© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Yaz Aşkı

Yaz Aşkı

Bir yaz akşamı sahnede Ajda Pekkan’ı izliyorum, sarı bir tuvalet giymiş ve piyano eşliğinde aşk şarkılarını söylüyor…

1970’lerin aranjmanları ve naif sözleriyle aşka inanan şarkılarını saklambaçlarıyla ve boş sokaklarıyla anlatıyor ve geceyi aşka boyuyor. Üstelik yaz da gelmişken ve sahnede Ajda varken, yaz aşkları doğuyor içime birden. Ama büyü bozuluyor. Ajda Pekkan bile Twitter’dan bahsediyor sahnede bir an. Hani diyelim “Beni her türlü merak ederler, ne yapsam çok mühim” havası bir süperstara yakışabilir ama Facebook ve Twitter’la herkesin kendini çok önemli hissetmesi ve herkesin yine kendinden çok etkilenerek, kendine aşık olması, göle düşmesi, ilişki ve aşkların hayattan kopup internete yapışması ne zaman biter kim bilir?

Öncelikle dürüst olalım, pek yaz aşkı maşkı olmaz artık. “Yaz aşkı” diye Facebook’ta event açman lazım ya da Facebook’ta ilişki durumunda yan yana bir güneş ve kalple yaz aşkı tasvir edilirse şayet, o vakit yaz aşkı da olabilir ihtimal. Hem aşka pek vakit kalmıyor canım, hani diyelim birini sevsen, onu düşünmeye dalmışken, sigaranın dumanlarının türlü türlü şekilleri aşkını anlatsın istesen, dumansız hava sahasında pek sterilsin zaten. Hem yediğini içtiğini twitlemekten, aşka vakit kalır mı hiç? Aşksız hava sahasındayız hepimiz. Dumansız havayı bilemem, İzlanda’nın külleri dalgasını geçti yeşillerle ama aşksız hava sahasını bozacak bir büyük yanardağ var mı acaba? Yangınlı bir aşkı geçtim de, yaz aşkı gelse hepimize hiç değilse. Mevsim normallerinde bir yaz aşkı gelse herkese. Bir sıcak bir soğukken havalar, yaz aşklarını da bu yeni iletişim iklimleri çok fena bozar.

Ajda’nın “Boş Sokak” nağmeleri, boş işler artık. Yaz aşkı yerine, daha yazlığa gitmeden internette tanışıp, ona göre buluşuyor gençler nasıl olsa. Sohbet edilen bir sofrada, diyelim bir yakınının çok güzel bir tanıdığı masaya gelse, o an sen yediğin dondurmanın çileğini twitlemekle meşgulsün. Yaz aşkının anlamı; yaz gibi geçip gitmesinde, yaz yağmuru gibi güzelce bir ıslatıp, çok acı bırakmadan uçmasında, eskilere bakarsan. Ama şimdi tüm ilişkiler uçuyor, kaçıyor zaten. Arkadaş isteği geliyor hiç bilemediklerinden, ne sahiller, ne sevişmeler oluyor haberimiz olmuyor. Ben hala özellikle uzaktaki arkadaşımla haberleştiğim Facebook’ta, Miami’deki ya da San Diego’daki hatta Avustralya’daki arkadaşlarımın fotoğraflarından mutlu olurken, bakıyorum çevremde I-phone uygulamalarıyla her an bir yaz aşkı dönüyor. Dokunuyorlar, ekrana yazıyorlar çünkü her numarayı. Ama nasıl yaz aşkı? Önce bir kendi profilini yazıyorsun, yerini belli ediyorsun, karşı taraf kabul ediyor, buluşuyorsun ve nicknamelere saklanmış yüzlerce sevgili. Yaz aşkını, en iyisi Google’da da yaz. Şehri yaz, “open relationship” yaz,  bak ne yaz aşkları dönüyor, kışı bilmeden sonbaharı bilmeden her mevsim yaz aşkı artık. Ama aslında içimiz baharı unutuyor bir yandan. Birine değer vermek, birini kendinden çok sevmek “ignore” ediliyor. İçine ediliyor aşkın ve yaz gelip geçiyor, hiçbir yürekte yaprak kıpırdamadan.

Yazar Hakkında /

Yazarımızın kısa özgeçmişi çok yakında burada, sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.