Tutkulu Aşık Bir Dünya Güzeli
Swissôtel Büyük Efes İzmir’in büyüleyici atmosferinde 2000 yılı Türkiye Güzeli ve Dünya Güzeli Yüksel Ak Rimer ile gerçekleştirdiğimiz kapak çekimimizde aşk dolu bir yolculuğu dinliyoruz…
Çekimlerde tanıdığımız sıcak ve enerjik Yüksel Ak Rimer kendi karakterini hangi kelimlerle özetler?
Eğlenmeyi, gülmeyi çok seviyorum; küçük şeylerden mutlu olan, bardağın dolu tarafından bakan, haksızlığa tahammül edemeyen biriyim.
2000 yılında Türkiye güzeli ve ardından dünya güzeli olduktan sonra hayatında neler değişti?
Çok şey değişti; tabii ki karakterimden değil ama hayat şeklimden oldu bu değişimler… Yaşadığım şehir değişti, çalışmaya başladım ve çok keyif aldığım bir hayata sahip oldum. Kendimi çok şanslı görüyorum…
Peki yarışmaya katılmaya aile ve arkadaş ısrarıyla karar verenlerden misin?
Evet, öyle de denebilir aslında… Çevremdeki herkes söylüyordu çünkü…
Nasıl projeler teklif edildiğinde tekrar podyuma çıkmayı kabul ediyorsun?
Sosyal sorumluluk projesi olan defilelerde ve benim için özel olan modacıların defilelerinde podyuma çıkmayı kabul ediyorum.
İki çocuk annesi olmana rağmen yeni nesile taş çıkartan bir fiziğin var… Hatta 17 yaşından beri aynı kiloda olduğunu söyledin, formunu nasıl koruyorsun?
Çok tesekkürler. Evet 17 yaşından beri 55 kiloyum bir geri, iki ileri… Hamilelik dönemleri dışında tabii ki… Sağlıklı beslenmeye özen gösteriyorum, çok geç saatte yemek yemiyorum ve spor yapıyorum ama en önemlisi, genetik faktörler açısından şanslıyım.
Mankenlik dışında şu an ilgilendiğin farklı iş sektörleri veya ufukta görünen yeni projeler var mı?
Evet, Modacı Ertan Kayıtken ile birlikte çok şık bir koleksiyon hazırlıyoruz; çok yakın bir zamanda ikimizin adını taşıyan bir koleksiyon çıkartacağız.
Neden ekranlarda farklı projelerde görmedik hiç seni? Oyunculuk, sunuculuk gibi alanlara yönelmeden sakin bir hayatı tercih etmenin sebebi ne oldu?
25 yaşında evlendim ve eşim İzmir’de olduğu için ilk birkaç sene İstanbul – İzmir arasında sürekli git-gel halinde yaşasak da daha sonra tamamen İzmir’e döndük ve ben ilk oğlumuza hamile kaldım. Böylece işimden ister istemez uzaklaştım. Çok da sevdim bu hayatı ama İstanbul’da yaşasaydık ufak ufak devam ederdim işime. Şimdi çocuklarımız büyüdü, ikisi de okula gidiyor ve böylece ben de ara sıra yaptığım işlerimi daha sık yapabiliyorum.
İstanbul’dan sonra İzmir’e geri dönmek zor olmadı mı? Nasıl bir aşkla aldın bu kararı? Nasıl gelişti o süreç?
Çok zor olmadı, ben zaten İzmirliyim ve birkaç senelik bir geçiş süreciyle dönüşüm yavaş yavaş oldu. Nerede yaşadığımızın bir önemi yok aslında, birlikte olalım yeter…
Peki hangisinde yaşamak daha güzel? Tekrar İstanbul’da yaşamak ister misin? İstanbul ve İzmir’in karakterini birkaç kelimeyle özetlemeni istesek hangi kelimeleri seçersin?
Her iki şehrin de kendine göre artıları ve eksileri var; İzmir aile yaşantısı için daha sakin ve daha rahat, yakınındaki birçok tatil beldesiyle yaz mevsimi için çok ideal, mesela Çeşme’ye yakın olması çok büyük avantaj. İstanbul ise her şeyin birçok alternatifinin olduğu, çok seçeneği olan, çok daha hareketli ve yaşayan bir şehir…
Anne olmayı nasıl tanımlarsın? Oğullarınla arandaki aşkı nasıl tarif edersin?
Anne olmak gerçekten en büyük sevgi, en büyük aşk… Hayatınızda kendinizden önce düşündüğünüz, her anını hayranlıkla, mutlulukla izlediğiniz ve hatta en büyük korkularınızı yaşatanlar onlar…
Anne olduktan sonra hayatında neler değişti? Hayatını, anne olmadan önce ve olduktan sonra olarak iki döneme ayırmanı istesek nasıl ifade edersin bu dönemleri?
Anne olduktan sonra daha sakin bir insan oldum, önceliklerim değişti, daha duygusal biri oldum.
Çocuk büyütmek zor mu? Nelere özen gösterdiniz, neler üzerinde durdunuz?
İnsan yetiştirmek, çocuk büyütmek çok büyük bir sorumluluk. Her çocuk farklı, kardeşler bile birbirinden çok başka karakterlere sahip oluyor. Onları anlayıp, tanıyıp ona göre doğruyu yanlışı göstermeye çalışıyoruz. En büyük isteğimiz iyi bireyler yetiştirebilmek… İyi eğitim almaları, spor yapmaları önemli ama her şeyden önce mutlu ve sağlıklı bireyler olmalarını istiyoruz.
Kız çocuk da ister miydin? Erkek annesi olmak nasil bir duygu?
Bir kızımız da olsun isterdim ama şükürler olsun ki iki harika erkek annesiyim. Erkek çocuklar annelerine çok düşkün oluyor, bu yüzden aramızdaki bağ inanılmaz! Tabii ki zorlukları da var; çok hareketliler ve iki erkek olduğu için evin hali her an coşkulu!
Bir günün nasıl geçiyor?
Güne erken başlıyorum, çocukları sırayla okula yolcu ettikten sonra kahvaltımı yapıyorum. Ardından spora giydiyorum, arkadaş ve aile buluşmalarına katılıyorum, çocukların okuldan dönüş saatine kadar evde oluyorum. Birlikte yemek yiyoruz, ödevleri tamamlıyoruz, son olarak biraz da hep birlikte eğlenceli anlar geçirdikten sonra gece erken oluyor bizde…
Sevgililer günü için özel bir seyahat planınız var mı? Genelde nasıl geçirirsiniz o günü?
Bizim için çok özel bir gün değil, genelde ya hiçbir şey yapmayız ya da en fazla bir yemeğe çıkarız.
Eşine ilk görüşte mi aşık oldun? Ona duyduğun aşkı nasıl tanımlarsın?
Evet ilk görüşte aşık olduk, çok hızlı gelişti her şey… Tanıştıktan 20 ay sonra evlendik, ben 25 eşim 29 yaşındaydı. Biz bir yana dünya bir yanaydı resmen…
Aşkınızı anlatan bir şarkınız var mı?
İlk yılımızda bizim şarkımız dediğimiz, Kenan Doğulu’nun “Tutamıyorum Zamanı” adlı şarkısıydı.
Beraber en çok neler yapmaktan keyif alırsınız?
Birlikte film ve dizi izlemeye, seyahat etmeye bayılırız.
Terazi kadını ve akrep erkeği aşkı nasıl yaşıyor?
Terazi kadını dengesini bulunca harika bir aşık oluyor ama dengeyi şaşırtmamak lazım. Akrep erkeği ise, aşık olduğunda tutkulu, sahiplenen, kıskanç ve sevgi dolu oluyor.
Samimiyetin ve güzel enerjin için çok teşekkür ederiz. Son olarak okurlarımıza buradan sevgi dolu bir mesaj istiyoruz…
Sizinle de sohbet ve çekim çok çok keyifliydi, ben teşekkür ederim. Sadece sevgililer günü değil, her gününüz sevgi ve aşk dolu geçsin… Annenizle, babanızla, çocuklarınızla, arkadaşlarınızla, sevgilinizle…
Her kimle olursa olsun sevgiyle kalın…