© Copyright 2018 Mag Medya
blank
Başa Dön

Ben Retroyum

Ben Retroyum

Downtown San Diego’da kocaman karnımla dolaşırken bir mağazada buldum kendimi. Menşei Las Vegas olan mağazaya göz atmanızı öneririm: www.bettiepageclothing.com. Retro ve vintage görünümlü elbiseler üretiyorlar. Beni tanıyan şaşırmayacaktır bu elbiselerde ne bulduğuma…

 

Uzun zaman geçirdim mağazanın içerisinde. Çevremi sarmış elbiselere bakarken bir tanesine fena tutuldum!!! Mankene giydirirmiş elbise adeta büyüledi beni…

 

Annemi çoktan düşünmeye başlamıştım bile ve tabii ki çocukluğumu… Aklımda, annem mutfakta eczaneden yeni gelmiş; domates yeni çıkmış, taze ve mis gibi kokuyor… Az sonra domatesli pilav yiyeceğiz. Çünkü hepimiz bayılıyoruz kırmızı pilava… Annem de pilavla birlikte yoğurtları bize yedirdiği için mutlu… Bazı şeyler hiç değişmiyor galiba, son zamanlarda ben de böyleyim. Bir yemeği yedirmek için türlü sunumlar yapıyorum. Tabii ki de galip benim!

 

Tüm bu hislerimin aslında şu an uzakta olmam ile pek bir ilgisi yok. Bir elbisenin bende uyandırdığı anılarla cebelleşirken akabinde aklımda yazlıkta kullandığımız hemen hemen herkesin de evine bir kez girmiş turuncu melamin tabaklar geldi. Eyvah fena yakalandık, tabii ki mutluyum. İçimi kocaman bir sıcaklık kapladı. Bilinç altımızı bir bir dolduran ayrıntıları, bizi biz yapan diye düşünmeden edemedim. Evet aradaki 10.000  kilometre bende anıların ortaya çıkmasına etkide bulunmamış olabilir fakat etkili bir şey var ki o da karnımdaki bebeğin ta kendisi… Zaman hızla geçse, alışkanlıklar değişse de değiştirmek istemediğimiz şeylerin aslında bilinçaltımızda uyuyanlar olduğunu varsayabiliriz. Bir bir işlenmişiz biz çocukken. Annem, büyük mimar, tabii ki bu hiç yadsınamaz! Bordo kadife oturma takımı evimizde annemin komodininin üzerinde duran Chanel No.5 parfümü, her koklamak istediğimde biraz akıtırdı gün boyu anne gibi kokardım. Salonun sehpasındaki Ses mecmuaları ve evin antresinde Çolpan İlhan’ın atölyesine gitmeyi bekleyen Vakko kumaşlar… Beyoğlu Vakko’yu özlüyorum. İstanbul’un Beyoğlu’sunda döner kapılı Vakko’dayız annemle. Elini tutuyorum ellerim küçücük. Yılbaşı telaşı! Kestane kokulu soğuk havadan birden sıcağa giriyoruz. Burnumu potpuri kokusu dolduruyor. Kalabalık. Herkes kibar. Evet kumaş katı ikinci kattaydı çok iyi hatırlıyorum. Pia parfümü daha çıkmamış belki Pia daha doğmamış. İşimiz biter ardından Hacı Bekir’den içilen Demirhindi ve İnci Pastanesi… Gerçi ben profiterolden çok palmiye severim ve tabii ki limonata..

 

İşte basit bir elbiseden nerelere geldik. Bu yüzden ben retroyum, ben vintage’ım, eskiyim… Böyle daha güzelim, bu eskileri ben kızıma yeniliyorum. Oğlumla gülüyorum. Bu yüzden ben eski model bir modernim.

 

Ben neler bırakıyorum, bırakacağım çocuklarımın bilinçlerine hatıra… Bu ne büyük sorumluluktur Allah’ım! Yüzümde arsız bir gülümseme belirirken anlıyorum şimdi, bu nedenle Suna,

Queen grubuna bayılıyor. Bundandır Osman’ın pazar sabahı masa hazırlamaya çalışması, kırmızı IKEA masa örtümüzle ve tabii ki Kemal’in burnunun aşırı hassas olması, tüm kokuları ayırt etmesi ve Gouda peynirini bu yaşta sevmesini ona hamileyken gittiğim aşçılık okuluna bağlayabilirim. Her şey bir yerde başlıyor birikmeye, ne güzel.

Sadece doğurmak değil onları büyütmek, tek tek oya gibi işlemek… Sen neysen, onlar o. Karma bu aslında. Hayatta daha gerçek ve insana tarifsiz haz veren ne olabilir ki? Her ne kadar yeni, bilginin aktığı bir zamanda yaşasak da, inatçıyım onları biraz eskiyle büyütmeye. Eski usullerle, öğrendiğim güvendiğim hislerde. Kışın pişen sokak kestanesi gibi sıcak, anneannenin soyduğu portakal gibi ya da müzik setinin üzerine konan dantel örtü gibi ironik!!!

 

Büyük ihtimal siz bu satırları okurken ben eski usul “8, 9, 10 nefes al şimdi it!!!” diyen bir ebenin sesiyle doğuruyor olacağım.

Artık İstanbul’da görüşmek üzere…

 

[nggallery id=1291]

Yazar Hakkında /

Yazarımızın kısa özgeçmişi çok yakında burada, sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.