Mutlu ve Özgür Amsterdam
Amsterdam 12’nci yüzyılda Amstel Nehri’nin kıyısında küçük bir balıkçı kasabası olarak kuruldu.
17’nci yüzyılda dünyanın en önemli ticaret merkezlerinden birisi haline geldi. Şirin su kanallarının etrafında geleneksel mimarisi ile kendine hayran bırakan evleri ve temiz düzenli sokakları yüzünden Amsterdam’da gezerken kendinizden geçebilirsiniz.
Old Centre bölgesi Amsterdam’ın en çok ziyaret edilen bölgesidir ve ünlü Dam Meydan’ı buranın merkezi kabul edilir. Ünlü “Red Light District” bölgesi ve meşhur Coffee Shop’lar da buradadır.
Old Centre bölgesini altı tane ana kanal çevreler. Bu kanalların isimleri Singel, Herengracht, Keizersgracht, Prinsengracht, Lijnbaansgracht, Singelgracht’dir.
Bu kanal sistemi ve buradaki tarihi yapılar Unesco dünya mirası listesinde yer alır.
Amsterdam’da sizi muhakkak etkileyecek bir başka konu ise ulaşımdır. Bisikletin burada ne kadar yoğun kullanıldığına inanamayacaksınız. Çok katlı bisiklet otoparkları, geniş bisiklet yolları, tüm trafiğin bisiklet trafiği düşünülerek şekillendirilmiş olması görmeye değer bir durumdur. Bisiklet kiralayarak hemen tüm Amsterdam’ı çok verimli ve hızlı bir şekilde gezmek mümkün. Bisikletiniz ile gezerken mutlaka uğramanız gereken yerlerden birisi de Vondel Park. Şehrin ortasında huzur içinde çok büyük bir park. Kuş cıvıltıları, yapay göller, yemyeşil bir manzara ve ulu ağaçlar. Vondel Park’ta birkaç saat geçirdikten sonra şehrin ortasında olduğunuzu unutmanız işten bile değil.
Bunun dışında ulaşım tramvay, otobüsler ve küçük bir metro ağı ile sağlanmaktadır.
Saymakla bitmeyecek, görülmesi gereken yerlerden bazıları 1000’e yakın eserin bulunduğu Van Gogh müzesi, Amsterdam’ın en önemli müzelerinden birisi olan ve 5000 civarı resim barındıran Rijksmuseum (Devlet Müzesi), ünlü ressam Rembrandt’ın 20 yıl boyunca yaşadığı evi, sanat galerileri, şık kafeler ve geleneksel evleri ile Jordaan Bölgesi ve ünlülerin bal mumu heykellerinin bulunduğu ünlü Madame Tussauds Müzesi.
Ocak ve şubat aylarında en soğuk zamanlarını yaşayan Amsterdam baharla birlikte bir çiçek bahçesine döner. Bizim kültürümüzde de bulunan ve her rengi ekilen lale çiçeği tüm Amsterdam’ı renklere boyar. Uçsuz bucaksız, rengarenk lale tarlaları ve manzaraya eşlik eden tarihi yel değirmenleri tablo gibidir.
Avrupa’nın bu en güzel kentlerinden birisinde çok güzel ve unutulmaz anlar geçirmeniz dileği ile…