Provokatif, Özgün Ve Eşsiz Tasarımların Yaratıcısı; Cengiz Abazoğlu
Türkiye’nin önde gelen moda tasarımcılarından Cengiz Abazoğlu, İlkbahar/Yaz 2010 Koleksiyonu ile yine beklentileri fazlasıyla karşılamış gözüküyor. Yaz’ı
müjdeleyen İlkbahar’ın ilk ayında biz de Cengiz Abazoğlu’nun renkli koleksiyonuna bir göz attık ve adeta büyülendik… İşte sayfalarımıza renk katan Cengiz Abazoğlu ile tarzını, modayı ve sezonun trendlerini konuştuğumuz keyifli röportaj…
Siz Türkiye’nin en ünlü moda tasarımcısınız ancak ünlü olmadan önceki aşamalarda neler yaptınız neler yaşadınız pek bilmiyoruz… Sizi biraz daha yakından tanımak istiyoruz…
Ailemin şirketinde kumaş tasarım ve pazarlama ile tekstil dünyasına adım attım. Önceleri babamın yanında kumaş bölümünde çalıştım. Arkadaşlarıma tasarladığım kıyafetler çok beğenilince kendi atölyemi kurmaya karar verdim ve yirmi seneyi aşkın bir zamandan beri de moda sektörünün içindeyim.
İlk koleksiyonunuzu 1991 yılında İstanbul Vizon Şov’da sergilediniz. İlk koleksiyon heyecanınızı hatırlıyor musunuz? O gün, buralara geleceğinizi tahmin etmiş miydiniz?
Tabi ki hatırlıyorum çünkü hala koleksiyon sunum öncesinde aynı hisleri yaşıyorum. Beğeniye hizmet eden bir iş yapıyorum sonuçta. Geniş kitleler tarafından beğenilmek gururumu okşuyor.
Ve bu koleksiyondan sonra da bütün gözler üzerinizde toplandı. Sizi farklı kılan ve dikkat çeken neydi sizce?
Hala en iyi elbiseyi ürettiğimi düşünmüyorum. Hep daha iyisini üretmek için çabalıyorum. Benim için en önemlisi kusursuz kalıp ve dikişi yapabilme ve yenilikçi tarzımı sürdürebilmektir.
Marka yaratma sürecinde karşılaştığınız sıkıntılar oldu mu?
Tabi ki oldu fakat disiplinli çalışmam ve mesleğim hobim olduğu için bu sıkıntıların üstesinden kolayca gelebildim.
Tarzınızı birkaç kelime ile tanımlamanız mümkün mü?
Elegan, çarpıcı, dinamik.
Nelerden ilham alıyorsunuz? Bir ilham kaynağınız var mı?
Özellikle bir ilham kaynağım yok. Ben doğadaki her şeyden ilham alabilirim.
Kapınızı her çalan müşteriyi kabul ediyor musunuz? Yoksa belli bir kesim için mi çalışmayı tercih ediyorsunuz?
Randevu ile çalıştığım için herkese kapım açık.
Müşterilerini dinleyen ve ona göre hareket eden bir tasarımcı mısınız? Yoksa ipleri tamamen kendi elinizde tutup kendi bildiğinizi mi okursunuz?
Müşterilerimle ortak kararlar doğrultusunda çalışırım. Zaten genelde müşterilerim kendi önerdiğim modelleri tercih ederler.
Abiyede belirli bir fiyat aralığınız var mı?
Hayır yok.
Kaç kere prova yapıyorsunuz?
Genellikle iki ya da üç prova yeterli oluyor.
Kumaşları müşterileriniz mi getiriyor yoksa sizde var olan kumaşlardan mı yola çıkarak tasarım yapıyorsunuz?
Kendi bünyemde var olan kumaşları kullanıyorum.
Kumaşlarınızı nereden alıyorsunuz?
Yurt dışında kendim dizayn edip ürettiriyorum. Emprimelerin tasarımlarını ben gerçekleştiriyorum, dantellerimi Fransa’dan, ipek ve brokarlarımı ise İtalya’dan temin ediyorum.
Beğenerek takip ettiğiniz yerli ve yabancı birçok moda tasarımcısı vardır. Bu sektörde kimleri dikkatle takip ediyor ve kimleri beğeniyorsunuz?
Mesleğim dolayısı ile bütün modacıları dikkatle takip ediyorum diyebilirim.
Bazı tasarımcılar var sadece şov amaçlı tasarımlara imza atıyorlar. Giyilebilir olmayan tasarımlarla karşımıza çıkıyorlar. Siz bu tarzı nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz tam tersi geneli giyilebilir tasarımlar yapıyorsunuz. Türkiye’de olmasanız siz de sınır dışı tasarımlar yapar mıydınız ve bu akım konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bu tarz tasarımlar zaman zaman benim koleksiyonlarımda da yer alıyor. Hazırladığınız koleksiyonun temasına göre teatral kıyafetleri ben de tasarlayıp üretiyorum. Sonuçta modacının en özgür olduğu yer kendi podyumudur.
Yurtdışında defilelere katılıyor musunuz?
Evet, üç sezondur Paris Haute Couture Moda Haftasında koleksiyonlarımı sergiliyorum.
Bu sene gerçekleştirilen Golden Globe’da kıyafeti, saçı, makyajı ile dört dörtlük birini gördünüz mü?
Sandra Bullock
Haute Couture koleksiyonlarınızın defilelerinde olmazsa olmaz mankenler var mı?
Vücut ölçüleri kıyafetlerime uygun olan tüm modellerle çalışabilirim.
Haute Couture çokça bahsedilen ancak tam anlamıyla bilinmeyen bir moda tabiri. Bir bilene soralım biz de…
Sözlük anlamı “yüksek dikiş” demek. Kişiye özel ve ayrı bir teknikle çalışılan dikiş şekli.
Bir de prét-a-porte çalışmaya başladınız. Hazır giyime de el atma sebebiniz talepten mi kaynaklandı yoksa sizin hep böyle bir isteğiniz var mıydı?
İkisi de. Hem çok talep var, hem de benim uzun yıllardır isteyip de vakit ayıramadığım bir şeydi. Şu anda benim ürettiğim bir ürünü hiç tanımadığım bir bayanın üzerinde görmek çok güzel bir duygu.
İlkbahar/Yaz 2010 koleksiyonunuzdan bahseder misiniz biraz da? Hangi renk ve kesimleri göreceğiz bu yıl?
Trapez kesim küçük elbiseler, vatkalı bluzlar, binici pantolonlar hazır giyimde sıkça karşımıza çıkacak.
İlkbahar yaz sezonuna damgasını vuracak hit parçalar var mı?
Vatkalı, trapez kesimli elbiseler sezonun hit parçaları olacak.
En çok hangi renkleri göreceğiz?
Mercan, beyaz, turkuaz ve sarı bu sezon oldukça fazla.
Moda yanlışı olarak nitelendirebileceğimiz yanlışlar gördünüz mü bu sene?
Yazın da giyilmesi önerilen, kışın da sıkça karşılaştığımız abiye elbisenin altına sahne sanatçılarının bile kullandığı ve görüntü kirliliği yarattığı UGG çizmeler.
Düğün sezonu yaklaşıyor. Gelinlik tasarladığınızı da biliyoruz. Bu sene gelinlikte trendler neler?
Gelinlikte bu sezon straples kesimler, geometrik formlu işlemeler, kabarık ve A form etekler. Dokularda ise gazar ve ziberlinler yer alıyor.
Genç tasarımcılara tavsiyeleriniz nelerdir?
Disiplinli, prensipli çalışmaları ve kendi özgün çizgilerine sahip olmaları.
Hedefleriniz neler?
Hedeflediğimiz ülkelerde mağaza sayımızı çoğaltıp, daha geniş kitlelere ulaşmak.
Son olarak MAG Okurları için neler söylemek istersiniz? Minik moda tavsiyeleriniz var mı?
MAG Okurları için minik tavsiyem; özgün olmaları ve kendilerine yakışanı giymeleri.