© Copyright 2018 Mag Medya
blank
Başa Dön

Güneşi Özledik!

Güneşi Özledik!

Sonunda bahar geliyor! En mayışık bünyeler için bile buna kayıtsız kalmak mümkün değil… Bilgisayar oyunlarında “fazladan can kazanınca” birden doluveren göstergeler gibi tam şarj durumuna geçme vakti!

 

Bahar, aylardır paltoların altında gömülü kalmaktan yorulmuş ve sonunda ince hırkalara terfi etmiş sırtlarımızı güneş ışığıyla ısıtmanın keyfine varmak demek. Bahar, kapalı mekanlara tıkılmaktan kurtulup, açık havada keyifli kahvaltılara, akşamüstü içkilerine kavuşmak demek. Bahar, uyanınca sabah mı? Gece mi? anlayamadığımız karanlık sabahlardan kurtulup, güneşli sabahlarla güne güzel başlamak demek. Bahar demek (itiraf etmeliyim ki beni en çok heyecanlandıran şey bu olabilir) çağla demek, yeşil erik demek… Aslında bahar, iyimserliğe geri dönüş demek. Baharın müjdecisi Mart, bizi başlarda kışı aratmayacak şekilde üşütecek; evet biliyorum, bu konuda atasözlerimiz bile mevcut ama gelin görün ki Mart takvimsel olarak baharın başlangıcı sayılmıştır bir kere… İlk günlerinde nazlansa ve üzerimize kar dahi yağdırsa da Mart hoş geldi. Onları hiç özlemeyeceğimi bilerek eldivenlerimi, atkılarımı nasıl da mutlu kaldıracağım dolabın en ücra köşelerine… Ne çok özledim güneşli günleri.

Bahar beni her sene şaşırtır. Nasıl olur da istisnasız her sene doğadaki bu değişime hayran kalırım, kendim de bilmiyorum. Ağaçlara, çiçeklere bakıp dururum. Sanki kış uykusundan uyanmışım gibi etrafımın daha bir farkına varırım. Hayatın döngüsü beni büyüler. Baharın ilk müjdesini evde gördüm geçen hafta. Bir senedir sessiz sedasız kuru bir dal olarak hayatına devam eden beyaz orkidem birden çoştu, çiçekler veriyor ardı ardına. Kendimi böyle hissettiğim zamanlarda, hayatın büyüsü beni etkilemeye devam etsin diye, hayat, canlılar ve insan vücudu hakkında bir şeyler okumayı çok severim… Öğrendiklerimin bazıları günlerce, hatta aylarca aklımdan çıkmaz. Sanki sırrını çözebilecekmişim gibi üzerlerinde düşünür dururum… Bunlardan bazılarını yazmak, bunları ilk kez okuyanları şaşırtmak istiyorum! Bakalım size de enteresan gelecek mi? Elbette tamamının bilimsel kaynaklara dayandığını iddia edemem; ben onların yalancısıyım!

Canlılar dünyasının tuhaflıkları:

–          İnsanlar beyinlerinin %10’nu kullanırlar. (Evet, bunu muhtemelen binlerce kere duyduk ama yine de nasıl bir fındık kabuğu içinde yaşadığımızı da en güzel bu bilgi özetliyor galiba. Şu kadar bir zihin gücü insanlığı bu günlere getirebildiyse, daha fazlası kim bilir önümüzde ne kapılar açar… Bulaşıkların kendi kendilerini makineye yerleştirmelerinden tutun da, ışınlanmaya kadar ne çok icat edilmesi gereken şey var değil mi? Ve elbette daha hayal bile edemediğimiz neler neler…)

–          Eğer ayağınıza soğan sürerseniz, yaklaşık bir saat sonra tadını almaya başlarsınız; çünkü kan damarlarınıza işler. (İnsan vücuduna hayran olmak için sebepler no. 453! Hayır denemedim ama aklımdan geçmiyor değil!)

–          Bir salyangoz 3-4 yıl boyunca uyuyabilir; bu süre içinde besine ihtiyaç duymaz. (Keşke insanlar için de geçerli olsaydı. Dünyadaki açlığı çözmek için zaman kazandırarak işe yaramaz mıydı? Benim de işim zor. Otur düşün bunları üstüme vazifeymiş gibi.)

–          İnsan vücudunda bulunan damarların uzunluğu yaklaşık 100 bin kilometredir. (Kelimelerin kifayetsiz kaldığı yerdeyiz!)

–          Bir mayıs sineğinin ömrü sadece birkaç saattir. (Bahardan bahsediyorken bu bilgiyi geçmek olmaz. Bu yüzden zavallı sinekleri sadece kovalayalım, öldürmeyelim! Birkaç saatçik yaşıyormuş zaten, bu ölümden sorumlu olmayı kimse istemez herhalde!)

–          İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır. (Yine vücudumuzun tasarımına hayran olmak için milyonlarca sebepten biri! Bu kemiğini kırmayı başaranları da ayrıca tebrik etmek gerekiyor bu durumda!)

–          İnsan vücudundaki en güçlü kas dildir. (Orhan Gencebay meşhur şarkıyı bunu bilerek mi yazmıştır acaba?!)

–          Denizyıldızlarının beyni yoktur. (Hakaret olarak kuş beyinli yerine denizyıldızı desek daha mı uygun olur artık?)

–          İnsan daha çok oksijen alabilmek ve vücudundaki karbon gazını boşaltmak için esner. (Haberimiz olmadan daha neler yapıyoruz kim bilir!)

–          Hiçbir insan kendi dirseğini yalayamaz. (Maalesef denedim, olmuyor!)

Didaktik:

–          Uyurken, TV izlerkenkinden daha fazla kalori harcarsınız. (Ayrıca, yanlış hatırlamıyorsam boş boş oturup duvara bakarken bile TV seyrederkenkinden daha çok kafası çalışıyormuş insanın… Uzun lafın kısası TV’yi hayatınızdan çıkarın, hem zayıflayın, hem de aklınız daha çok çalışsın!)

–          Ortalama bir insan hayatı boyunca iki yılını telefonda konuşarak harcıyor. (Ben buna çok üzüldüm işte. İki yıl!)

–          Yıllara göre ortalama alındığında, her sene eşekler tarafından öldürülen insan sayısı uçak kazalarında ölenlerin sayısından daha fazla. (Uçaktan korkanları kandırmak için uydurulduğu konusunda şüphelerim var ama gerçekse çok komik! Bu durumda doğa yürüyüşlerinden önce uçak yolculuklarına göre daha gergin olmalıyız!)

–          Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır. (Hiçbir şey göründüğü gibi değil!)

–          Kalınlığı ve büyüklüğü ne olursa olsun hiçbir kağıt parçası 7 kereden fazla katlanamaz. (Denedim ve beceremedim. Neden 7 acaba?)

–          Monako’nun ulusal orkestrası, ordusundan daha kalabalık bir kadroya sahiptir. (!)

Bu ilginç bilgileri derleyip yazmak bile keyfimi yerine getirdi! Umarım sizin de bahara neşeyle başlamanıza katkısı olur. Güneşli günler geliyor.. Kendimizi yenilemek, etrafımıza bakıp kendi inanılmaz uyumu içinde akan hayata göz kırpmak için tüm itici kuvvetler artık yanımızda. Bahar, zaman zaman monotonluğundan şikayet ettiğimiz hayatın aslında kendi içinde en karmaşık mekanizmalardan bile sofistike bir tasarım olduğunu hatırlamak için güzel bir fırsat.. Hayata karşı biraz daha meraklı gözlerle bakmak, kitapların sakladığı gizemlere karşı biraz daha hevesli olmak tek ihtiyacımız olan şey! Herkese iyi baharlar! Bir de dirseğini yalamayı beceren biri olursa bana haber versin olur mu?

Ayşe’nin önerileri

Film: Oscar dönemindeyiz malum.. İzlenecek filmler onlarca.. Winter’s Bone, 127 Hours, King’s Speech. Seç beğen al! Ayrıca, If Film Festivali İstanbul’dan sonra 2-6 Mart arasında Ankara’da. Kaçırmayın!

Kitap: Ayfer Tunç – Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılmış Kısa Tarihi

Müzik: Coralie Clement’in tüm şarkıları

 

Yazar Hakkında /

Yazarımızın kısa özgeçmişi çok yakında burada, sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.