Asil Duruşu ve Gülen Gözleriyle SİNEM GÜVEN
Doğal güzelliğiyle uzun yıllar başarılı bir şekilde modellik yaptıktan sonra gezgin ruhunun verdiği ilhamla “Hathi” mücevher markasına hayat verdi… Ruhen ve bedenen daima genç, daima dinç… Spor yapmak, kitap okumak, sevdikleri, tasarımları ve tabii ki seyahatleri mutluluk sebepleri… Güzelliği de bu mutluluğun eseri… Bizi saran mükemmel enerjisiyle Hilton Bomonti’de Sinem Güven ile gerçekleştirdiğimiz çekimimizden özel kareleri sizlerle buluşturuyoruz…
Kendinizden ve yaptığınız işlerden biraz bahseder misiniz?
İzmir doğumluyum. Mutlu bir ailede büyüdüm. Uzun süre modellik yaptım ve artık mücevher markam Hathi’ye konsantreyim… Hathi için her gün özveriyle ve büyük bir aşkla çalışıyorum. Yepyeni projeler, yaklaşımlar geliştiriyor, markama uygun etkinliklerde yer alıyorum.
Sinem Güven olarak kendi stilinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Stilimi sade olarak tanımlayabilirim. Rahatlık ve konforun ön planda olduğu ama çarpıcı detaylarla zenginleştirmeye özen gösterdiğim bir tarzım var.
Kendi stilinizi oluştururken özellikle dikkat ettiğiniz noktalar var mı? Ya da stil sırlarınız? Bizimle paylaşır mısınız?
Kendi stilinizi oluşturmak için kurallara ihtiyacınız olmamalı; kendiniz olmanız ve kendinizi iyi tanımanız önemli… Stil insanın kendisine yakışan, ruhuyla özdeşleşip zenginleşen bir şey… Tamamen özgünlükle ilgili bir konu… Ben de bu anlamda kendimi yansıtan parçalar seçiyorum. Sevmediğim, içime sinmeyen parçaları tercih etmem. Bugün Sinem Güven deyince akla gelen bir stil varsa bunun sebebi de budur.
Peki en çok hangi giysilerle kendinizi rahat hissedersiniz? Gardırobunuzun vazgeçilmezleri neler diye sorsak…
Bahsettiğim gibi bir stilim var ve bunun dışına çıkmıyorum. Benim için rahatlık, konfor ve özgünlük önemli… Abartıdan uzak, sade parçaları tercih ediyorum ve bunları aksesuarlarla zenginleştiriyorum. Gardırobumdan eksik etmediğim basic bluzlar, tişörtler gibi belli parçalar var. Kumaş pantolonlar ve blazer ceketler de vazgeçilmezlerimden… Yazın da şort ve elbise giymeyi çok seviyorum.
Peki hayatınız boyunca tek bir kıyafetle/kombinle yaşayacak olsanız tercih ettiğiniz parçalar ne olurdu?
Elbette kendimi rahat hissettiğim kıyafetlerimi tercih ederdim; Kotlarım, tişörtlerim gibi dolabımın vazgeçilmez parçaları olurdu. Ayakkabı tercihimi ise, eğer yazsa sandaletlerim, kışsa motorcu botlarımdan yana kullanırdım.
Artık kışlıkları çıkarmaya başladık. Sizin sonbahar – kış sezonu için vazgeçilmez parçalarınız var mı?
Yırtık kotlarım yaz–kış vaz geçilmezlerimden… Dolayısıyla elbette yeni sezonda da bolca giyeceğim parçalardan… Basic tişörtlerimin yerini kışın basic kazaklar alıyor. Başta da söylediğim gibi kazaklarımda da tercihim sadelikten yana ve bunlarla mücevher, aksesuar kullanmayı seviyorum. Bu şekilde hem stilimi hareketlendiriyorum hem de sade bir şıklık elde ediyorum. Yüzüklerimi, bileziklerimi ve kolyelerimi her stile uygun olacak şekilde tasarlıyorum. Böylelikle rahatlıkla ve severek kullanıyorum. Sonbahar–kış sezonunda bir diğer vazgeçilmezim motorcu botlarım… Aynı mücevherlerimde olduğu gibi botlarımı da her stille kombinleyebiliyorum.
Modanın içinde biri olarak trendleri takip ediyor musunuz?
Elbette trendleri takip ediyorum; tasarım dünyasındaki her gelişmeyi ve yeniliği yakından gözlemiyorum. Ama bu haberdar olmak adına kayıtsız kalmadığım bir konu çünkü açıkçası ben trend olduğu için alışveriş yapan ya da giyinen biri değilim. Sadece moda ve trend diye asla tarzım olmayan, beni yansıtmayan bir parça almam, dolabıma dahil etmem.
Yeni sezon trendlerinde beğendiğiniz parçalar var mı?
Açıkçası yeni sezonda beğendiğim trendlerden biri punk grunge tarzı… Gayet basic ama bir yandan da tarzı olan parçalar bulmak mümkün… Açıkçası doğru kombinlendiğinde oldukça kişilik sahibi, özgün stiller sağlayan bir trend; sade ama iddialı… Bunun dışında elbette her sezonda olduğu gibi yine basic, temel parçalar da hakimiyetini koruyor. Bol, dökümlü kesimler bu sezonun yeni trendlerinden… Doğru parçalarla birleştirildiğinde oldukça rahat, bir o kadar şık kullanılabiliyor. Birbirinden özel tasarımcıların elinden çıkmış özgün mücevherler de bu sezonun en çarpıcı aksesuarlarını oluşturuyorlar. Kullandığınız, tercih ettiğiniz mücevherlerin tarzı çok önemli çünkü kıyafetlerinizin stilini büyük ölçüde değiştiriyorlar. Bu yüzden yeni sezonla ilgili önerim elbiselerden ziyade daha çok mücevher ve aksesuara yönelik yatırım yapılmasından yana…
Bir mücevher tasarımcısı olarak bu kışın öne çıkan takı ve aksesuar trendleri sizce neler?
Bu kış her stilde mücevherler yer alıyor; çünkü mücevher ve aksesuar oldukça ön planda… Bol kesim kıyafetlere, büyük kolyeler ve bileklikler eşlik ediyor. Minimal yaklaşımların zarafetini sergileyen, değerli taşlarla tasarlanmış, daha sade, daha küçük boyuttaki mücevherler de bu sene hakimiyetini korumaya devam ediyor. Özel davetlerin ve anların vazgeçilmezi olan ışıltılı takılar da her kadının mücevher kutusunda yer alması gereken parçalardan…
Özellikle alışveriş yapmayı tercih ettiğiniz yerler var mı?
No-name ve özgün parçalar bulabildiğim mağazaları keşfetmeyi seviyorum. Buralarda her zaman, dolabımdakilerle rahatlıkla kombinleyebileceğim, çok özel parçalar bulabiliyorum.
Alışverişte size eşlik eden bir alışveriş partneriz var mı?
Ben alışverişe yalnız çıkmayı tercih edenlerdenim
Çantanızdan çıkarmadığınız her zaman yanınızda taşıdığınız 3 şey nedir?
Cüzdanım benim için küçük bir el çantası gibi… Zaten çantasını çok dolduranlardan değilim o yüzden bazen sadece cüzdanımı alıp çıkabiliyorum. Onun dışında dudak koruyucusu olmazsa olmazlarımdan… Bir de tasarımcı kimliğimle beraber hayatımda daha da önem kazanan küçük not defterim… Gördüklerimi, aklıma gelenleri unutmamak için hemen not alıyorum. Hayatın kendisi bir ilham kaynağı, gezdiğim, gördüğüm her şey ve her yer bana ilham verebiliyor.
Bir kadını dikkat çekici kılan şeyler sizce nedir?
Mutlu kadın daima güzeldir; çevresine enerji verir, sevgi dolu bakar! O yüzden önemli olan mutluluk diye düşünüyorum.
Türk kadınının stili ilgili ne düşünüyorsunuz?
Türk kadının giyim konusunda oldukça iyi olduğunu düşünüyorum. Bedenlerini ve kendilerini tanıyarak seçimler yapıyorlar. Vücut tipine göre giyinmek çok önemli; Türk kadınları da bunu tamamen öğrenmiş durumda. Değişime çok hızlı adapte oluyor, moda ve tasarım dünyasını yakından takip ediyorlar. Giydikleri parçaları da taşımasını iyi biliyorlar ki bu da stil için en önemli faktörlerden…
Seyahat etmeyi çok seven birisiniz. Gittiğiniz yerlerden kendinize anılar topluyor musunuz?
Evet, seyahat etmeyi seviyorum. Gittiğim yerlerin kültürünü, hikayelerini yakından keşfetmek benim vazgeçilmezlerimden… İnsanı besliyor, motive ediyor ve ilham veriyor. Açıkçası insanın keşfettikçe, öğrendikçe kendini geliştirdiğini düşünenlerdenim dolayısıyla seyahat de benim yaşam tarzım diyebiliyorum. Bu keşiflerim sırasında da gittiğim yerlerden oraya özgü hatıralıklar alıyorum; güzel anılar biriktiriyorum.
Yaptığınız seyahatlerden en çok kendinizi bulduğunuz şehir neresi oldu?
Hindistan beni çok etkilemişti; hatta Hathi markamın da doğuşuna vesile olan yer diyebilirim. Öncelikle kültürleri çok etkileyici; giyim tarzlarından kullandıkları aksesuarlara kadar adeta masal gibi… Hepimizin bildiği gibi oldukça zorlu şartlarda yaşıyorlar. Elbette bunun bir de diğer tarafı var ki o da oldukça varlıklı yaşayanlar… Yaşamlar arasındaki uçurum şaşkınlık uyandırıyor. Ama bu durumdan kimse şikayetçi değil; aksine hayatı kabullenişleri, hayata olan inançları ve umutları gerçekten ilham verici…
Biraz da bakımdan konuşalım. Siz makyajsız da çok güzel olan nadir kadınlardan birisiniz. Bunun için kullandığınız özel kremler ya da bir bakım sırrınız var mı?
Öncelikle teşekkür ederim. Özel bir bakım sırrım yok. Sık makyaj yapan biri değilim; makyaj yaptığım zamanda yüzümü özenle temizlemeye dikkat ediyorum. Cilt bakımıma önem veriyor, nemlendiriyorum. Elbette sağlıklı bir cilt için bunlar yeterli değil. Düzenli spor yapmak, uyku düzenine dikkat etmek, bol su içmek, doğru beslenmek önemli faktörler… Mesela şeker cildi yoran ve yaşlanma hızını arttıran bir besin. Bu yüzden şekeri olabildiğince tüketmemeye özen gösteriyorum. Ve tabii ki en önemlisi genetik olarak da şanslıysanız başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok.
Sıkça makyaj yapmayan biri olarak, özel bir davet için makyaj yaptıracak olsanız en çok hangi noktayı vurgulayan makyajları tercih edersiniz? Sizce bir kadını makyajda en güzel gösteren detay neresidir?
Göz makyajını çok seviyorum. Doğru makyajla gerçekten gözlerinizi ve bakışlarınızı öne çıkarabilirsiniz. Göz makyajının bu anlamda etkili olduğunu düşünüyorum. Kendi makyajım da -ki az önce de belirttiğim gibi çok sık makyaj yapan biri değilim, doğallıktan yanayım- natürel görünmesine özen gösteriyor, doğal, pastel tonları tercih ediyorum. Doğru makyajın öncelikle yüz hatlarına uyumlu olması gerektiğini düşünüyorum. Ardından elbette dengeli ve doğal durması, olduğunuz ortama uygun olması gerekiyor.
İstanbul’da gitmeyi tercih ettiğiniz yerler var mı?
Çoğunlukla La Boom ve Sunset’e gidiyorum. Onun dışında eğer çok özel bir davet değilse çok farklı mekanlara gitmeyi tercih etmiyorum.
Kendinizi yaşamın getirdiği stresten nasıl uzaklaştırıyorsunuz? Sizi motive eden şeyler neler? Okuyucularımızla bu tüyoları paylaşır mısınız?
Stresli ve olayları dert edinen bir yapım yok. Çocukluğumda da böyleydim; büyüdükçe hayatla ilgili tecrübeler edindikçe her şeye iyi ve olumlu tarafından bakmayı daha iyi öğrendim. Hayata sevgiyle bakmak bence bu işin en temel sırrı… Sevgi ile bakınca kötü diye bir şey olmuyor hayatınızda. Kızım Defne, dostlarım, ailem, üzerine titrediğim Hathi mücevher koleksiyonum, hayatın kendisi motivasyon kaynaklarım… Kendime zaman ayırmaya dikkat ediyorum; bu da benim terapim bir nevi… Kitap okuyorum, seyahate çıkıyorum, resim yapıyorum, sevdiklerimle zaman geçiriyorum. Bir de elbette spor; inanılmaz bir deşarj yöntemi… Hem bedenen, hem de ruhen insanı dinç tutuyor, yeniden şarj olmasını sağlıyor.
Sinem Güven’in bir mottosu var mı?
Ne olursa olsun daima gülümse; hayata gülen gözlerle, iyilikle, sevgiyle bak!
Gelelim tasarımlarını kendinizin yaptığı Hathi koleksiyonunuza. Daha öncesinde koleksiyonunuzla ilgili sohbet etme fırsatımız olmuştu. Ve biz koleksiyonunuza bayılmıştık. Koleksiyonunuza eklediğiniz yeni parçalar var mı?
Hathi, emin adımlarla günden güne büyüyen bir koleksiyon… Gerçekten tutkuyla yapıyorum bu işi; özenle çalışıyor, incelikle düşünüyorum. Kullanılacak taşlardan, formlarına ve ince detaylarına kadar her şeyiyle birebir ilgileniyorum. Zamansız ve özgün olmalarına özen gösteriyorum. Bu aralar yeni kolyeler ve yüzükler üzerinde çalışıyorum. Ama heyecanı ve sürprizinin kaçmaması için çok fazla detayını anlatmayı tercih etmiyorum. Tamamlanır tamamlanmaz büyük bir keyifle paylaşmak için günleri sayıyorum.
Hathi koleksiyonunuz 243 parçadan oluşuyor. Peki şimdi geriye baktığınızda bu tasarımlarınızın hangi yönünün güçlendiği söyleyebilirsiniz? Koleksiyonda nasıl bir değişim gözlemliyorsunuz?
Koleksiyonumun en güçlü tarafı her parçanın zamansız tasarımlar olması… Bunun yanı sıra birbirleri ile uyumlular. Farklı parçaları birlikte rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. Her parça kendi hikayesi ile doğuyor ve incelikle tasarlanarak hayat buluyor. Marka bilinirliliği açısından elbette günden güne güçleniyor; bunun dışında parçalar arttıkça koleksiyon da büyüyor ve daha fazla alternatif sunuyor. Belli bir çizgim ve bu çizginin tarzının dışına çıkmayı düşünmüyorum; dolayısıyla akut bir değişiklik olmayacak. Sadece yeni parçalar eklenerek koleksiyon çeşitliliği artarak Hathi büyümeye devam edecek.
Mücevherlerinize her geçen gün bir yenisini ekliyorsunuz. Kişisel yolculuğunuz ve yaşadığınız değişim koleksiyonunuza nasıl yansıyor?
Hayat çok mucizevi bir şey… Yaşadığınız, gördüğünüz her şey size ilham kaynağı olabiliyor. Kişisel yaşam yolculuğunuz, gözlemleriniz hikayeleri oluşturuyor. Bu benim yaşadıklarımı anlatma tarzım değil açıkçası bu doğru bir ifade olmaz; hayatın içinden aldığım detaylar bana ilham veriyor ve bu ilhamla tasarımlarım hayat buluyor.
Sizce tasarımcı olabilmek için sadece teknik bir beceriye sahip olmak yetiyor mu? Yoksa yaratıcılığın ve hislerin mi önemi var? Sizde bunlardan hangisi daha baskın?
Yaratıcılık bu işte başarılı olmanın en temel noktası bence… Evet, kesinlikle teknik olarak bir yatkınlığınızın olması şart ama içsel olarak bunu tasarımlarınıza yansıtamadığınız sürece iyi bir tasarımcı olamazsınız. Özgün olmak işte bu noktada önem kazanıyor aslında. Çünkü çevrenizden aldığınız ilhamla bir şeyler tasarlıyor olmak sizi ve ürettiklerinizi özel kılıyor. Tasarımlarımı yaparken önce hislerimi dinliyorum. Ayrıca yaptıklarımın içime sinmesi oldukça önemli; kendim kullanmayacağım bir mücevheri asla hayata geçirmiyor, koleksiyonuma dahil etmiyorum. Daha sonra işin teknik kısmı devreye giriyor. Hayal ettiğim ve tasarladığım gibi olması için bu kısım da en az yaratıcılık kadar önemli.
Dünyada tasarımlarını beğendiğiniz takı markaları var mı?
Cathy Waterman’ın tasarımlarını çok beğeniyorum.
Yolun çok başında olan genç ve heyecanlı tasarımcılara neler önerirsiniz?
En başta yaptıkları işi sevmelerini ve önemseyerek, disiplinli bir şekilde yapmalarını tavsiye ederim. Bu işi gerçekten yapmak istiyorlar mı bunu iyi düşünmeleri çok önemli. Çünkü her iş gibi bu da gerçekten sevmiyorsanız devam edebileceğiniz bir iş değil. Elbette her alanda olduğu gibi tasarım dünyasında da gençlerin karşılarına engeller çıkacak; ne olursa olsun inandıkları iş için mücadele etmeliler ve pes etmeden, doğru hedefler belirleyerek çalışmalılar. Ve en önemlisi başarılı olmak istiyorlarsa kesinlikle özgün olmalılar çünkü tasarımda özgünlük beraberinde kalıcılığı getirir.
Gelmez dediğimiz soğuk havalar artık yavaş yavaş kendini hissettirmeye başladı. Sonbahar deyince sizin aklınıza neler gelir? Kısacası Sonbahar sizin için ne ifade eder?
Benim için sonbahar yeni başlangıçlar demek… Aynı zamanda kendime ve işime sıkı sıkıya sarılmam için mükemmel bir neden çünkü yazın rehavetinden çıkıyor ve gerçek hayata geri dönerek işinize tamamen konsantre oluyorsunuz. Mevsimsel olarak hava kasvetli de olsa şehre dönüş, yepyeni bir dönemin başlangıcı, yeni yıla doğru geri sayımın başlaması bende umut uyandırıyor.
Bu sonbahar için yapılacaklar listenizde neler var diye sorsak…
Yapılacaklar listem sınırsız diyebilirim. Çünkü keşfetmeyi seven bir yapım var. Bu yüzden de merak ettiğim her şeyi not alır, yapılacaklar listesine eklerim. Elbette sıraları ve öncelikleri değişiklik gösterir ama asla yapmak istediklerimden vazgeçmem… Mesela öncelikli olarak kızım Defne’nin eğitimiyle ilgili birçok planım var. Gidip görmek istediğim, yakından tanımak istediğim birçok ülke, birçok kültür var. Seyahat benim yaşam tarzım ve yapılacaklar listemdeki vazgeçilmezim. Yapılacaklar listem o kadar uzun ki ve her geçen gün de bir yenisi ekleniyor.
Son olarak MAG okuyucularına ne söylemek istersiniz?
MAG’ın bu sayısında olmak benim için çok heyecan vericiydi. Umarım siz de bu röportajı okurken en az benim kadar keyif alırsınız. Herkese hayata gülümseyerek baktığı, güzel, keyifli ve mutlu bir sezon diliyorum.