Elegant ve Cool Kişilik Koray Birand’ın Objektifinden Kusursuz Kareler

Fotoğrafla tanışma hikayesi çok eskilere dayanmasa da, kendi stiliyle fark yaratan ve kariyer basamaklarını hızla tırmanan Koray Birand’ı sima
olarak tanımayabilirsiniz ancak yaptığı ulusal ve uluslar arası işlerde onun objektifine yansıyan karelere mutlaka aşinasınızdır…
Koray Birand Kimdir?
1993 senesinde T.E.D Ankara Koleji’ni bitirdikten sonra Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım, Mimarlık Fakültesi’ne girdi. Mezun olduktan sonra Cyramaxx Films adında Post Prodüksiyon firmasını kurdu. Bu süre zarfında çeşitli TV Reklam ve jenerik çalışmaları oldu.
1999 senesinde TRT Genç Sinemacılar için iki adet kısa film çekerek yönetmenliğe adım attı.
2000 senesinde Cyramaxx Films ve Proje’nin birleşmesi ile Proje Films’in başına geçti.
2002 senesinde ilk görüntü yönetmenliği olan T.C Kültür Bakanlığı Türkiye Tanıtım filmini çekti.
2003 senesinde fotoğraf çekmeye başladı; moda fotoğrafçılığı konusuna yöneldi. Günümüze kadar Türkiye’deki en önemli firmaların kampanyalarına imza attı.
Halen Türk firmaların yanı sıra, yabancı firmaların da kampanyalarını çekmektedir.

İlk fotoğraf makinenizi aldığınızda kaç yaşındaydınız? Siz ve fotoğraf arasındaki bu güçlü bağ nasıl kuruldu? Bir yol göstericiniz var mıydı?
2004, ilk fotoğraf makinesi ile tanıştığım sene. Nasıl oldu bilmiyorum, her şey çok ama çok hızlı gelişti.

Ankara’da dünyaya geldiniz. Şu an İstanbul’da yaşıyorsunuz ve Londra, Paris ve Münih arasında mekik dokuyorsunuz. Sanatçıların dünyaya farklı gözlerle baktığını biliyoruz, Türkiye ve Avrupa kentlerini siz nasıl karşılaştırırsınız?
Türkiye kültürel açıdan çok zengin bir ülke. Bunu kullanmayı başarabildiğimiz zaman başarının geleceğine inanıyorum. Tabii ki de Avrupa bizim alanımızda bizden çok ama çok ileride. Ama hızlı öğrenen ve uygulayan bir milletiz. Şehirlerin farklılıkları kısa sürede kapanacak ve bazı avantajlarımızın olacağına inanıyorum. Sahip çıkmak ve bu konuda bence çok çalışmak gerekiyor.

Ünlü Türk fotoğrafçı Ara Güler, her fırsatta fotoğrafın sanat olmadığını belirtiyor ve sanatçı olarak anılmayı kabul etmiyor. Bu arada Fransız şair, roman yazarı ve tasarımcı Jean Cocteah ise “Gerçek bir fotoğrafçı, gerçek bir şair veya ressam kadar nadir bulunur” ifadesini kullanıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Her şeyin kısa bir süre içerisinde eski olarak adlandırıldığı bir sektör içerisindeyim. Ara Güler’e katılıyorum, bizler tüketilmek üzere tasarlamış fotoğraflar çekiyoruz. Bir grafik tasarımcıdan farkımız yok. Kesinlikle bende, fotoğraf sanatçısı olarak anılmayı sevmiyorum çünkü sanat olarak yapanlardan farklı bir amaca hizmet ediyoruz. Ama bu demek değil ki işimiz kolay.

Birçok sanatçının bir gün gerçekleştirmek istediği bir rüya projesi vardır. Yakın gelecekte sizin de böyle bir planınız var mı? Sınırsız bir bütçeniz olsaydı, nasıl bir kişisel proje yaratırdınız?
Aslında fırsat buldukça projelerimi hayata geçiriyorum. Sadece kampanya çekmek için çalışmıyorum. O kadar çok besleniyorum ki, enerjimi boşaltmam gerekiyor. Aklımda bir proje var ve bir gün hayata geçireceğim demek yerine, projeyi hayata geçirmek için hemen harekete geçiyorum. Her iş başlı başına zaten yeni bir proje. Uzak hedefler koymak tarzım değil. Kısa vadeli hedefler ve bu hedeflere ulaşarak çıta yükseltmeyi daha çok seviyorum.

Görsel anlayış bakımından kendinize en yakın bulduğunuz isimleri bizimle paylaşır mısınız?
MertandMarcus, Steven Meisel, Steven Klein, Camilla Akrans

Müzik, ruh halinizi değiştirerek çalışmalarınıza etki ediyor mu, yoksa sizin için sadece arka plandan gelen bir sesten mi ibaret?
Etrafım bir şekilde müzik ile çok içi içe insanlarla kaplı durumda. Bu durumdan da en iyi şekilde faydalanıyorum. Konsantrasyon, çekim esnasında, müziğe ruh halimi değiştirecek kadar bir şans tanımıyor açıkçası.