“Yaptığımız İş Geri Dönüşü, Telafisi Olmayan Bir Şey.”
“Süsleme Değil Organizasyon Yapıyoruz!”
Eğlence ve hizmet sektöründe geçen on beş yılın verdiği tecrübe ile 2006 yılında kurulan SDS Organizasyon, başkentte bu sektöre farklı bir yaklaşım getirmiş. En özel günlerinizde size en büyük desteği sağlayan SDS’nin kurucuları Özlem Eralan Kaya ile eşi Bülent Kaya bu ay sizlere a’dan z’ye sundukları hizmeti anlatıyorlar…
Kendinizi tanıtır mısınız?
Özlem Eralan Kaya: Ben Özlem Eralan Kaya, 1979 Ankara doğumluyum. Üniversiteyi Atılım Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler bölümünde okudum sonra Amerika’da işletme okudum ve Türkiye’ye geri döndüm. İstanbul’da kısa bir süre Koç Holding bünyesinde çalıştım. Ardından Ankara’da SDS firmamızı kurarak ticaret hayatımıza başladık.
Bu işi kurma fikri ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?
Ö.E.K: SDS’yi 2006 yılında eşim Bülent Kaya ile beraber kurduk. Esasen kendi düğünümüzden sonra kurmaya karar verdik… Çünkü çok özenerek hazırlandığımız düğünümüzde ciddi problemler yaşadık. Yaptığımız iş, geri dönüşü veya telafisi olmayan bir şey. Dolayısıyla Ankara’da bu konuda ciddi bir boşluk olduğuna karar verdik ve kendi kendimizi de tartarak eşimle beraber bu özel günlerin en iyi şekilde düzenlenmesi için SDS’yi hayata geçiridik…
Bülent Kaya: SDS Organizasyon, 2006 yılında hayata geçmesine rağmen hizmet sektöründe on beş yılı aşkın bir süredir büyük birikimimiz ve tecrübemiz var. Yani “hadi biz organizasyon firması kuruyoruz, bu da güzel işmiş” gibi bir düşünceyle gerçekleşmedi. Son derece bilinçli, alt yapısı sağlam temellere dayanan bir firmayız.
SDS’de sunduğunuz hizmetler nelerdir?
Ö.E.K: “Butik iş” yapmaya çalışıyoruz. Çatımız altında en fazla faaliyet gösterdiğimiz alan; düğünler… Onların dışında müstakil evlerde özel davetler, düğünler, nişanlar, kınalar gibi çok çeşitli organizasyonlarda a’dan z’ye hizmet veriyoruz. Ayrıca kendi bünyemizde bir catering firmamız var ve catering hizmeti sunuyoruz. Şirketlere açılışlar yapıyoruz, özel toplantılarını düzenliyoruz. Bu sene yeni bir oluşum içine girerek ses konusunda da kendi bünyemizde orkestramızı kurmaya yönelik girişimlerimiz var. Bizim amacımız gerçekleştireceğimiz organizasyonun ilk anından, ilk adımından başlayarak hizmeti tek seferde çıkarmak ve organizasyon sahibinin tek bir muhatabının olması. Birlikte çalıştığımız ekip arkadaşlarımızın da konusunda en iyi, profesyonel kişiler arasından seçilmesine gösterdiğimiz özen; en önemli özelliğimiz. Showroom’umuzla da Ankara’da oldukça iddialıyız. İlerleyen projelerimiz var ama şu an adresimizi de yeni değiştirdik. Müşterilerimiz buraya geldiği zaman organizasyonda kullanılacak her birimin yetkilisiyle ayrı ayrı görüşüp bilgilerini almakta. Bunun içerisinde süsleme noktası, ses-ışık noktası, orkestrası, repertuar seçimi, gelinliğinden damatlığına kadar her türlü yönlendirmeyi yapacak, kendi konularında profesyonel insanlarla muhatap oluyorlar. Kendimize çok güveniyoruz. Bu noktada da Ankara’da tek olduğumuzu düşünüyorum. Hiçbir şekilde hiçbir donanımı olmayan bir yerde dahi kişi sayısı fark etmeden, a’dan z’ye her türlü organizasyonu çıkartacak ekip ve ekipmana sahibiz.
B.K: Başından beri söylediğimiz bir şey var; “Organizasyon, süsleme işi değildir.” Biz de SDS olarak tam anlamıyla organizasyon yapıyoruz, süsleme değil. Organizasyonun bütün evrelerinde neler gerekiyorsa tek adresten, hepsi kendi alanında en iyi kişilerle gerçekleştiriliyor.
SDS’nin dört yıl içinde sürekli bir gelişim içinde ve yeni oluşumlara da imza atıyor…
B.K: Bütün beş yıldızlı otellerde sayısız organizasyonda bulunduk. İlk yılımızda ortalama otuz-kırk organizasyon yaparken dört yıl içerisinde yıllık organizasyon sayımızı irili ufaklı olmak üzere iki yüze kadar çıkarmış bulunmaktayız. Bu sektör gelişen bir sektör olduğu için de kendi bünyemizde misafirlerimizin tüm gereksinimlerini karşılamak amacıyla tüm organizasyonun tek çatı içinden çıkması adına bir de kendimize ait orkestra grupları kurduk. SDS Müzik Ajans adında yine kendi bünyemizde bir şirketimiz daha var. Buraya gelen insanlara orkestramızı tanıtıyoruz, görüştürüyoruz, dinletiyoruz.
Röportaj: Ersin AL