Safra Taşı Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Safra taşlarının oluşumunu, belirtilerini, risk faktörlerini ve korunma yollarını ayrıntılarıyla anlatan Memorial Ankara Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Benan Kasapoğlu, bu sağlık sorununa ilişkin bilinmesi gerekenleri MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Safra taşı nedir? Riskler nasıl azaltılabilir?
Safra kesesi taşları, günümüzde sıklığı giderek daha da artan, önemli bir sağlık problemidir. Genel toplumda görülme sıklığı %6 ila %20 arasında bildirilmiştir. Kadınlarda erkeklere göre daha sık bildirilmektedir. Safra taşları, hemolitik durumlar dışında çocuklarda oldukça nadirdir.
Safra taşları; kolesterol, kalsiyum tuzları, proteinler ve mukus karışımından oluşur. Baskın bileşenlerine göre safra taşları genel olarak aşağıdaki gibi sınıflandırılır:
- Kolesterol taşları: Genellikle; kolesterolle aşırı doymuş safraya genetik veya çevresel yatkınlığı olan kişilerde oluşur. Sanayileşmiş ülkelerde safra taşlarının %75’ini oluşturur.
- Siyah pigment taşları: Hemoliz (kan hücrelerinin yıkımı) sonucu ve esas olarak kalsiyum bilirubinattan oluşur.
- Kahverengi pigment taşları: Safra sisteminin bakteriyel enfeksiyonu veya paraziter hastalıkları ile ilişkilidir. Ayrıca, daha önce safra kesesi ameliyatı geçirmiş kişilerde de sıklıkla safra kanallarında bulunurlar.
Risk faktörleri nelerdir?
- İlerleyen yaş ve kadın cinsiyeti, safra taşları için önemli risk faktörleridir.
- Aile öyküsü çalışmaları, genetik yatkınlığın safra taşı oluşumunda önemli bir rol oynadığını göstermektedir.
- Gebelik, kolesterol safra taşı oluşumu için bir risk faktörüdür.
- Diyabet, kolesterol safra taşı riskinin artmasıyla ilişkilidir.
- Dislipidemi: Yüksek yoğunluklu olmayan lipoprotein (non-HDL) kolesterol düzeylerinde artış, safra taşları için bir risk faktörü olabilir.
- Obezite, muhtemelen artmış kolesterol sentezi ve salgılanması nedeniyle kolesterol safra taşı oluşumu için bilinen bir risk faktörüdür.
- Hızlı kilo kaybı: Yüksek oranda safra taşı oluşumu, çok düşük kalorili diyet uygulayan (günde 800 kcal’den az içeren diyetler) veya metabolik cerrahiler sonrası hastalarda hızlı kilo kaybıyla da ilişkilendirilmiştir.
- İlaçlar: Çeşitli ilaçlar; örneğin fibratlar, seftriakson ya da bazı hormon tedavileri, safra taşı oluşumunu destekleyebilir.
- Uzun süreli açlık ve uzun süreli parenteral (yani damardan) beslenme durumlarında da safra taşı oluşma riski artmıştır.
Klinik belirtiler nelerdir?
Asemptomatik (rastlantısal) safra taşları: Safra taşı olan çoğu (yaklaşık %80’i) birey asemptomatiktir, yani herhangi bir şikâyeti yoktur. Bu tür bireylerde safra taşları, herhangi bir nedenle yapılan karın görüntülemesinde tesadüfen tespit edilir.
Semptomatik safra taşları: Safra kolik, klasik olarak sağ üst kadranda veya epigastriumda (mide bölgesinde) bulunan ve sırta (özellikle sağ kürek kemiğine) yayılabilen yoğun, donuk bir rahatsızlık hissi olarak tanımlanır. Ağrı genellikle terleme, bulantı ve kusma ile ilişkilidir. Yağlı bir yemek yemek, safra kesesi kasılmasının yaygın bir tetikleyicisidir ve birçok hasta yemek sonrası ağrı bildirmektedir; ancak, yemeklerle bir ilişki şart değildir ve hastaların önemli bir kısmında ağrı gece ortaya çıkar. Hareketle şiddetlenmez ve çömelme, bağırsak hareketleri veya gaz çıkarma ile hafiflemez. Ağrı genellikle en az otuz dakika sürer ve bir saat içinde plato oluşturur. Ağrı daha sonra azalmaya başlar ve tüm atak genellikle altı saatten kısa sürer. Safra kolik büyük oranda safra kesesinin hormonal veya sinirsel uyarıya yanıt olarak kasılması ve safra kesesi çıkışına bir taş (veya muhtemelen çamur) iterek safra kesesi içi basıncının artmasına neden olmasıyla oluşur. Bu basınç artışı daha sonra ağrıya neden olur. Safra kesesi gevşedikçe, taşlar genellikle kistik kanaldan düşer ve ağrı yavaş yavaş azalır. Komplike olmayan safra taşı hastalığına bağlı safra kolikli hastalar genellikle hasta görünümlü değildir ve ateş veya taşikardileri yoktur. Laboratuvar test sonuçları (tam kan sayımı, aminotransferazlar, bilirubin, alkalen fosfataz, amilaz ve lipaz) normaldir.
Atipik semptomlar: Safra kesesi taşı olan hastalarda safra kolik dışındaki semptomlar bildirilmiştir ancak, bunların safra taşı hastalığının varlığı açısından öngörü değeri düşüktür. Çoğu vakada, safra koliği ile birlikte görülebilirler ancak, safra taşlarıyla ilişkili olabilir veya olmayabilirler. Safra taşı olan hastalarda bildirilen atipik semptomlar şunlardır: Geğirme, yemeklerden sonra dolgunluk hissi/erken doyma, karın gerginliği/şişkinlik, bulantı veya kusma, göğüs ağrısı.
Komplikasyonlar nelerdir?
Safra taşı hastalığının komplikasyonları arasında akut kolesistit (safra kesesinin akut olarak iltihaplanması), koledokolitiazis (ana safra kanalına taş düşmesi), safra taşı pankreatiti (safra taşına bağlı pankreas iltihaplanması), akut kolanjit (safra yolu iltihaplanması), safra taşı ileusu (safra taşına bağlı ince bağırsak tıkanması) ve nadir olarak da safra kesesi kanseri bulunur.
Kolesistit: Akut kolesistit, genellikle (safra taşı hastalığıyla ilişkili olan) safra kesesi iltihabıyla ilişkili sağ üst kadran ağrısı, ateş ve lökositoz (kanda beyaz küre yüksekliği) sendromunu ifade eder. Çoğunlukla safra taşı hastalığının bir komplikasyonu olarak ortaya çıkar ve tipik olarak semptomatik safra taşı öyküsü olan hastalarda gelişir. Sağ üst kadran veya epigastrik bölgede ağrı, ateş ve lökositoz ile başvuran bir hastada akut kolesistitten şüphelenilmelidir. Akut kolesistit tanısı; safra kesesi duvarında kalınlaşma veya ödem ve ultrasonografik Murphy bulgusu ile konabilir. Çoğu durumda tanı, abdominal (karın) ultrason ile konulabilir.
Akut kolanjitli veya akut kolanjitsiz koledokolitiazis: Koledokolitiazis, ortak safra kanalında safra taşlarının varlığını ifade eder. Bu durum bazen tıkanıklık bulgularına neden olabilir, bazen olmaz. Akut kolanjit, safra yolu tıkanıklığı ortamında enfeksiyon sonucu ateş, sarılık ve karın ağrısı ile karakterize klinik bir sendromdur. Koledokolitiazis (safra kanalı taşları) hastaları genellikle safra tipi ağrı ve karaciğer fonksiyon testlerinde yükselme ile başvururlar. Koledokolitiazis, kolanjit ve/veya pankreatit ile komplike olabilir. Nadir görülen komplikasyonlar arasında karaciğer apseleri ve sekonder biliyer siroz bulunur. Koledokolitiazis şüphesi olan hastalar için, öncelikle kan testleri (karaciğer fonksiyon testleri, tam kan sayımı ve amilaz, lipaz) ve abdominal ultrason ile değerlendirme yapılır. Koledokolitiazis tanısı için ileri değerlendirmeler gerekebilir. Bunların başında manyetik rezonans kolanjiyopankreatografi (MRCP) ve endoskopik ultrason (EUS), tercih edilen testlerdir. Akut kolanjitin klasik görünümü ateş, karın ağrısı ve sarılıktır. Akut kolanjitli hastalarda ayrıca karaciğer apsesi, sepsis, çoklu organ yetmezliği ve şok gibi komplikasyonlar da görülebilir. Ateş ve/veya titreme, kanda inflamatuar belirteçlerde, karaciğer kanlarında ve bilirubin değerlerinde yükselme görülür.
Safra taşı pankreatiti: Safra taşlarının safra yolundan geçişi, pankreas kanalından gelen akışın tıkanması sonucu akut pankreatit denilen pankreas bezi iltihaplanmasını tetikleyebilir.
Safra taşı oluşumu nasıl önlenebilir?
- Diyet önlemleri, günde üç dengeli öğün yemek safra taşı gelişimini engeller. Öğünlerin doymuş yağ oranı düşük, lif ve kalsiyum oranı yüksek olmalıdır. Düzenli öğün zamanlaması; safra kesesindeki safranın kolesterol doygunluğunu düşürür ve safra kesesinin boşalmasını teşvik ederek safra kesesi stazını azaltır.
- Safra taşı riskini azaltmak için aşırı kilolu ve obez bireylerde kilo kaybı önerilir; ancak, staz nedeniyle safra kesesi çamuru riskini azaltmak için kilo kaybı kademeli olmalıdır (ayda <1,5 kg). Çok düşük kalorili bir diyet veya bariatrik cerrahi sonrası hızlı kilo kaybı yaşayan bireylerde, iyi safra kesesi kasılması ve safra döngüsü sağlamak için yağ alımı günde 7 ila 10 gramdan az olmamalıdır.
- Düzenli fiziksel aktivite, düşük vücut ağırlığını korumak için önemlidir ve safra taşı oluşumunu önleyebilir.