Hakan Arslan Ankara’da Turizmin Dönüşümü
JW Marriott Hotel Ankara Genel Müdürü Dr. Hakan Arslan, turizm eğitiminin eksiklerinden Ankara’nın potansiyeline, sürdürülebilir otelcilikten gençlere ilham verecek kariyer fırsatlarına kadar, sektöre dair değerlendirmelerini MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Türkiye’de turizm eğitiminden gelen biri olarak, sektörün en büyük eksiğinin ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Türkiye’de turizm eğitimi oldukça güçlü temellere sahip olsa da sektör ile akademi arasındaki bağın daha sıkı olması gerektiğini düşünüyorum. Öğrencilerimizin teorik bilgi birikimleri çok iyi; ancak, uygulama alanında yeterli staj ve proje bazlı deneyim fırsatları sunulmadığında, mezunlar iş hayatına geçişte zorlanabiliyor. En büyük eksiklik, eğitim ve sektör arasında köprü görevi görecek sürdürülebilir iş birliklerinin eksikliğidir. Üniversitelerle otellerin ortak projeler geliştirmesi, öğrencilerin gerçek misafir deneyimi ile tanışmalarını sağlayacaktır. Özellikle COVID-19 sonrasında kalifiye personellerin büyük bir kısmı sektör değiştirmek zorunda kalmış ve sektördeki mevcut şartlar ve imkânlar yeterli olmamıştır.
Gençlerin otelcilik sektörüne ilgisi sizce yeterli mi? Bu alana yönelmeleri için neler yapılabilir?
Gençlerin otelcilik sektörüne ilgisi var; ancak, bu ilginin uzun vadeli bağlılığa dönüşmesi için sektörün onlara sunduğu imkânların daha net anlatılması gerekiyor. Özellikle Z kuşağı; anlamlı işler yapmak, gelişim fırsatları görmek ve global kariyer imkânlarına ulaşmak istiyor. Otelcilik sektörü tam da bu unsurları barındırıyor. Dolayısıyla sektöre yönelik algıyı güçlendirmek için başarı hikâyelerinin paylaşılması, mentörlük programlarının artırılması ve gençlerin yenilikçi fikirlerine alan açılması gerekiyor.
Ankara genellikle iş turizmiyle ön plana çıkıyor. Sizce başkent, turizm potansiyelini ne kadar kullanabiliyor?
Ankara, diplomasi ve iş dünyası odaklı turizmin merkezi olarak öne çıkıyor; fakat kültürel ve tarihî zenginlikleri yeterince tanıtılamıyor. Bunun yanı sıra direkt uçuşların olmaması Ankara için büyük bir eksiklik. Gordion Antik Kenti’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesi bunun güzel bir örneği; ancak, bu tür değerlerin tanıtımı için daha fazla uluslararası kampanyaya ihtiyaç var. Başkent; kongre turizmi, sağlık turizmi ve kültür turizmi gibi alanlarda ciddi bir potansiyele sahip. Bu potansiyeli kullanmak için kamu ve özel sektörün ortak bir destinasyon yönetim stratejisi geliştirmesi çok önemli.
Ankara özelinde sürdürülebilir turizmin gelişmesi için ne gibi stratejiler uygulanabilir?
Sürdürülebilir turizm için üç temel strateji öne çıkıyor:
- Çevresel Sürdürülebilirlik: Enerji tasarrufu, atık yönetimi ve karbon ayak izinin azaltılması oteller için kritik.
- Kültürel Sürdürülebilirlik: Ankara’nın tarihini, sanatını ve gastronomisini ön plana çıkaracak projeler geliştirilmeli.
- Toplumsal Katılım: Yerel halkın turizm gelirlerinden fayda sağlaması, sektöre olan desteği güçlendirir.
JW Marriott Ankara olarak biz de enerji verimliliği projeleri, atık ayrıştırma uygulamaları ve yerel üreticilerden tedarik politikaları ile bu alanda örnek olmaya çalışıyoruz. Çevreye duyarlı projelerimizi LinkedIn üzerinden paylaşıp neler yaptığımızı kamuoyuna da açıklamış oluyoruz.
JW Marriott Ankara gibi lüks segmentteki otellerin iş dünyası ve devlet kurumlarıyla olan ilişkileri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
JW Marriott Ankara, başkentteki konumu itibarıyla iş dünyası ve devlet kurumlarıyla güçlü ilişkiler kurmak zorunda. Misafirlerimiz arasında diplomatlar, iş insanları ve devlet yetkilileri yer alıyor. Bu durum bizlere büyük bir sorumluluk yüklüyor. Lüks segmentteki oteller, yalnızca konaklama hizmeti sunmakla kalmıyor; aynı zamanda stratejik toplantılara, protokol etkinliklerine ve uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yaparak ülkenin tanıtımına katkı sağlıyor. Biz de bu noktada misafirperverliği, güvenliği ve profesyonelliği en üst düzeyde tutarak Ankara’nın dünya ile olan bağlarını güçlendiren bir rol üstleniyoruz.