© Copyright 2018 Mag Medya
blank
Başa Dön

Sen Sen Ol…

Sen Sen Ol…

Geçen sene anneme yazdığım yazı bazı bünyelerde gözyaşı, takdir, sorgulama, beğeni ve alt benlik arayışı gibi tepkiler verince ben de aldım kalemi bu sefer elime
yazı meleğim Cebrail’le anne-kız yazısı protokolünü imzaladık ve başladım klavyeyi takırdatmaya. Bu yazı benden kızıma ufak hatırlatmalarla dolu, kendisi koca bir kız olup ona göstereceğim bu derlemelerden ayıklanan, naçizane bir öğüt karalaması tadında…

Ben genetik kodlamama göre 32.9 yaşında anne olmuş bir kadın olarak bu yaşa kadar çooook şey biriktirdim. Bu birikim parantezinin içine kahkahalar, sevinçler, üzüntüler, kırık kalpler, mutluluklar, serzenişler, sorular, yargılar, araştırmalar, kayıplar, aşk, nefret, renkler, limitler, limitsizlikler gibi sayacağım bir çok sıfatı koydum ama elbette ruhumu teslim etmediğim sürece o parantezi de kapatacak göz yok bende.

İşte kalbimden, ruhumdan, benliğimden sana dökülenler prensesim aşağıda yazdıklarım. İster tut kalbinde, ister kulağına tek taş küpe olarak tak ya da tamamen çöpe at ve kendi bildiğini yap. Demem şu ki;

Sen sen ol;

Ruhu yıldız gibi parlamayan insanlardan uzak dur, mesafeni korumazsan böyleleri ile onlarda kendi sönüklüklerini sana veba gibi bulaştırırlar, sülük gibi emmek isterler seni,

Tutkusu çok, aşkı daha çok benimseyen insanlarla bezet dünyanı. İşini, aşkını, eğitimini tutkuyla yapmayan insandan bir adım beri duracaksın. Onun o hımbıllığı ve bezginliği er ya da geç ucundan dokunacaktır çünkü sana,

Dedikodudan uzak dur. Sırf başkalarının hayatını konuşan, onun renklerini kıskanan, başkasını başkasına ispiyonlayan ne bedenden ne de ruhtan fayda gelir sana. Seslerinde hep bir iç yarışları vardır böylelerinin. Duyma o sesi,

Gözleri ışıldayan, yürekleri ile gülen insanları topla çevrene. Onlardan çok yok bu alemde. Renklerini gökkuşağının 7 renginden alırlar onlar ve bu insanlarla çıkacağın hayat yolculuğu sana hiçbir zaman külfet olmaz. Sana verecekleri en güzel hediye ise “ilham”dır,

Başkasının işine, gücüne, hayatına kaymaması lazım bedeninin ve ruhunun. Bunun ilk kilit şifresi ise yine sende bitiyor. Öyle bir vaktin olmamalı hayatta. Durmadan hızlı hızlı kendi dünyanın etrafında dönmelisin ki, başkalarının özeli seni ne gersin, ne de imrendirsin o hayatlara,

Başladığın işlerin için kalbindeki kor ateşi hep harlı tut anneciğim. O ateş sönerse dünyanın başına yıkılması an meselesidir,

Hayatında öznesi “biz” fiili “sev” ve sıfatı “aşk” olan bir adama ver kalbini. Yoksa hayat öyle bir maraton ki bu üç öğeye sahip olamayan insanla el ele koşulmaz o yol,

Bazı insanlar vardır bu hayatta, onlara yeni çağın ışık perileri adını verdim. Kadın ya da erkek. Fark etmez. İçlerindeki o müzik hiç susmaz. Bıraksan durmadan dans edecek, seni güldürecek ve tutup elinden o disko topunun altında ışıl ışıl payetli bir elbise gibi parlatacaklardır seni. Bu hissi yakaladığında bedeli ne olursa olsun, bırakma o insanın elini. O ritmi çek ciğerlerinin içine, o senin oksijenin olsun.

Beğenmeyip hemen kanalı değiştirdiğin ya da bebeklikten beri içini titreten, seni dans ettiren o şarkılar gibi insanları da seç ve tut hayatında. Frekansını beğenmediğin olduğunda o “iç hissi” sakın göz ardı edip, yola devam etme. O minik kalbinin sesi seni her zaman doğruya çekecektir benim bal kızım,

Yanında durduğun kişi her kim olursa olsun (sevgili, eş, arkadaş, dost, akraba…) bil ki sen seçtiğin için senin yanında. Seçimler seni sen yapan şeylerdir hayatında. İşte bu yüzdendir ki o eş, dost ya seni havaya uçurur ya da yerin 7 kat dibine sokar.

Dostlarını her zaman biriktir. Dost kıvamına gelebilmek ise maalesef yıllarını alacak bir mertebe. Kimden ne görmek istiyorsan ona göre alıcı ayarlarınla oyna. Saygı bekliyorsan saygılı olacak. Sevecenlik bekliyorsan insanlara sevecen olacaksın. Bunun kıymetini bilmeyenler elbette çıkacak karşına ama onlar elekten ilk elenenler olacak. O yüzden kalbini ferah tut.

Kalbin hep güm güm atmalı. İçini kıyacak “ıykkk” seslerini şimdiden rafa kaldırmayı öğrenmelisin. Ben ve baban her konuda senin baş omzun ya da yanında oturacağın kişi olmaya adayız. Yeter ki sen iste.

Durumlar böyle küçük hanım. Şu an hayatta oturtmak istediğimiz konular seninle ilgili tabii ki yukarıda yazdığım birkaç satırdan çok farklı. Beslenme alışkanlıkların, uyku düzenin, görsel ve el becerilerinin gelişimi üzerine odaklandık şu an. Ama 41.000 kere maşallah farkındalığı yüksek bir çocuksun ve kısa bir zaman içinde seninle içsel yolculuğuna doğru “vira vira” diyeceğiz gibi geliyor. İşte bebeğim benden sana bu anneler gününde dudaklarımdan, damarlarımdan, beynimden, vicdanımdan bu kelimeler döküldü. İyi günlerde değerlendirmen dileğim ile.

Tüm kalbim seninle…

ANNEN

[nggallery id=1237]

Yazar Hakkında /

Yazarımız Tuğçe İnal; TED Ankara, Bilkent Ünv. Turizm ve American College of Switzerland (MBA) mezunudur. Çesitli sektörlerde yöneticilik yaptıktan sonra kendi şirketi olan Say Something Nice ile sosyal medya danışmanlığı yapmaya devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.