Uzm. Dt. Nurgül Demir Çürük Önleyici ve Koruyucu Kaplamalar
Çürük önleyici sızdırmazlık ve koruyucu kaplamaların çocuk diş sağlığında bir devrim yaratıp yaratmayacağı sorusunu soran Uzm. Dt. Nurgül Demir, çürük tedavisinde kullanılan yöntemleri MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Çocuklarda çürük dişler için tedavi planlaması yaparken, tedavinin başarı oranını öngörebilmek ve doğru zamanda, doğru materyal seçimi ile ideal tedaviyi uygulayabilmek; hem çocuk hastanın diş hekimi koltuğundaki sınırlı kooperasyonunu kaybetmememiz hem de süt dişlerinin düşme zamanını da göz önünde bulundurarak minimum tedavi maliyeti ile işlemleri tamamlayabilmemiz için önem taşıyor. Pediatrik kaplamalar; prefabrik olarak farklı boylarda üretilmiş ve kullanıma hazır olarak satılan, işlem sırasında yaptığımız provalarla dişe uygun boyutta olanını seçerek, dişe adaptasyonunu sağladığımız uygulamalardır. Pediatrik kaplamaların dişe bağlanmasında kullanılan biyouyumlu ajanlar ise, temasta bulundukları diş yüzeylerini diş çürüklerine karşı koruyarak, güçlendirir.
Pediatrik kaplamalar (kronlar), hem süt hem de kalıcı dişler için sıklıkla tercih ettiğimiz uygulamalardır. Dişlerin birden çok yüzeyini kaplayan veya kök yüzeyine ilerleyen çürüklerde, dişlerde doğuştan yapı bozukluğunun olduğu durumlarda, estetik dolgularla yapılan tedavilerin başarısızlıkla sonuçlandığı bölgelerde kullanılabildiği gibi; kalp hastalıkları, diyabet gibi farklı sistemik hastalıklar sebebiyle düzenli ilaç kullanması gereken, ağız hijyeni alışkanlıklarının idame ettirilmesinde sorun olan yüksek çürük riskli hastalarda uzun dönemde başarılı sonuçlar elde etmemizi sağlamaktadır. Özellikle kanal tedavisi yapılan süt dişlerinin tedavisinde kullanılabilecek en iyi üst yapı materyalinin, dişi çepeçevre sararak ikincil çürük oluşumuna ve doku sıvısı sızıntılarına karşı koruyan, prefabrik metal kaplamalar olduğu bilimsel araştırmalarla gösterilmiş ve klinik takiplerle kanıtlanmıştır. Tıbbi çelikten imal edilmiş olmaları nedeniyle eskiden “paslanmaz çelik kron” olarak bilinen ve halen bu klasik isimle de anıldığına zaman zaman tanık olduğumuz biyolojik alaşımlı prefabrik metal kaplamalar, Amerikan Çocuk Diş Hekimliği Akademisinin de altın standardı konumundadır.
Prefabrik kaplamaların başarısında rol oynayan en temel faktör, sızdırmazlık özelliğidir. Uygulandığı bölgede sızdırmazlığı sağlayabilen kaplamalar, ikincil bir çürük oluşumuna karşı dişleri korur. Çiğneme, kırılma kuvvetlerine karşı dayanıklı olması ve uygulandıktan sonra diş eti bütünlüğüne zarar vermeden dişleri korumaya devam etmesi; göz önünde bulundurulması gereken önemli özelliklerdendir.
Prefabrik metal kaplamaların üstünde durmamız gereken bir diğer kullanım alanı, çürüyen süt azı dişlerinde, uyuşturma, çürük temizleme ve diş küçültmesine ihtiyaç duyulmaksızın, minimal invaziv bir işlemle dişin tedavisine olanak sağlamasıdır. Doğru hasta seçiminin önem taşıdığı bu tedavi seçeneğinde, çürüğün ilerlemesi kontrol altına alınarak; özellikle kooperasyon problemi olan ve koltukta uzun süre uyum gösteremeyen birçok hastanın uyutulmasına gerek kalmadan işlem tamamlanabilir. Tedavi başarısının arttırılmasında, işlemlerden sonra hastanın ağız hijyeni alışkanlıklarına özen gösterilmesi ve rutin kontrollerin aksatılmaması büyük önem taşır.
Çocuklarda Zirkonyum Kaplamalar
Son yıllarda sıklıkla kullanmaya başladığımız zirkonyum kaplamalar ise, diş rengi ve şekline çok yakın olan estetik özellikleri ile ön plana çıkıyor. Dişte daha fazla küçültme gerektirmesi ve kırılganlığı, prefabrik metal kaplamalara göre dezavantaj olarak değerlendirilebilir; ancak, diş eti sağlığını korumadaki özellikleri ve üstün temizlenebilirlikleri de zirkonyum kaplamaların önemli avantajları olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle uyutarak diş tedavilerinin yapılması planlanan hastalarda, süt veya daimi azı dişlerinin tedavi planlaması yapılırken, hastanın çürük riskinin doğru değerlendirilmesi ve materyal seçimi sırasında asıl önemli olan kriterin “işlemin uzun dönem başarısı” olması gerektiği unutulmamalıdır.
Ön bölgede bulunan keser dişleri etkileyen diş çürüklerinde önceliğimiz, dişleri düşme yaşlarına kadar ağızda tutabilmek iken; estetik görüntü de materyal seçimi için önem taşıyor. Süt keser dişlerin, süt azı dişlerine göre daha erken yaşlarda değişiyor olması, tedaviye gerek var mı sorusunu akıllara getirebilir; ancak hem akran zorbalığı dediğimiz ve maalesef çok küçük yaşlara gerileyen sosyal çevre baskısının önüne geçebilmek, hem de düzgün konuşmanın geliştirilebilmesi ve seslerin doğru çıkarılabilmesinde ön dişlerin ağızda olması çok önemlidir. Özellikle erken çocukluk çağı çürükleri nedeniyle tedavi planladığımız hastalarda, en az diş kaybıyla tedaviyi tamamlamak; hastamızın estetik görüntüsünü, çiğneme ve konuşma fonksiyonunu, daimi dişlerin yerleşebilmesi için gereken boşlukları kendi dişleri ile korumasını sağlarken; aynı zamanda dişli protez, yer tutucu gibi daha maliyetli tedavilere olan gereksinimi ortadan kaldırır. Ön bölgedeki süt dişlerin estetik olarak tedavi edilmesinde zirkonyum kronlar; temizlenebilirliği, diş eti sağlığını idame ettirebilmesi ve madde kaybının fazla olduğu kanal tedavili dişlerin ağızda tutulmasına olan etkisi ile günümüzde beyaz kompozit kronlar kadar popüler hale gelmiş estetik kaplama materyalleridir.