İlişki Yorgunluğu
Evliliklerin yıpranması ve sayısal olarak ilişkilerin ömrünün kısalması elbette birçok nedene bağlı. Asıl mesele çiftlerin aslında aşkın gücünü kaybetmesi değil; arkadaşlık, dostluk ya da duygusal bazı paylaşımların sona ermesidir.
Evliliğin tarihçesine baktığımızda karşımıza dört bin yıllık toplumsal bir kurum çıkıyor ve bu kurumun binlerce yıldır sevgiye olan ihtiyacı karşılamak için oluştuğunu ve şekillendiğini görüyoruz. İlk zamanlardaki ilkel ilişkilerde de, bugün yaşadığımız modern ilişkilerde de iniş ve çıkışların olduğu gerçeği hiç değişmedi. Günümüzde yaşam standartları üzerine kurulu maddesel sebepler, evin ve arabanın maddi değeri, kullanılan eşyaların ne olduğu, sosyal statü gücünün ekonomik seviyesi bu konuda en çok karşımıza çıkan sorunlar. Çalışma hayatının stresi ve modern hayatın beraberinde getirdikleri de ilişkileri olumsuz yönde etkiliyor. Şimdiye kadar çiftler mahkemeye çıktıklarında hakim boşanma kararına “şiddetli geçimsizlik” adını verirdi. Bence günümüzde de en büyük sebep “şiddetli iletişimsizlik”, ancak bu dönemde boşanma sebebi olarak yeni bir kavramla da tanıştık: “Evlilik Yorgunluğu”.
Hadi şu yorgunluğu üzerimizden atalım ve tazelenip hayatın tadını aşkla sevdiklerimizle doyasıya yaşayalım…
İlk Günkü Gibi Flörtöz Olmalısınız
Eşiniz ya da sevgilinizin sahibi olduğunuzu düşünmeniz, en büyük yanlışlardandır. Onunla ilişkiniz süresince onun kalbinin sahibi olmak ve bunu korumak için; istediği insan olmaya söz vermiş oluyorsunuz. Kalp, emanet edilecek en önemli, en kutsal hazine ve o sizi seçti. Bu yüzden aşkınızda asla tembel olmayın.
Sizin De Kalbiniz Var
Kendisini sevmeyen başkasını sevemez. Öncelikle kendinizi tam anlamıyla sevin, hatta hayatı ve çevrenizi de. Kendi özel alanınızın olması gerektiğini ve önce kendi kalbiniz için yaşamanız gerektiğini de unutmayın.
Elli İlk Öpücük
“Elli İlk Öpücük” bu hikayeyi anlatan bir film aslında. Hafızasını kaybettiği için sevdiği kadını kendisine her gün yeniden aşık etmek için çabalayan bir erkeğin hikayesi. Hayat değişim üzerine kurulu ve siz de elbette zamanla değişeceksiniz. İlk gün tanıştığınız kişi olma ihtimaliniz yok. Onunla birlikte olduğunuz süre boyunca aynı insan olarak kalmanız mümkün değil. Hatta bir kaç sene sonra ikiniz de aynı insan olmayacaksınız. Değişim kapınızda; ikinizin de her gün birbirinizi yeniden seçmeniz için nedenleriniz olmalı. Ama unutmayın; o daima sizinle kalmak zorunda değil. Eğer onun kalbine dikkat etmezseniz, kalbinin mührünü bir başkasına verebilir ve bunu geri almanız bir daha mümkün olmayabilir. Bu yüzden onun aşkını kazanmak için her zaman mücadele edin.
Probleme Odaklanırsanız Probleminiz, Çözüme Odaklanırsanız Çözümünüz Olur.
Alışkanlığımız, iyiyi görmeye doğru olmalı. Elbette burada bahsettiğimiz karşımızdakinin hatalarını görmezden gelip, onları dile getirmeyip, bunu hak gibi görmesini sağlamak değil. İyi yönleri mutlaka dile getirmeli ve bu konuya odaklanılmalı, böylelikle çözümler için daha istekli durmalıyız.
Değiş-mez-ler
Çünkü siz de değişmiyorsunuz. Bu nedenle değiştirmeye çalışmayın. Olduğu haliyle kabul edip böyle severek ilişkilerinizi sürdürmek her zaman daha başarılı sonuçlar almanızı sağlayacaktır. Siz sadece onu sevmeyi ve çok sevmeyi düşünmelisiniz. Eğer değişecekse bu kesinlikle kendi isteği ile olmalıdır.
Suçla/ma!
Suçlu aramaktansa ya da suçu onda bulmaktansa suç dediğimiz şeyi tekrar tanımlayarak bu konuda daha sağlıklı adımlar atabiliriz. Sinirlendiğinizde suçu onun üzerine atmaktansa suçlu aramamayı öğrenmeyi becermemiz gerekiyor. Suçladığınız an beraberinde savunma harekete geçecek ve bu da iyi yapılan birçok şeyi peşinden sürükleyecek. İnşa ettiğiniz, uzun süre emek harcadığınız şeylerde savunma kalkanı altında kaybolup değerini kaybedecek.
Alt Yazı Okuyun
Aslında söylediği şeyin altında başka bir duygu ve başka bir mesaj yatıyor olacaktır çoğunlukla çünkü insanlar çoğu zaman direk söylemektense satır aralarına gizlerler asıl söylemek istediklerini. Bu sebeple alt yazı okumaya satır aralarında gizli şeyleri de bulmaya çalışmalısınız.
Esprinin Gücüne İnanın
Biraz bilmez gibi yapmak, görsen de üstelememek, inanın, mutluluktur. Her şeyi söylemek çoğu zaman mutsuzluğa davetiye çıkarır. Bu sebeple gülün ve güldürün, hayatı fazla ciddiye almayın. Chaplin’in dediği gibi gülmek kana en hızlı karışan ilaçtır.
Zaman Ayırmak Marifet Değil, Ruhunuzu Paylaşmak Gerekir
Hem dert hem dermandır aşk ve bunu bilerek davranmayı başarmak gerekir. Aşka iş getirmeyin, hatta hayatınızın başka ne kadar önemsiz konu başlığı varsa hepsini onun yanındayken kapının dışında bırakın. Unutmayın; en önemli hastalığınız da, en iyi tedavi biçiminiz de o. Aklınızdan çıkarmayın…
Maskeleriniz Düşsün
Yan yana iken başka maskelere ihtiyaç duymayın. Güven inşa edin, gerisi zaten çok daha kolay olacaktır. Karanlıkta kalan yönlerinizi parlatırsanız, bazen zorluklara davetiye çıkarırsınız. Gerçek sizi göremeyecek kadar saklanır ve eğer maskelerseniz ortaya çıkarttığınız gerçek yüzünüzle tanıştığında büyük sorunlar ve hayal kırıklıkları yaratabilir.
Birlikte Akışta Kalın
Akan su kir tutmaz, bu nedenle birlikte aktığınızın farkına varın. Aslında birlikte büyüyorsunuz, bunun mucizesine inanın. Hayatın akışına birlikte tanıklık edin ve o akışta kalmak için çaba sarf edin.
Bunların bir bölümünü bile gerçekleştirmek bile sizin için hiç fena sayılmayacak bir ilişki yönetimi sağlayacaktır. Elbette kişiye özel durumlar olacaktır. Davranışları gözlemleyip tecrübe edip ona göre özel çözümler de üretmek gerekecektir. O bölüm tamamen sizin çabanıza kalıyor.
Aşkınıza sahip çıkın ve duygularınızı doğru zamanda dile getirmeyi ihmal etmeyin…