Yaptığımız Her İyilik ve Kötülükle Kendi Geleceğimizi Doğururuz!
İşte insanlığın yüzyıllardır merakla beklediği o meşhur 2012 yılı geldi, geçti ve bitti bile.
Acı veren olaylardan mı ders alırız, mutluluk veren olaylardan mı?
Hep bunu düşünmüşümdür. Bu soruyu geçen gün Twitter hesabımdan sordum insanlara. Cevap hep aynıydı: “Acı veren, üzücü olaylardan ders alırız ve o olayları kazırız hafızamıza.” dendi hep. Bu neden böyle? Neden bir şeyi anlamak için mutlaka kişinin kendi başına gelmesi gerekir, neden hep ancak canı yanarsa algılayabilir? Bu hangi bilinç türüdür? Neden empati yapılamaz, başkasının deneyiminden ders alınamaz, kişi gözlemleyerek neden kendine çeki düzen veremez, neden bu kadar zor! Sürekli aynı taşa takılmanın anlamı nedir? Bu sistemde kaç bin kere daha enkarne olunursa insan gibi insana ulaşılabilir?
İşte 2012 tüm bu yeknesak sürecin bir dönüm noktası. Her biri 26 bin yıl olan siklusun son seçim dönemi. Artık yeni bir düzene geçiliyor ve bu son dönemde tıpkı tarladaki olmuşların toplanıp olmamışların olduğu yerde bırakılması gibi bir hasat dönemi bu dönem.
Beklenen kıyametin dünyamızın yok olması gibi algılanması nedeniyle yüreklerde hep bir korku filmi efekti yaratmış olan malum tarih için felaket filmleri dahi yapıldı, yazılar yazıldı çizildi. Evet bu bir kıyam dönemi ama bilinçlerin kıyamı dönemi. Yoksa tüm dünyayı yok etmek ve insan neslinin sonunu getirmek gayet kolay olurdu.
“Evrim ve Tekamül İlanihayedir”
Tıpkı bilginin de ilanihaye oluşu gibi. Bir kapıdan geçilince karşımızda yeni bir kapı buluruz. Bir eşik atlanınca bir yenisi dikilir karşımıza. Çünkü evrim bizi sonsuzluk ötesi sınırsızlıkların yeni düzenine hazırlıyor. Her varlık kendi boyutunda yukarı doğru ilerlemeye mecbur ve memurdur. Bir boyutta takılı kalınırsa obsesyon dediğimiz hadise vuku bulur ve o varlık için çürüme başlar. Evrim bu yüzden var. Hep yukarı, hep bir üst boyuta hiç durmaksızın ilerlemek için.
Yaşadığımız olaylara ve birbirimize olan yaklaşımlarımızla, düşüncelerimiz ve hislerimizdeki farkındalığımızla, kendimizi denetlememizle, negatif üretmememizle, olan her hadisenin büyük bir amaca hizmet ettiğini bilip, olanı olduğu gibi kabul etmemizle, yaşanan her durumdan bir ders almamızla, başımıza gelen her şeyin bizi bir bir üst boyuta hazırlayan bir imtihan olduğunun bilincini tamamen hücrelerimize indirmemizle, var olan her şeyin aynı bütünün parçası olduğunu fark etmemizle beraber bize açılan kapılardan geçmek gerçekten daha kolaylaşır. Bunun dışında kalan durumlarda işte o bahsi geçen bilinçlerin kıyamı, bütüne hizmet etmeyenlerin kendi boyutlarına terki söz konusu olacak. Yoksa toplu ölümler, doğal afetler zaten her gün oluyor, bu kıyamet öyle bir durum değil. Bir süklusun sona ermesiyle beraber başlayacak olan yeni bir çağın müjdecisi sadece!
Peki bundan sonra ne olacak? 2013’te, 2012’de ekilenler biçilecek. Düşünsel anlamda üretilen negatiflerin sonuçları alınacak, fiili olarak yapılanların neticeleri yaşanacak. Daha eski programlarda da bu vardı ancak daha uzun bir döneme yayılmıştı. Artık bin yıllık evrim bir yılda yapıldığı için ekilen her tohumun meyvesi daha çabuk toplanacak. 2013’ ten sonra ise her nefeste evrim programı açılacak. Düşündüğünüz an başınıza gelecek. Bu nedenle düşüncelerin denetlenmesi, anda kalmak, negatif üretmemek her dönemden daha önemli artık, zira zaman kalmadı.
“Her Sorunun Cevabı Kendimizde Gizli”
Karşımıza çıkan her sorun, kendimizdeki bir düğümü çözecek olan anahtarı da içinde barındırıyor. Karşılaştığımız her olayda, önce bir durup düşünmeli ve ben bunu neden yaşıyorum demeli. Her duruma bu gözle bakılmalı. Mutlaka o olaydan öğrenilecek bir ders vardır olayın içine incelikle gizlenen. Kişi yaşamının derinliklerine hep bu bakış açısıyla indiğinde, kendinden başka hiç kimsenin olmadığının farkına varabilir. Yarışacağımız tek kişi kendimiziz. Güreşeceğimiz ve yeneceğimiz tek kişi kendimiziz ve kendi egomuz. Cevapları dışarıda aramak yanlış. Başka insanlarla uğraşmak yanlış. Sadece ve sadece kendimiz, başka hiç bir şey yok…
Cloud Atlas filmindeki bir cümle çok güzeldi. Kısaca; geçmişten geleceğe herkes birbirine bağlıdır ve birbirinin yaşamını bir şekilde etkiler, yaptığımız her iyilik ve kötülükle kendi geleceğimizi doğururuz felsefesi anlatılmıştı ve bu gerçekten çok sevdiğim bir cümleydi filme dair.
Geçmişte yaptıklarımızın sonucunu sonraki yaşamlarımızda görüyorduk belki ama artık başlayan bu yeni dönemle beraber hemen akabinde yaşayacağız ve ektiğimiz tohum ne ise onun mahsulünü toplayacağız.
2013’te ve sonrasında güzel bir gelecek doğurmuş olmamız temennimle, hepinizi seviyorum.
Bilgiyle dopdolu, mutlu güneşler olarak ışıldayacağımız bir sonsuzluğa ve ötesine…
Sürekli kendiyle güreşen Sinem.