Adil Yıldırım; Geçip Giden Zamanlar
Mirkelam’ın ünlü şarkısının sözleri geldi birden aklıma: “Geçip giden zamanları bir yerlerde bulsam…”
Seneyi kapatırken detaylı bir muhasebesini yapmak isteyenler için tam zamanı aralık ayıdır. Maddi konuların hesabını yaparız da, asıl olarak, sene içerisinde çevremizdeki her insanla kurduğumuz ilişkilerin muhasebesini yapmak pek de kolay değildir. Kimi ne kadar sevindirdik ya da ne kadar üzdük, sebepsiz yere öfkemizi gösterdik ve kalplerini kırdık; işte bunları aklımızdan uzakta tutmaya çalışırız, sanki asıl mesele ve hayatın amacı tam olarak bunlar değilmiş gibi.
İnsanlarla kurmuş olduğumuz ilişkiler bizi farklı duygulara yöneltir. Kimi zaman mutluluk ya da hayal kırıklığı gibi hislerle zihnimizde savaş verirken, bu duygular bedenimiz içinde bir enerjiye dönüşür, çünkü her duygunun bir frekans alanı vardır ve bu frekansı oluşturan titreşimler bedenimizde yer alan her organı etkiler. Duygularımızı dışarı ifade edemediğimiz ve içimize attığımız zaman bu titreşimler bedenimiz içerisinde çeşitli etkiler göstermeye başlar, çünkü enerji asla yok olmaz.
İşte bunun için, sene sonunda bu senenin bize getirdiği duygularla hesaplaşmak ve daha doğrusu yüzleşmek iyice önem kazanır, bizzat kendi sağlımızı korumak için. Aslında bizi içten içe üzen olaylarla ve insanlarla hesaplaşmak, iki çift laf etmek ya da paylaşmak yerine kalbimize gömdüğümüz tüm kelimeler ağırlık yapar ve bu ağırlığı bir sonraki seneye taşımak her senemizin daha da sıkıntılı geçmesine neden olur.
Aralık ayı görüşmeler ayıdır. Hiçbir yüzleşmeyi bir sonraki seneye bırakmanın anlamı olmaz, sene sonunda hesapları kapatmak ve aynı zamanda tüm ağırlıkları da biten yılın içerisinde bırakmak anlamına gelir. Bir ayrılık yaşanmış ancak, eski sevgiliyle gereken konuşma yapılmamışsa, o konuşmanın tam olarak zamanı gelmiş demektir. Yoksa yeni yıl boyunca kendi zihninizde onunla hayali konuşmalar yapmaya devam edersiniz. Bir boşanma yaşanmış ancak, hiçbir şey doğru düzgün ifade edilmemişse, yılların hatırına eski eşinize bir kahve içmeyi teklif edebilirsiniz; iki medeni insanın kahve içerken eski günlerden konuşması uzay çağını yaşayan dünyada ne kadar garip olabilir?
Çekişmeli boşanma yaşamış ve eski eşiyle merhaba diyecek kadar bile hukuku kalmamış insanların ise şapkayı önlerine koyup nasıl bu noktaya geldiklerinin muhasebesini yapmaları için aralık ayından daha doğru bir zaman olamaz. Yıl sonu artık bize zarar veren duygulardan kurtulup onları üstümüzden atmamızın vaktidir, yeni yıla tertemiz umutlarla girmenin ve derin bir nefesi içimize çekmenin zamanıdır.
Sokaklarda veya ofislerde, bazen farkında olmadan dudaklarını kıpırdatan ve kendi kendine konuşan insanlar görürüm. Onlara deli diyenlere gülerim, çünkü hiçbiri deli falan değildir, onlar kısaca “yüzleşemeyenler” benim için. Onları üzenlerle, kızdıranlarla veya bırakıp gidenlerle yüzleşemeyen insanlar, günün her saati kendi zihinlerinde kavga eder ve söyleyemediklerini söylemeye çalışırlar. Zamanında söylenmemiş sözlerin hayali provalarını yaparlar, bir gün belki söylerim diye…
Yeni bir yıla girmeden karşılarına alıp söyleseler, onlara ağırlık yapan enerjiyi bu senenin içerisinde bıraksalar ne kadar rahatlayacaklar oysa!
Herkes ve her olay, bizi daha deneyimli hale getirmek ve ruhsal tekamüle ulaştırmak için başımıza gelir. Alınacak dersleri aldıktan sonra yola devam etmemiz istenir. Hayatın amacı, kurduğumuz ilişkiler yoluyla kendi ruhsal özümüze ulaşmaktır. İnsan kendini keşfetmedikten ve iyice tanımadıktan sonra dünyayı keşfetse ne anlama gelir?
Kendini keşfetmenin yolu tüm acılarla ve duygularla yüzleşmekten geçer ve bunu yapan insanların gözlerinde yeni yıla girerken bambaşka bir ışık vardır; sevinç desek yeterli olmaz, mutluluk desek ondan bile fazlası. Mutlu yıllar, sizi sevdiğimi unutmayın!