Overthinking – Aşırı Düşünme Sendromu
Bu ay ki yazımı kısa zaman önce kaybettiğim değerli hocam ve abim Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’na ithaf etmek istiyorum zamanında birlikte çok kez konuşup değerlendirdiğimiz ve birlikte eğitimler düzenlediğimiz bir konu başlığını onun da anısına sizinle paylaşmak istedim.
Mart ayı geldi bahar kapıda artık ve herkes bir umutla salgının bitmesini bekliyor. Salgın döneminde birinci yılı artık geride bırakıyoruz. Bu süreç çoğumuzda fazla düşünceli olma konusunda bazı hassasiyetler oluşturdu ister istemez. Düşünmek hayatın en kıymetli mücevherlerinden ancak her şeyde olduğu gibi bunda da elbette fazlası zarar ve bu durumun literatürde bir tanımı var “Overthinking Sendromu” ya da bizim tabirimizle “Aşırı Düşünme – Fazla Düşünme Alışkanlığı”.
Peki aşırı düşünmenin hayatımıza ve psikolojimize ne zararı var?
Overthinking kavramını daha geniş açıdan tanımlarsak “Düşünce Gevişi” olarak adlandırabiliriz. Genelde aşırı düşünmeye yatkın olan insanların negatif düşüncelere ve olumsuz düşünmeye yakınlığı bilinen bir gerçektir. Aşırı düşünme duygusunu kendi içinde ilk başlıkta ele alabiliriz. İlki geçmişindeki pişmanlıkları düşünce yoluyla hafifleteceğine inanan. İkincisi ise gelecekte olması muhtemel tahmini olay veya durumları kurgulayan. Her iki durumda da kişide kaygı, stres, korku, mutsuzluk ve depresyona neden olur. Çünkü Overthinking çağımızın rahatsızlığı. Uzman David Clark, kendimize şu sekiz soruyu sorarak aşırı düşünen birisi olup olmayacağımızı anlayabileceğimizi söylüyor:
- Herhangi bir anda ne düşündüğünün kolayca farkına varabiliyor musun?
- Neden bazı düşüncelere kapıldığını sık sık sorguluyor musun?
- Düşüncelerinin altında sık sık derin veya kişisel anlamlar arıyor musun?
- Özellikle üzgün hissettiğinde, ne düşündüğüne odaklanmaya çalışıyor musun?
- Düşüncelerin üzerinde katı bir kontrole sahip olmanın önemli olduğunu düşünüyor musun?
- İstenmeyen, spontane gelişmiş düşüncelere karşı hoşgörün düşük mü?
- Sık sık kendini düşüncelerinle mücade ederken buluyor musun?
- Nasıl düşündüğünü anlamak senin için güçlü bir ihtiyaç mı?
Ben aşırı düşünen biri miyim?
▪ İnsanlarla yaptığınız konuşmaları keşke öyle demeseydim şeklinde tekrar tekrar düşünüyorsanız,
▪ Sürekli olarak ya şöyle olsaydı düşüncesiyle savaşıyorsanız,
▪ Biri size kaba davrandığında bunu unutmakta zorlanıyorsanız,
▪ Sıklıkla zihninizde geçmiş olayları ve kişileri düşünmekten kurtulamıyorsanız,
▪ Yaşadıklarınız ya da yaşayacaklarınız için olası birçok ihtimali değerlendirip, canlandırma yapıyorsanız,
▪ Sıklıkla kendi kendinize geçmişte kalan olayların içerisindeki kişilerle konuşur gibi konuşuyorsanız,
▪ Genellikle başkalarının ne düşündüğü sizi endişelendiriyorsa,
▪ Overthinking Sendromu gösteriyorsunuz demektir.
Aşırı düşünme ile nasıl baş ederim?
Kabul et: Aşırı düşünen biri olduğunuzu kabul edin ve bunun üstesinden gelebileceğinize inanın. Araştırmalara göre kabullenme, sevgi, güven, inanç, nezaket gibi kelimelere konsantre olduğunuzda, beyninizin sağ lobu daha çok aktive olur ve sizi hayatın içinde tutar.
Yaz kurtul: Bir kağıda, sadece on dakika boyunca, sizi strese sokan, mutsuz eden, gerilmenize sebep olan, endişelendiğiniz şeyleri yazın. Sonra onu buruşturup bir sepete basket atın. İşte sizden kurtuldum deyin ve bunu somutlaştırın düşünceler somutlaşınca beyin onun peşini bırakır.
Uyku tutmazsa not al: Gece kafanızdaki gezen tilkilere bir isim verin kalkıp yataktan onları bir yere not alın ve güzel şeyleri hayal ederek tekrar uyumaya çalışın.
Mucize bekleme: Size açılmamış kapıları açmaz, ya da mucizeler yaratmaz bunu çok iyi tespit etmek gerekiyor öncelikle ve bu konu üzerinde odaklanın.
Alışkanlık haline gelmeden çözün: Zihin jimnastiği bir rahatlama gibi gözükse de bir alışkanlığa dönüştüğünde hiç güzel bir hal almıyor ve bu alışkanlığı unutmak ya da değiştirmek oldukça zaman harcamayı gerektiriyor.
Fazla düşünmek bir şeyleri değiştirmez: Konular üzerinde fazla kafa patlatmak konuların çözüleceği anlamına gelmiyor. Bu noktada yapılması gereken en iyi şey az ve verimli düşünmek. Dolayısıyla bu yöntem kafanızda oluşan baskıları azaltarak psikolojinizi koruyabilirsiniz.
Platon’a kulak verin: “Boş bırakılan bir beyin şeytanın oyun alanıdır”. Bu noktada meşguliyetler ve hobiler bizim için kurtarıcı olacaktır boş bırakmayın kendinizi gereksiz düşünmelere fırsat tanımayın. Eğer monoton bir hayatınız olduğunu düşünüyorsanız, cesaretinizi toplayın ve yepyeni kararlar alın, yeni alışkanlıklar edinmek için çalışmaya başlayın. Gerekiyorsa hayat tarzınızı değiştirin. Çünkü monotonluk içinde boş vakitlerinizin ne zaman olduğunu bilen overthinking sizi kendisine çekecektir.