Pink Martini ve Muhteşem Sahnesi
“Sympathique”, “Hang on Little Tomato”, “Hey Eugene!”, “Splendor in the Grass”, “Joy to the World”, “1969”, “A Retrospective”, “Get Happy”, “Dream A Little Dream” ve “Je Dis Oui” albümleriyle Türkiye’de büyük bir hayran kitlesine sahip olan, her albümü ile altın ve platin plak kazanan Pink Martini, Avrupa turnesi kapsamında 26 Temmuz’da Pasion Turca organizasyonu ile İstanbul’da, Türkiye’deki hayranları ile buluşuyor. China Forbes ve Storm Large ile, MAG Okurlarına özel gerçekleştirdiğimiz keyifli söyleşi sizlerle…
Sahnedeki performanslarınız çok etkileyici. Yıllar geçtikçe bu enerjiyi nasıl buluyorsunuz?
Storm Large: Sesimin dürüst yanlarını ya da sesimdeki dürüstlüğü keşfettim diyebiliriz. Gençken kusursuz, güçlü ve net bir sesin peşindeydim. Şimdi ise sadece gerçek görünmek istiyorum. Kalbim artık sesime daha çok yansıyor ve onu seviyorum.
Pink Martini’nin ilk üyelerindensiniz… Bunca yıldır grup olarak heyecanınızı nasıl koruyorsunuz?
China Forbes: Yıllar geçtikçe grubun daha da heyecanlı hale geldiğini hissediyorum. Daha fazla performans sergiledikçe ve birbirimizi iyi tanıdıkça daha çok bağlandık. Beraber müzik yapmaktan çok mutluyuz. Hâlâ birbirimizi güldürüyoruz.
Sosyal medya paylaşımlarınız iddialı, enerjik ve renkli. Storm Large için hayattaki en büyük çılgınlık nedir?
Storm Large: Evimi sattım ve şimdi tam zamanlı olarak bir minibüste yaşıyorum. Benim için mutluluk hareket, keşif ve sevdiğim insanlarla bağlantı kurmak demek… Her yerde sevdiklerim var. Bu yüzden bir ev hakkında endişelenmeden istediğim yerde, istediğim zaman ve istediğim kişiyle birlikte olma özgürlüğünü seviyorum.
Müzik endüstrisi dahil birçok alan virüsten etkilendi. Bu virüs, China Forbes’a ne öğretti?
China Forbes: Bana evde kalmayı sevdiğimi ve izole olmak ile ilgili hiçbir sorunum olmadığını öğretti. Kişisel hayatımda aile ve arkadaşlarımla ilgili bir trajedi yaşamadığım için kendimi şanslı hissettim. Hayatta kaldığımız için çok şanslıydık. Aileme gerçekten her şeyden çok değer verdiğimi bir kez daha hatırlattı. Bu virüs dünyayı bir araya getirdi. Çılgın, yeni bir yaşam tarzı deneyimlemek ve hayatta kalmak için birbirimize destek olduk. Özellikle sağlık çalışanları büyük fedakârlık gösterdi.
“Get Happy” şarkısını söylemeye başlamadan önce China ile aranızdaki tatlı atışmalar çok keyifliydi. China ile şarkı söylemek nasıl bir duygu?
Storm Large: Judy Garland ve Barbra Streisand, şarkının orijinal videosunda birbirlerinden hoşlanmıyormuş gibi davranmışlardı. Aslında insanlar, kadın şarkıcılar arasında her zaman bir kıskançlık olduğunu düşünüyor. Hiç kimse, Michael Bublé ve Josh Grobin’den kimin soyunma odasının daha büyük olduğu konusunu dert etmez ama insanların iki kadın sanatçının birbirini kıskandığını varsayması çok yaygın ve gerçekten hayal kırıklığı yaratıyor. Biz kesinlikle kendimize özgüyüz. Ben onun yaptığını yapamam, o da benim sahnede yaptığımı yapamayacak kadar hanımefendi. Ona bayılıyorum ve birlikte şarkı söyleme ayrıcalığına sahip olduğumuz için heyecan duyuyorum.
Pink Martini ile yaşadığınız en unutulmaz deneyim neydi?
China Forbes: Birini seçmek çok zor. İlk başladığımızda Fransa’da bir Fransız ödülüne aday gösterildik. Paris’e gittik, güzel bir otelde kaldık. Yılın şarkısı ödülünü kaybettik ama törenin bir parçasıydık. Benim için Carnige Hall’da ilk kez sahne almak unutulmazdı. O sahnede olduğuma inanamıyordum.
Favori Türkçe şarkınız nedir?
China Forbes: “Aşkım Bahardı” benim sahnede söylemekten müthiş keyif aldığım bir şarkı. Thomas, bu şarkıyı bulduğunda ben yanında değildim; ama sonra dinletince, şarkının hikâyesini, sözlerinin anlamını öğrenince çok sevdim.
Pink Martini ile söylediğiniz ve sizi en iyi anlatan şarkı hangisi?
Storm Large: Sanırım “Splendor In The Grass” ve “Call Me Crazy”; cover şarkılar içinden ise Brandi Carlile’nin “The Story” şarkısı.
Uzun zaman sonra tekrar Türkiye’ye geliyorsunuz. Üstelik Storm Large ile birlikte sahnedesiniz…
China Forbes: Çok uzun zaman oldu. Türkiye’ye dönmek için sabırsızlanıyorduk. Türkiye’de sevdiğimiz ve birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızı ve en önemlisi, ilk günden bu yana bizleri destekleyen, Türkiye’deki hayranlarımızı çok özledik. Türk dinleyicisi bizim için çok özel. Yıllardır Pasion Turca sayesinde Türkiye’de birçok yeri görme imkânımız oldu. Türk dinleyicisinin müziğimize reaksiyonu her zaman çok güzel oldu. Storm ve ben çok farklıyız. Bence bu bizi ilginç kılıyor. Düet yaparken seslerimiz birbirine çok yakışıyor. Storm sahneye enerji getiriyor. Bu yüzden bence insanlar konserde ikimizi birlikte görmekten çok mutlular.