Heyecanla Beklediğim Filmler
Ne kadar objektif olmaya çalışsam da, bazı filmler için ayrı bir heyecan duyduğumu itiraf etmeliyim. Önümüzdeki dönemde vizyona girecek ve izlemek için sabırsızlandığım filmlerden bir liste oluşturdum bu ay. Siz bu yazıyı okurken, içlerinden biri gösterime girmiş olacak bile.
Sex and the City 2
“Sex and the City” kızları, 8 dalda Altın Küre ödülü kazanan dizileri sayesinde, dünya çapında bir fenomene dönüştükten sonra, filmleri ile hayranlarını mutlu etmeye devam ediyorlar. Geçtiğimiz yaz tüm dünyadaki “S.A.T.C.” takipçilerini sinema salonlarına sürükleyen “Sex and the City”nin devam filmi “Sex and the City 2”nin çekimleri başladı. Temmuz 2010’da gösterime girmesi planlanan filmde yine aynı kadro başrolleri paylaşıyor.
Dizinin ana karakteri Carrie Bradshaw’a hayat veren başrol oyuncusu Sarah Jessica Parker ile muhteşem dörtlünün diğer kahramanlarını canlandıran Kim Cattrall, Kristin Davis ve Cynthia Nixon; New York sokaklarında, ikinci filmin çekimleri ile uğraşıyorlar bugünlerde.
Dünya çapında 415 milyon dolar hasılat elde eden ilk filmin hikayesini kaldığı yerden devam ettiren “Sex and the City 2” için gün saymaya başladık bile. Kadınların gizemli dünyasına misafir olup, onları anlayabilmek ve ilişkilere dair önemli tüyolar toplamak isteyen erkeklere özellikle tavsiye edilir.
40
46. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin ulusal yarışma bölümünde gösterilen “40”, genç yönetmen Emre Şahin’in ilk uzun metraj filmi. Amerika’da sinema eğitimi alan ve Amerikan kanallarında gösterilen pek çok programın ve belgeselin yönetmenliğini üstlenen Şahin, ilk sinema deneyiminde dikkat çekici bir oyuncu kadrosu ile çalışmış.
Türk seyircisinin “Yaprak Dökümü” dizisinde canlandırdığı fettan “Ferhunde” karakteri ile tanıdığı güzel oyuncu Deniz Çakır, filmin yıldızlarından biri. Çakır’ın beyazperdedeki performansını merak ettiğimi söylemeliyim. Antalya’ya gidemeyenler için bir basın gösterimi istiyoruz lütfen. “40”ın oyuncu kadrosunda merak uyandıran isimlerden biri de, tüm dünyada ilgiyle izlenen “Heroes”, “The Wire” ve “ER” gibi televizyon dizilerinde rol alan Ntare Mwine.
İstanbul’da yaşayan üç kişinin, bir çanta içinde bulunan 40 bin Euro nakit para ile değişen hayat hikayelerini anlatan filmde, birçok İstanbullu’nun bile görmediği, şehrin en karışık ve karanlık sokakları mekan olarak kullanılmış. Türkiye’de ilk kez uygulanan “red cam” ile gerçekleştirilen çekimlere, Amerikalı teknik elemanlar ve Prag’tan gelen özel bir aksiyon ekibi de eşlik etmiş.
Michael Jackson’s This is It
Michael Jackson ile beyazperdede buluşmak isteyenler için harika bir haber! Jackson’ın uzun zamandır titizlikle hazırlandığı ancak gerçekleşemeyen Londra konserinin provalarını ve kamera arkası çekimlerini içeren “This is It”, 29 Ekim’de tüm dünya ile aynı anda Türkiye sinemalarında gösterime girdi. Kenny Ortega’nın yönetmenliğini üstlendiği film, high definition (HD) formatında ve dijital ses kalitesi ile hazırlandı.
Michael Jackson’ın sahne performansına nasıl hazırlandığını en ince ayrıntısına kadar anlatan, sanatçının yakın arkadaşları ve beraber çalıştığı kişiler ile yapılan röportajların da yer aldığı “This is It”; beklenmedik bir anda kaybettiğimiz efsanevi yıldıza görkemli bir veda töreni niteliğinde.
İstiklal Caddesi Galatasaray Lisesi önünde düzenlenen anma etkinliğinde, Michael Jackson şarkıları ile dans eden kalabalığı gördükten sonra, filmin yakalayacağı gişe başarısını tahmin etmek hiç de zor değil…
2. yılında
MTV EMA Türkiye Partisi
Yeni bir MTV EMA Parti gecesi ve Serkan yine iş başında. Bu yıl sahne arkasında, o kulis senin, bu kulis benim koşturup, aday sanatçılar ile röportaj yapmak yerine; organizasyona odaklanıp, performansları değerlendirmenin daha doğru olacağını düşündüm. Manga’nın galibiyeti ile sonuçlanan gecede, kulis dedikodularını da kaçırmadım elbette.
9 Ekim Cuma akşamı, Maslak Refresh the Venue’de düzenlenen MTV Avrupa Müzik Ödülleri Partisi’nde, MTV EMA 2009’da Türkiye’yi temsil etmek için yarışan Atiye, Manga, Bedük, Nil Karaibrahimgil ve Kenan Doğulu sahne aldı.
Sanatçıların dört şarkılık kısa performansları ile ilerleyen gecenin sunuculuğunu, geçtiğimiz yıl MTV Avrupa Müzik Ödülleri’nde “Avrupa’nın en sevilen sanatçısı” ödülünü kazanan Emre Aydın üstlendi. Önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak İngilizce single çalışmasının heyecanını yaşayan genç şarkıcının, sunuculuk işinden pek keyif almadığını hissettim ben. Her anons öncesinde “bitse de gitsek” der gibi bakıyordu gözleri. Ancak sahne arkasında sohbet ederken keyfi gayet yerindeydi.
Sahne değişimlerinde seyircinin motivasyonunu düşürmemek için kurulan alternatif sahnede ise Ege Çubukçu ve Özgün şarkılarıyla kalabalığı coşturdu.
Sahne sırası Manga’ya geldiğinde, basına ayrılan bölümde Seksendört’ün vokali Tuna Velibaşoğlu ile karşılaştım. Manga’nın performansını izlemeye geldiğini söyledi. İki yıldır İstanbul’da yaşıyormuş Tuna; Ankara’dan ayrılıp, İstanbul’a yerleşmiş. Bir tek Cem Adrian kaldı Ankara’yı terk etmeyen. Sadık bir Ankarasever kendisi, kıymetini bilmek gerek.
MTV Avrupa Müzik Ödülleri’ne katılmak için yarışan sanatçıların performansları ile ilgili notlarıma gelince…
Atiye:
1988 doğumlu olduğuna hala inanamadığım Atiye’nin, 2009 yazını “salla”yan isimlerden biri olduğuna şüphe yok. Eğlenceli klibi sayesinde daha da çok sevdiğimiz şarkısı “Salla”, Atiye’yi takip edilmesi gereken isimlerden biri haline getirdi. Bir sonraki adımını merakla beklediğimiz 21’lik güzelin, MTV EMA gecesindeki performansı çok daha iyi olabilirdi.
Daha ilk şarkısında teknik bir aksaklık yaşanınca, söylediği şarkıyı ve koreografiyi yarıda kesmek zorunda kalan Atiye, dağılan konsantrasyonunu toparlamakta zorlandı. Ancak çıplak sesiyle bile harikalar yaratabilecek genç şarkıcı, finalde seslendirdiği “Salla” şarkısı ile kendine geldi ve hevesimizi kursağımızda bırakarak sahneden indi.
Manga:
Atiye’den sonra sahneye çıkan Manga’nın, enerjisi yüksek performansları ve sürprizleri görülmeye değerdi. Grubun vokali Ferman’ın sesini ve yorumunu oldum olası beğenmişimdir. Ancak o gece bir başkaydı Ferman. Seyirciden gözlerini bir an olsun kaçırmadan söyledi şarkıları. Sesinin hiçbir telini esirgemedi bizden. Kendinden emindi, sahneye hakimdi ve görünen o ki, çok keyifliydi. Sanki MTV Avrupa Müzik Ödülleri Türkiye oylamasını Manga’nın kazanacağı önceden bildirilmişti onlara. Sahneye çıktılar ve zafer kutlaması yaptılar adeta.
Bedük:
Fazla söze gerek yok. Kendini baştan yaratan ve elektronik müzik yaparak bir pop yıldızı kadar popüler olmayı başaran, özel bir isim Bedük. MTV EMA Parti’de beyazlar içinde çıktı seyircilerin karşısına. Her şarkıda biraz daha artan enerjisi sayesinde, finalde “zıplayan kafalar” oluverdik hepimiz. Ama sanırım o gece en çok Bedük’ün eşi Zehra eğlendi. Düşünsenize, yüzlerce insanı çılgına çeviren adam, her gece onun yanında uyuyor!
Sahne arkasında iş konuşma fırsatımız da olduk Bedük ile. Türkiye müzik sektörüne ilham verecek yepyeni bir projede beraber çalışmayı planlıyoruz. Gelişmeler için takipte kalın.
Nil Karaibrahimgil:
Bayanlar baylar, işte gecenin yıldızı! Yardımcısının kolunda, küçük adımlarla yürüyerek, etrafına gülücükler saçan Nil Karaibrahimgil; sahne arkasına gelir gelmez kulisine geçti ve ismi anons edilene kadar bir daha hiç çıkmadı. Geçen yıl Hande Yener de aynısını yapmıştı. Kadınların sahne öncesi hazırlık süreçleri yoğun oluyor tabii.
GNL Entertainment’ın sahibi Çağrı Günal ile birlikte Nil’in kulisine gittiğimizde, biraz stresli görünüyordu. Kirpikleri gözüne batıyor ve konuşurken sürekli gözlerini kısmak zorunda kalıyordu. Lise yıllarında ilk kez makyaj yapan genç kızların heyecanını gördüm gözlerinde. Her zaman olduğu gibi, çok tatlıydı.
Nil Karaibrahimgil sahneye çıktığında, başka bir şeye dönüştü. Sahnenin ortasına yerleştirilen sehpanın üzerine çıktı, elbisseyircilerin yanında aldı. Sahnede oradan oraya koşturdu, dans etti, coştu. “Seviyorum Sevmiyorum”u söylerken bir ara esinin beyaz kanatlarını açtı ve “Aşkımız Her Zamanki Gibi Tehlikede”yi söylemeye başladı. Şarkılar hareketlendikçe yerinde duramayan Nil, soluğu klipteki gibi “stage diving” yapacak sandık ama son anda kendine engel oldu. MTV Avrupa Müzik Ödülleri partisinde, baştan sona kusursuz ve göz alıcı bir performans sergiledi Nil Karaibrahimgil. MTV EMA’ye neden Nil’i göndermediğimizi hala anlamış değilim.
Kenan Doğulu:
Kenan Doğulu geceye geç katılarak, “yoksa sahneye çıkmayacak mı?” kaygısını yaşattı bizlere. Sahne arkasında herkes oradan oraya koşturuyorken, Kenan Doğulu’nun kulisi bomboştu. Ne zaman geldi, ne zaman gitti; anlamadık bile.
Nil’i izleyip kulise döndüğümüzde, Kenan Doğulu’yu arkadaşlarıyla sohbet ederken bulduk. Yorgun görünüyordu ama keyfi yerindeydi.
Saat 01:00’e doğru sahneye çıktığında, Refresh the Venue’de kalabalık azalmıştı. Nil Karaibrahimgil’den sonra verilen uzun ara, ortamın enerjisini düşürdü ve insanlar esnemeye başladı. Gitme vaktinin geldiğini düşünmeye başlamıştım ki; siyah deri ceketi ve elindeki gitarı ile rock yıldızlarına benzeyen Kenan Doğulu belirdi sahnede.
Gecenin finalini Kenan Doğulu gibi eğlence garantili, büyük bir isimle yapmak akıllıcaydı doğrusu. Böylelikle gecede yaşanan tüm aksaklıklar unutuldu. MTV EMA Türkiye partisi, ikinci yılında da görkemli bir şekilde sona erdi.