforlu binek otomobillerinize konan tüm güvenlik donanımının defalarca denendiği öncü mecradır.
Eğer sizin de bir yanınız o etapta olmayı çekiyorsa, sezon bitti diye üzülmeyin. Aralık ayında İstanbul Mahalli Şampiyonası var. Üstelik, Türkiye Rallisi’nin yapılacağı etaplarla aynı yerde, sadece minyatürü diyebiliriz. Ekipler antrenmandayken, biz de Dünya Şampiyonlarını seyretmek için antrenman yapmış oluruz. Hadi geçirin botları ayağınıza, termosa çayı koymayı unutmayın. Dağlarda görüşmek üzere…