Enerji Veren Şarkılarıyla DJ Funk
Dünya çapında ünlü birçok isimle çalışan, Power FM’in ve kulüplerin başarılı DJ’i, Funky C; meslek serüvenini, hayallerini, hedeflerini ve 2015 yazına dair planlarını keyifli bir sohbet eşliğinde bizlerle paylaştı…
DJ’liğe başlama serüveninizi bizimle paylaşır mısınız?
Ortaokul dönemiydi; RUN DMC ve Herbie Hancock gibi isimler dünya müzik piyasasını sallıyordu. Rock it ve Walk this way gibi şarkılarda duyduğum o scratch sesi bana çok cazip geldi. O sesleri çıkarmayı öğrenmek istedim. Babamın müziğe olan düşkünlüğü sayesinde evimizde iki pikap ve bir mixer vardı. Kutuların içinde saklı dururdu. Üç kardeşiz ve bizim onlara dokunmamız yasaktı. Onlar babamın özel oyuncaklarıydı. Babamdan habersiz, kendisinin işte olduğu zamanlarda onları kutularından çıkarır, bağlar ve antrenman yapardım. DJ olmaya karar vermem kısaca bu şekilde oldu.
Mesleğiniz hayatınızda neler değiştirdi?
Dünya çapında isimler ile tanışıp sahne paylaşmak, tecrübeli isimler ile sohbet etmek, röportajlar yapmak, onların yaşadıklarını dinlemek, kariyerim için de benim için de çok önemli olmuştur. Seyahat etmeyi çok severim. Amerika’da büyüdüm ve mesleğim sayesinde dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanını dolaşma fırsatım oldu. Belki de hiç göremeyeceğim yerleri tanıma ve keşfetme şansım oldu. Her yerden yeni arkadaşlar ve dostlar edindim; bu da benim için en güzeli… Her yerde çok sevdiğim dostlarım, arkadaşlarım var.
Gelecek dönem hedeflerinizden bahseder misiniz?
Hedeflerim arasında bir plak şirketi kurmak var. Özellikle Türkiye’de çok yetenekli gençlerin olduğunu bizzat görüyor ve yaşıyorum. Bu plak şirketi sayesinde gençlere seslerini duyurmaları için bir platform yaratmak istiyorum. Sadece DJ olarak değil; vokal yeteneği, söz kabiliyeti olan ve müzikal olarak aranje konusunda yetenekli gençleri keşfetmek istiyorum.
Radyoyu mu yoksa kulüp dj’liğini mi daha çok seviyorsunuz?
İkisinin de yeri ayrı. Tabii ki bir mekanda çalmak ve karşınızda bir kitlenin olması çok büyük keyif. İnteraktif olarak o karşılıklı elektrik alışverişi bana farklı bir mutluluk yaşatıyor. Radyo ise daha farklı; büyülü bir şey… Sadece ses var, hayal gücünüz gelişiyor, gözlerinizi kapatıp değişik şeyler hayal edebiliyorsunuz. Prodüksiyon yeteneğim sayesinde radyo konusunda başarılı olduğuma inanıyor, her şeyimi de kendim yapıyorum. Bundan çok keyif alıyorum. Bu mesleğin mutfak kısmı bana hep cazip gelmiştir. Yaratıcılığımı radyoda ses ile birleştiriyorum. Resim çizmek, tablo yapmak gibi bir his yaşatıyor bana…
Dj’lik algısında Türkiye ve yurt dışı arasında ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?
Ses kalitesine çok önem vermiyoruz ve melodi anlamında hiç seçici değiliz. İnternet iyi güzel de, ses kirliliği çok. Artık DJ’ler müzik için para harcamıyorlar. Bir videodan ya da bir filmden kesilmiş şarkıları bile kulüplerde çalabiliyorlar. Zaten MP3 dediğimiz bu format sıkıştırılmış bir sestir; bir de kötü kaydedilmiş ise işte ben buna dayanamıyorum. Biraz daha seçici olmamız gerektiğini düşünüyorum. Her şeyin her yerde çalmasını doğru bulmuyorum.
İşiniz dışındaki zamanlarda gece hayatını seviyor musunuz?
Evet gece hayatını seviyorum. Yaz dönemim hep çok yoğun geçiyor. Bu nedenle işim harici dışarı nadir çıkıyorum. Özel davetler ve partilere katılıyorum. Sanırım sürekli DJ kabininde olmaktan eğlenmek için gittiğim zamanlar insanların arasında olmak bana biraz garip geliyor. Hep müziği dinliyor, DJ’i takip ediyorum. “Ne çaldı? Nereden nereye geçti? Bu hangi versiyon?” Bunları düşünürken de bazen eğlenmeyi unutabiliyorum.
Gitmekten hoşlandığınız yerler ve dinlemekten keyif aldığınız isimler var mı?
İstanbul’da Any var. Tam bana hitap eden bir müzik anlayışı var. Power FM’de beraber çalıştığım Tankut Karakurt Perşembe akşamları Any’de çalıyor. Onu dinlemek büyük keyif… Tankut ile arşivlerimizi konuştururuz ve sürekli birbirimize yeni şarkılar öneririz. Farklı mekanlara da gidiyorum ancak müzik söz konusu olunca benim müzik anlayışıma göre çok fazla mekan olduğunu söyleyemeyeceğim. Lucca ve La Boom da beni müzikal anlamda tatmin ediyor. Murat Tokuz ve DJ Yakuza dinlemekten de keyif aldığımı söyleyebilirim.
Bu yaz sizi nerelerde dinleyeceğiz?
Ramazan sonu, bayramda Çeşme Babylon’da her Cumatesi “Happy Hour” yapıyor olacağım. Çok keyifli olacak ve Babylon’da Happy Hour konseptine yeni bir anlayış getireceğim. Her hafta farklı bir sürprizim olacak. Zaman zaman enstrüman zaman zaman da vokal eşliğinde… Babylon’un dışında Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde her an, her yerde karşınıza çıkabilirim bu yaz. Özel gecelerde de bu yaz bana sıkça rastlayabilirsiniz.
Tatil rotanız olarak da iş yapacağınız yerleri mi belirlediniz, yoksa farklı kaçamaklar olacak mı?
Farklı kaçamaklarım hep olur. Çeşme tabii ki her yaz vazgeçilmezlerimden… Daha önce Tayland gibi Uzak Doğu ülkelerini ziyaret ettim. Yine kafamda egzotik bir yere gitme düşüncesi var. Endonezya olabilir. Belki de Havayı Koklayan Adam’ın tavsiyesi üzerine bir Afrika seyahati de düşünebilirim. Konya’yı da methede ede bitiremedi; düşünmüyor değilim.
Yakınlarda bir albüm ya da özel projeniz var mı?
Sürekli şarkılar yapmaya devam ediyorum. İtalyan DJ, Nicola Fasano ile yaptığım Banned şarkısından sonra boş durmadım. Erdinç Erdoğdu ile Occupy Athena World ve Go Off adında şarkılarım var. K-Billy ile DJ Mag World Tour kapsamında Türkiye ayağı için resmi bir şarkı kaydettik; Big Beat Theory… Şu an üzerinde çalıştığım farklı şarkılarım da var. Bu yaz için sürprizim bir “COVER”. Şu an hazırlıklarını sürdürdüğüm çalışmamı en kısa zamanda duyacaksınız. Bakarsınız bu çalışmaları bir araya getirir, bir albüm halinde piyasaya çıkarırım. Önemli olan destek… Sadece benim için geçerli değil. Tüm meslektaşlarım adına söylüyorum, doğru alanlarda ve platformlarda sevdiğiniz isimlere destek olmanızı çok isterim. Dinlenme oranları, stream sayıları, tıklanma sayıları, bunların hepsinin çok değerli olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bunu yapalım ve Türk isimlerin dünya müzik piyasasında da başarılı olmalarını sağlayalım. Bunu biz istersek yaparız; yeter ki isteyelim.