Yaratmanın Yoğun Duygusu Emine Gökçe Kavi
Sanatın, kendisinin var olduğu günden beri hep onunla olduğunu belirten resim sanatçısı Emine Gökçe Kavi, peyzaj mimari ve işletme lisanslarından sonra resme yönelişini, etkilendiği akımları ve kullandığı teknikleri NFT’ye de değinerek MAG Okurları için anlatıyor…
izi tanımayanlara kendinizi nasıl özetlersiniz?
Aslında siz kendinizi ne kadar anlatırsanız anlatın, karşınızdaki insan nasıl görüyorsa öyle biri oluyorsunuz. Peyzaj mimarı ve işletme lisansına sahip fakat kendisini en çok sanat ile ifade etmeyi seven; vizyon sahibi, klasik ve modern bir sanatçı olarak özetleyebilirim. Özgün olmaya önem veren, sanat yolunda kararlılık ile ilerleyen; teknik bilgiler ve hisler arasındaki dengede kalmaya çalışan biriyim. Aslında yaşamım büyük oranda sanatımdan oluşuyor, sanki o durgunlaşınca hayatım da aniden duraksamaya uğruyor.
Resim sanatına yönelişinizdeki ilk adım neydi? Sizin için resmin anlamı nedir?
Sanat, var olduğum günden beri hep benimle beraberdi. Oldukça yetenekli bir annenin kızı olduğunuzda ve genlerinizde sanatın dolaştığını bildiğinizde bundan pek kaçamıyorsunuz. Annemin hemen hemen tüm kağıtları üzerine sürekli çizdiğim Tweety resimleri ile başladı diyebilirim. Annemin resme olan ilgimi keşfetmemde ve bunun üzerine gitmemde etkisi inanılmaz fazladır. Onun renkli kişiliği, hayata olan bağlılığı ve neşesi beni her defasında motive etti. Başka türlü boyayamayabilirdim; resim sanatı biraz sabır istiyor ve benim pek sabırlı olduğum söylenemez.
Tarihte sizi etkileyen akımlar hangileri? Siz resimlerinizde hangi tarzı benimsiyorsunuz?
Tek bir akımın beni etkilediğini söyleyemem. Sanat sürekli değişen ve gelişen bir dünya. Akımlar değişiyor, yenileniyor, bazen tekrara düşüyor. Bunlar olup biterken sizin tek bir akıma bağlı kalmanız imkânsız oluyor. Örneğin; geçen yıl “pop art” akımı beni oldukça etkiledi. Keskin çizgileri, anlatmak istediğinizi olduğu gibi ortaya koyabiliyor olmanız ve ilgi gören popüler akım olması beni cezbetmişti; fakat son katıldığım karma sergide, tamamen soyut dışavurum akımı ile ortaya çıkardığım eserlerimle yer aldım. Sanırım son beş aydır soyut empresyonizm beni içine çekiyor. Mesela bir Mark Rothko eserine saatlerce bakabiliyorum. Bir genelleme ile, en çok beni etkileyen, barok akımı diyebilirim. Bir yandan karanlık, detaycı ve umutsuz; diğer yandan çekici ve heyecanlandıran. Örneğin; Caravaggio eseri beni her zaman çok mutlu ediyor. Sanırım sanatta ulaşmak istediğim bir mertebe. “Azolum” eserimde olduğu gibi süprematizm akımını da kendime yakın buluyorum. Bunun yanında diğer mesleğim ile ilintili olarak landart, yani arazi sanatı. Nietzsche’nin dediği gibi “Dünya kendi kendini doğuran bir sanat yapıtıdır.”. Ülkemizde pek ilgi görmeyen bir akım olmasına rağmen beni cezbediyor. Doğaya ait tüm malzemeleri kullanabildiğiniz ve insanın ürettiği tüm malzemeler ile birleştirildiği için etkileyici buluyorum. Ben resimlerimde pamuk tuval ve her zaman yağlı boya kullanıyorum. En sevdiğim yardımcılardan biri ise coldwax, yani soğuk balmumu. Kendiliğinden verdiği doku, oluşturduğu katman ve hızlı kuruması benim için önemli bir etken. En temelde ise verdiği doku muhteşem.
Resim yaparken içinize sinmeyen bir nokta olduğunda ne yapıyorsunuz?
Sanat zaten, olan bir şeyi yeniden yapmamızı sağlamıyor. Onu daha görünür hale getiriyor. Üretme aşamasına geldiğimde, ortaya çıkan eserin her zaman içime sinmesi benim için mümkün değil. Sanki her zaman bir eksik, bir tamamlanmamışlık hissi yaşıyorum. “Evet, oldu!” veya “Evet, oldum!” demek, sanatın dünyasına bence aykırı. Bazen karşısına geçip saatlerce bakıyor ve hepsini baştan siyaha boyayabiliyorum. Biraz duygu durumumla ilişkili. Eğer benim etrafımda siyaha boyanmış bir tuval görürseniz, bir şeylerin iyiye gitmediğini anlayabilirsiniz.
Resimlerinizi ortaya çıkarırken daha çok ilham aldığınız neler var?
Yaratıcılık sanki ruhumun oksijeni gibi. Yaradan’ın bizleri yaratıcı yaptığını ve ondan gelen bir hediye olduğunu düşünüyorum. Bunu kullanarak bizler de ona hediye vermeliyiz. Resimlerimi daha çok hislerimle ortaya çıkardığım için her zaman ilhamı başka bir yerden, bir filmden veya bir seyahatten almıyorum. Boş bir tuvalle baş başa kalmak, sıcak renklerin içinde kaybolmak ve boyalara fırça kullanmadan parmaklarım ile dokunmak bana ilham olabiliyor. Biraz insanlardan uzak, deniz, kum ve güneş ile sanırım en büyük ilhamı yakalayabiliyorum.
Eserlerinizin alıcılarıyla buluşması size neler hissettiriyor? Vermek istemediğiniz zamanlar oluyor mu?
Eserlerimi elbette bir gün benden gideceklerini bilerek ortaya çıkarıyorum. Tabii ki onlarla bir duygusal bağ kuruyorum. Bazen satıldığında mutsuzluk halinde olabiliyorum. Çoğunlukla acaba sonsuza kadar benim mi olmalı diye aklımdan geçiriyorum; ancak, onların bulundukları yere şans ve neşe getireceklerine inandığım için bu durum uzun sürmüyor. Eğer eserlerimi insanlar görmeyecek, onlara bakıp ilham almayacak, baktıkça mutluluk duymayacak ve nihayetinde benden gittiğinde başkaları ile buluşmayacaksa, ne anlamı olabilir ki üretmenin?
NFT’yi değerlendirir misiniz? NFT’ye bakışınız nasıl?
NFT herhangi bir varlık karşılığında alınıp satılamayan, benzersiz bir dijital imza oluşturarak; dijital varlıkların tümünü türünün tek örneği haline getiriyor. Bu durum NFT’nizi emsalsiz kılıyor. Böyle olduğunu düşününce dijital sanat dünyasına özgünlük ve güvenilirlik getirdiğini düşüyorum. Modern sanatı geleneksel bir ortamda deneyimlemek beni çok heyecanlandırıyor, bu durum derin bir takdir düzeyi ortaya çıkarıyor. NFT ile dünyanın bir ucundaki sanatçılarla bir araya gelmek, bağ kurmak çok daha kolay hale geldi. Dakikalar içinde eserinizi satabiliyorsunuz, global olarak tanınabilmeniz çok daha kolay, bu açıdan güzel; ancak, aynı anda birçok sanatçı için bu durum kolay olunca, rekabet halinin kolayca bitmeyeceğini düşünüyorum.
Gelecekte sergi planlarınız var mı? Yeni sürprizleriniz olacak mı?
En yakın zamanda Kapadokya için bir sergi planım var. Henüz üretim aşamasındayım. Yeni sürprizlerimi dünyanın farklı bir yerinden duyurmayı planlıyorum. Şimdilik bende kalsın, yakında duyulabilir, siz beni takip etmeye devam edin.