Flu & Freeze New York
Büyük umutlarla girdiğimiz senenin ilk günlerinde aman bütün kötü zamanları atlattık çok şükür diyemeden, gün geçmedi ki yeni bir felaket haberiyle sarsılmayalım.
Başlıktan da anlayacağınız gibi Valimiz Andrew Cuomo New York’ta hastalık salgınından dolayı acil durum ilan edildiğini açıkladı. -12 dereceye kadar hissettiğimiz soğukla birlikte, Türk cemiyeti olarak bir araya çok az gelebildiğimiz en sakin günlerimizi yaşıyoruz diyebilirim. Ben bile yaz sıcağından çok, soğukları tercih eden bir kış çocuğu olarak mümkün olduğunca dışarıda zaman geçirmemeye çalışıyorum. Zira bir anda tüm eyalette, 19 bin kişide görülen grip salgınından nasibimi ziyadesiyle alıp yaklaşık on gün yatağa bağlanıp, iki kutu antibiyotik sayesinde ancak ayağa kalkabildim. Fakat her şeye rağmen 24 saat uyumaz diye ün salmış bu muhteşem şehirde, gezmek istediğiniz müzeler, gitmek istediğiniz şovlar ya da keşfetmek istediğiniz yeni damak zevkleri asla bitmez. Bu yüzden hazır o davet senin, bu davet benim koşuşturmuyorken okuyucularımdan da gelen istekler doğrultusunda, biraz New York tavsiyelerinde bulunmak istedim. Malum önümüzdeki haftalarda yaklaşan yarı yıl tatilini bizimle geçirmek isteyenleriniz mutlaka olacaktır.
Bununla birlikte bu sayıdan sonra, katıldığım davet ve toplantılarda tanışma fırsatı bulduğum, sanat ve iş dünyasında kazandıkları başarılar sayesinde yolları New York’a düşen Türk isimleriyle röportajlar yapıp, sizleri de tanıştırmak istiyorum.
Bu arada diğer köşe yazarımız ve sevgili arkadaşım Şule Erdem de geçirmesi gereken bir operasyondan dolayı tavsiyem üzerine acilen Türkiye’ye gitti. Geçmiş olsun diyor, bir an önce sağlığına kavuşup yazılarıyla aramıza dönmesini dört gözle bekliyoruz. O’nu orada karşılayan, en iyi şekilde ağırlayıp, tedavisini gerçekleştiren, yeteneğine hayranlık duyduğum başarılı cerrah Ömer Cenker Ilıcalı ve ekibi Anatomica ailesine sonsuz sevgilerimi sunuyorum. Berna Yüksel ve Ufuk Ocak sizlere özel teşekkürler…
İlk Hedef Moma
Yukarıda da söylediğim gibi bu büyülü şehirde yapmak istediğiniz aktiviteler hiç bitmez. Ben de kapalı mekanları tercih ettiğim bu günleri değerlendirmek üzere, soluğu dünyadaki en iyi modern sanat müzesi unvanını taşıyan Moma’da aldım.
5. caddede 53. sokak üzerinde yer alan altı katlı müzede, Pablo Picasso, Henri Matisse, Andy Warhol, Gilbert Proesch, George Passmore, Doris Salcedo, Dan Graham gibi dünyaca tanınmış isimlerin ünlü eserlerini görmeniz mümkün. Ayrıca her gidişimde daha da ilginç çalışmaların bulunduğu fotoğraf ve film koleksiyonu da görülmeye değer. Bütün bunların arasındaysa benim en favorilerim 2. katta olan Christian Marclay’ın “The Clock” sergisi, 3. kattaki 9+1 Ways of Being Political sergisi, ve 5. kattaki Edward Munch’ “The Scream” sergisi oldu. Munch’ın sergideki eserlerini kapsayan kitabı ise indirimde 8$ karşılığı alınabilir. Bilet fiyatlarının 14$ ile 25$ arasında değiştiği müzede 16 yaş altındaki çocuklara giriş ücretsiz. Ayrıca en üst katta bulunan restoranında dinlenebilir, hemen girişteki MoMa Book Sale’den yaklaşık yarı fiyatına satılan indirimli ürünleri alabilirsiniz.
http://www.moma.org/
Broadway Ve Wıcked
Hastalıklarla boğuşurken Katie Holmes’un tarihin en başarısız şovlarından biri tabir edilen “Dead Accounts” unu ve Al Pacino’nun muhteşem “Glengarry Glen Ross”unu kaçırmış olsam da istifimi hiç bozmadan onlarca kere izlesem de bıkmayacak olduğum “Wicked”e bir bilet aldım. Şu ana kadar en fazla sahnelenmiş olan Broadway şovlarından biri olan fantastik türdeki bu müzikal Oz Büyücüsü’nde bahsedilen kötü cadının hikayesini anlatıyor. Bütün sahneyi kaplayan bir ejderha dekoruyla izleyicilerini karşılayan oyunda Kerry Ellis Defying Gravity parçasını söylerken ki performansıyla tüm izleyenleri büyülüyor. Hem görsel hem de müzikal anlamda bir şölen olan bu oyunu izlemeden New York’u terk etmeyin derim. Şovu 57$ ile 127$ arasında değişen fiyatlarla Gershwin Theatre’de görmeniz mümkün.
http://www.wickedthemusical.com/
Vazgeçemediğim İtalyan L’Apicio
The East Village’de Bowery ve 2. cadde arasında yeni nesil bir İtalyan restoranı olan L’Apicio kısa zamanda vazgeçilmezlerimin arasına girdi. Eski usul yemek şekillerine alternatifli sunumlar sağlayan şef Gabe Thompson sağlıklı beslenme konusunda da oldukça iddialı. Yaptıkları muhteşem makarnalarla ve çok lezzetli ahtapotuyla kendinizden geçmemeniz mümkün değil. Ve benim buraya taşınana kadar neden tanışmadım dediğim balkabaklı pudingini de denemenizi şiddetle tavsiye ederim. Hemen hemen aynı fikirde olduğum Time Out New York’un 3 yıldız verdiği bu harika İtalyan’a ben kesinlikle 5 yıldızı layık görüyorum. Afiyet olsun!!!
http://lapicio.com/
NEW YORK GECELERİNİN TEK ADRESİ
Bugünlerde New Yok’ta en popüler eğlence mekanı neresi diye sorduğunuzda bütün ağızlardan çıkacak tek isim “LAVO” olur. Gece hayatıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan ben bile gitmiş ve hatta beğenmiş bulundum. Midtown bölgesinde yer alan bu stil sahibi gece kulübünde tanıdık bir çok ünlüyle karşılaşmanız da mümkün. Muhteşem müzikleriyle de konuklarına ziyafet çeken bu mekanda her seferinde ünlü bir DJ’in performansıyla karşılaşıyorsunuz. Eğer yemek yemeğe gitmek isterseniz restoran kısmı da öğle ve akşam yemekleri için şık bir alternatif olabilir. Fakat özellikle hafta sonları çok kalabalık olduğundan rezervasyonsuz gitmemenizi öneririm.
http://www.lavony.com/
Evet bu ayki trendy tavsiyelerim bu kadar. Umarım dener ve en az benim aldığım kadar zevk alırsınız. Başka merak ettiğiniz sorularınız olursa mail adresimden bana ulaşabilirsiniz.
New York’tan sevgilerimle…