© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Kemal Kaya

Kemal Kaya

Uzun yıllar boyunca dünyayı gezen ve biriktirdiği anıları yoldaolmak.com sitesinde yazıya döken gezgin Kemal Kaya, bu yılki en heyecanlandığı tatil rotalarını, gezdiği yerlerde karşılaştığı ilginç gelenekleri ve daha pek çok tecrübesini MAG Okurlarıyla paylaştı.

 

Bu yılki en heyecanlandığınız tatil rotası nedir?

Bu yıl iki yaşında bebekli bir aile olarak yurt dışında Şarm El-Şeyh’te tatil yaptık. Mısır’a altıncı gidişim olmasına rağmen benim kalbimdeki yeri ayrıdır. Ailecek aynı keyfi ve huzuru yaşamak benim için heyecan vericiydi… Yurt içinde ise, kış mevsiminde Antalya’nın Elmalı ilçesi ve Gömbe Yaylası’na yaptığımız gezi inanılmaz ilginç oldu. Pırıl pırıl güneşin karlı zirveleri ışıldattığı bu coğrafya Antalya’nın belki de en az bilinen yeri olmasına rağmen kendine münhasır bir cazibesi var. Uzayıp giden Toros Dağları’nın eteklerindeki tarihî çarşısı, sakin insanı, uygun fiyatlarla alışveriş yapabileceğiniz mekânları ve güler yüzlü esnafıyla ilginç bir kırsal tatil deneyimi oldu.

 

Unutamadığınız bir gezi anınızı anlatır mısınız? Şimdiye dek sizi en çok şaşırtan ülke hangisiydi?

Tam zamanlı olarak yaklaşık on beş yıldan fazladır dünyanın pek çok bölgesinde bulundum. Okyanusya’dan Güney Doğu Asya’ya uzanan iki yıllık kesintisiz tatilimde Yeni Zelanda ve Uzak Doğu ülkeleri benim için çok anlam yüklediğim coğrafya oldu. Bu süre içerisinde belki de dünyada yüze yakın ülke gezebilecekken her bir ülkede bir aydan fazla vakit geçirmeyi, daha derin anılar biriktirmeyi tercih ettim. Evet, yavaş seyahat benim mottom. Bundan on beş yıl önce bu coğrafyadaki ücra kasabalar çok daha sakin, modern dünyaya çok daha az entegre olmuş, kısaca az veya hiç bilinmeyen yerler olduğu için her biriyle köklü duygusal bağa sahibim. Bu yüzdendir ki bu tür seçimli sorulara hep uzatarak yanıt veririm.

Beni en çok şaşırtan üç ülke oldu; Endonezya, Filipinler ve İran. Endonezya o kadar bakir, o kadar renkli, o kadar çeşitli seçenekler sunan bir ülke ki ne ararsanız adalarında bulayım diye kaybolur, kendinizden geçersiniz. Tam bir macera ülkesi kısaca ve neredeyse es geçeceğim ülke beni kendine derinden bağladı. Hatta bir dönem neredeyse, Jawa Adası’nın ücra bir adası olan Madura Adası’na yerleşecektim. Neyse ki içimdeki keşfetme arzusu baskın çıktı… Filipinler de biraz öyle. İngilizce konuşulduğu için halkla çok iyi iletişim kurduğumdan ve popüler tatil rotalarının dışında kaldığından (şimdi öyle değil tabii) çok sevmiştim. Kırk gün en ücra dağ köylerini, en güzel deniz altı mercanlarını ve muhteşem adaları, koyları gezdim… İran tüm bu iki yıllık gezimin, ülkeye dönmeden önceki son rotası olmuştu. Yeşil ormanlarla kaplı dağlardan sonra İran’ın çorak ve dingin yapısı bana nedense çok cazip gelmişti. Asıl ilginç gelen ise insanın samimi yaklaşımı ve benimle her tanışanın evinde beni misafir etmesi veya etmek istemesiydi. Tarihsel ve kültürel açıdan da bilinenden çok daha zengin bir ülke. İnsanlarının ilgisinden, bir aylık gezimde ancak beş gün kadar kendi rızamla otelde kalabilmiştim…

 

Endonezya’da karakola düşmek, Filipinler’de mağarada kaybolup ölümle yüzleşmek, Fiji’de köpek balıklarıyla yüzmek, Sumatra Adası’nın kuytu ormanlarında orangutanlarla yürümek, ormanda kamp yapmak, Jawa Adası’nda yanardağın ağzına kadar çıkmak, Fiji’de kanoyla adadan adaya geçmek, dalmak, skydiving, bungee jumping… O kadar çok anı biriktirdim ki!

 

Dünyada en sevdiğiniz, tekrar tekrar gidebileceğiniz gezi rotası nedir?

İtalya’nın her köşesi gerçekten defalarca gidebileceğim bir rota. Hele ki az bilinen Orta Çağ kasabalarının cazibesini çok azımız tatmıştır. İtalya’nın her yeri inanılmaz bir tatil rotasıdır. Yurt dışına ilk defa gideceklere ilk tavsiyem her zaman seçeneksiz olarak İtalya olur… İspanya Endülüs bölgesini ikinci sıraya ekleyebilirim. Üç günlüğüne gitmiştim, on beş günde ancak ayrılabildim Endülüs’ten ve neden bu coğrafyayı bu kadar geç gördüğümü düşünerek kendime hayıflanmıştım. Üçüncü sıraya ise Tayland’ı koyabilirim.

 

Gezdiğiniz ülkelerde, sizi en güvende ve sıcacık hissettireni hangisiydi?

Yeni Zelanda, Avustralya ve Singapur güvende hissettiren ülkelerdi. Gerçek anlamıyla her açıdan güven sunan ülkeler bunlar. Ne aldığınız üründe, ne yediğiniz yemekte, ne de gezdiğiniz turda “kazıklandım, dolandırıldım” hissine sahip olursunuz. En sıcak gelen ülke ise dediğim gibi Endonezya, İran ve Filipinler olmuştu. Kamboçya’nın ise beni huzuruyla saran bir ülke olduğunu ekleyeyim.

 

Yine ekleyeyim; geçtiğimiz on yılda çok şey değişti. Instagram dünyası, sosyal medya ortamı her yeri ve her şeyi pazarlanabilir yapınca insanların da bundan rant elde etme arzusunda olmasına şaşmamalı. Bu da; her yer değişti, dönüştü anlamına geliyor galiba.

 

Gittiğiniz ülkelerde sizi en çok etkileyen gelenek neydi?
Yeni Zelanda ilginç; herkes güler yüzlü, insanlar sizinle göz göze geldiklerinde selam vermeden geçmezler. Otobüse binerken şoföre selam verirsiniz, o da size selam verir. Markette kasiyer sanki ahbapmışcasına size gününüzün nasıl geçtiğini samimiyetle sorar. Ayda binlerce dolar kazanan beyaz yakalı Yeni Zelandalının evine gittiğinizde evde çok az eşya görürsünüz, ama aynı zamanda çok kitap görürsünüz. Yine; zengin olsun, fakir olsun, hepsi kampçıdır, arabasında barbeküsü, çadırı kamp malzemeleri hep hazırdır. Ailecek kalabalık kamp yapmaya bayılırlar. İşte bunlar da benim için ilginç kültürel davranışlar.

 

Bir de; Filipinler’in Sagada bölgesinde bir zamanlar insanlar kayalıklara asılı tabutlarda ölülerini defnediyorlarmış. Düşünün bir patikada geziyorsunuz veya bir mağarada, birden karşınıza kayalıklarda sopalar üzerinde veya mağara ağzında kayalar üstünde üst üste yığılmış sıra sıra tabutlar çıkıyor!

 

Gezilerinizin sizde en çok neyi değiştirdiğini düşünüyorsunuz?

Benim yaşam tarzım seyahat etmek ve yazmak. Anlıyorum ki ben dünyaya bunun için gelmişim ve hayatımda başıma gelen her şey beni bu noktaya sürüklemiş. Şu anki ben olmam içinmiş her şey. Kısaca seyahat ederek ben aslında kendimi buldum. İnsan hayatı, etrafındaki değişkenlerle şekillenirken aslında birçoğumuz bu etkilere maruz kalıp kendi olmamız gerek kişilik ve benlik dışında başkalarının şekillendirdiği bireylere, hatta kalabalıkların bir parçasına dönüşüyoruz. Seyahat, insanı kendisine getirir yazarın dediği gibi. Benim iç huzurum, dünyadaki çeşitlilik ve renkliliğe sıcak ve samimi bakışım; iç hayatımı da dingin yapıyor. Karşıdakini anladığınızda kendinizi de tanımış oluyorsunuz.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.