Güncel Sanatta YAYGARA
Farklı sanat etkinlikleri ile çok konuşulan, genç ve başarılı sanatçılardan oluşan “YAYGARA” adına kurucu üyelerinden, ressam Şevket Arık’la çok hoş bir sohbetimiz oldu, bu ay. İşte YAYGARA Güncel Sanat İnisiyatifi ve faaliyetleri….
YAYGARA Güncel Sanat İnisiyatifi’nin oluşum sürecini ve başlangıç aşamasında temellendirdiğiniz düşünceler nelerdi?
Yaygara teoride çok daha eski bir fikri oluşum iken, fiilen 2008 yılında kurulmuştur. Şevket Arık, Erdal Duman, Serkan Demir, Mustafa Duymaz, Veysel Şayli ve Mehmet Ali Uysal’ın içinde olduğu bir sanat oluşumudur. Grup üyeleri ortak yaşam alanları içerisinde doğal olarak birbirlerini bulmuştur. Aktivist bir temele oturttuğumuz bu oluşuma çevremizdeki olanakları şekillendirerek başladık. Bir davranış olarak çıkış noktamızı belirleyen şey ise, varış noktamızın neyliği kadar belirsiz ve bilinmezlikler içermekteydi. Yaygara’nın çıkış noktası biraz istekleri ile ilgilidir. Yani içinde bulunduğu gerçekliği anlamak ve onu dönüştürmek ister. Bunu yaparken de doğru şeyi istemek ve doğru olduğunu sezdiği yollardan ilerlemek ister.
YAYGARA ismi nasıl ortaya çıktı? Manifestonuz var mı?
Kendi aramızda yaptığımız konuşmalar esnasında ortaya çıktı. Kelimenin ikircikli ve biraz negatif anlamı, karşıt bir konumu sahiplenmek adına cazip geldi. Aynı zamanda bir haykırma ve çığlık niteliğinde bir tavrın karşılığı oldu diyebiliriz. Manifesto’ya gelince; aslında keskin uçlu, bağlayıcı bir kavramsal yapıdan çok bizim sürecimizin olanaklarını eklemleyen ve tutarlılığımıza yön veren birkaç cümle belirledik. “Yaygara kaçamak tartışmaların yaşandığı ve yaşanacağı gezgin bir kulübedir. Henüz bir adresi yoktur. Ama bu bir olumsuzluk değil bir talihtir. Her yer ‘Yaygara’ mekânı, her şey ‘Yaygara’ konusu ve her an, kopmaya hazır bir ‘Yaygara’dır. Elbette ki her oluşum da olduğu gibi ‘Yaygara’nın da gerekçeleri ve bileşenleri bulunmaktadır. Bu gerekçeler öncelikle bir yere ait olma, o yerin içini doldurma ve bu tortuyu görünür kılmak olarak ta özetlenebilir. Bu anlamda ‘Yaygara’ yaşadığı kentle ilişkilerini sanat üzerinden kurmayı amaçlayan bir paylaşım ortamıdır.”
Peki YAYGARA’nın süreci nasıl şekillendi ve sonrasında neler yaptınız?
YAYGARA; Geçmiş zaman içerisinde oluşan kararsızlık anlarına “Şüpheyi Askıya Almak” kavramıyla müdahale eden ilk sergisini 05-09 Kasım 2007’de gerçekleştirdi. Ardından belirsiz bir anın taşıdığı özel anlama vurgu yapan “Kimi Zaman” sergisi 29 Aralık 2008 -09 Ocak 2009 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Sonrasında süreci evrensel bir seyir aşamasının yörünge arayışı olarak alımlayan “Seyir Deneyimleri” etkinliği 15-30 Aralık 2008 tarihinde Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi Ankara’da yaklaşık 30 kişilik sanatçı gurubu ile bir güncel çekim alanına evirildi. Kendi gerçeklik alanını yaratan totaliter modern yaklaşımların, özgürlükçü ve yenilikçi bağlamını sorgulayarak yoluna devam eden “YAYGARA”; yine temel kavramlar üzerine kurguladığı ironik değinmelerinden biri olan “İyi Kötü Çirkin” sergisini 02-26 Haziran 2009 tarihinde Goethe Institut Ankara sergi salonu merkez alan üç ayrı mekânda gerçekleştirdi. Bu bağlamda yaşadığı kent başta olmak üzere, günümüz insanı ve sanat anlayışını ele alan bir sorgulama süreci olan tartışmalar dizisini de “Kayıp Şehir: Ankara’da Sanat Tartışmaları-1” başlığı altında başlatmıştır.
Temel bir dayanışma mantığından hareket eden “YAYGARA”, özne olarak sürekli kendi ismine vurgu yaparak, değişen, gelişen ve yeniliklere açık olan bir grup bilincini ortaya koymaya çalışmaktadır. Şimdiki zamanın çelişen değerleri üzerine söylenceler var eden ve sezgisel gerçeğin suyolunu arayan “FASAFİSO” sergisi 26 Nisan – 22 Mayıs 2010 tarihleri arsında Cermodern Ankara’da gerçekleşmiştir. 25 Şubat – 08 Nisan 2011 yine Cermodern Ankara’da “Doğa Cennetse, Kent Cehennemdir” başlığı altında gerçekleşen etkinlik ile, diyalektik düşünmenin bir koşulu olan “Karşıtlar” yaratıcılığın temeline konulmaya çalışılmıştır. Doğa ve onun içerisinde kuşatılmış alan olarak kurgulanmış kentin, olumlu ve olumsuz yönlerinden beslenen, karşıtlıklar temelinde bir zemin oluşturulmuştur.
YAYGARA’nın son etkinliği ise; 24-27 Kasım 2011 de Contemporary İstanbul’da “Öznenin konum değiştirmesiyle nesnenin görüntüsünün değişmesi” olarak tanımlanan “Paralaks” sergisidir. Daha sonra büyük bir etkinlik olarak planladığımız PARALAKS kavramının bir ön gösterisi niteliğinde olmuştur.
“PARALAKS” kavramını açılımları hakkında bilgi verir misiniz?
Paralaks bize geçmişi mevcut konumumuza göre şekillendirdiğimizi gösterir. Konumumuzun da mevcut şekillendirmelere göre tanımladığını vurgular. Aynı zamanda iktidar ve otoritenin yarattığı durumunu da bir Paralaks olarak değerlendirebiliriz. Otoriteyi kontrol altına alan her iktidar, kitleler üzerinde konum değişikliğinden dolayı farklı bir realite var ederken, toplum için aslında durumun pek de değişmediği aşikârdır. Medya ve iletişim alanında ortaya çıkan birçok durumda da öznenin konumu zorunlu değişikliğe uğramaktadır. Paralaks gerçeğe ulaşmak için öznenin kontrol ettiği konum değişikliği iken, öznenin pasifsize olduğu ve nesnenin görüntüsünün ona dayatıldığı bir zorunlu yapay gerçeklik sunulmaktadır. Artık paralaks bir yaşam biçimi olarak zorunluluktur ve özne kendi gerçeğini hep bir yanılsama olarak inşa edecektir.
Röportaj: Birge Uzan
[nggallery id=944]