© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Zerrin Işık Tüfekçi

Zerrin Işık Tüfekçi

1995 yılında hastalarını kabul etmeye başlayan Evrensel Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniğinin kurucusu Dt. Zerrin Işık Tüfekçi, başarısının arkasındaki gücü anlatıyor.

Kendinizden kısaca bahseder misiniz? Son yıllarda hayatınızda neler değişti?

Ankara’da doğup büyüdüm ve bu şehir benim için sadece bir yerleşim alanı değil, aynı zamanda bir sevda. Her ne kadar dünyayı keşfetmeyi, yeni yerler görmeyi çok sevsem de her zaman koşarak geri döndüğüm bir yer Ankara. 1992 yılında Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden mezun oldum ve o günden bu yana kendimi sürekli geliştirmeye çalışıyorum. Diş hekimliğinin dışında, özellikle “implantoloji” ve “diş hekimliğinde lazer” alanlarında iki farklı mesleki eğitim aldım ve bu konularda yüksek lisans yaptım. Ayrıca “sağlık kurumları yöneticiliği” konusunda ön lisans ve “genel işletme” alanlarında doktora eğitimimi tamamladım. Kendi kurduğum Evrensel Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniğinde hem yönetici hem de hekim olarak görev yapıyorum. Bunun yanı sıra, Yakın Doğu Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde “klinik yönetimi” ve “toplam kalite yönetimi” konularında dersler veriyorum. Eğitimlerimi hem Türkçe hem de İngilizce olarak sunuyorum. Ayrıca, “Yeni İnsan” ve “Dental Pazarlama” kitaplarının da yazarlarından biriyim… Son yıllarda, hayatımda önemli bir dönüşüm yaşadım. Artık sürekli olarak yeni bilgiler edinmeye devam etsem de eğitim vermeye de başladım. Özellikle masal ve hikâye anlatıcılığı üzerine çalışıyor hem bireysel olarak eğitim alıyor hem de bu alanda başkalarına eğitim veriyorum. Bir taraftan da kliniğimizin yeni şubesini açma süreciyle ilgileniyorum. Yoğun bir dönem olsa da yeni şubemizin açılması için heyecanla çalışıyoruz. Her şey yolunda giderse, bu yeni adımın hem kliniğimizin büyümesine hem de daha fazla insana ulaşmamıza katkı sağlayacağına inanıyorum.

 Başarınızın arkasındaki en büyük itici güç nedir? İçsel motivasyon mu, dışsal faktörler mi?

Bana göre başarı, kişisel vizyon ve hayallerinize odaklanarak, yaşamınızı mutlu ve sağlıklı bir şekilde sürdürmeye çalışmakla ilgili. Hayat yolculuğunda bazen sadece yolda olmak ve bu süreçten keyif almak bile yeterli. Her bireyin farklı hedefleri, hayalleri ve yolculukları olabilir; ancak, önemli olan, bu yolda mutlu olabilmektir. Bu bakış açısıyla, benim motivasyonum her zaman içsel kaynaklardan geliyor. Dışsal faktörlerden çok, kendi içimdeki güç, istek ve hedeflerim beni yönlendiriyor. Başkalarının ne yaptığı ya da ne söylediği benim için çok belirleyici değil. Herkesin kendi yolunda mutlu olmasını diliyorum, ama kendi yolumda ilerlerken esas odak noktam her zaman içsel huzurum ve gelişimim oluyor.

Başarılı ve mutlu olmak için hangi stratejiler üzerinde duruyorsunuz? Mutlu etmek için neler yapıyorsunuz?

Hayatta başarı, benim için bir sonuç olmaktan çok, bir süreç. Hiçbir zaman amacım sadece başarıya ulaşmak olmadı. Yaşam yolculuğumda, aldığım koçluk eğitimleri ve yaptığım koçluklar bana çok şey kattı. Yaş ilerledikçe, “ne olmak istediğinizi” ve “neler yapmanız gerektiğini” anlamanızı sağlayan bu süreç, aslında hiç sonlanmayan bir yolculuğun parçası olduğunuzu fark etmenizi sağlıyor. Bu yolculukta, başarılar kadar başarısızlıklar da yaşanıyor. Belki de bunların hepsini sadece “deneyim” olarak adlandırmak en doğrusu. Yol her zaman sizi hedefinize götürmüyor ama bazen hayat size sürprizler yaparak, “Bakalım şimdi ne olacak?” diye düşündüğünüz anlarda yeni kapılar açabiliyor… Mutlu olmak için, mutlu etmenin bir yaşam tarzı haline gelmesini sağlamak önemli. Beklentisiz, menfaatsiz ve içten gelen eylemler hayatımda sıradanlaşmaya başladığında, gerçekten de mutluluğun en saf halini hissetmeye başladım. Bu yaklaşım bana, mutluluğun sadece bir enerji alışverişi değil, aynı zamanda bir denge olduğunu öğretti. Biraz verme, biraz alma, bazen bir refleks gibi… Hayatın olmazsa olmazlarından biri olarak da mutlu etmek, aslında önce kendi içindeki huzuru bulmakla başlıyor ve bu, diğer insanlara da yansıyor.

Kariyerinizde kendinizi en çok hangi yönlerinizle tanımlıyorsunuz? Hangi özellikleriniz size en büyük avantajı sağladı?

Kariyerime bakarken, en çok dikkatimi çeken şeylerden biri, hiçbir zaman vazgeçmemiş olmam; ancak, bazı zamanlarda bir şeylerin yolunda gitmediği anlarda, ertelediğimi fark ediyorum. Bu da bana şunu öğretti: “Olmuyorsa, zamanı değildir.” Bu bakış açısı, benim hep sakin ve kararlı olmamı sağladı. Kariyerimdeki en güçlü yönlerim kararlılık, cesaret, umut, azim ve samimiyet oldu. Bu özellikler, bana hem zorlu süreçlerde dayanma gücü verdi hem de doğru zamanlarda doğru kararları verebilmemi sağladı. Belki de bu özellikler, yolculuğumun en büyük avantajlarını oluşturan unsurlar. Her biri, bana her engeli aşma cesaretini ve gücü sağladı.

İş hayatı ve kişisel hayat arasında denge kurmanın yollarını nasıl buluyorsunuz? Bu dengeyi sağlamak için uyguladığınız pratik yöntemler var mı?

Bu konuda aldığım koçluklar bana çok büyük yardımcı oldu. Yaşamı bir sanat olarak görmek, dengeyi de bu sanatın en önemli unsuru olarak kabul etmek bana rehberlik ediyor. Dengeyi kaybetmeden yaşamak, bence yaşamın en büyük zorluklarından biri. Bu dengeyi koruyabilmek için, işte o zaman en çok başvurduğum yöntem: Planla, uygula, kontrol et, önlem al; yani PUKÖ döngüsü. Bu döngü, hayatımda da bir çember gibi çalışıyor ve her adımda dengeyi göz önünde bulundurmamı sağlıyor… Büyük değişimlerin ve projelerin her zaman küçük adımlarla başladığını kendime sık sık hatırlatırım. Yolda olmanın, sonuca ulaşmaktan çok daha değerli olduğunu unutmamak da bana her zaman ışık olmuştur. Bu yaklaşım, iş ve kişisel hayatımı dengeleyebilmem için temel bir ilke haline geldi.

Bir kadının kariyerinde kendine olan güvenini kazanabilmesi için ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?

Kendine güven, sadece bir kadın ya da erkek olmanın ötesinde, herkesin kazanması gereken bir özellik. İlk adım, kişinin kendini tanıması ve kendi üzerinde çalışmasıdır. Bu süreçte mentörlük ve koçluk almak çok faydalıdır. Kendi eksikliklerini fark etmek ve bunların üzerine gitmek, kişisel ve profesyonel gelişiminin temel taşlarını oluşturur. Ayrıca eğitimlerle donanım kazanmak, kendine özen göstermek ve her bireyin bu dünyada biricik olduğunu fark etmek, güven kazanmanın önemli unsurlarındandır. Kendine olan güven, dışarıdan gelen faktörlerden değil, içsel farkındalıktan ve sürekli gelişim çabasından doğar.

Çoğu kadının çalışma hayatında hissettiği “cam tavan” etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

“Cam tavan”, maalesef her sektörde ve her ülkede var olan bir olgu. Kadınların, hakları konusunda daha fazla bilinçlenmesi ve seslerini daha güçlü bir şekilde duyurması gerekiyor. Eşitlikçi ve kapsayıcı politikaların yaygınlaşması, iş hayatında fırsat eşitliği için daha fazla adım atılması gerektiğine inanıyorum. Bu tür değişiklikler, yalnızca kadınlar için değil, genel olarak iş dünyasında daha adil ve verimli bir ortam yaratacaktır. Kadınların kendilerini daha güçlü bir şekilde ifade edebilmesi ve fırsat eşitliğinin sağlanması, toplumsal olarak hepimizin kazancı olacaktır.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, dünya genelinde ne gibi bir farkındalık yaratıyor? Sizin bugün için özel bir mesajınız var mı?

8 Mart, kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dikkat çekmek için önemli bir gün olsa da, bence farkındalık sadece bir günde değil, her gün yaratılmalı. Bu konuda doğru örneklerin daha fazla paylaşılması, eğitimlerin ilkokul seviyesinden başlaması gerektiğini düşünüyorum. Televizyon programları, filmler ve diziler gibi kitle iletişim araçlarında da mesajlara özen gösterilmeli. Konuştuğumuz dilden, toplumsal yapıya kadar her alanda kadınların hak ettiği saygı, eşitlik ve adaletin sağlandığı bir dünya kurabilmek için hepimize büyük görevler düşüyor. 8 Mart’ta dileğim, kadınların hak ettiği değeri bulduğu ve eşitlikle yaşadığı bir dünya olması.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.