© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Rutin Hayat Bu En Büyük Girdap

Rutin Hayat Bu En Büyük Girdap

Yazımın başlığını Athena’nın bir şarkısının sözlerinden aldım… Ekşi sözlük, rutini; “Aynı oyunun, noktasına, virgülüne dokunulmadan, rahatsız edici bir bağlılıkla sahnelendiği bir tiyatroya dönüşmesidir hayatın” diye tanımlar. Bilim adamı ve filozof Einstein ise; “Rutin, insanı hantallaştırır ve hayal gücünü yok eder” der. Ve “Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı şeyler bekleyemezsiniz. Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız, kendiniz değişin” diye devam eder…

Bazen uzaklaşmak gerekir, yakınlaşmak için…Bazen hatırlamak gerekir, hatırlanmak için… Bazen anmak gerekir, anılmak için… Bazen susmak gerekir, duymak için”  diyen Şems-i Tebrizi de Mevlana’nın hayatına girerek, rutinini bozmasına neden olmuş ve onu bambaşka bir insana dönüştürmüştür.

 

Kimi zaman bir insandır bizi dönüştüren, kimi zaman da bir olay. Arayışlarımıza cevabı ise evren verir. Arayan bulur ve bulunur. Kalpten isterseniz bir şeyleri ve aramaya başlarsanız, hızınız ve isteğiniz doğrultusunda olayları ve insanları hayatınıza çekersiniz. Alışılagelmiş hayatınız değişmeye başladığında ise içinizi bir korku sarar. Rutininizin bozulması sizi rahatsız edebilir. Sorumluluklarınız ve değişimin öğeleri arasında sıkıştığınızı hissedebilirsiniz. Yorucu ve zahmetli bir yoldur bu. Kimi zaman dağların üzerinden dolaşır geçer, kimi zaman da ovalardan. Ya yol olmayı seçersiniz ya da dağın kendisi. Yol olmayı seçtiğinizde akışta olursunuz. Karşınıza çıkan fırsatları değerlendirme şansınız olur. Size giden yolla da bir süre sonra kavuşursunuz belki…

 

Konuyu, kendi hayatımdan örneklerle çeşitlendirmek ve aydınlatmak istiyorum. Bir süre önce, bir grup arkadaşımla beraber felsefe kurslarına başladık. Hocamız ilk derste “döngüyü kırmanın” öneminden bahsetti bize… Nasıl olacaktı bu? Felsefe, filozofların hayatını anlamak veya yaşam pratiğidir. Platon ve Aristotales için; yaşam bilgisidir felsefe. Bilgilerin yeni bilgilerle beslenmesi, düzenlenmesi ve zihinsel kalıpların tekrar gözden geçirilmesi; zekamızın enerjisini hissetmemizi sağlar. Kişi, kendi potansiyelini gerçekleştirmeye başladığında, ebedi mutluluğa doğru adım atmış olur. Günümüzde gazete, televizyon ve kitaplardan elde ettiğimiz bir çok bilgi; değişken, bireysel, tesadüfi, göreceli, maddi ve algısal özellik taşır ve kişiye anlık mutluluk yaşatır. Bu bilgiye İngilizcede “information” deniyor. Bilim, din ve felsefe sayesinde ulaştığımız bilgi ise; değişmeyen, evrensel, zorunlu, mutlak, düşünsel (akli) ve manevi özellik taşır. Bu bilgi, İngilizcede “knowledge” olarak tanımlanıyor. Fuzuli’ye göre bu tip bilgiye ulaşan Mecnun’dur, Platon’a göre de dengeli bir insandır ve aşk, adalet, iyilik gibi kavramlar böyle bir bilginin ışığında anlam bulur.

Bilgide ilerlemek ve hayata yansıtabilmek, mutluluk getirir. Ben de yeni bir felsefe öğrencisi olarak bilgiyi yudumlayarak ilerlemeye çalışıyorum. Teşekkürler Volkan Hocam.

 

Bir süredir, doğadan ne kadar koptuğumu fark ettim. Doğanın özelliklerini de unutmuştum. Kendi içindeki yasal düzenini, sürekliliğini, erdemleri, denge ve yetkinlik arayışını, yerinde duramayıp hep akışta olma coşkusunu unutmuşum… “Norbekov” seminerlerine katılmaya başlamam, beni doğaya tekrar yakınlaştırdı. Çocukluk günlerimdeki gibi… Varlığımdaki gücü ve doğanın bir parçası olduğumu tekrar fark etmeyi, bu seminerlere borçluyum. Norbekov ile ilgili bilgilere internet sitesinden ulaşabilirsiniz. İnternet sitesi özet bir bilgi veriyor. Seminerlere katılarak deneyimlemek ise ayrı bir lezzet ve derinlik sunuyor. Beni bu seminerlerle tanıştıran arkadaşım Beril’e çok ama çok teşekkür ediyorum.

 

Bilgiye ve ruhu doyurmaya çok daldığınız zaman, fizik bedeniniz sinyaller vermeye başlıyor. Bir sabah soğuğa rağmen, dışarıda yürüyüşe çıkmaya karar verdim. Ağaçların arasında… Bir süre sonra, nefesimi dengeleyemediğimi fark ettim. Antrenmanları çoğaltmak gerekiyordu. Duygu ve zihin bedenimi beslerken fiziki bedenimi unutmuştum. Nefes terapisiyle de böyle tanıştım. Doğru nefes nedir ve ne yarar sağlar? Ben üst solunumla nefes alan bir canlıymışım… Diyafram nefesini biliyordum ama uygulamıyordum. Aslında diyafram nefesi alıp, bir de o nefesi taaa köprücük kemiklerime kadar dolaştırmam gerekiyormuş. Böylece, en kısa zamanda en etkin ve yeterli oksijeni alabilirmişim. En doğru nefes; burundan alınıp, burundan verilen nefesmiş. Edindiğim bilgiler bu kadar değil tabi ki. Daha neler öğrendim neler. Henüz bilgiyi aktarma seviyesinde olmadığım için, bu yazımda sizlerle paylaşamıyorum. Teşekkürler Serjen Hocam.

 

Hiçbir üzüm tekrar dönüp koruk olmaz. İnsan, kendini keşfetmek zahmetine katlanır ve iç dünyasında yol alırsa, yaşlanarak koruk üzüme dönmez. Geçen hafta Cemalnur Sargut’un konferansına katılma fırsatı buldum. Maneviyata bir yolculuk yaşadım ve ruhum doydu. Haber verdiği için arkadaşım Bahar’a teşekkür ediyorum.

 

Bu aylık da bu kadar. Sevgiyi hep yaşayın ve kaynaktan ayrılmayın…

Yazar Hakkında /

Yazarımız hakkında kısa özgeçmişi çok yakında sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.