Elif’in Gardrobu
Merhabalar;
Ben sizlere ilk defa böyle bir sayfa hazırlıyorum ve bu yüzden çok heyecanlıyım!
Nereden başlayacağımı tam bilemiyorum ama şimdilik hayatım New York, Floransa, Venedik üçgeninden ibaret olduğu için sizlerle paylaşacaklarım da bu yerlerden etkiler taşıyacak…
Bu ay sizler için çok beğendiğim, vazgeçemediğim yeni şeylerden bahsedeceğim. Bakalım sizlere ilham verebilecek miyim?
Şimdilerde en favori kokum her sene Floransa’da yapılan Pitti Fragranze fuarında gözüme çarpan % 100 ekolojik bir koku oldu. Hemen kendime bir Honore des Pres-Bonte’s Bloom edindim.
Bütün dünya “ekoloji” trendine kendini kaptırmış gidiyor ve bu markaların başında Replay geliyor. Jeanlerini daha az yıkayıp (su tasarrufu yaparak) aynı sonucu alıyorlar ve böylece de ekolojiye katkıları oluyor. Son açılan Floransa’daki Replay mağazası; daha az enerji harcanması için mevcut havayı soğutan (ama klima değil!), farklı ve özel bir soğutma sistemiyle donatılmış.
Bugünlerde Venedik’e çok sık gidiyorum çünkü orada, Cannaregio’da bir “pied-a-terre” satın aldık ve restore ettiriyoruz. E, tabii ki Venedik’te “acqua alta”ya hazırlıklı olmak lazım! Ben de geçen sene keşfettiğim plastik at çizmelerinden kızım ve kendime birer çift de Venedik için aldım. Bu çizmeler sayesinde yağmurda bile stilinizi koruyorsunuz…
Kızımdan konu açılmışken, New York’taki favori çocuk kıyafet markam; Baby CZ’dir. Arkadaşım Carolina Zapf, 820 Madison Avenue’de bu markanın dükkanını açtı üstelik online sipariş vermek de mümkün. (Harika kaşmir kazaklar bulacağınıza eminim.)
Geçenlerde Fiesole’deki evimde Acqua Cures için bir trunk show düzenledim. Yeni ve mükemmel bir (Amerikan) güzellik ürünleri markası olan Acqua Cures’a süper yatlarda rastlayabilirsiniz. Aklınızda olsun!
Gelelim son favorilerime…
Kesinlikle Lanvin kemerim olmadan yapamıyorum; siyah, önünde fiyongu olan elastik model. Gözümden de Ray Ban’in Wayfarer’leri eksik olmuyor… Benimkiler dualcolor(çift renk); yeşil ve bej. En sevdiğim arkadaşlarımdan birinde de (ki, o kendisinin kim olduğunu biliyor!) mor ve vişnesi mevcut. Muhtemelen onu, İstanbul sokaklarında görüyorsunuzdur!
The Row’un skinny pantolonları olmadan olmuyor, gerçi geçen sene (New York Bergdorf Goodman’dan) aldım ama…
Herkesin bir çift Tretorn Sneaker’ı olmalı. Kendiniz, eşiniz ve çocuğunuz için muhakkak edinin!
Bazı insanlar çantalara çok önem verir ve karşısındakini çantadan tanır. Ben, hangi çantalarla geziyorum derseniz… Gündüz arkadaşım Gabriele’in kreasyonu Corto Moltedo… Benim favorim gri Lady Priscilla… Nerdeyse her gün elimde… Akşamları ise, yine arkadaşım Pauric Sweeney’nin L/C çantası! (Benimkinde Çin mavisi ve gri tonlarında detaylar mevcut.) Onu seveceksiniz!!!
Dilek listemde ise tabii ki Hermes eksik olamaz. Gri ve gümüş detaylı ya da lacivert ve altın detaylı Collier du Chien kemeri, birisi bana hediye etse asla hayır demem…
Son sözüm hediye alacaklara… Onuncu yıl evlilik hediyesi olarak, kocam Cartier’in Trinity yüzüğünü hediye etti ve otuz beş yaş doğum günü hediyesi olarak da boynumdan hiç çıkarmadığım Marco Bicego Confetti kolyeyi… Gerçekten sevdiğiniz için muhteşem!
Eveet, benden şimdilik bu ay, bu kadar… Kasım’da Berlin’de yapılacak olan MTV Music Awards’a davetliyim… Bakalım Franz Ferdinand orada olacak mı? (Bu rock grubuna bayılıyorum da.) Eskiden yaşadığım şehir olduğu için dört gözle bekliyorum, tekrar gitmeyi. Berlin’de gidecek o kadar çok yer, yapacak o kadar çok şey var ki… Bunları, gelecek yazıma saklayacağım…
Görüşmek üzere!