Değişim, Akışta Olmak Ve Çiçeği Burnunda Bir Yazar “Neşe Keskin”
Yaşamak, nefes almak çok güzel. Bir nefes alış ve bir nefes verişte temizlenen kanımızın, yaz mevsimi yaklaştıkça daha hızlı akması ve hayallerin değişmesi çok özel. İç sesimizi daha net duymaya başladığımız mevsim ilkbahar mevsimidir. Doğa uyanmaya başlarken, etraftaki renkleri görmemeye ve adeta parfüm sıkılmışçasına baskın bir şekilde duyulan kokuları duymamaya imkan var mı? Sevgiyi ve haz duygusunu böceklerde, çiçeklerde, kuşlarda, kedilerde, köpeklerde ve ağaçlarda yakalayarak pozitif duygulanımlar yaratmak, düşüncelerimizi de yaratıcı hale getirir.
İnsan üç boyutludur. Zihin ruh ve bedenden oluşur. Düşünceler, duygular ve davranışlarla hayatının senaryosunu yazar. Senaryosunun başarılı olması ise bu üç boyut arasındaki dengeye bağlıdır. Bu dengeyi kurmak ise değişimi seçmekle ve sonrasında da çok çalışmakla gerçekleşir. İş hayatında başarılı olabilme, sosyal hayatı devam ettirebilme ve beraber yaşadığı insanların sorumluluklarını üstlenme çabası çok yorucudur. Akşam eve gelince, yorgun bir şekilde yenen akşam yemeğinden sonra karşısına oturulan televizyon, dengenin kurulmasını sağlayamayacağı gibi, tam tersi daha da bozulmasına neden olacaktır. Düşünceler hızlı bir şekilde akarken, seyredilen televizyon da, okunan gazete de akılları iyice karıştırarak zihindeki olumsuz kalıpları daha da olumsuzlaştırır. Duygulanımlar ve davranışlar da bu olumsuz akıştan nasiplerini alırlar.
Kendi gücümüzün farkına vardığımızda ve düşüncelerimiz üzerinde çalışmaya başladığımızda hissedeceğimiz esenlik duygusuyla anda kalmak kolaylaşacaktır. Negatif düşünce kalıplarımızı birer birer keşfedip, yerine pozitif olanlarını koyarak, hayatımızda ciddi değişimler yaratmak mümkün. Ancak uygulamaya geçmek için rehberlere ve özel zaman ayırmaya ihtiyaç var. Okumak, ders çalışır gibi çalışmak ve hayata aktarmak gerekiyor. Değişimi seçmek ve bilinç sıçramasını yaratmak için özgün ve farklı düşünmeye hazır olmak şart.
Yeni bir eve taşındığınızda çok mutlu olursunuz. Eski evinizden ayrılırken, o evdeki anılarınızı hatırlamanızla beraber, kalbinizde hissettiğiniz ayrılık acısı bile o mutluluğu gölgeleyemez. Değişim de aynı böyle bir etki yaratır. Eski sizi yavaş yavaş terk ederken içinizi bir hüzün kaplar. Yerli yersiz ağlamaya başlarsınız. Ama içiniz kıpır kıpırdır. Hayvanlar ve çiçekler, sizinle konuşmaya başlarlar. Siz değiştikçe hayatınız değişir ve daha keyifli hale gelir. Sağlık, mutluluk ve huzur doğal haliniz olur. Çevrenize de en doğal halinizle yani özünüzle, huzur ve mutluluk yaymaya başlarsınız. Bu yola çıkmaya değer mi? Yol ince ve uzun bir yol. Aşık Veysel’in dediği gibi…
Bu ayki yazımda, bir yazar arkadaşımın “kitap yazma öyküsünü” size aktaracağım. Yazı yazarken “nasıl akışta” olduğunu ve bambaşka bir dünyaya adım atarak kitabını tamamladığından bahsedecek. Kitabının adı; Gülesrahimece PAMUK HELVA. Ben okudum ve çok beğendim. Tavsiye ediyorum. Yazarın adı; Neşe Keskin. Keyifli bir sohbetimiz oldu ve kendisi ilginizi çekecek şeyler aktardı. Nasıl yazdın kitabını diye sormamla beraber, söylediğine göre, içinde bir yolculuğa çıktı ve içi bize çok güzel şeyler söyledi. Sunuyorum;
“Yaşama büyülü bir puzzle olarak bakıyorum. Varoluşun, yaşamın gizlerini çözebilmek en büyük eğlencem diyebilirim. Okuma yazma bilmediğim çocukluk dönemimde harfleri büyülü bulurdum. Kitapları elime alır harflerin büyüsüne kapılır, okuyamasam da saatlerce bakardım. Okuma yazma öğrenip harflerin büyüsü çözüldüğünden beri kitaplar ve yazmak vazgeçilmezim oldu. Bu sefer de okuduğum bilgiler beni büyülemeye başladı. Merakın büyüsü…
Yaşam da harflerin büyüsü gibi gelir bana. Kalın gibi görünen güzel bir kitaptır yaşam. Bizlerin bakış açısına bağlı olarak kolayca içindeki bilgiler sindirilir ya da birkaç kez daha okuyarak öğreniriz öğrenmemiz gerekeni. Yaşam, ortada açık açık durur ve bizler okuyabildiğimizde çözülüverir, kolayca…
Kurşun kalem ve silgim ile yazarım her ne yazacaksam. Kurşun kalemle yazmak, yazmak ve silebilmek yanlış yazdıklarımı, yeniden yaratabilmek yeniden yeniden yazabilmek hoşuma gider. Tıpkı yaşamlarımız gibi, yazarız, karalarız, çizeriz kimi zaman da sileriz silgilerimizle ve yeniden yaratırız…
İlk yazılarım günlüklerimdi. Kendimle iletişim kurmada zirve noktamdı. İç konuşmamı kağıda döktüm yıllarca. Duygularım şiir olarak yansıdı zaman zaman günlüklerime. Yaratılış, kozmozun sırları, bilinmeyenlere olan merakım, mistizme olan ilgim değişik tarzda birçok kitabı okumama neden oldu. Yaşam bir bilgi yolculuğu. Bu yaşamımdaki sürem doluncaya kadar istekli olduğum sürece yeni bilgiler alacağım sonsuz bir yolculuk. Günlüklerimde duygularım, günlük hayatımda okuduğum kitapların alabilme kapasiteme bağlı olarak bende yarattığı etkileri vardı.
Bugünden baktığımda ilk çocukluk yıllarımda hep haklıydım, büyüdükçe karşımdakiler haklıydı, biraz daha büyüdüğümde haklı- haksız, iyi–kötü kalmadı. Her şey tekamülüm içindi. İçim, zaman içinde sadeleşti, korkularım ile tanıştım, selamlaştım. Evrenle bütünleşebilmem için oluyordu her ne oluyorsa çevremde. Suç-ceza-iyi-kötü yoktu. Deneyimler ve deneyimlere bağlı değişimler vardı. Enerjiydim, evrenin en güçlü enerjisine sahiptim üstelik; düşünce enerjisine. Karşılaştırmalardan, sen-ben’den içim uzaklaşmaya başladı. Negatifin pozitife, pozitifin negatif enerjiye dönüşünü izleyebiliyordum içimde. Korkularım sevgilere dönüşüyordu. Negatif enerjiyi (ki güçlü bir enerji) pozitife dönüştürebilmek güzeldi. İçimde barış vardı, huzur vardı. Yaşama geliş amacım madem ki kendimi gerçekleştirmek, kalıplarımdan sıyrılabilmek, yeniliklere değişimlere açık olabilmek, zamandan mekandan izafi olarak içime yönelebilmek, sadeleşebilmekti, haydi Neşe eyleme geç dedim.
Bu dönüşüm dönemimde artık ne yapıp ne yapmak istemediğimi daha net görebiliyordum. Mesleğimi severek yıllarca yapmıştım ve artık mesleğimi yapmak istemediğimi fark ettim. Hiç düşünmeden emekli oldum. Evimi değiştirdim. İçimde güzel ve yoğun bir enerji ile geçirdim emeklilikten sonraki ilk birkaç ayımı. Bu arada hala yazıyorum. Bir gün plansızım ama hiçbir plan yok, yazdıklarıma baktım neden olmasın dedim, paylaş insanlarla, paylaşmanın güzelliğini yaşa. Üstelik en çok sevdiğin şey okumak ve yazmak. En çok sevdiğin şeyi paylaş tanıdığın tanımadığın insanlarla… İşte bunlara karar verdiğim an evren ne yapması gerekiyorsa yapmaya başladı. Bir kaç gün içinde yayınevi, kitabın kapağı, redaktörüm her şey ama her şey mucizevi bir şekilde kitabım için çevremdeydiler. Kitaba bir kurgu bulmalıydım çünkü yazdıklarımın bir kısmı şiir, bir kısmı kısa öykü, bir kısmı güncel yazılardı. Gece yarısı saat 3’tü . İçimdeki ses kurguyu yapmıştı kitabın ismini de koymuştu. Heyecanla kalktım yatağımdan, kimseyle de paylaşamıyorum saat çok geç. Evrenin ilham mekanizması da yanımdaydı. Kitabımı kurgusu ile yazarken küçük bir kağıda kendime hatırlatma notu yazdım;
“İçini paylaş, duygularını paylaş, gözlemlerini paylaş ama bir tek şeye dikkat et, samimi ol gönülden yaz gönüllere ulaşabilmesi için ve pozitiften yayın yap.”
Teşekkürler Neşe. Başka kitaplar da bekliyoruz senden. İnşallah…
Şu ana kadar yaşadığınız hayattan başka hayatlar olabileceğini hiç düşündünüz mü? Acaba sizin “aydınlanma yolunuzda” neler var? Yola çıkmayı ve “asıl sizi” keşfetmeyi düşünür müsünüz? Korkuyorum diyen siz değilsiniz. “Ego”nuz. O, sizi kendinde tutsak tutarak, krallığını devam ettirmek istiyor. Ama siz ondan daha fazlasınız. Bir fark ettiniz mi bu gerçeği, kendinizi o büyülü yolun başında ayakta dikilirken bulursunuz. Evrenden yardım isteyin. O size rehberleri de gönderir, çareleri de…
Ben de bir “MAG” ötedeyim. Beklerim.
Sevgide kalın, olun ve hiç ayrılmayın. Güneş, tepemde parlıyor, enerjisiyle beni besliyor ve beni bana tanıtıyor. İyi ki o var. İyi ki varım ve iyi ki varız…
Bol güneşli günler dilerim…