Zihinler Aralanıyor: Aslı Güder ile 2025’in Ötesine Yolculuk
Her yıl olduğu gibi bu yıl da belirsizliklerin, soruların ve içsel fısıltıların yoğunlaştığı bir dönemde, Aslı Güder’le geleceğe açılan bir kapıyı araladık.
Dünyanın görünmeyen çarkları hızla dönüyor. Zaman daha hızlı, olaylar daha karmaşık ve insanlık belki de hiç olmadığı kadar içe dönmeye mecbur… Tam da böyle bir dönemde Aslı Güder, bize geleceği yalnızca tarihler ve olaylar olarak değil; enerji, frekans ve ruhsal şifrelerle anlatıyor. Onun sezgileri, her yıl olduğu gibi bu yıl da çok çalışılmış, derinlemesine hissedilmiş, kendi içinden damıtılmış kelimelerle geldi bize.
Yapay zekâdan yeni nesil çocuklara, politik dengelerden doğanın sessiz çığlıklarına kadar uzanan bu öngörüler aslında yalnızca kehanet değil, aynı zamanda birer çağrı: “Daha derin duy. Daha çok hisset. Daha saf titreş.” Aslı Güder’e göre, bizi bekleyen dünya artık sadece dışsal değil; içsel bir devrim dünyası…
Normalde Aslı Güder sadece yılda bir kez röportaj yapar ve bu bizim geleneğimiz hâline gelmiştir. Bu yılın başında zaten ilk röportajımızı sizlerle paylaşmıştık; ancak o bize şöyle dedi: “Geleceğin bilgisi ne zaman gelir, ne zaman açığa çıkar, bunu kimse belirleyemez. Bilgi geldiğinde durdurulmaz. O zaman konuşmak gerekir.”
İşte bu yüzden, sezgiler tekrar çağırdı ve ben —bir nevi— habercinin habercisi oldum. Bu röportaj, bir plana göre değil; bir çağrıya cevap olarak doğdu ve şimdi sizi kelimelerle değil, sezgilerle örülmüş bir yolculuğa davet ediyorum. Söz Aslı Güder’de…
Teknoloji ve Yapay Zekâ: Teknoloji artık insanla bütünleşmeye mi başlıyor? Yapay zekâ ile ilgili içime doğan bir huzursuzluk var… Siz bu konuda neler seziyorsunuz?
Yapay zekâ, sandığımızdan çok daha hızlı bir şekilde hayatımızın içine nüfuz ediyor; ama bu sadece ekranlarla sınırlı kalmayacak. Beynimizden geçen düşünceleri okuyabilen, konuşmadan anlayan sistemlerle karşılaşacağız. Bu bir devrim değil, bir dönüşüm… Yapay zekâ bir yandan hayatı kolaylaştırırken diğer yandan başımıza dert açacak, çünkü insan, kendi iç sesiyle bağlantısını kaybettiği anda dışarıdan gelen her sistem ona hükmetmeye başlar. Bu noktada yapay zekâyı yöneten kim, ya da ne olacak? Bu sorunun cevabı kaderimiz olacak… En çarpıcısı ise şu olacak: Yapay organ teknolojileri gerçekleşecek. Bu da var olan insanlığı robotlaştıracak. İnsanlar robotlaşacak, robotlar ise insanlaşacak. Robotlar bedene büründükçe, bedenlenmek için bekleyen birçok varlık için bir fırsat doğacak. Robotların içine bu varlıklar nüfuz edecek. İşte asıl tehlike o zaman başlayacak.
Lityum pillerin sonu yaklaşıyor. Yeni nesil pil teknolojileri sadece cihazlarımızı değil, yaşamın tüm ritmini değiştirecek. Bu değişim; ulaşımı, enerjiyi, sağlığı ve hatta zaman algımızı dönüştürecek. Bu sadece bir başlangıç… Bu teknolojiler, insanlığın titreşimini ve hızını bile yeniden belirleyecek.
- Yapay zekâ, beynimizden geçenleri de okuyup konuşmaya başlayacak.
- Yapay zekâ başımıza dert olacak.
- İnsanlar konuşmadan iletişim kurar hâle gelecek.
- İnsanlar robotlaşacak, robotlar ise insanlaşacak.
- Yapay organ teknolojileri gerçekleşecek.
- Enerjiler gözle görülür hâle gelecek.
- Hafızalar silinecek, hazır olun.
- Lityum pillerin sonu yaklaşıyor. Yeni nesil pil teknolojileri kapıda.
Sağlık ve Biyoteknoloji
Hastalıkları yıllardır sadece bastıran, oyalayan ilaçlar artık tarihe karışacak, çünkü şifa artık herkes için aynı reçetede değil, her bir insanın DNA’sına özel, hücresel düzeyde çalışan özel ilaçlarla mümkün olacak. Örneğin; kronik bir şeker hastalığı artık sadece yönetilmeyecek, gerçekten iyileştirilebilecek.
Çok farklı ve daha önce hiç karşılaşmadığımız yeni hastalık türleri çıkacak. Bu hastalıklar fiziksel olduğu kadar, ruhsal ve zihinsel düzlemde de etkiler yaratacak. Tıbbın dili değişirken, biz de bakış açımızı değiştirmek zorunda kalacağız… Teşhis yöntemleri de evrim geçirecek. Minik bir hap gibi yutulan robotlar vücudun içini tarayacak. Endoskopi ve kolonoskopi gibi yöntemler tarihe karışacak. Artık; beden, içeriden okunacak — daha sessiz, daha derin, daha kişisel… Ve evet, ölümsüzlük yine gündemde. Bu kez cevabı doğanın içinden, en tehlikeli gibi görünen bir yerden geliyor: Akrebin zehri. Zehir ile şifa arasındaki o kadim çizgi yeniden keşfedilecek.
Tıp, yapay zekâyla birleşip kişiye özel organlar üretmeye başlayacak. Yapay böbrek, kornea, kalp gibi organlar… ama bu sadece fiziksel bir yenilik değil, bu gelişmeler aynı zamanda “İnsan nedir?” sorusunu yeniden gündeme taşıyacak. Bu teknolojik yükselişin gölgesinde ise büyük bir sınav gizli: Yeni bir salgın dalgası. Bu öyle bir frekansta gelebilir ki, “iki kişiden birini” etkileyebilecek kadar yıkıcı olabilir. Bu bizi dışarıdaki çözümler yerine, iç dengemize dönmeye zorlayacak, çünkü şifa, artık dışarıdan değil, içeriden başlamak zorunda.
Bu yıl özellikle mide, bağırsak ve beyin sağlığı kritik önem taşıyor. “Hazmedebilmek” kelimesi sadece sindirim değil, hayatı anlamlandırmakla da ilgili olacak. Sakral çakra ve solar plexusun ise bu yıl derin bir temizlikten geçmesi gerekecek.
Beslenme dünyası da dönüşecek. Et ve proteinin formu değişecek. Kapsül yemekler hayatımıza girecek. Hız artacak ama ruh yavaşlamak isteyecek. Bu yüzden beslenirken de niyet önemli olacak. Artık sağlık sadece bilimle değil, bilinçle de yazılacak.
- Hastalığı baskılayan ilaçlar tarih oluyor. Artık çok daha etkili olan, kişinin DNA’sına ve hücrelerine özel, akıllı, iyileştirici ilaçlar geliştirilecek. Örneğin; kronikleşmiş bir şeker hastalığı baskılanmak yerine tedavi edilebilecek.
- Çok değişik hastalık türleri çıkacak.
- Vücudumuzdaki tüm organlarımız küçük bir hap tanesi gibi bir robotla kontrol edilebilecek; endoskopi, kolonoskopi tarihe karışacak.
- Ölümsüzlüğün iksirinde akrebin zehri olacak.
- Yapay böbrek, kornea, kalp gibi kişiye özel yapay organlar üretilecek.
- Bundan sonra çıkacak büyük salgın, iki kişiden birini öldürebilir.
- Mide, bağırsak ve beyin sağlığına dikkat etmemiz gereken bir yıl olacak.
- Bu sene en önemli şeylerden biri hazmedebilmek; mide-bağırsak hastalıklarına dikkat edelim.
- Bu sene sakral çakra ve solar plexus temizliği çok önemli.
- Etin ve proteinin tarzı değişecek.
- Kapsül yemekler çıkacak.
- Dondurulmuş bir insanın canlı kaldığı kanıtlanacak.
Politika ve Dünya Gündemi: Dünyanın güç dengelerinde görünmeyen bir hareketlenme var gibi… Sizin sezgilerinize göre siyasi sahnede perde arkasında neler dönüyor olabilir?
Dünya, görünmeyen bir satranç tahtasında sessiz ama sert hamlelerle yeniden kuruluyor. Lider figürlerinin enerjileri çok yoğun… Mesela Trump’ı sağlıksal olarak zorlayıcı bir yıl bekliyor. Bir çok lidere suikast ihtimali olabilir. Çok dikkat edilmesi gerekiyor… Türkiye’de bugüne kadar görülmemiş bir vergi sistemi geleceğini görüyorum… Japonya ise Amerika ile olan tarihî hesabı kapatmak istercesine, derinlerde bir enerji biriktiriyor… Rusya için artık son çıkış çizgisi. Kendine dur demeyen bir enerjisi var ve bu enerjinin sonunda kaos doğabilir. Doğu ile Batı arasındaki savaş, artık görünenden çok daha derin bir bilinç çatışmasına dönüşüyor. Bir kıyı yanarken, diğer kıyı sanki hiçbir şey olmamış gibi sefa sürecek… Fransa mahkemelerinden gelecek ilginç haberler de sistemi ve adaleti sorgulatacak türden olabilir. Irak ve İngiltere de bu dönemde savaş enerjisiyle titreşiyor… Boğazlarla ilgili sıcak gelişmeler Türkiye’nin jeopolitik önemini yeniden masaya taşıyacak… İade-i ziyaret; daha önce yapılmış bir ziyarete karşılık olarak yapılan ziyarettir. İade-i ziyaret bir göç dalgası görüyorum… Bu dönemin en önemli mesajı şu: Haritalar değil, frekanslar değişiyor. Yani olanlar sadece coğrafi değil, çok daha derin ruhsal değişimlerin yansıması. Dünya artık görünmeyeni görmeye, söylenmeyeni duymaya zorlanacak.
- Trump’ı sağlıksal olarak zorlayıcı bir yıl bekliyor.
- Birçok lidere suikast ihtimali olabilir. Çok dikkat edilmesi gerekiyor.
- İade-i ziyaret bir göç dalgası görüyorum.
- Doğu-Batı savaşları: Bir kıyı yanarken bir kıyı sefa sürecek.
- Irak ve İngiltere’de savaş görüyorum.
- Türkiye’de bugüne kadar görülmemiş vergi sistemi geleceğini görüyorum.
- Boğazlarla ilgili sıcak gelişmeler hissediyorum.
- Artık Rusya için son çıkış, yetinmeyi bilmeyen Rusya’yı zor günler bekliyor.
- Japonya, Amerika’dan geçmişin öcünü almak isteyebilir, büyük bombalar var.
- Fransa mahkemelerinden ilginç haberler alacağız.
- Elon Musk için sağlık uyarısı var. Beyin, kalp ve sinir sistemi… Yoğun stres ve yükler, bedensel sınırlarını zorlayabilir. Kalp krizi, beyin kanaması gibi riskler dikkatle izlenmeli.
- 2040’ta nüfusun yarıya düşmesi olasılık dâhilinde. Doğal felaketler, hastalıklar, krizler… Her biri insan sayısını azaltabilecek etkiler taşıyor.
- Aniden bir yapı belirecek: Bir piramit, bir kubbe ya da bir tümsek. “Bu nereden geldi?” denilecek, çünkü onu dünya dışı varlıklar yapmış olacak.
- İngiltere’de zor dönem. Yönetim yapısı karışacak, halk ve komşularla ciddi krizler yaşanacak. Eski sömürgeleri bile ses yükseltecek. Sessiz kalanlar artık susmayacak.
- Ekim ayı dünya sahnesinde kırılma anı olacak. Şu ana kadar yaşananlar sadece birer fragmandı. Gerçek film yeni başlıyor.
- Türkiye ilahi koruma altında; ancak özellikle İsrail’e karşı büyük bir dikkat ve diplomatik zekâ gerekiyor. Türkiye’nin enerjisini “hacıyatmaz” gibi görüyorum. Yıkılmaz, ama sarsılır; bu da denge gerektirir.
- Kısa filmler popüler olacak ve artan ilgi bu alanda büyük gelişmelere neden olacak.
Ekonomi ve Sosyal Sistem: Genel olarak dünya ekonomik sisteminde ve çarklarında tuhaf bir tıkanıklık hissediliyor. Paranın, statünün ve gücün anlamı değişiyor olabilir mi?
Para artık sadece bir değişim aracı değil, bir kimlik hâline geliyor. Altından yapılmış kimlik kartları görüyorum; bu, yalnızca zenginliğin değil, resmî olarak tanımlanmış bir sınıf ayrımının da simgesi olacak. Yani ekonomik güce sahip olanla olmayan arasındaki çizgi, daha önce hiç olmadığı kadar netleşecek. Bu karta sahip olamayanlar, bazı kapılar ardında kalacaklar… Çok büyük şirketlerin, çok sayıda çalışanını işten çıkardığını göreceğiz. Bu yalnızca işsizlik demek değil; aynı zamanda insanların aidiyet duygusunu, güven hissini ve sosyal dengesini kaybetmesi demek. Bu dalga; depresyonu, toplumsal gerilimi ve bireysel yalnızlığı da beraberinde getirecek. Ayrıca çok ilginç bir tersine dönüş yaşanacak: Ucuz olan şeyler pahalanacak, pahalı olanlar ise ucuzlayacak. Bu, evrendeki dengenin kendi içindeki bir oyunu gibi. Değer algısı yerle bir olacak. İnsanlar artık maddi olanla manevi olanı yeniden tartmaya başlayacak… Bu dönemde sadece parayla değil, frekansla zenginleşeceğiz. Kim olduğun değil, nasıl titreştiğin önemli olacak. Sistem, bizi maddi olarak ayıklarken aslında ruhsal bir yeniden yapılanma sürecine hazırlıyor. O yüzden bu ekonomik kaosun içinde dahi, bilinçli kalanlar için bir yükseliş kapısı da açık olacak.
- Altından bir kimlik kartı görüyorum. Altın vizemiz olacak, sınıf ayrımına resmî statü.
- Çok büyük şirketler çok çalışanının işine son verecek, bu da işsizlik ve sosyal sorunları gündeme getirecek.
- Ucuz şeyler pahalı, pahalı şeyler ucuzlayacak.
- Artık Türkiye’de kredi ile ev almak kolay hâle gelecek.
- İnsansız bankalar, kartsız işlemler, puanlı kredi sistemleri geliyor.
Doğa ve Çevresel Değişimler: Doğa bize ne anlatmaya çalışıyor?
Doğa artık yalnızca bir arka plan değil, başrol. Bize bir şey anlatmaya çalışıyor; ama biz hâlâ kulak vermekte gecikiyoruz. Melez hayvan türleri ortaya çıkacak, öyle ki insanlar “Dünyanın sonu mu geldi?” diye sormaya başlayacak. Bu türler sadece biyolojik değil, enerjisel bir mesaj da taşıyor olacak… Böcek istilaları başlayacak, yeni böcek türleri dünyanın farklı yerlerinde aynı anda belirmeye başlayacak. Bu, doğanın kendini savunma mekanizması… Dengesi bozulan her canlı sistem, kendini yeniden dengeye çekmek için harekete geçer… Güneşin ısıtma gücü azalacak, hava katmanları değişecek, gökyüzünde ve gezegenlerin konumlarında alışılmadık olaylar yaşanacak. Bu, hem iklimsel hem de ruhsal bir değişimi temsil ediyor. Artık dünya eskisi gibi ısıtmayacak… Biyolojik silahlar tehdit unsuru olacak… Meyvelerin nesli tükenmeye başlayacak. Bu sadece bir gıda krizi değil; doğanın verdiği doğal armağanların da bizden çekilmesi anlamına gelecek.
- Değişik, melez hayvanlar türeyecek; “Dünyanın sonu mu geldi?” diyeceğiz
- Böceklerin istilası –dünyayı böcekler basacak, yeni böcek türleri ortaya çıkacak.
- Güneş eskisi kadar ısıtmayacak.
- Biyolojik silahlar tehdit unsuru olacak.
- Gökyüzü ve gezegenlerde değişik olaylar olacak.
- Meyvelerin nesli tükenecek.
- Mantarlar anahtar olacak. Hem şifa hem de tehlike taşıyacaklar. Mantar kaynaklı hastalıklar da artacak. “Mantar” kelimesi, önümüzdeki dönemin en çok konuşulanlarından biri olacak.
- Kaliforniya’da deprem ve Pasifik Okyanusu’nda tsunami görüyorum.
Ruhsal Gelişim ve Ezoterik Bilgiler: Görünmeyen dünyaların perdesi mi aralanıyor? Son zamanlarda birçok insan ruhsal bir uyanış yaşıyor gibi… Sizce bu rastlantı mı?
Artık yalnızca gözümüzle gördüğümüzle yetinemeyeceğimiz bir döneme giriyoruz. Enerjiler gözle görünür hâle gelecek. İnsanlar konuşmadan iletişim kurabilecek, hatta birbiriyle titreşim üzerinden bağ kuracak. Bu, aslında kadim zamanların bilgeliğine geri dönüş… Piramitlerle ilgili yeni sırların keşfi yaklaşıyor. Özellikle yerin altındaki kadim yapılar konuşulacak, bazı gizli bilgiler gün yüzüne çıkacak. Bu sırlar yalnızca geçmişi değil, geleceği de şekillendirecek. Nasıl mı? Sizce “Yeniden piramit benzeri bir yapı inşa edilecek.” desem ne düşünürdünüz?
Atlantis insanları geri dönüyor. Belki sembolik, belki de ruhsal bir geri dönüş; ama bu dönüşle birlikte dünyaya yeni bir enerji akışı başlıyor. Kim bilir, belki bu ruhlardan biri de benimdir, çünkü ruhlar zamanı unutmaz, onlar sadece yeniden doğmayı bekler. Ölümsüzlük iksiri bulunacak. Doğanın en tehlikeli gibi görünen yanları —örneğin akrep zehri— şifa kaynağına dönüşecek; ama asıl ölümsüzlük, ruhsal farkındalığın derinleşmesiyle mümkün olacak. Ruh, ölümsüzlüğü seçtiğinde, beden de onunla uyumlanır…
Belki de her şeyin özeti, Oscar Wilde’ın o şiirinde gizli:
“Oysa herkes öldürür sevdiğini
Kulak verin bu dediklerime
Kimi bir bakışıyla yapar bunu
Kimi dalkavukça sözlerle”
Bu dizeler bize, en çok sevdiklerimize karşı ne kadar hoyrat olabileceğimizi hatırlatıyor. Sevginin sorumluluğunu almadan, ruhsal bir yükseliş mümkün değil.
- Yeni dünya düzeninde yapmamız gereken tek şey doğal kalmak.
- Ölümsüzlük iksiri bulunacak.
- Piramitlerle ilgili yeni bir sır keşfedilecek; yerin altındaki piramitler konuşulacak.
- Atlantis insanları geri gelecek – belki onlardan biri de benimdir.
- Bu senenin şiiri Oscar Wilde’dan: “Oysa herkes öldürür sevdiğini” –bu yılın mesajını taşıyor.
- Büyük isimlerin yer aldığı toplu ayinler ortaya çıkacak.
Çocuklar ve Nesiller Arası Mesajlar: Yeni doğan nesil bambaşka bir dünyanın eşiğinde gibi… Sizce bu çocuklar nasıl bir geleceğe doğuyor?
Yeni nesil çocuklar bu dünyaya yalnızca öğrenmeye değil, aynı zamanda öğretmeye geliyorlar. Onların gözlerinde kadim çağların bilgeliği, kalplerinde ise yeni dünyanın titreşimi var. Daha henüz konuşmayı öğrenmeden dahi bazı şeyleri bize fısıldamaya başlıyorlar. “Çocuktan al haberi” artık bir deyim değil, bir gerçeklik hâlini alacak, çünkü onlar bize, geleceği önceden bildiren ruhsal rehberliklerle doğuyorlar. Onlara ne öğreteceğimizden önce, “Biz onlardan ne öğrenebiliriz?” sorusunu sormalıyız, çünkü bu çocuklar bize doğallığı, anda kalmayı, içgüdüsel sezgileri ve koşulsuz sevgiyi yeniden hatırlatacak. Eğer biz, yetişkinler olarak onların diline kulak verirsek bireysel değil, kolektif bir uyanış başlatabiliriz. Bu çağ, yetişkinlerin değil; kalbi açık olan çocukların çağı olacak.
- “Çocuktan al haberi” çağına giriyoruz. Artık yeni mesajlar çocuklarımızdan gelecek.
- Devir değişti. Artık çocuklar ebeveynlerini terbiye etmeye başlayacak.
- Ebeveynler ve evlatlar arasındaki yaş farkını görmek neredeyse imkânsız hâle gelecek.
Geleceğe Dair Genel Uyarılar: Bazı şeyler hızla değişiyor… Zamanın ritmi mi bozuldu? Ruhsal olarak neye hazırlanmamız gerekiyor?
Zaman artık doğrusal değil, dairesel akıyor. Gece ile gündüz yer değiştiriyor. İnsanlar gece uyanık kalıp gündüz uyumaya başlayacak. Bu yalnızca biyolojik değil, ruhsal bir kaymanın da göstergesi. Zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak bambaşka bir ritme geçiyoruz. Yollara dökülen kalabalıklar göreceğiz. İnsanlar dışarıya hücum edecek. Bu toplu hareketin sebebi belirsiz, bilinmez bir gizem hissediyorum… Kimlik karmaşaları yaşanacak. İnsanlar “Ben kimim?” sorusunu içsel değil, dışsal sembollerle cevaplamaya çalışacak. Hafızalar silinecek… Bu, bazılarında gerçek bir unutkanlık olarak, bazılarında ise ruhsal bir sıfırlanma olarak kendini gösterecek. Bazılarında bu sadece format; beyne ve hatıralara format atma kararı gibi karara dayalı olacak… Bir mankenin ani vefatı birçok kişiyi derinden etkileyecek. Bu, sadece fiziksel bir kayıp değil; estetik, gençlik ve “dış görüntü” saplantısına verilen sembolik bir mesaj olacak… Bu yeni dünyada var olmanın tek yolu, doğal kalmak… Yapay olan, sahte olan, bastırılmış olan hiçbir şey artık ayakta duramayacak. Ruhun çıplak hâliyle var olabildiği kadar güvendeyiz. Bu yüzden hem kendimizi hem dünyayı iyileştirmek istiyorsak, doğallığa geri dönmemiz gerekiyor.
- İnsanlar gece oturup gündüz uyuyacaklar.
- İnsanlar yollara dökülecek; müthiş bir trafik olacak ama nedeni belirsiz.
- Kimlik karmaşası yaşanacak.
- Manken birinin vefatı üzecek.
Ünlüler, Ruhsal Görevler ve Sanatın Evrimi
- Egonun zamanı değil artık. Kimse sanıldığı kadar önemli değil. Herkes haddini bilecek, bilmeyen kendi yoluna gidecek. Bu dönem içe dönme ve sadeleşme zamanı. Sahici olmayan hiçbir “kişilik” bu sistemde kalamayacak.
- Ünlü yıldızlar yer değiştiriyor. Yeni yıldızlar gelecek ancak, eski yıldızların gidişleri sancılı olacak. Birçok tanıdık yüz, şöhret sahnesinden zorlayıcı şekilde çekilecek. Ayrılıklar, bağımlılıklar, boşanmalar peş peşe gelecek; ama aynı anda yepyeni yıldızlar doğacak. Yeni bir enerjinin taşıyıcıları onlar olacak.
- Sezen Aksu’nun sesi yeniden açılıyor. O, bir dönemin değil; her dönemin sesi olacak. Ruhuyla uyumlu üretimleri artacak. İçindeki şarkı fabrikası bu yıl durmaksızın işleyecek.
- Tarkan dönüşüm eşiğinde. Artık pop sahnesinin ötesinde bir boyutta. Ruhunun çağrısı başka. Belki bir gün Türk sanat müziği, belki başka bir alan; ama bildiğimiz gibi değil. Tarkan içinden geleni yapmalı. O bir görevli; belki de yolu şaşırtıcı şekilde politikaya bile çıkabilir.