Yardımsever Güzel: Fatoş Sarıgül

Bugüne kadar birçok başarılı sosyal sorumluluk projesinde başrol oynayan, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün gelini ve Altınbaş Holding Onursal Yönetim Kurulu Başkanı Ali Altınbaş’ın kızıFatoş Sarıgül bu ay kapağımıza konuk oldu. Cemiyet hayatının sosyal, şık ve de duyarlı ismi Fatoş Sarıgül ile gerçekleştirdiğimiz çekim renkli karelere sahne oldu. Başarılı eğitim hayatını, modaya olan ilgisini bütün samimiyeti ile bizlerle paylaşan Fatoş Sarıgül iki kız çocuğu annesi ve aynı zamanda doktorasını vermek üzere olan başarılı bir akademisyen. Fatoş Sarıgül ile günlük yaşamdan, modadaki tercihlerine, evlilik hayatından başarılı eğitim kariyerine kadar oldukça renkli bir sohbet gerçekleştirdik ve sayfalarımızda sizlerle paylaşıyoruz. 

 

Son zamanlarda isminizden sıkça söz ettiriyorsunuz. Fatoş Sarıgül 2012’nin son günlerinde neler yapıyor?

Şu sıralar enerjim çocuklarım,Kemerburgaz Üniversitesi ve oluşturmak üzere olduğum sivil toplum kuruluşu üzerine odaklanmış durumda. Küçük kızım Azra Aralık ayının 12sinde 1 yaşında olacak ve evimizde onun heyecanının yarattığı güzel enerji var. Kemerburgaz Üniversitesi’ndeki akademik çalışmalarım tüm hızıyla devam ediyor ve çok okumam ve yazmam gerektiği için oldukça çok vaktimi alıyor. Evlendiğim yıldan bu yana geçen 5 sene içerisinde devam ettirdiğim sosyal sorumluluk projelerini tek çatı altında toplamak amacıyla, hayırsever arkadaşlarımla ve toplum bilimi konusunda uzmanlaşmış bir profesör hocamın desteğiyle kurmak üzere olduğum dernek için de çalışıyorum. Tüm bunları yaparken eşime ve arkadaşlarıma da zaman ayırmaya çalışıyorum. Yani günlerim hep dolu geçiyor.

Bize kendinizden ve eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?

Çocukluğumun ilk yılları Kıbrıs’ta geçti. İkokula başladığım yıl babamın işleri dolayısıyla İstanbul’a taşındık. Orta öğrenim ve liseyi İstek Vakfi Bilge Kağan Lisesi’nde tamamladım. Üniversite eğitimim için 4 sene Ankara’da yaşadım ve Bilkent Uluslar arası İlişkiler Bölümünü bitirdim. Daha önce dil eğitimi almak için pek çok kez yurt dışına gidip ailemden ayrı kalmış olmama rağmen açıkcası ilk zamanlar ayrı yaşamak çok zor geldi. Fakat daha sonra alıştım ve Ankara’da çok güzel dostluklar edindim. Üniversiteden sonra master eğitimim için Milano’ya yerleştim ve 2 sene orda yaşadım. İtalya’yı tercih etmemin sebebi ayrıca dil öğrenmekti. Politecnico di Milano Üniversitesi’nde MBA eğitimimi tamamladıktan sonra İstanbul’a döndüm. Sıra iş hayatında hangi sektörde çalışmak istediğime karar vermeye gelmişti. Aile şirketimiz olan Altınbaş Holding bünyesinde mücevherattan enerjiye ve armatörlüğe geniş bir yelpazede faaliyet gösteren şirketlerimiz arasından mücevherat sektöründe çalışmaya karar verdim ve işi mutfağında öğrenmek adına 6 ay imalat fabrikamızda staj gördüm. Daha sonra Alstone adıyla faaliyet gösteren ve kıymetli taşlar ve pırlanta ithalatı yaparak hem Altınbaş bünyesindeki mücevherat markalarına hem de iç piyasaya taş temin eden şirketimizde yönetici konumunda çalışmaya başladım. 2 sene boyunca özellikle Belçika, Dubai, Hong Kong ve uzak doğuya çok fazla seyahatler ederek kendimi özellikle pırlanta konusunda yetiştirdim ve bu arada 2 ay da Londra’da pırlanta derecelendirme enstitüsü olan GIA’de eğitim gördüm.

Açıkcası evliliğim tam da Alstone’da almak istediklerimi aldığım ve kariyerime farklı bir şirkette farklı bir konumda devam etmeye karar verdiğim döneme denk geldi. Evlilik hazırlıkları da çok fazla vaktimi almaya başlayınca iş hayatına kısa bir ara verme kararı aldım. Fakat daha sonra evlilikle, yaşadığım yoğunluktaki iş hayatının birlikte çok zor yürüyeceğini düşündüm. Bu arada akademik kariyerimi sürdürmeyi de çok istiyordum. Küçüklüğümden beri insanlık tarihi ve toplum bilimine her zaman ilgi duyardım ve böylece geçen yıl Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Antropoloji Bölümü’nde doktora yapmaya başladım. Halen de doktorama devam etmekteyim. Şu anda aynı zamanda Mehmet Altınbaş Vakfı Kemerburgaz Üniversitesi’nde Araştırma Görevlisiyim.

Fatoş Sarıgül’ün bir günü nasıl geçer?

Haftaiçi sabah 7’de uyanırım. Haftada ortalama 4 gün spor yapıyorum. Çocuklarım henüz yeni uyandıklarında ben sporumu bitirmiş olurum. Onlarla birlikte kahvaltı ederim ve oyun oynarız. Daha sonra üniversitedeki ofisime geçerim. Dışarda çocuklarımla veya sosyal sorumluluk projelerimle ilgili bir işim yoksa tüm günüm ofiste geçer. Varsa 3-4 saat kadar kalır, işlerimi ayarlar çıkarım. Akşamüstü mutlaka evde olmaya ve çocuklarımla zaman geçirmeye özen gösteririm. Evdeysem banyolarını ben yaptırırım ve ben yatırırım. Eşimle dışarıda programımız varsa, onlarla oyunlar oynar, daha sonra çıkarım. Haftasonu ise cumartesilerimi kızlarımla birlikte geçiririm. Onlarla birlikte gezmeyi çok seviyorum. Pazar ise geniş aile günümüzdür. Anane,dede ve büyükbabayla bir araya geliriz. Her ayın ilk pazarı ise Altınbaş ailesinin tüm fertlerinin bir araya gediği geniş aile toplantılarımız olur.

Sizin için aile ne anlama geliyor?

Benim için aile hayattaki en önemli değer. Toplumun en küçük sosyal birimi olan aile, bireyin psikolojisi ve karakteri üzerinde çok etkilidir. Benim annem,babam,kardeşim,eşim ve çocuklarım dışında geniş ailem de çok kalabalık. Sık sık bir araya gelip yemekler yeriz ve aileye çok önem veririz. Bu birlik ve beraberlik benim özgüven sahibi ve dışa dönük karakterimin oluşmasında çok etkili olmuştur. Çocuklarımı da geniş ailemin içinde büyütüyorum ve ailece birlikte zaman geçirmeye çok önem veriyorum.

 

Kızınız Ayşenaz’la nasıl vakit geçiriyorsunuz? Beraber hangi aktivitelerde yer alıyorsunuz?

Ayşenaz’la evde kek,kurabiye yapıp pişirmeyi, boyama yapmayı ve kitap okumayı çok seviyorum. Ayrıca çoğu zaman kostüm giyip masallardaki karakterleri canlandırarak çok eğleniyoruz. Mesela bu aralar en favori masal kahramanımız denizkızı Ariel. O sürekli Ariel oluyor,bende deniz cadısı Ursula. Çok eğleniyoruz. Onun dışında Levent’teki Party Kids ve Ulus’taki Happy Nest favori oyun yerlerimiz. Hava güzelse dışarıda parka gitmeyi de çok seviyoruz.

Aynı zamanda oldukça başarılı bir akademisyensiniz… Bize akademik çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Antropolojiye olan ilginiz nasıl ortaya çıktı?

Sosyal olgulara, toplumla ilgili meselelere ve insan psikolojisine her zaman merak duyardım. Antropoloji ile tesadüfen tanıştım ve tam bana göre olduğuna karar verdim. Lisans ve master derecem uluslar arası ilişkiler ve işletme olduğu için, antropoloji doktorası yapabilmek uğruna Yeditepe Üniversitesi’nde 3 sene antropoloji dersleri aldım. Şu anda ‘Yokolmanın Eşiğinde; Kapalıçarşı’da Mücevherat Sanatı’ konulu tezimi yazıyorum.

Zarif giyim tarzınızla kendinizden söz ettiriyorsunuz. Seçimleriniz kendi tercihiniz mi? Favori renkleriniz nelerdir?

Seçimlerin kendi tercihim. Modayla ve trendlerle ilgilenmeyi keyifli buluyorum. Hobim diyebilirim. Favori rengim kırmızı,beyaz ve siyah.

2012 yılında en çok beğendiğiniz trend hangisi oldu?

En çok sevdiğim ve kendime uygun bulduğum trendler her parçada ve renkte deri ve az topuklu sivri burun stilettolar.

 

Tatillerinizi nerede geçirmeyi tercih ediyorsunuz?

Yaz tatillerimizi Fethiye ve Bodrumda geçiriyoruz. Kışın ise kaya için Kartalkaya ve yurtdışını tercih ederiz. Onun dışında eşim ve benim kaçamak yapmak için favori şehrimiz Paris. Sık sık kızlarımı anneme emanet ederek Paris’e gidip,bikaç gün dinlenip geliyoruz.

Son zamanlarda çok önemli sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiriyorsunuz. Bize bunlardan bahseder misiniz?

,

Ben ilkokuldan beri sosyal sorumluluk projelerinde her zaman yer aldım. İlkokulumda dahi yoksul ve yardıma muhtaç kişilere ve kimsesiz çocukların barındığı sosyal kurumlara ziyaretler düzenlenirdi ve bende mutlaka katılırdım. Dolayısıyla ihtiyaçlı kimselere elimden geldiğince yardım etmek her zaman hayatımın bir parçası oldu.

Son günlerde gerçekleştirdiğimiz mütevazi projeler, bir grup arkadaşımla bir araya geldiğimiz zamanlarda kimsesiz ve ihtiyacı olan çocuklara ve gençlere nasıl yardımcı olabileceğimiz konusunda fikir paylaşımlarında bulunmamızın neticesinde doğdu. Bu zamana kadar çeşitli dernek ve vakıflara verdiğimiz maddi, manevi desteklerimiz sürerken, kendimizde bizzat ilgimizi ve sevgimizi katarak bir şeyler yapmak istedik. Böylece 23 Nisan 2009’da Okmeydanı Yetiştirme Yurdu’na bir ziyaret gerçekleştirdik. Ziyaretimizde Okmeydanı Yetiştirme Yurdu’nda ve Darülaceze’nin sevgi evlerinde kalan 200 kadar çocuğa kendi imkânlarımızla yarattığımız ikramları ve aldığımız hediyeleri sunduk. Bir 23 Nisan partisi havasında geçen ziyaretimizde çocuklar hem eğlenme, hemde çeşitli hediyeler alma imkanı buldular. Bizlerde onlarla yedik, içtik, eğlendik. Hepimiz ordaki çocukları ilgimiz ve sevgimizle mutlu etmeye çalıştık. Bize bire bir derdini anlatanlarla karşılaştık. Sonrasında, imkanlarımız dahilinde onların derdine derman olmaya çalıştık. O günki ziyaretimizde, çocuklara gönüllü annelik yapan kadınlarla fikir paylaşımlarımız sırasında, bu gönüllü anneler çocukları için bizden ormanlık alanda çocukların hem eğlenip hemde temiz hava alabilecekleri bir piknik talep ettiler. Bizde memnuniyetle kabul ettik. Bu pikniği düzenlemek içinde özellikle annelere gününe yakın bir tarihi seçtik. Darülaceze’de ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nda kalan kimsesiz çocukları veya kayda alınmış yoksul çocukları pikniğimize davet ettik. Amacımız o gün, onları orda mutlu etmek, hayata motive etmek ve kimsesiz hissettirmemekti. Kemerburgaz’da bir piknik alanında, onları eğlendirmek için şişme oyun parkurları kurdurttuk. Eğitmenler eşliğinde çeşitli oyunlar düzenledik. Pikniğimizde 200’e yakın çocuk ve gönüllü anneleri katıldı. Ben ve arkadaşlarımda özellikle kendi çocuklarımızla katıldık. Ordaki çocukları kendi çocuklarımızdan ayırt etmediğimiz, birlikte arkadaşlık yapmalarını istediğimiz için böyle davrandık. Bizim çocuklarımızda, onlarda çok mutlu oldular. Daha sonra Ayazağa’da bir ilkokulda bilgisayar laboratuarı,bir diğerinde anasınıfı yapılmasına destek verdik. Ramazan ayında iftar sofraları kurduk.

Şu anda ise kendi imkanlarımızla yaptığımız bu projelerin kapsamını genişletmek amacıyla bir dernek kurma çalışmaları içerisindeyiz. Derneğimizin destek vereceği ilk proje de hazır.

Sosyal sorumlulık projelerinde kimlerle yer alıyorsunuz?

Organizasyonunu benim yaptığım bu sosyal sorumluluk projelerine destek veren arkadaşlarım, Ayşegül Toplusoy, Sinem Ayan, Şebnem Aslan, Begüm Şen, Aslı Şen, Ebru Kadayıfçıoğlu, Funda Filibeli, Yelda Tiftik, Reyhan Gülman, Gülşah Alkoçlar ve Gülbin Biter, maddi ve manevi desteklerini hiç esirgemediler. Onlara ne kadar teşekkür etsem az olur. Bizim için önemli olan o çocuklara ilgi ve sevgi verebilmekti. Bunu gerçekleştirmek bize de büyük mutluluk verdi. Projelerimizi birlikte gerçekleştirdiğimiz arkadaşlarımın yanı sıra, ilk projemizden sonra basın aracılığıyla duyup, destek vermek isteyen de pek çok arkadaşım oldu. Çevremden pek çok kişi beni aradı ve bir sonraki projeye destek vermek istediklerini söylediler. Bende bundan dolayı çok mutlu oldum.

Formunuzu neye borçlusunuz?

Formumu sağlıklı beslenmeye ve sporu sevmeme borçluyum diyebilirim.

2013 yılından beklentileriniz neler? Yeni sosyal sorumluluk projeleriniz var mı?

2013 yılında sosyal sorumluluk projelerimiz daha kapsamlı ve değerli olarak devam edecek. Şahsi beklentim ise çocuklarımın,eşimin ve ailemin sağlığı,huzuru ve mutluluğu.

Birbirinden şık mücevherleri oldukça güzel taşıyorsunuz. Bu sezon hangi değerli taşlar önplanda olacak?

Bu sezon kırmızı renginden aldığı ateş enejisiyle yakut çok revaçta olacak. Ayrıca zümrütte yükselen trendler arasında.

İstanbul’da en sevdiğiniz yer (ler) neresi?

En sevdiğim yerler Nişantaşı ve Bebek.