© Copyright 2018 Mag Medya
blank
Başa Dön

Deryasal Takıntılar

Deryasal Takıntılar

Sanatçı bir anne ve babaya sahip olan, son günlerde ise farklı tasarımlarıyla kendi adından oldukça söz ettiren Derya Şensoy ile çok renkli bir röportaj gerçekleştirdik. Yeni takı koleksiyonu “Deryasal Takıntılar”dan bahsettik. Çocukluğumuzun en sevdiğimiz oyuncağı “lego”ları ve daha bakın neleri kullanmış tasarımlarında… Eğlenceli kişiliği sohbetimize yansıyan genç tasarımcının bu enerjisini sizlerle paylaşıyoruz.

Takı tasarımına olan ilginizi nasıl keşfettiniz?
Küçüklüğümden beri bunun içinde büyüdüm. Annem hep çok ilgi duyar ve evde takılar yapardı. Sanırım bana da annemden geçti bu merak. Kendi kendime takılar yapar takardım ama bunu bir iş olarak yapacağım aklıma hiç gelmezdi.

Sanatçı bir aileden gelmek ve tabi ki bir sanat okulunda okumak… Kadersel bir durum mu acaba?
Bir sanat okuluna gitmeye karar vermek benim için hızlı gelişen bir süreç oldu. Resim çizmeyi, bir şeyler üretmeyi, yaratmayı hep çok seviyordum ama bunu nerede, nasıl kullanabileceğim hakkında bir fikrim yoktu. Ablam, Ferhan Şensoy benden bir sene önce New York Üniversitesi’nde Sinema-Televizyon okumaya gitmişti, sanat ve oyuncu kökenli bir aileden geliyor olmamın ve ablamı her konuda kendime örnek almamın da etkisiyle onun izinden gitmek istedim.

Bu noktada ailemin, en çok da annemin doğru yönlendirmesiyle son kararım Parsons The New School for Design oldu. Annem bana “Böyle bir yeteneğin var, sen de ablanın okuduğu bölümden farklı bir bölümde oku. Farklı şeyler okuyup güzel işler yapabilirsiniz.” demişti. Annem hep birçok şeyi aynı anda düşünür, tartar, hesaplar, ileriyi görür ve bunu çok hızlı yapar. Dolayısı ile annemin fikirleri benim için hep güvenilir ve doğru kararlardır. Yanılmadı da, çok sevdiğim bir okulda, hiç aklımda olmayan bir bölüm okudum.

New York’ta aldığınız illüstrasyon eğitimi tasarımcı kimliğinizi nasıl etkiledi?
İllüstrasyon bir hikayeyi resmederek anlatma sanatıdır. Bu bir çizgi film, çizgi roman, resim olabileceği gibi aynı zamanda bir karakter, bir obje veya bir oyuncak da olabilir. Duvarda asılı bir resim olabileceği gibi bir t-shirt’ün, elbisenin üzerinde de olabilir. Bana en cazip gelen şey okuduğum bölümün bu kadar uçsuz bucaksız oluşu ve bana çok seçenek sunmasıydı. Sürekli üretmek, yaratmak, her gün başka bir şey öğrenmek, her şeyden biraz yapmak isteyen karakterime de çok uygun bir bölüm oldu.
New York’ta okuma şansına sahip olmak da hayatımda elime geçen, ailemin bana sunduğu en güzel fırsatlardan biriydi. Sanatın merkezinde, her şeyin bu kadar hızlı geliştiği, insanın sokak sanatından dünyadaki en önemli müzelere kadar ufkunu genişletebilecek çok güzel bir şehir New York. Şimdi buradaki deneyimimi, birikimimi ve yaratıcılığımı yanıma alarak İstanbul’a dönüyorum. Güzel şeyler öğrendim, güzel işler yapacağıma, güzel şeyler olacağına inanıyorum.

“Deryasal Takıntılar” koleksiyonunuzun arkasındaki renkli ve eğlenceli süreci paylaşır mısınız?
Tasarımlarımda beni yansıtan, benden bir şeyler olsun istedim. Birazcık içimdeki çocuğun ve enerjimin dışa yansıması diyebilirim. Ben çok eğlenerek ve zevk alarak tasarladım takıntılarımı. Alan, kullanan ve beğenen herkese de bu enerjimin geçtiğini düşünüyorum.

Takı tasarım alanında, gelecekte kendinizi nerede görüyorsunuz?
Tasarımlarım yeni olmasına rağmen çok ilgi gördü, bu durum da beni çok mutlu etti. Gelecek planlarım arasında başka hayallerim de var ama bu alanda da kendimi geliştirmek ve daha iyi yerlere gelmek isterim.

Takı tasarımındaki başarınızı neye borçlusunuz? Tasarımlarınızda anneniz Derya Baykal’ın katkısı var mı?
Öncelikle eğitimime borçluyum tabii ki. Ama küçüklüğümden gelen bir merakım ve ilgim de vardı. Biraz da anneme borçluyum diye düşünüyorum, ondan çok şey öğrendim. Yaptığım her şeyi ona gösterir, ona sorarım. Onun beğenmesi benim için çok önemli. Çok iyi bir gözü, çok pratik çözümleri var. Hem ilham kaynağım hem de bir sürü konuda öğretmenim, annem oldu diyebilirim.

“Deryasal Takıntılar” koleksiyonunuzu nerelerde bulunabiliyor?
Bu koleksiyonumu zaten “Lidyana.com” için yaptım. Dolayısıyla takılarım sadece Lidyana.com’da satılıyor.

Genç tasarımcılara ilk etapta nasıl bir yol izlemelerini tavsiye edersiniz?
İlk etapta eğitim çok önemli. Ama tasarım biraz sabır işi, çok istemek, çok sevmek ve sabretmek gerekiyor. Bir şeyler üretmek, tasarlamak zaman alıyor, sonrasında da tabii tasarladığınız şeyi hayata geçirmek ayrı bir emek istiyor. Bunun yanı sıra, çalıştığınız insanlar ve ekibinizle de iyi bir enerji yakalamanız çok önemli. Çalıştığınız kişilerin de sizi bir adım ileriye taşıyabilmesi lazım hep.

Anneniz Derya Baykal ile yer aldığınız “Stars of Istanbul” projesinden bahseder misiniz? Yer aldığınız başka sosyal sorumluluk projeleri var mı?
Annemle birlikte Unicef’in bir projesinde daha yer almıştık. Çok zevk alarak yaptım, dolayısıyla “Stars of İstanbul” da beni aynı şekilde heycanlandırdı. Çocuklar konusunda çok hassas ve duyarlıyım. Çocukların eğitimi ve geleceği yararına yapılan bir projede yer almak beni çok mutlu etti. Bunun yanı sıra geçtiğimiz Mayıs ayında Toplum Gönüllüleri Vakfı için t-shirt’ler tasarlamıştım. Şimdi de yeni projeler var ve ben de yer alacağım fakat bunlardan bahsetmek için henüz erken.

Seyahat etmeyi seviyor musunuz? En sevdiğiniz şehir hangisi?
Seyahat etmeyi seviyorum. Yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak her zaman iyi gelir bana. Ama özellikle gitmeyi sevdiğim yerlerden birisi New York.

Hayranlık duyduğunuz, takdir ettiğiniz isimler var mı?
Sanatına hayran olduğum insanlar var Alphonse Mucha, James Ensor, Yalçın Gökçebağ gibi. Bunun yanı sıra annemin sanatçı kimliğine, anneliğine ve yaratıcılığına, babamınsa zekasına ve oyunculuğuna çok hayranım.

Günün stresini ve yorgunluğunu nasıl atıyorsunuz?
Benim için akşam ailem ve köpeğimle vakit geçirmek günün bütün stres ve yorgunluğunu alıyor. Bunun yanı sıra, arkadaşlarımla da vakit geçirmeyi, yaptıklarımı, yaşadıklarımı paylaşmayı seviyorum.

Peki “Deryasal Takıntılar” dedik ya…Katı prensipleriniz var mı? Asla ve asla dediğiniz şeyler mesela…
Katı prensiplerim var diyemem. Asla yapmam, asla olmaz dediğim şeyler de çok değildir. Çok kafasının dikine giden bir insanım… Yanlış da olsa yaşamadan göremiyor insan bazen.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.