© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Oğuz Benlioğlu: İlişki Dinamiklerini Beden Diliyle Okumak

Oğuz Benlioğlu: İlişki Dinamiklerini Beden Diliyle Okumak

OBA Akademinin kurucusu, beden dili ve retorik uzmanı Oğuz Benlioğlu; duygu-davranış ilişkisini, flört dinamiklerini ve duygusal manipülasyonun görünmeyen işaretlerini ilgi çekici örneklerle MAG Okurları için anlatıyor.

 

İnsanlar genelde içlerinden geldiği gibi davrandıklarını düşünürler. Peki, sizce insanlar hissettikleri gibi mi davranır, yoksa davrandıkları gibi mi hisseder?

Aslında bu tek taraflı bir yol değil, gidiş dönüşlü bir yol. Hissettiklerimiz dışarıya davranış olarak yansır, diğer yandan beden davranışlarımız ne hissedeceğimizi belirler. Sadece üzgün olduğumuz için omuzlarımız çökmez; omuzlarımızı düşürdüğümüz için de bazen daha fazla hüznün diplerine batarız. Gülümsemek sadece mutluluğun bir sonucu değil, bazen de sebebi olur. Hiç modumuzda değilken bile dik durmak beynimize öz güven sinyalleri gönderir. Bizler sadece hissettiğimiz gibi davranan varlıklar değiliz. Davrandığımız gibi hissetmeye de programlıyız. O yüzden duruşumuzla o duyguları bizzat biz de ortaya çıkarabiliriz ve duygularımızı ustalıkla yönetebiliriz.

Hoşlanan kadın ve erkeğin beden dilinde sıklıkla neler görürüz? İlgi duyduğumuz biriyle karşılaştığımızda bedenimiz bilinçsizce nasıl tepkiler verir?

Zihin ne kadar gizlemeye çalışsa da bedenimiz, içimizdeki ilkel ve dürüst gerçeği bir şekilde dışarı sızdırır. Birinden hoşlandığımızda aslında bir tür biyolojik teslimiyet yaşarız. Göz bebeklerinin kontrolsüzce büyümesi, beynin o anki görsel şöleni kaçırmamak için lenslerini sonuna kadar açmasına benzer. İradenin tamamen devre dışı kaldığı en saf anlardan biri olarak görebiliriz bu durumu. Ayak uçlarımızın istemsizce hoşlandığımız kişiye yönelmesi zihnimizin çoktan o kişinin koordinatlarına kilitlendiğinin fiziksel kanıtıdır.

Kadınlarda bu durum genellikle daha zarif ve güven odaklı bir teslimiyetle belirir. Başın hafifçe yana eğilip boynun sergilenmesi, sessiz bir sana güveniyorum itirafıdır. Erkeklerde ise içgüdüsel bir heybet ve özenme hâli baş gösterir. Omuzlar dikleşir ve eller sürekli saçı ya da yakayı düzeltirken bir kendini beğendirme telaşına girer. Belki de bu sessiz diyaloğun en büyüleyici kısmı, karşı tarafın hareketlerini istemsizce taklit ettiğimiz aynalama anlarıdır. Karşınızdaki su içtiğinde sizin de bardağa uzanmanız, iki bedenin aynı frekansta buluşma arzusudur. Kelimelerin henüz cesaret edemediği her şeyi bedenler çoktan itiraf eder.

 

Aşkı gizlemeye çalışan birinin beden dili nasıl olur?

Aşkı saklamaya çalışmak, bedeni bitmek bilmeyen bir otosansür mekanizmasına hapsetmek gibidir. Buna rağmen kişi ne kadar susar ve saklamaya çalışırsa, beden o kadar gürültülü tepkiler verir. Aşkta hep aklımızda olsun; beden dili ruhun elbisesidir. Bizi en çok ele veren ipucu, aşırıya kaçan normal görünme çabasıdır. Göz göze gelindiğinde bakışların sanki bir yere çarpmışçasına hızla kaçırılması ya da tam tersine, duygu sezilmesin diye bakışların donuk bir ciddiyetle sabitlenmesi, o kaçak arzunun dışa vurumudur. Kişi, içindeki çekimi bastırmak için bedenini o kişiden uzağa çevirmeye çalışsa da aslında bu aşırı kontrollü duruş, doğal olmayan bir sertliğe ve gerginliğe dönüşür.

Bastırılan heyecan kendine mutlaka küçük çıkış kapıları bulur. Hiç sebep yokken kıyafetin bir kenarıyla oynamak, sürekli boğazı temizlemek ya da elleri kenetleyerek o gizli titremeyi dizginlemeye çalışmak, zihnin bedene uyguladığı baskının kaçaklarıdır.

Mesafeyi koruma çabasıyla bürünülen o hafif soğuk ve resmî tavır, aslında bir maskedir. O kişi odaya girdiğinde istemsizce toparlanan duruş ya da kalabalık içinde farkında olmadan verilen tek bir kısa, kaçamak tepki, tüm o kurgulanmış ilgisizliği tek bir saniyede yerle bir eder. Duyguları zincirlemek mümkündür belki ama bedenin o heyecanla kurduğu organik bağı tamamen koparmak neredeyse imkânsızdır.

 

Beden dilini okuyarak duygusal manipülasyonu ayırt etmek mümkün mü?

Gerçek bir duygu bedene doğal bir dalga gibi yayılırken, kurgulanmış bir his her zaman bir yerinden fire verir. En büyük açık, ifadedeki tutarsızlıktır. Ağız gülümsese de gözlerin donuk hâli ya da üzgün görünen birinin bedeninin aslında son derece tetikte ve gergin olması bu kurgu hissin en somut kanıtıdır. Manipülatör, bedeniyle bir hikâye anlatmaya çalışır ama bedeni bu kurguya ayak uyduramaz. Gerçek duyguda her zaman insani bir kusur veya tereddüt varken, manipülasyonda her şey fazla doğru ve fazla planlıdır.

 

Özellikle aşırıya kaçan göz teması veya hareketleri büyük özenle taklit eden yapay aynalama taktiği, samimiyetten ziyade bir ikna çabasına işaret eder. En çarpıcı an ise bir duygudan diğer duyguya aniden, bir şalter inmişçesine geçiş yaşanmasıdır. Yüzdeki ifadenin mikrosaniyeler içinde silinmesi o anın aslında hissedilmediğini, sadece sahnelendiğini ele verir. Beden, taşımadığı bir yükün altında her zaman bir parça gürültü çıkarır. Eğer birinin sözleri ruhunuza dokunmaya çalışırken bedeni sizi bir şekilde huzursuz ediyorsa, yakaladığınız uyumsuzluğun peşinden gitmek gerek.

 

Beden diliyle karşılıklı ilgiyi güçlendirmek mümkün mü? Partnerler bunun farkında olmadan nasıl yapar?

Beden dili sadece hislerin bir sonucu değil, aynı zamanda partnerler arasında bağ kurar. Partnerler arasındaki görünmez çekim, aslında bedensel bir senkronizasyonla beslenir. İki insanın farkında olmadan birbirinin hareketlerini kopyalaması, aynı anda benzer jestler yapması veya aynı tempoda nefes alması, beynin “güvendeyim” ve “anlaşıldım” sinyalini üretmesini sağlar. Partnerlerin bilinçli ya da bilinçsiz yaptıkları uyumlu hareketler aradaki duygusal bağı güçlendirir.

Bilinçsizce yapılan küçük beden hareketleri aşkın pusulası gibidir. Kalabalık bir ortamda bile gövdelerin birbirine dönük durması veya konuşurken mesafenin mahrem alan (iki tarafın birbirine yakınlık alanı elli cm ve altı) dediğimiz o görünmez sınırın içinde yapılması aradaki manyetik alanı canlı tutar. Partnerler birbirine doğru hafifçe eğildiklerinde veya konuşma sırasında ayak uçları istikrarlı bir şekilde birbirine baktıkça, zihin bu yakınlığı özel bir aidiyet olarak kodlar. Bedensel yakınlık arttıkça, beyinler daha fazla oksitosin salgılar ve duygusal bağlılık tetiklenir. Partnerler aslında farkında olmadan birbirlerini bedensel olarak onaylayıp aralarındaki bağı sürekli tazelerler.

Bu sessiz onay mekanizmasıysa, sevginin sadece hissedilenden öte paylaşılan bir ritim olduğunu bize gösterir. Yan yana yürürken adımlarını birbiriyle eşitleyen çiftlerin uyumu bize bu yüzden huzurlu gelir.

 

İlgisizlik ile utangaçlık ya da içe dönüklük arasındaki fark beden diliyle nasıl ayırt edilir?

İlgisizlik ile utangaçlık arasındaki ince çizgi, kişinin bedeninin nereye baktığıyla ilgili. İlgisiz birinin bedeni tamamen dışarıya, başka ihtimallere ve çok büyük olasılıkla da çıkış kapısına yönelmiştir. Omuzları gevşek, ayak uçları dışa dönük durur ve bakışları odadaki diğer uyaranları tarar ve sizin üzerinizde asla uzun süre durmaz. Burada çok ciddi bir enerji eksikliği vardır. Karşıdaki kişi sizinle aynı frekansa girmek için hiçbir çaba sarf etmez, hatta bedeniyle orada olmadığını size fısıldar.

Utangaçlık veya içe dönüklükte ise durum tam tersine, bastırılmış bir yoğunluk içerir. Utangaç biri sizinle göz göze gelmekten kaçınabilir ama bu bakışlar ilgisizlikteki gibi boşluğa değil, genellikle aşağıya döner. Burada bedende bir gerginlik ve otokontrol vardır. Ellerin kenetlenmesi, parmaklarla sürekli oynama ya da kıyafetleri çekiştirme gibi kendini sürekli sakinleştirme çabaları aslında o kişinin orada, sizinle birlikte olduğunu ama ne yapacağını bilemediğini gösterir. İlgisiz kişi sizi yok sayar, utangaç kişi varlığınızın ağırlığı altında ezilir. Yüzündeki hafif kızarıklık veya göz göze gelindiğinde hızla kaçırılan o pırıltılı bakış, kapının kilitli olduğunu değil, sadece anahtarın kapıyı açmakta zorlandığını gösterir.

Bu ayrımı yaparken en sadık pusula, kişinin size ayırdığı dikkat kapasitesi olur. İlgisiz biri anlattıklarınıza tepkisiz kalır, utangaç biri konuşmasa bile bedeniyle sizi dinlediğini, hafifçe öne eğilerek veya ara ara verdiği samimi bir gülümsemeyle belli eder.

 

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.