Samimi ve Pozitif Özlem Yıldız
Bir zamanlar utangaç ve içine kapanık bir hayat sürerken katıldığı güzellik yarışmasıyla hayatı değişen, ekranların güzel ve başarılı sunucusu Özlem Yıldız ATV’de açılan bir müzik kanalında TV hayatına başlamış. Daha sonrasında televizyonun kendisi için en doğru seçim olduğunu anlayarak ekranlardan kopamamış. Samimi ve sempatik hareketleriyle yıllarca herkesin beğenisini kazanan Özlem Yıldız Limak Eurosia Hotel’de gerçekleştirdiğimiz çekimde bizleri de büyülemeyi başardı. Tüm enerjisini bize yayarak mükemmel bir çekim gerçekleştirmemizi sağladı. Kamera karşısında her zaman olduğu gibi yine çok sempatik tavırlar sergiledi. Havanın soğuk oluşuna aldırış etmeden sımsıcak enerjisini yayarak Gökhan Yıkılkan’ın objektiflerine verdiği pozlarla ortaya birbirinden güzel kareler çıkarttı. TV8’de yayınlanan “Aklınızda Kalmasın” programına konuk olarak çağırdığı Gökhan Yıkılkan’a canlı yayında verdiği sözü tutarak bizlerle mükemmel bir çekim gerçekleştiren Özlem Yıldız MAG okurları için sorularımızı samimiyetiyle cevapladı.
Özlem Yıldız kimdir, özel hayatında nasıl biridir? Bize biraz bahsedebilir misiniz?
27 Ağustos 1977 tarihinde İstanbul’da doğdum. Katıldığım bir güzellik yarışmasından sonra Atv’de açılacak olan bir müzik kanalı için teklif geldi. 1995 yılında VJ’lik yapmaya başladım. Yarışmada dereceye girememiştim belki ama sunuculuk teklifi gelmişti. 1, 1 buçuk sene kadar VJ’lik yaptım. Ardından Genç Tv’ye geçtim, o dönemde Çarkıfelek programı yeni başlamıştı, oradan bir teklif geldi. Çarkıfelek’le birlikte daha çok insan beni tanımaya başladı. Sonrasında sabah programı Sabah Şekerleri’ni sundum. Sonra o bitti Pazar Sürprizi’ni sunmaya başladım. Sonra 3-4 dizide oynadım. Bir tane sinema filmim var. Ondan sonrada evlendim. Evlendikten sonrada 3-4 sene televizyona ara verdim. Şimdi de TV8’de hafta içi 14:00’de “Aklımıza Takıldı” programını sunuyorum.
Televizyon hayatına ilk olarak ne zaman ve nasıl başladınız? Televizyona başlamadan önce utangaç ve içine kapanık biriymişsiniz. Bu hızlı değişim bir anda nasıl gerçekleşti? Bu konuda kendinizi nasıl geliştirdiniz?
Gerçekten içime kapanık bir insandım. Arkadaşlık kurabilen ağzı çok laf yapabilen bir insan değilimdir ama bu sonradan olan bir şey değil bebekken de böyleymişim çok fazla zahmetim olmazmış anneme. Beni bir kenara koyarlarmış, ağlamadan saatlerce dururmuşum. Şımarıklık yapmadan saatlerce onları dinlermişim. Ayrıca çok iyi bir TV izleyicisiyimdir. Atv’nin yarışmasına girerken TV’de gördüklerimi yapmaya çalışmıştım. Oradan bir cevher buldular heralde hatta annem, gitmemin bile gerekli olmadığını söylerdi. Hani nasıl olsa seçmezler, sende çok fazla bir ışık yok, gitmene bile gerek yok demişti. O zamanki program müdürü annemin ağzından girip burnundan çıkıp, biz onda bir cevher görüyoruz, çok önünü kesmeyin bir denesin en azından belki bir keyif olacak yaptığı iş diyerek ikna etmişti. Ki bu kişi de Meliha Varol’dur. İyi ki de öyle yapmış gerçekten de hayatımın mesleğini buldum.
Bu camiada herkesin ulaşamadığı ve size gıptayla bakılan bir yerdesiniz. Mükemmel bir evliliğiniz var. Bu mutluluğu yakalamak herkese kısmet olmuyor. Sizce mutlu evliliğin sırrı nedir?
Yani aslında bu sır herkese göre değişir. Benim çevremden gördüğüm ve yaşantımdan öğrendiğim kadarıyla en önemli şey ortak noktada buluşuyor olmak. Yani arkadaş olabilmek, sadece duygusal anlamda değil, hani bir filmi izlerken sen çok fazla sevmesen de o seviyor diye ona katlanmak belk ide. Ortak noktalarda buluşabilmek. Her iki taraf için de geçerli bu. Bazen o fedakarlık yapıyor bazen ben, ama ortak bir noktada buluşuyoruz mutlaka. Yaşamdan birlikte keyif almaya çalışıyoruz. İlk gördüğünüz yaşadığınız o heyecanlar o kıpırtılar hiç kimsenin hayatında ilk günkü gibi olmuyor. Biz de evleneli 6 sene olmak üzere. 6 sene önceki gibi mutlaka değil o heyecanlar kıpırtılar, ama zamanla bu arkadaşlık ve dostlukla pekiştiği için çok daha farklı yerlere taşınabiliyor. Bir kere en önemli şey de saygı… Onu kaybettiğiniz zaman evliliğinizde çatırtılar başlıyor demektir.
Anne olduktan sonra hayatınızda mutlaka birçok şey değişmiştir. Annelik size neler kattı?
Önüne geçemediğim çok sivri noktalarım vardı, etrafımdaki insanları istemeden de olsa kırdığım oluyordu. Şimdi artık attığım her adımdan önce düşünüyorum. O sivri noktalarımı törpüledi annelik. Artık sadece kendi çocuğum için değil, bütün çocuklar için düşünür oldum. Sokakta bir çocuk gördüğüm zaman çok farklı bir duygusallıkla bakıyorum. Eskiden de biraz sulu gözlüydüm ama anne olduktan sonra çok daha fazla sulu gözlü oldum. Yaşadığım bu duygu gerçekten çok özel bir şey, annelik çok güzel bir duygu. Yani tatmak isteyen herkesin anne olmasını şiddetle tavsiye ederim.
Evlendikten sonra uzun bir süre televizyonlara çıkmadınız. Bunun sebebi nedir?
Erken doğum yaptığım için biz de zor bir süreçten geçtik. Doğumdan sonra oğlum 2-2 buçuk ay yoğun bakımda kaldı. Ondan sonrasında diğer bebeklere oranla çok daha fazla ilgi gösterilmesi gereken bir bebekti. Aslında ben doğumdan 1-2 sene öncesinde bırakmıştım televizyonları, bu eşim ve ailesiyle aldığımız bir karardı. Oğlum iki yaşına gelene kadar yine çalışmadım. Ama sonrasında oğlumun da toparlanma süreci bitti, sonra okula başlama süreci başladı. Okula başlama çağı geldikten sonra sabah 9 buçuktan öğlen 3 buçuk 4’e kadar okulda geçirdiği zaman dilimi oldu ve ben de bu zaman dilimi içerisinde tamamen kendimle yalnız kalmaya başladım. Tabi ki arkadaşlarımla ailemle buluşuyordum ama sevdiğim bir işim vardı ve ister istemez de özledim tabi. Uzun bir zaman girdi araya baktık, çok fazla zamanımı alacak bir şey de değil ve işime ayıracağım zaman benim oğluma, evime ya da aileme ayıracağım zamandan çaldığım bir zaman dilimi de olmayacaktı. Beni mutlu edecek bir zaman dilimiydi. Böylelikle işe dönmemin çok fazla olumsuz bir etkisi olmayacağını düşünerek ortak bir karar aldık ve işime geri döndüm. Döndükten sonra verdiğim kararın ne kadar doğru olduğunu anladım. Hatta oğlum doğmadan önce geçirdiğim o 2 senelik dönemde de keşke çalışsaydım diye içimden geçirdim.
Peki, şimdi çok güzel bir TV programı sunuyorsunuz? Nasıl gidiyor programınız?
Süper geçiyor. Ben geçen sezon TV8’de çalışmaya başladım. Program Nisan, Mayıs, Haziran süreleri içerisinde öğlen 3’den 6’ya kadar bir zaman dilimindeydi. Ve yarışma formatı olduğundan dolayı çok kalabalık bir kadro vardı ve çok daha yorucu bir tempoydaydı ama şu an programımı tek başıma sunuyorum çok daha keyifli ve dizginlerin benim elimde olduğu bir program. O yüzden daha keyif alarak yapıyorum şimdi. Program da saat 14:00’de başlıyor 15:35’e kadar sürüyor. Oğlum da 16:00’da eve geliyor ve aşağı yukarı aynı saatlerde evde oluyoruz. Bu durum çok daha iyi oldu benim için. Çok keyifli gerçekten ve program bu sezon sonuna kadar da bu formatta devam edecek.
TV ile ilgili farklı planlarınız var mı? Mesela oyunculuk düşünüyor musunuz?
Oyunculuk hiç yapmadım değil, 5-6 tane dizide oynadım ama oyunculuğun çalışma saatlerinin ne kadar ağır olduğunun ve ne kadar farklılık gösterebildiğinin farkındayım. Bir gün gece 12’ye kadar sürebiliyor, ertesi gün sabaha kadar devam edebiliyor. Ve bir hafta sonrası kaça kadar çalışacağımız bazen çok net olmayabiliyor. Yani şu anki benim çalışma tempom bana en uygun ve doğru zaman dilimi içerisinde diye düşünüyorum. Canlı yayın yaptığım için sarkması, ertelenmesi ya da uzaması gibi bir durum söz konusu olmuyor. Oyunculukta bu tip şeyler var ve hani bir şey söylendiği zaman “ay kusura bakmayın oğluma yetişmem lazım” ya da “kocam evde yemek bekliyor” gibi şeyleri söylemem doğru olmaz. Yani oyunculukta böyle şeyler olmamalı. Ve o yüzden de şu sıralarda değil ama belki ileride oyunculuğu tekrar düşünebilirim.
Özlem Yıldız’ın bir günü nasıl geçiyor?
Ben genelde hafta içi hep aynı tempodayım. Sabahları en geç 9- 9 buçuk gibi uyanıyorum, kahvaltı ediyorum, gazete okuyorum. 11’e doğru bana sponsor olan kuaförüme gidiyorum, saçımı makyajımı yaptırıyorum. 1’e doğru kanala gidiyorum en geç 1’i çeyrek geçe gibi kanalda oluyorum. Hazırlıklar, toplantılar derken saat 2’de yayına giriyorum. Program saat 15:35’de bitiyor, saat 4 gibi eve gidiyorum. Oğlum Demir ile bir sürü oyun oynuyoruz. Son enerjimi de ona harcıyorum. Koltuk tepelerinde hoplama zıplama derken onun yatması 8’i buluyor sonra akşam yemeği, saat 8 buçuk 9’dan sonra ayaklarımı uzatıp televizyon dergi, internet derken uykum geliyor, saat 12 oluyor sonra uyuyorum. Genelde hafta içi bu şekilde geçiyor. Hafta sonları da zaten sinema, yemek programlarımız oluyor öyle çok fazla gece kulüpleri programı yapmıyoruz. Gerçekten ya ben yaşlandım ya da enerjim kalmadı. Artık yorgun oluyorum biraz da. Hafta içi çalıştığım için erken yatıyorum. Daha durağan, artık evliliğin getirdiği sakin programlar yapıyoruz.
MAG okuyucularına buradan söylemek istedikleriniz neler?
Buradan tüm MAG okuyucularına sevgilerimi gönderiyorum. Çok kaliteli bir dergi okuduklarının farkına varsınlar bence. Çok güzel, içeriğiyle dopdolu ve emek harcanan bir dergi. Eminim okuyucular da okurken aynı keyfi alıyorlardır. O yüzden bütün çalışanların ellerine sağlık, başarılarınızın devamını diliyorum.
Bu çekim ve röportaj için canlı yayında Gökhan Yıkılkan’a söz verdiniz ve sözünüzü tuttunuz. Bunun için size MAG ekibi olarak biz de çok teşekkür ederiz.
Gökhan öyle bir söyledi ki zaten o işini biliyor. Bizim ekipten söylediler sana bir şey söyleyecekmiş diye. Yayından 10 dakika önce ben ağzını aradım Gökhan’ın, sordum söylemedi sonra pat diye canlı yayında söyledi. Bir de ben düşünürüz deyince “hayır hayır tamam di mi çekim yapacağız?” diyerek kesin söz aldı. Bir kere laf ağızdan çıktı, ama iyi ki de çalışmışız. Çok keyifli geçti benim için. Ben çok uzun süredir bu tarzda bir moda çekimi yapmamıştım. Ben de çok özlemişim. Doğrusu benim için de çok iyi oldu.
Biz de çok mutlu olduk gerçekten. İnşallah ilerleyen zamanlarda tekrar yeni projeler imza atarız.
İnşallah çok mutlu olurum ben de.