Sürpriz Projeleriyle DJ Doğuş Çabakçor
Her projesiyle adından söz ettiren, sosyetenin DJ’i olarak bilinen Doğuş Çabakçor başarılarını katlayarak müzik dünyasında parlamaya devam ediyor. Herkesin beğenisini toplayan, muhteşem müziklerle bizleri farklı bir dünyaya götüren DJ Doğuş Çabakçor ile çok özel bir çekim gerçekleştirdik. Kariyeri ve yeni planları hakkında sohbet ettiğimiz DJ Doğuş Çabakçor MAG sayfalarında sizlerle…
Bilinmeyen yönlerinizi bizimle paylaşır mısınız? Mesela Doğuş Çabakçor’un bir günü nasıl geçer?
Doğrusunu söylemek gerekirse işim vaktimin büyük bir bölümünü kaplıyor ancak kendime ve aileme vakit ayırmaya bayılıyorum. Güne pek erken başlamam, öğle saatlerinde uyanırım, bunun sebebi çok uyumaktan dolayı değil tabii, geç yatıp geç kalkmak diyelim. Geç saatte yaratıcılık gerektiren işlerle uğraşan kişilerin beyinlerinin daha iyi çalıştığı bilimsel bir gerçek. Uyandıktan sonra kahvaltımla birlikte email, sosyal medya hesaplarımı kontrol ederim ve daha sonra gün içinde olan toplantı ve randevularıma geçerim. Eğer gece performansım yoksa aksam 8’den sonra tekrar stüdyo zamanım oluyor, ortalama gece 3’e kadar stüdyoda vakit geçiriyorum. Eşim Begüm haricinde kedim Disco ve köpeğim Humus’a da aşkla bağlıyım; onlarsız yapamıyorum ve çoğu zaman stüdyomda beraber vakit geçiriyoruz. Pazar günleri ise dış dünya ile bağlantıyı kopardığım ve tamamen ailemle vakit geçirdiğim gündür. Mümkün oldukça o güne iş almamaya gayret ederiz. Ayrıca düzenli spor yapıyorum.
Küçüklüğünüzde hayal ettiğiniz işi mi yapıyorsunuz? DJ’liğe ne zaman ve nasıl başladınız?
Küçükken hayalimdeki işin bu olduğu pek söylenemez, hayatımda farklı noktalar bir araya gelerek beni bu serüvene itti diyebilirim. Üniversite yıllarında DJ’lik çok çekici gelmeye başlamıştı. Müziğe olan ilgim zaten hat safhadaydı, tüm duygu ve düşüncelerime müzikte karşılık buluyordum. Müziğe bu kadar sarılınca iyi bir arşiv sahibi olmuştum, peşinden tanıdığım mekanlarda hobi amaçlı DJ’lik yapmaya başladım. Tabii o donemde bu kadar DJ yoktu piyasada, bu kadar teknolojik imkanda… Üniversite sonrası herkes aile işlerimizin başına geçeceğimi düşünüyordu, ben de öyle tabii. Öylede oldu aslında, babamla beraber çalışıyordum ancak aklım fikrim müzikte ve DJ’likteydi. İs sonrasında gece kulüplerine sırf DJ’leri dinlemeye giderdim sonra sabah uyanamazdım, babamdan fırça yerdim.
Müzik tarzınızı nasıl yorumlarsınız? Evinizde, arabanızda kendi setlerinizi mi dinlemeyi tercih ediyorsunuz? Dinlemekten keyif aldığınız başka DJ’ler var mı?
Müzik tarzlarını ayırt etmek epey zorlaştı hatta öyle ki artık bir parçayı dinlediğinizde ne tarz olduğuna karar veremiyorsunuz. Ancak kısaca söylemek gerekirse, House müziğin sub genre’ları olan deep, progressive ve electro house tutkunuyum. Evimde ve arabamda kendi setlerimi dinlemem, daha çok yurt dışı radyolarını dinliyorum, bununda amacı yeni müziği takip edebilmek aslında… Dinlemekten keyif aldığım onlarca DJ var ancak isim vermek istemiyorum, birini söyleyip diğerini unutursam ayıp olur.
Sosyetenin DJ’i olarak tanınıyorsunuz. Sadece özel projelerde yer almanızdan dolayı mıdır bu isim? Sizi rahatsız ediyor mu?
Asla rahatsız etmiyor, başlangıç noktamda sürekli sosyete ya da cemiyet diye tabir ettiğimiz çevrenin içindeydim, onların davet ve partilerinde sahneye çıkıyordum. Orası farklı bir dünya, o tarz partilerde müzik çalabilmeniz için onların gittiği yurt dışı partilerinde neler çalınıyor, ne tarz show’lar oluyor ve nelerde eğleniyorlar bilmeniz lazım. Ayrıca müziğin ötesinde kişilerle konuşacak konularınız, ortak noktalarınız olması lazım.
Sosyal medyaya önem veriyorsunuz ve hayranlarınızla yakından ilgilisiniz, size sorulan sorulara hemen cevap veriyorsunuz… Ünlü olmak ve herkesin ilgisinin sizin üzerinizde olması nasıl bir duygu. Avantajları ve dezavantajları neler?
Sosyal medya bulunduğumuz dönemin vazgeçilmezi ve gerçeği, bunu inkar etmek yerine kendimi dinleyicilerime ve takipçilerime daha yakın konumlandırıyorum. Müzik haricinde de keyifli bir hayatım olduğuna inanıyorum ve bu yüzden günlük hayatımdan da sıkça paylaşımda bulunuyorum.
Giyim konusunda da son derece şık ve farklısınız… Tarzınızda eşinizin modaya olan ilgisinin katkısı oluyor mu? En çok tercih ettiğiniz markalar nelerdir?
Giyim konusunda hep dikkatliydim ancak evlendikten sonra “Begüm etkisi” olduğu bir gerçek! Önceleri farklı tarzlar arasında sürekli gidip geliyordum, bazen çok efendi bazen çok asi giyiniyordum. Simdi ise Begüm çizgimi belirledi ve o çizginin dışına çıkmamaya gayret ediyorum. Ara sıra çok istediğim şeyler oluyor ve bana kızıyor tabii! Marka olarak değil de genel olarak çoğu İtalyan ve Fransız tasarımcıyı takip ve tercih ediyorum diyebiliriz.
Yakın dönemde gerçekleştirmeyi planladığınız projeleriniz var mı? Neler? Bu sezonda da W’da çalmaya devam mı edeceksiniz?
Bu sene bitmeden en az iki parçam daha dijital ortamda satışa çıkacak, bu konuda titizlikle hareket ediyoruz. W Lounge ile bu sezon devam edip etmeyeceğim henuz belli değil, 3 sezon güzel bir işbirliği yaptık. Dünya çapındaki W Otel’lerini turlamaya devam ediyorum, yine bu sene bitmeden 2, 3 farklı noktada performansım olacak. Esas büyük sürpriz ise Kasım başında, 5 aylığına New York’ta olacağım, bir süre orada kalıp müzik dünyasını New York’tan takip edeceğim.