Bora Çınar
On üç yıldır bir başkent markası olarak çok çok farklı işlere imza atan “Grafikir”in sahibi Bora Çınar bu ay konuğumuz. Ankaralı bir firma olarak sektörde nasıl büyük başarı sağladıklarından geleceğe yönelik projelerine dek keyifli bir röportaj sizleri bekliyor…
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Bora Çınar: 1973 Ankara doğumluyum. Çok da başarılı sayılmayacak bir öğrenim sürecinden sonra Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümüne girdim. Aynı hızla da çıktım. 1993 yılında Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Melih Yalman ile bir iş görüşmesi yaptım. Kırk beş dakika konuştuktan sonra bana: “Sen reklamcı olacaksın.” dedi. Ben de oldum. İki seneye yakın Hürriyet Gazetesi Reklam Servisi’nde çalıştım. Daha sonra ekip olarak bir ajansa transfer olduk. 1996 Şubat’ta da Grafikir’i kurduk. O gün bugündür Grafikir’le yatıp, Grafikir’le kalkıyoruz…
“Grafikir” ismi ve fikri nasıl çıktı?
B.Ç: Grafikir, üç ortak tarafından kuruldu. Zaman içinde iki ortağımızla yollarımız ayrıldı. Bir de tasarımcımız vardı. “Grafikir”in isim annesi odur. Onun sayesinde bugün harika bir marka haline geldik. İlk farkı ismimizle yarattığımızı düşünüyorum. Zaman içersinde çok şey değişti tabi. Bugün, genç ve dinamik kadromuz ve sürekli genişleyen portföyümüzle sıradanlıktan sıkılan, farklılıktan hoşlanan reklam verenler için alternatif bir iletişim tasarımı şirketiyiz.
On üç yıl az zaman değil, nasıl geçti?
B.Ç: Hele ki Türkiye’de on üç yıl hep çıtayı yükselterek yürümek hiç kolay değil. Bizim de kırılma noktalarımız oldu. Dip yaptığımız süreçler yaşadık. Ama 2001’de evlendim, 2006’da kızım oldu. Yani ben krizleri farklı motivasyonlarla her zamankinden çok çalışarak, daha motive geçirdim. Ufak tefek sıyrıklarla geride bıraktık o günleri.
Bugün de ekonomik kriz gündemde, şimdi ne yapıyorsunuz?
B.Ç: Artık sadece çalışıyoruz. Bu noktadan sonra işimizi iyi yapıyor olmamız yeterli. Müşteri bulma çabasında olmadığımız için mevcut müşterilerimizi mutlu ederek, onları elde tutmak için çalışıyoruz.
“Grafikir” bir terim olarak “reklam”ı nasıl tanımlar?
B.Ç: “Grafikir” için reklam; bir haberleşme gücü ve aracıdır. Reklama yapabileceğinden çok fazla görev yüklemek doğru değildir. Kaldı ki tüm pazarlamanın gereklerini tek başına reklamın yapması da beklenemez. Reklamın görevi, tanımlanmış bir tüketici grubuna, onları harekete geçirme yönünde uyaracak mesajı iletmektir. Yani tamam reklam verdik, yağacak paralar diye bir şey yok. Öncesiyle, sonrasıyla planlanması gereken bir süreç bu…
Peki, Grafikir’e gelen bir firmanın başına neler geliyor?
B.Ç: Biz müşterilerimize, pazarlama iletişimi hizmeti sunuyoruz. Yani iletişimini tasarlıyoruz. Pazarlama iletişimini; markanın doğumundan olgunlaşmasına her aşamada onu büyüten, farklılaştıran, ona destek veren; pazar araştırmasını ve analizini, konumlandırmayı, sattırmayı, yeni stratejiler geliştirmeyi, ürünün ve medyanın doğasına göre mesajlar oluşturmayı içeren bir süreç olarak görmek gerekir. Ajansımıza gelen firmaya bu yol haritası doğrultusunda bir rota oluştururuz. Yaratıcılığımızı katarak hayata geçirdiğimiz projelerde, müşterilerimizin memnuniyetini öncelikli değerimiz kabul ederiz.
Sizin için müşteri memnuniyeti ne demektir?
B.Ç: Bizce müşteri memnuniyeti, müşterinin en sevdiği rengi ya da sloganı kullanmak değildir. Hatta bu çok zaman sorun olur. Ama bizim için memnun müşteri; “kazanan müşteri”dir. Bu kazanç; para olur, prestij olur, imaj olur… Yani reklam verenimizi hedeflerine ulaştırmak için en doğru olanı yapmaktır.
Bu noktada her şey ajansın yaratıcılığına mı kalıyor?
B.Ç: Reklamcılığın temelinde elbette yaratıcılık vardır. Ancak bu, ajanslara sınırsız bir özgürlük sağlamamaktadır. Reklamcılığın bir sanat dalı olduğu gibi genel algı var. Fakat reklam bir sanat dalı değil, stratejiler bütünüdür. Yaratıcılık; doğru strateji kullanılırken, dikkat çekmenin en zekice, en estetik ve en parlak yoludur. Pek tabi ki reklam sanattan beslenir ama sanat yapma gayesinden uzakta, müşteriyle kolektif bir çalışma anlayışı içerisinde onun çıkarlarını gözetmeyi ön planda tutar. Müşterinin başarıya giden yoldaki kolu, kanadı olur.
Ankara menşei bir ajans olarak İstanbul ajanslarının yer aldığı devler arenasında büyük başarılara imza atıyorsunuz…
B.Ç: 2008 yılında, AC Nielsen kaynaklı Türkiye’nin en büyük yaratıcı ajansları listesinde 83. ve Türkiye’nin en çok reklam üreten ajansları listesinde 15. sırada yer aldık. Böylelikle Ankaralı bir ajans olarak “Biz de burdayız!” dedik.
Bu listede yer alan sayılı Ankara ajansından biri olmak size neler hissettirdi?
B.Ç: Şunu övünerek söyleyebilirim ki; biz bu listede yer alan %100 Ankara yapılanmalı tek ajansız. Demem odur ki; bizim Ankara dışında bir şubemiz, herhangi bir konuşlanmamız yok. Doğal olarak bunun haklı gururunu yaşıyoruz. Tabi ki bu da beraberinde daha yüksek hedefler koymayı, dolayısıyla da daha çok çalışmayı getiriyor.
Haklı gurur demişken… Ankara’ya bir de ödül getirmişsiniz…
B.Ç: Evet. MediaCat’in düzenlediği “Açıkhava Bolfikir” yarışmasının “En İyi Megaboard Kullanımı” kategorisinde ödül aldık. Reklam dünyasının seçkin platformları bunlar. Böylesi bir yarışmada ödülü kapmak, Ankara’ya getirmek… Ekmek yediğimiz coğrafyaya övünebileceğimiz değerler taşımak… Güzel şeyler…
Bu başarının arkasında ne var?
B.Ç: Reklam dünyasında çok sivrilen “isimler” vardır. Bir ekip değil de bir “ad”ın başarısından söz edilir sektörde. Bu bana çok saçma ve sağlıksız gelmiştir hep. Ben başarıya sadece kişisel bir eforla ulaşılabileceğine inanmıyorum. Ve tüm samimiyetimle söylüyorum ki; Grafikir’in başarısının arkasında her şeyden önce kendine ve yaptığı işe inanan güçlü bir ekip var.
Böylesi bir başarının mimarı “Grafikir Ekibi”ni oluştururken nelere dikkat ettiniz?
B.Ç: Biz sımsıkı, gerçekten de sımsıkı bir ekibiz. Hani klişe bir laf vardır; “Biz bir aileyiz.” diye. Bu, bizim ajansta gerçekten anlam bulan bir olgudur. Aklımıza estikçe yayımladığımız biz yayınımız var; “G-point” adında. Bir önceki sayımızda “Ey reklamcı bu düstur sana dosttur.” diye bir liste paylaştık müşterilerimizle. Oradaki temel düsturlardan biri şuydu: “Ben yoktur! Biz vardır, bu senin felsefen ola!” Bu öğretiyi kabul eden, özümseyen bir ekip, Grafikir. “Her şey sevmekle başlar.” derler ya, işini seven, arasında muhteşem kimya olan bir ekibiz biz. Ekibi oluştururken bu elektriği hissedebileceğimiz ve bu heyecanı yaşatabileceğimiz kişileri seçmeye dikkat ediyoruz.
Köklü İstanbul ajanslarının başrolde olduğu bir sektörde Grafikir kendini nasıl konumlandırıyor?
B.Ç: Biz diğer Ankaralı ajanslar gibi Ankaralı olmanın hem avantajını hem de dezavantajını yaşıyoruz. Ankara; yeniliğe, yaratıcılığa, farklılığa aç. İyi işler çıkarıyorsanız hemen dikkat çekiyorsunuz. Bir de dezavantajımız var: “Reklamın kalbinin İstanbul’da attığı” inancı… Bu benim mantığımın almadığı bir yaklaşım. Sonuçta Ankara’daki ajanslarda da, İstanbul’daki ajanslarda da fikir kazanıyor. Ajans çalışanları aynı işi yapıyor, fikir üretiyor, yaratıcılıklarından ekmek yiyor. Bu noktada zekanın Ankara’sı, İstanbul’u mu olur yani? Ama evet Ankara’da kaliteli prodüksiyon anlamında sıkıntılarımız var. Ben Ankara Reklamcılar Derneği Asbaşkanı’yım ve belki de dernek misyonuna ters bir durum ama bu açığı İstanbul’da birlikte çalıştığımız tedarikçilerimizle aşıyoruz. Prodüksiyon, medya satın alma ve araştırma konularında sektörün önde gelen isimleriyle çalışıyoruz.
Grafikir nelerden besleniyor?
B.Ç: Aslında en basit cevabı; hayattan… Hayata dair tüm değerler bizi besliyor, yaratıcılığımızı tetikliyor. İnsan, sanat… Okumak, izlemek, dinlemek, sosyalleşmek, araştırmak…
Siz “Markalarımıza fark yaratmak için çalışıyoruz.” diyorsunuz. Peki, sizi farklı kılan nedir?
B.Ç: Cesuruzdur. Yaptığımız işten, herkesten çok biz keyif alırız. “Samimiyetsizlik, tutarsızlık, kibir”den uzak durur, sevmeyiz. Başkalarının göremediğini görmeye çalışırız. Müşterimizi koruruz. Geri dönüşleri mutlaka değerlendirir, bir sorun olduğunda, bunun bizden de kaynaklanabileceğini unutmayız. Ama en önemlisi mükemmel şeylere olan tutkumuzu asla yitirmeyiz.
Gelecekte Grafikir’in yol haritası nedir?
B.Ç: Son beş yıldır sektöründe lider ya da lider olmaya aday firmalarla çalışmaya özen gösteriyoruz. On üç yıl sonunda bunu söyleyebilmek, müşteri seçebilme lüksüne sahip olmak o kadar güzel bir şey ki… Birlikte yol almaktan keyif duyduğumuz müşterilerimize fikirlerimizi sunarak, yıllardır sahip olduğumuz istikrarlı yükseliş grafiğimizi sürdüreceğiz. Gelecekte de çok çalışarak, hem kendi beklentilerimizi hem de müşterilerimizin beklentilerini en üst düzeyde karşılamaya devam edeceğiz.