Butik Seyahat Dönemi
Yaz mevsimi artık kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlamışken, hepimizde bir hareketlenme oldu. Bir yandan, bir yerlere kaçmak için içimizde müthiş bir istek, bir yandan da koronavirüs vaka sayılarının hızla yükselişinin verdiği korku… Tüm dünyada, Eylül ayı ile beraber ikinci dalganın geleceği ve tekrar sokağa çıkma yasaklarının başlama ihtimali gündemdeyken, önümüzdeki dönemde bizi nelerin beklediğini tahmin edemiyoruz. Belirsizliğin verdiği bu gerginliği biraz da olsun hafifletebilmek için, küçük ama güvenli kaçamaklara ne dersiniz?
Pamukkale: Yurt dışı uçuşlarının iptal olduğu bu dönem, normalde turist yığınlarından gitmeye korktuğumuz, yurdumuzun en güzel köşelerini ziyaret etmek için ideal bir zaman. Yüzlerce yıllık tarihi ve büyülü güzelliğiyle, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Pamukkale, her ne kadar travertenleri ile ünlü olsa da, siz mutlaka Hierapolis Antik Kenti’ni de gezmeyi ihmal etmeyin. Buradaki tarihi tiyatroyu gördükten sonra, kendinizi Kleopatra Havuzu olarak bilinen Hierapolis Antik Havuzu’nun şifalı sularına bırakın. Tarih meraklıları, Hierapolis Arkeoloji Müzesi’ni gezebilir, adrenalin tutkunları Dinamit Tepe’den start alan yamaç paraşütü ile bu beyaz cenneti havadan keşfedebilirler. Buraya uzun vakit ayıracaksanız Karahayıt Kaplıcaları’nı ve Kaklık Mağarası’nı da gezi programınıza ekleyebilirsiniz.
Kalkan: Arabanızla veya uçakla Dalaman Havalimanı’ndan ulaşabileceğiniz Kalkan, bu dönemde ziyaret edebileceğiniz en güvenli yerlerden biri. Genelde İngiliz turistler tarafından tercih edildiği için ve şu sıralarda da uçuş kısıtlaması olması nedeniyle en sakin günlerini geçiren Kalkan, huzur dolu bir tatil kaçamağı için en keyifli adresiniz olabilir… Kalkan’ın en güzel koyu olan Kalamar Koyu’nda kendinizi turkuaz tonlarının serinliğine bırakmaya ne dersiniz? Ya da bir saatlik bir araba yolculuğu ile Üçağız’a geçip, tekne turu alarak Kekova’nın batık şehrini keşfetmek nasıl olurdu? Arkeolojiye meraklı olanlar, UNESCO Dünya Mirası listesindeki Xanthos ve Letoon antik kentlerini görebilir, keyfine düşkün olanlar, incecik, pırıl pırıl on iki kilometrelik kumsalıyla Patara’da bütün bir gün keyif yapabilir, macera tutkunları ise Saklıkent Kanyonu’nda buz gibi akarsuların arasında yürüyüş yapabilir. Romantik ruhlular için Kaş’ta gün batımını seyretmek harika bir seçenek olabilir. Hazır buralara gelmişken, Kalkan’a on dakikalık mesafede bulunan, Türkiye’nin en ünlü plajı Kaputaş’ı görmemezlik etmeyin.
Alaçatı: Püfür püfür esen rüzgarı, rengarenk cumbalı taş evleri; her köşeden fışkırıveren, pembe rengin bin bir tonundaki begonvilleriyle; Alaçatı her zaman sizi kendine çekiyor. Şu anda her ne kadar Alaçatı’da maskesiz dolaşmak yasak olsa da, akşam Arnavut kaldırımlı sokaklarda kaybolmak hala çok keyifli… Gündüzleri sosyal mesafenizi koruyarak, kendinizi yumuşacık beyaz kumlu sahillere atabilir veya kite, sörf gibi bireysel sporlar yaparak ruhunuzu rüzgara ve dalgalara bırakabilirsiniz. Yel değirmenlerinden gün batımını seyredip, akşam şarabınızı alıp, sakin koylardan birinde denizin üstünde parlayan yıldızlar eşliğinde müzik dinleyebilirsiniz. Gurmeler, Ege mutfağının enfes lezzetlerini sunan restoranlarda kendini şımartabilir ya da yarım saatlik uzaklıktaki Urla’nın şaraplarını denemeye gidebilir. Dönmeden önce Cumartesi günleri kurulan pazara uğramayı ihmal etmeyin!
Safranbolu: İşte bir UNESCO Dünya Mirası Listesi güzeli daha! Klasik Osmanlı kent mimarisini en güzel yansıtan ahşap konakları ile meşhur Safranbolu, diğer alternatiflerle kıyaslanınca İstanbul ve Ankara’ya çok daha yakın. Bozulmamış dokusu ve taş sokaklarıyla sizi adeta tarihi bir yolcuğa çıkaran Safranbolu’da Demirciler Çarşısı, Cinci Hanı ve Hamamı, Eski Han ve Yemeniciler Çarşısı’nı gezdikten sonra Hıdır Tepesi’nden panoramik manzarayı seyredin.
Safranbolu’nun çevresi de, merkezi kadar güzel. Sırt çantanızı alıp, Tokatlı Kanyonu’nu keşfedebilirsiniz, dere boyunca uzanan yürüyüş parkurunu bitirdikten sonra, kanyona bir de Safranbolu Cam Terasından bakmalısınız. Safranbolu’ya çok yakın olan Bulak Mencilis Mağarası ve Yörük Köyü’ne de uğramayı ihmal etmeyin. Son olarak da, Safranbolu’dan Kuyu Kebabı ve Safranbolu lokumunu denemeden dönmeyin.
Tüm bu küçük gezi kaçamakları, alıştığımız tatillerden biraz farklı olacak. Bu yüzden en güzeli, tedbirimizi alıp, yeni normale adapte olmaya çalışmak ve seyahat seçimlerimizi biraz daha sakin yerlerden yana kullanmak… Yüzlerce kişilik oteller yerine, butik oteller veya ev kiralamayı seçmek, gittiğimiz her yerde sosyal mesafe kurallarına uyarak maske takmayı ihmal etmemek, yola uçak veya otobüs yerine otomobilinizle çıkmak yapacağımız seyahatin daha huzurlu geçmesine yardımcı olacaktır…
Sevdiklerimize tekrar rahat rahat sarılabilinceye kadar, sağlık ve sevgiyle kalın, güzel hayaller kurun…
Yeni rotalarda görüşmek üzere…