EzraTuba’nın Giyilebilir Teknolojilerdeki Çığır Açan Yolculuğu
Dünya yepyeni bir döneme giriyor. Bu çok başka bir dönem olacak. Bildiğimiz her şey değişecek. Bu yeni dönemde lokomotif güçler hep kadın olacak. EzraTuba da, gezegenimizde dünya çapında çığır açan iki kız kardeş.
Duruşları, düşünüşleri, teknolojik hâkimiyetleri, amaçları, dünyaya saygıları ve onu korumaya yönelik girişimleri, insan bedeniyle teknolojiyi uyumlu bir şekilde iç içe geçirerek çevresel, bedensel, biyolojik ve duygusal katmanlarımızın harmonisinden yeni bir insan görünümü tasarımları, tarımda kullandıkları yeni yaklaşımlar onları sektörlerinde bambaşka boyutlara yansıtıyor. Yurt dışında senelerdir yapmakta oldukları çalışmalar, defilelerle, sayısız dünya starını giydirmeleri ve yenilikçi buluşlarıyla zaten çok iyi tanınmakta olan iki kardeş, global inovatif şirketlerle çalışarak ürünlerinde hep akıllı iplikler ve kumaşlar kullanıyorlar. Akıllı ipliklerden üretilen kıyafetler, kullanıcısının vücut sıcaklığını dengeleyerek, çevresel faktörlere duyarlı hâle gelirken, diğer yandan karbon ayak izini azaltmaya yönelik yenilikçi çözümler sunuyor.
Çocukluğumdan beri hayallerimden biridir üzerimizdeki giysilerin kişiliğimizi yansıtabilmesi. Hani birini gördüğümüz an ruhunu da görebilmemizi sağlayan; yazın serin, kışın sıcak tutan; o anki duygularımıza göre renk değiştiren; ailemizi, kimliğimizi dahi bir unsuru ile gösterebileceğimiz akıllı, organik, ıslanmayan, yanmayan, aşınmayan, darbelerden koruyan şeyler giyebilsek derdim hep. İşte hayalim gerçek oluyor adım adım. Bunu da dünyada iki Türk kadını gerçekleştiriyor. İki kız kardeş. Aileden tekstilciler. Ayrı disiplinlerde çifter üniversite bitirmişler. Kullandıkları pamuktan ipliğe her şeyin hem yetişirken hem kullanımından sonra doğaya uygun, doğada çözünebilen teknolojiyle bir bütünsellik içinde olması çok önemli onlar için. Bu konularda sayısız akademik konuşmalar, araştırmalar yapıyorlar, insanları bilinçlendiriyorlar. Neler mi yapıyorlar? Örneğin; siz duygularınızı elbiseniz vasıtasıyla ifade edebilmek ister miydiniz? Heyecanlandınız mesela, o an kelebekler kalkıyor birden uçuşarak üstünüzden. Evet, bunu EzraTuba dünyaca ünlü kelebek elbiseyle yaptı ve yüz yılın keşifleri arasına girdiler… Moda ve tasarımın çok çok ötelerine geçerek tarım, endüstri, tekstil, teknoloji, inovasyon ve satış teknikleri konularında devrimler başlatan EzraTuba, global bir isim olarak Türk bayrağını yabancı semalarda dalgalandırmaya devam ediyor.
EzraTuba’nın vizyonu, modayı sadece bir dış görünüş meselesi olmaktan çıkarıp, yaşamın her alanına entegre olmuş, akıllı ve sürdürülebilir bir ekosistem haline getirmekti. Bu hedef doğrultusunda, yalnızca estetik tasarımlar üretmekle kalmayıp, aynı zamanda teknolojinin gücünü kullanarak, çevreye duyarlı, sürdürülebilir ve kullanıcı odaklı giysiler sunuyorlar. Giyilebilir teknolojilerdeki bu başarı, onları sadece bir stil markası olmaktan çıkarıp, geleceği şekillendiren bir teknoloji ve moda lideri yapıyor. EzraTuba’nın bu eşsiz yolculuğunun arkasındaki yaratıcı gücü, modanın ve teknolojinin nasıl bir araya getirildiğini, sürdürülebilirlik ve inovasyonun nasıl markanın DNA’sına dönüştüğünü daha derinlemesine keşfedeceğiz.
Bize iki kız kardeşin iş yapmasının zorluk ve kolaylıklarını anlatabilir misiniz? En başından beri beraber miydiniz?
İş yaparken iki kız kardeş olmanın hem zorlukları hem de avantajları var. Kolaylık olarak, birbirimizi çok iyi tanıyor ve güveniyoruz, bu da iş birliği sürecimizi çok verimli kılıyor. Zorluk ise, kişisel farklılıkların iş kararlarına yansıması olabilir, bu da bazen anlaşmazlıklara yol açabiliyor; ancak, uzun yıllardır birlikte çalışıyoruz ve bu süreçte hem kişisel hem de profesyonel olarak büyük bir uyum sağladık.
Neden moda? En başta başka işleriniz de var mıydı?
Ezra: Moda, yaratıcılığı ve teknolojiyi bir araya getiren, son derece ilgi çekici bir alan olarak bizi cezbetti. Marmara Güzel Sanatlar Resim Bölümü mezunu olarak, sanata olan tutkum, bana geniş bir perspektif kazandırdı ama moda dünyası, estetik ve fonksiyonelliği bir araya getiren dinamik yapısıyla beni derinden etkiledi ve bu nedenle bu sektörde yoğunlaşmaya karar verdim.
Tuba: Moda tasarımcısı olma kararım hiç tereddüt etmeden aldığım bir karardı. Küçük yaşlardan itibaren bu alanda eğitim aldık ve kendimizi geliştirdik; ancak, moda tasarımı sadece bir başlangıçtı; kimya, üretim, sanat ve psikoloji gibi birçok alanı da içine alıyor. Teknoloji ve dijitalleşme ise sürekli olarak kendimizi yenilememize ve güncel kalmamıza yardımcı oluyor. Her gün yeni şeyler öğrenerek kendimizi geliştiriyoruz, bu da bize sürekli bir öğrenme ve yenilik süreci sunuyor.
Bazı çok başarılı modacılarımız küresel ünlü starları da giydiriyor. Siz de bu markalardan birisiniz. Türkiye’den oralara uzanmak ve o kişilere ulaşmak, onları özel günlerinde giydirmek kolay bir şey değil. Nasıl yürüyor bu süreç?
Küresel ünlülerle çalışma süreci oldukça zorlu ama bir o kadar da tatmin edici. İlk olarak, doğru ağları kurmak ve ilişkilerimizi güçlendirmek için sürekli çaba sarf ediyoruz; doğru PR ajansları ile çalışarak ve doğru tanıtımlar yaparak. Ünlülerin ihtiyaçlarına özel çözümler sunarak onların dikkatini çekmek ve ihtiyaçlarını karşılamak bizim için kritik. Bu süreçte, kalitemizi ve özgünlüğümüzü sürekli olarak ön planda tutarak, güvenilir bir iş ortağı olmayı hedefliyoruz.
Türkiye’de aradığınız, hayal ettiğiniz bir kumaşı bulmak mı daha kolay, baştan tasarlatıp üretmek mi?
Ezra: Türkiye’de aradığımız kumaşları bulmak bazen oldukça zorlayıcı olabiliyor. Özellikle çok spesifik ve yenilikçi özelliklere sahip kumaşlar söz konusu olduğunda, yerel piyasada aradığımızı bulmak sıkıntı yaratabiliyor. Bu nedenle, kumaşlarımızı genellikle baştan tasarlatıp üretmek daha verimli bir çözüm sunuyor.
Tuba: Bunun yanı sıra, global ölçekte Amerika ve Kore gibi ülkelerde iş birliği yaptığımız inovasyon lideri şirketlerle de çalışıyoruz. Bu iş birlikleri sayesinde akıllı iplikler ve kumaşlarda en son teknolojileri kullanabiliyoruz. Özellikle sürdürülebilir ve temiz pamuk üretiminde kendi özel kumaşlarımızı tasarlamak, hem kaliteyi hem de çevresel etkileri göz önünde bulundurarak en uygun çözümü sağlıyor. Bu yaklaşım, hem estetik hem de sürdürülebilirlik açısından bizim için büyük bir avantaj sunuyor.
Tasarımlarınızın tarzını üç kelime ile betimlerseniz…
Ezra: Tasarımlarımızı “zamansız, teknolojik, zarif” olarak tanımlayabilirim. Zamansızlık, her zaman geçerli ve modası geçmeyen bir estetik anlayışını ifade eder. Teknolojik yönümüz, sürekli yenilikleri ve ileri düzey materyalleri kullanarak modanın geleceğine yön vermeyi hedefler. Zarif tasarımlarımız ise, her detayda estetik bir incelik ve şıklık sunar. Bu üç özellik, hem günlük hayatın hem de özel anların her zaman stil sahibi bir şekilde yaşanmasını sağlar.
Tuba: Benim için tasarımlarımız “sürdürülebilir, inovatif, sofistike” olarak özetlenebilir. Sürdürülebilirlik, çevresel etkimizi azaltarak doğa dostu çözümler sunma hedefimizi yansıtır. İnovatif yaklaşımımız, sürekli olarak yeni teknolojileri ve yaratıcı çözümleri moda dünyasına entegre etme isteğimizi gösterir. Sofistikasyon ise, tasarımlarımızın zarif detaylarla bezenmiş ve yüksek kaliteli olduğunu ifade eder. Bu özellikler, hem modern hem de çevre bilincine sahip bir moda anlayışını temsil eder.
Moda sizce çağı mı yansıtır, geleceği mi yansıtmalıdır?
Ezra: Moda, hem çağın ruhunu yansıtmalı hem de geleceği öngörmelidir. Mevcut trendler ve kültürel etkiler, modanın ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilir; ancak, biz moda anlayışımızda sadece bugünü değil, aynı zamanda geleceği de düşünerek tasarımlar geliştiriyoruz. Yani, hem günümüzün estetik anlayışına hitap ediyor hem de geleceğin ihtiyaçlarına ve teknolojilerine uyum sağlıyoruz. Bu yaklaşımımız, modanın dinamik yapısını hem bugünün hem de yarının gereksinimlerine uygun şekilde şekillendiriyor.
Tuba: Moda, çağın izlerini taşırken geleceğe de ışık tutmalıdır. Bugünün trendleri ve kültürel etkileri modanın önemli parçalarıdır ancak, modanın gelecekteki rolü ve teknolojik gelişmeleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Bizim yaklaşımımız, hem mevcut trendlerle uyumlu hem de geleceği şekillendirecek yenilikçi tasarımlar üretmektir. Bu, modanın hem bugün hem de gelecekte etkileyici ve anlamlı olmasını sağlıyor.
Teknolojik olarak atılım ve yatırımlarınız var ki bunlar belki de ülkemizde ilk. Bize bunlardan bahseder misiniz lütfen, neler yapıyorsunuz?
Tuba: Teknolojik yatırımlarımız arasında, sürdürülebilirlik odaklı API yazılımlarımız öne çıkıyor. Bu yazılımlar, karbon emisyonlarını azaltma ve e-ticarette çevresel etkiyi minimize etme konusunda büyük bir rol oynuyor. Ayrıca, pamuk izlenebilirliğini blockchain teknolojisi ile sağlıyoruz, böylece ürünlerin tam olarak hangi aşamalardan geçtiğini şeffaf bir şekilde takip edebiliyoruz. Gelecekte, insansız mağazalar ve yapay zekâ destekli kiosklarla perakende sektöründe devrim yaratmayı hedefliyoruz.
İki genç ve güzel kadının bu mecrada yol almasının ve uzun yıllardır var olmaya devam ediyor olmasının, yani bu başarıların arkasındaki güç ve motivasyon nedir?
Ezra: İltifatın için öncelikle teşekkür ederiz. Bir kadının, hemcinslerini iltifatları ile güçlendirmesi kıymetli. İşte bu her zaman yüksek bir motivasyon ve tutku yatıyor. Moda endüstrisinde kalıcı ve başarılı olmak için sürekli yenilikler yapma ve gelişme hedefindeyiz. Ayrıca, sürdürülebilirlik ve teknolojiyi bir araya getirme vizyonumuz, bizi motive eden ve sektörde farklılaşmamızı sağlayan temel unsurlardır.
Sizce giysimizle ruhlarımızı mı yansıtıyoruz dışarıya?
Tuba: Evet, giysilerimiz genellikle ruh halimizi ve kişiliğimizi dışarıya yansıtır. Moda, kendimizi ifade etme ve dünyaya kim olduğumuzu gösterme biçimimizdir. Bu nedenle, tasarımlarımızda estetik ve fonksiyonelliği bir arada sunarak, insanların kendilerini en iyi şekilde ifade etmelerini sağlıyoruz.
Ezra: Evet, giysilerimiz genellikle ruhumuzu dışarıya yansıtır; ancak, bu yansımanın zıttı olarak dışarıdaki çevrenin iç dünyamıza etkisi de son derece önemli. Bu nedenle, çevresel dezavantajları avantaja dönüştüren tasarımlar ve çözümler geliştirmeye odaklanıyoruz.
Günümüzde tüketici alışkanlıkları hızla değişiyor ve beklentiler yüksek. Bu yüksek beklentilerin arkasında, markaların hızlı ve etkili cevap verememesi gibi sorunlar yatıyor. Biz, bu dinamikleri göz önünde bulundurarak, tüketicilerin en iyi deneyimi yaşamasını sağlamak için sürekli çaba gösteriyoruz. Moda dünyasında, hem estetik hem de çevresel sorumluluğu dengeleyen çözümler sunarak, hem bireylerin hem de gezegenin ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyoruz.
Tekstilde bir devrim olacak olsaydı, bunun nasıl bir devrim olmasını isterdiniz ve bu yönde sizce neler yapılmalı?
Ezra: Tekstilde devrim niteliğinde bir değişim, tamamen sürdürülebilir ve döngüsel üretim süreçleriyle sağlanabilir. Geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanımı, enerji verimliliği ve atık yönetimi, tekstil endüstrisinde gerçekleşecek büyük bir devrimin temel taşları olmalıdır. Bu devrim, sadece endüstrinin değil, aynı zamanda gezegenimizin ve üzerindeki yaşamın da kurtuluşu olacaktır. Şu an, tekstil endüstrisi, gezegenimizi kirleten üçüncü sektör olarak, çevresel ve sosyal dengenin tehdit altına girmesine yol açıyor; ancak, bu büyük değişim yalnızca geri dönüştürülebilir malzemelerle sınırlı kalmamalıdır. Üretim sürecinin her aşamasında teknoloji ve veri analitiğinin kullanımı, şeffaflık sağlamak açısından kritik öneme sahiptir. Teknoloji, her adımda çevresel ve sosyal etkileri minimize etme fırsatını sunarken, veri analitiği ise bu süreçleri daha da iyileştirecek bilgiye erişim sağlar.
Tuba: Kırmızı çizgilere gelmiş bir gezegen, her zamanki gibi, kendini temizleyecek ve yeniden restore edecek. Belki uzun sürecek, ama doğa, kendini onarma kapasitesine sahip. İşte bu noktada, tekstil endüstrisinin devrim niteliğinde bir dönüşüm geçirmesi gerekiyor, çünkü endüstri, gezegenimiz üzerinde büyük bir tahribat yaratmakta ve yaşam alanlarımızı tehdit etmektedir. Bu değişim, sadece endüstrinin değil, tüm dünyamızın geleceğini şekillendirecek bir adım olacaktır. Gezegenimiz, bizim ve diğer tüm canlılar için yaşanabilir bir yer olmaya devam etmeli. Tekstil endüstrisinde gerçekleştireceğimiz bu devrim, hem çevresel hem de sosyal etkileri minimize ederek, gelecekte daha sürdürülebilir ve adil bir dünyayı mümkün kılacaktır. Bu değişimi gerçekleştirmek, hepimizin sorumluluğudur. Hep birlikte hareket ederek, gezegenimizin ve tüm yaşamın korunması için gerekli adımları atmalıyız. Bu devrim, sadece bir başlangıçtır ve birlikte daha iyi bir geleceğe doğru adım atmalıyız.