Oynamak… Hem de Oscarlık!
Tamam Hayat Bir Film. Bizler De Bu Filmin Emektar Oyuncularıyız Ama Biz Artık Amatör Ruhlarımızı Tamamen Kaybediyoruz. Profesyonelleştikçe Benzeşiyoruz.
Size İlk “Merhaba”Da Doğal Olmanın En Cesur Ve Sadık Savaşçılarından “Ben” Sizi En Azından Kendi Senaryosunu Yazıp Yönettiğimiz Filmlerin Oyuncuları Olmaya Davet Ediyorum. Bizim De Hayatta Türkan Şoray Kanunlarımız Olsun. Bence Asıl O Zaman Sürüden Sıyrılırız.
Hepimiz oynuyoruz! Zor bir meziyet ama başarılıyız. Hayat bizi değişime uğrattı, vasıflarımıza bir de oyunculuğu ekledik. Herkese hatta kendimize bile rol keser olduk.
Gevezeyim, sabırsızım, sakarım, kinciyim, cimriyim demekten korkar olduk. Kabul görme korkumuz mu, yoksa maske takıpçıkarmanın kolaylığımı bizi oyunculuğa iten, bilemiyorum.
En iyi dost, en akıllı, en becerikli, en eğlenceli, en kazanan, en fedakar olmak mı; yoksa çok sıkıyımdır ama içince benden eğlencelisi yoktur diyebilmek mi?
Belki çok duyduğumuz bir laf ama hala çok da güncel: Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün. Hollow kanunlarına ters ama gece yastığa kafayı koyar koymaz uyumanın anahtarı. Rol kesmenin yoruculuğundan uzak, kurgusuz olmanın gururuyla.
Oynayan çocukları seyredin, oynayan ama oyuncu olmayan. Zevk almadıkları oyunların zoraki oyuncuları olmazlar asla, çıkar uğruna kendilerini kullandırmazlar birbirlerine, kendi kendilerine yetebilme güçlerini kullanıp yaratıcı oyunlarının tek patronları olmak bizim kaybettiğimiz yetileridir.
Gelin çocuklar gibi olalım, aynadaki yansımalarımız gibi. Hayat zaten zor, aynaya gelen ışığı birbirimizin gözüne yansıtmak daha da zor. Birbirimizin aksiyle kamaştıralım sadece gözlerimizi, hiç yorulmadan, yormadan kendimizi. Arınalım yalan kahkahalardan, alkışlardan eleştirileri de kabul edelim, eleştirelim de. Korkmayalım, kendimiz olalım.
Oscar’a aday olacağımıza, kendi filmimiz içinde amatör oyuncular olarak kalalım.
Sevgilerimle