Ülkü Aydeniz: Koruyucu Ailelik
Çocukların bir aile yanında büyümesinin önemli olduğunu belirten KOREV Koruyucu Aile Evlat Edinme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ülkü Aydeniz, koruyucu aileliğin tanımını ve sürecin nasıl ilerlediğini MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Öncelikle Ülkü Aydeniz kimdir, kendinizi biraz anlatır mısınız?
Haziran 1969’da Elazığ’da doğdum. Orta ve lise öğrenimimi Ankara Bahçelievler Anadolu Deneme Lisesinde tamamladım. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Ekonomi bölümünden mezun olduktan sonra Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Sosyal Politikalar yüksek lisansını bitirdim. Ayrıca Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Klinik Sosyal Hizmet yüksek lisans eğitimine devam etmekteyim. Üniversite hayatımın ilk yıllarından itibaren, babamın kurucusu olduğu Aydeniz Grubu aile şirketlerimizde en temel kademelerden başlayarak görev aldım. Halen, yurt içi ve yurt dışında faaliyet gösteren grup şirketlerimizde yönetim kurulu başkan vekili olarak görev yapmaktayım.
KOREV’de neler yapıyorsunuz? Misyon ve değerleriniz neler?
KOREV (Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği) çocuk koruma sisteminde aile temelli hizmetlerin tanıtılması ve yaygınlaştırılması ihtiyacına yönelik olarak 2005 yılında, şu an derneğimizin onursal başkanı olan, dezavantajlı çocuklarla önemli çalışmalar yapan Klinik Psikolog Prof. Dr. Neşe Erol önderliğinde, koruyucu ve evlat edinen aileler ile psikoloji, hukuk, sosyal hizmet, çocuk gelişimi gibi alanlardaki uzman kişiler tarafından kurulmuştur.
2016 mayıs ayında, derneğin yönetim kurulu başkanı olarak görevi hocalarımdan devraldım. Yeni yönetimimiz ile birlikte çalışmalarımız ivme kazanmış ve kurumsallaşma yolunda önemli atılımlar yapılmıştır. KOREV yönetim kurulu başkanı olarak, öncelikle devlet koruması altındaki çocuklar olmak üzere tüm çocuklarımız için “çocuğun üstün yararının gözetildiği, hak temelli politikalar” üretmek amacıyla çalışmaktayım.
Toplumu koruyucu aile ve evlat edinme konusunda bilinçlendirmek, koruma altındaki çocukların tüm haklarının korunduğu, sağlıklı bir aile ortamında yetişmelerine katkı sağlamak, süreç boyunca çocuklara ve ailelere destek olmak, eğitim ve psikososyal güçlendirme mekanizmaları ile aileleri ve çocukları güçlendirmek, kamu ve sivil toplum iş birliği ile politika üretilmesinde aktif rol oynamak misyonumuzdur. Türkiye’de devlet koruması altına alınan, öncelikli olarak 0-12 yaş grubu çocukların tamamının aile yanına yerleştiği, koruyucu aile ve evlat edinme oranlarının uluslararası standartlara ulaşması hedefinde öncü bir dernek olmak vizyonumuzdur.
Çocuklar neden aile yanında büyümelidir? Koruyucu ailelik, çocuklara ne gibi faydalar sağlıyor?
Türkiye’de devlet koruması altına alınarak koruyucu aile yanında büyüyen çocuk sayısı dokuz bin civarındadır. Sıfır ila on sekiz yaş grubunda hâlâ yaklaşık on dört bin çocuğumuz çocuk evlerinde hayatını devam ettirmektedir. Toplu bakım modellerinde, çocuk evlerinde fiziki şartlar genellikle iyi olmasına rağmen, çocukların bakım verenlerle temaslarının çok yetersiz olması, birebir ilgi ve sevgi eksikliği, bakım verenlerin sürekli değişmesi gibi sorunlar onların sağlıklı büyümesine engel olmakta, değersizlik hissini tetiklemekte, toplumda yaşamak için gerekli donanımlara sahip olmadan yetişmelerine sebep olmaktadır. Ailelerini seçme şansı olmadan dünyaya gelmiş tüm çocuklarımızın korunmaları ve sevilecekleri bir ailede büyümeleri en temel haklarıdır. Çocukların haklarını korumak bireysel ve sosyal sorumluluğumuzdur.
Koruyucu aile başvurusu nasıl yapılıyor? Çocukların, bu ailelerle bir araya gelme sürecini anlatır mısınız?
Yirmi beş ila altmış beş yaş aralığında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Türkiye’de ikamet eden, en az ilkokul mezunu, düzenli geliri olan herkes koruyucu aile olmak için başvurabilir. Biyolojik çocuk sahibi aileler ve bekâr kadınlar ya da erkekler de koruyucu aile olabilir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının her şehirde bulunan il müdürlüklerindeki koruyucu aile birimleri başvuruları alır, bilgilendirmeyi yapar. Adli sicil raporu, öğrenim belgesi, ikametgâh, sağlık raporu, gelir beyanı gibi bilgi içeren evraklar il müdürlüğüne teslim edildikten sonra inceleme süreci başlar. Uzmanlarla aday aile arasında ortalama beş görüşme yapılır. Ailede yaşayan tüm bireylerin koruyucu aile olmak için istekli ve bilgi sahibi olması beklenmektedir. Görüşmeler sonrasında oluşturulan rapor bir komisyonda değerlendirilir, adaylar uygun şartlara sahipse koruyucu aile olma statüsü kazanır.
Başvuru sırasında koruyucu aile adayına çocuğun cinsiyeti ve yaşı konusunda tercihi sorulur. Burada elbette çocuklar arasında seçim yapmak gibi bir seçenek sunulmamaktadır; ancak, tercih sorusu ile aday ailenin yaşam tarzı, nitelikleri ve baş etme kapasitesine en uygun yaş ve cinsiyette çocuğun aileye katılması amaçlanır. Tercih değerlendirilirken bu kriterler ve inceleme yapan uzmanların da yönlendirmesi ile ortak karara varılır. Koruyucu aile olma statüsü alan kişi ve aileler, çocuk evlerindeki uygun çocuk ile tanıştırılır. Bir süre çocuğun bulunduğu evlerde uyum süreci takip edilir, uyum sağlandığında ise çocuk, koruyucu ailesi ile birlikte yaşamaya başlar. Koruyucu aile olma sürecinde ve sonrasında aileler, il müdürlüğünde görevli sosyal hizmet uzmanları tarafından düzenli olarak denetlenirler. Aileden beklenen; sabırla, şefkat ve sevgi ile çocuğa yaklaşım sergileyebilecek, travmalarını iyileştirebilecek nitelikte olmasıdır. Koruyucu ailenin başvurundan sonra çocuğuyla buluşma süresi ortalama altı ila sekiz aylık bir zaman arasında gerçekleşir.
6 Şubat depremi sonrası koruyucu aileliğe olan talep daha da arttı. Şartlarda herhangi bir değişiklik oldu mu?
Deprem sebebiyle ve medyada yayımlanan görüntülerin de etkisi ile doğal olarak hassasiyetlerimiz arttı. Nasıl destek olabiliriz, yaralarımızı nasıl sararız düşüncesi ile yollar aramaya başladık. Bu süreçte milletimizin dayanışma isteği gerçekten çok kıymetli. Yıkımın büyüklüğü ve çok sayıda çocuğun ailesini yitirmiş olabileceği haberleri de hepimizi derinden sarstı. Elbette bu ortamda en doğru yaklaşım, çocukları öncelikle güvenli ortamlara almak ve incelenme sürecini tamamlayan koruyucu ailelerle yaşamalarını desteklemek oldu. Yaşadığımız felaketle birlikte toplumda birçok kişi ilk kez koruyucu ailelik kavramıyla tanıştı. Deprem sebebiyle koruyucu ailelik başvuru şartlarında ve sürecinde herhangi bir değişiklik yapılmadı. Çocuklara destek olabilmek hassasiyeti ile büyük bir çoğunluk koruyucu ailelik hakkında detaylı bilgi sahibi olmadan başvuru yaptı. E-devlet üzerinden koruyucu ailelik için yaklaşık üç yüz elli bin, evlat edinme içinse altmış beş bin civarında başvuru oldu.
Deprem sebebiyle bugüne kadar yetmiş sekiz çocuk, çocuk evlerine yerleştirildi. Çocukların aileleri ile veya yakın akrabaları ile buluşturulmaları ve yasal durumlarının netleştirilmesi çalışmaları devam ediyor. Aynı zamanda bu ortamda nitelikli bir kurum destek mekanizması ve akranları ile birlikte olmaları, travmalarının iyileşmesi için gerekli. Çocuklar bu süreci tamamladığında kendileri için koruma tedbiri alınarak koruyucu aileler ile buluşmaya hazır olacaklar.
Koruyucu aile adayları için, depremden etkilen bir çocuğu seçmek mümkün değil. İncelemelerden başarı ile geçen aileler, koruma altına çeşitli gerekçeler ile alınan çocuklarımızdan en uygun çocuk ile buluşturulacak. Elbette başvuru sayısının çok olması, süreci uzatacak; ancak, çocuklarımız hangi sebeple koruma altına alınmış olsalar da nitelikli ailelere her zaman ihtiyaçları var. Travmatik deneyimlerin çocukların üzerinde yarattığı fiziksel ve psikolojik etkilerin farkında olan, çocuklara hayatları boyunca eşlik edecek, travmalarının iyileştirilmesi için destek olacak, bilgisi, sabrı ve zamanı olan kişiler koruyucu aile olmalılar. Hayatları boyunca biyolojik aileden farkı olmadan bir çocuğa dokunmaları gerektiğinin bilincinde, kendinden emin adayların, yılmadan sürecin içinde kalması ve kurumdaki tüm çocukların aileye kavuşması bu olumsuz şartlarda bizler için teselli olacak.